Sağlık denildiğinde ilk akla gelen beden sağlığıdır. Oysa sağlık, ruh sağlığı ve beden sağlığının bütünüdür. Ruh sağlığı olmadan sağlık da olmaz. Kişilerin işlevsellik kaybına yol açan her on hastalıktan beşini, psikiyatrik hastalıklar oluşturuyor. Ruh sağlığı bozuk olan kişilerin büyük bir çoğunluğu ise toplumsal baskı yüzünden tedaviye başvuramıyorlar. Psikiyatrist Dr. Uğur Hatıloğlu, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde, ruh hastalıklarının kişilerin hayatlarını nasıl etkilediği ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
[*]Her Dört Kişiden Biri Ruhsal Hastalıklardan Etkileniyor
Psikiyatrik hastalıkların sıklığı ve yaygınlığı giderek artmakta ve toplumun her kesimini etkilemektedir. Günümüzde her dört kişiden biri yaşamlarının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkilenmektedir. 75 yaşına gelmiş kişiler arasında herhangi bir ruh hastalığı yaşamış olanlar yarıdan daha fazladır (% 50.8). Psikiyatrik hastalıklar tedavi edilmezlerse bireysel, toplumsal ve maddi kayba neden olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmasına göre; dünyada kişilerin işlevsellik kaybına en çok yol açan on hastalıktan beşini psikiyatrik hastalıklar oluşturmaktadır. Bu hastalıklar sırasıyla; depresyon, alkol kullanımı, bipolar bozukluk, şizofreni ve obsesif kompulsif bozukluktur. Anksiyete bozuklukları, depresyon, bipolar bozukluklar ve şizofreni yeterince tedavi edilemediğinde daha çok işlev, iş gücü kaybı ve ailesel sorunlara yol açmaktadır.
- Ruh Sağlığı Sorunu Olanlar Toplumsal Baskı Yüzünden Tedaviye Başvurmuyor
RUH SAĞLIĞINIZI KORUMAK İÇİN ÖNERİLER
Kendinizle İlgilenin: Ruhsal açıdan sağlıklı bireyler kendi ilgilerini, başkalarının ilgilerinden bir parça yukarda tutma eğilimi gösterirler. Keyif aldığınız şeyleri yapmayı kendinizden esirgemeyin. Ertelemeleri olabildiğince azaltın. Kendinize vakit ayırmayı unutmayın, siz de önemlisiniz.
Hoşgörülü Olun: Kendimiz de hata yapabiliriz başkaları da… Herkesin hata yapabileceğini bilmek ve buna göre davranmak bize iyi gelir.
Belirsizliğe Katlanın: Her şeyin öngörülebilir olması beklentisinde olmak içsel huzursuzluğu artıracaktır. Gelecekten yüzde yüz emin olma şansımız yoktur.
Esnek Olun: Katı, önyargılı ve değişmez prensipler mutlu olmanızın önündeki en büyük engellerden biridir.
Sorumluluklarınızı Bilin: Duygu, düşünce ve davranışlarınızın sorumluluğunu kendi üzerine almak erişkinliğin bir parçasıdır. Her olumsuzlukta başkalarını, dünyayı veya kaderinizi suçlamaktan vazgeçin.
Engellenme Eşiğinizi Yüksek Tutun: Sağlıklı bireyler değiştirebilecekleri koşullar ve durumlarla ilgili aksiyon alırlar, değiştiremeyeceklerini kabullenir veya buna dayanırlar. Çünkü zorluklarla başa çıkmanın yolu ya mücadeleden, ya katlanmaktan, ya da ayrışmaktan geçer.
Gerçekçi Beklentiler İçinde Olun: Ulaşılamaz hedefler koyup hayal kırıklığına uğramaktansa küçük hedefleri adım adım geçmek veya gerektiğinde hedef değiştirebilmek umutsuzluğa iyi gelir.
Kendinizi Olduğunuz Gibi Kabul Edin: Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın, başkalarının yorumlarına göre kendi değerinizi ölçmeyin ve kendinizi başkalarına kanıtlamak için uğraşmayın.
İnsanlarla Etkileşimde Bulunun: Bir insanın sadece kendi ekseni etrafında dönmemesi, kişilerarası ilişkilerini sıcak tutması bireyi daha mutlu kılar.
Toplumla İlgilenin: Toplumun bir parçası olmak bireyi daha rahat, daha güvende ve daha mutlu hissettirir. Toplumsal ahlaki değerlere göre davranmak; hem kendi haklarını, hem de başkalarının haklarını korumak, toplumun sürekliliğine az da olsa katkıda bulunmak kişinin refah duyumsamasına da yardımcı olur.