iltasyazilim
FD Üye
Sizden ricam bu yazıyı bitirmeden önce ana dilinizde Hz Kuranı Kerim'i (AS) okuyup bitirinDini kavramları ve anlamlarını öğreninHadisleri pek çok okuyunBol bol namaz kılıp abdest alın,ağlayana kadar ney dinleyin
Hz Mesnevi'yi okuyup bitirinBu yazıyı okuduktan sonra Hz Mesnevi'yi tekrar okuyunYoksa içinize tesir etmez ve korkarsınız,anlamazsınız,içinizde şüphe kalır ve imanınız gider
En güçlü iman hem akılla hem kalple yapılan imandır
Vahdeti Vücud nedir?
Vahdeti vücud aklın gittiği kalbi aşkın yüceldiği haldirKalbin aşk anlayışı perişanlıktır, acı çekmek,harap olmak,teslim olmaktırBu hal batının anlamının öğrenildiği haldirO anda benlik yok olurBu hal yokluk bilincidirHer şeyin yek olduğunun anlaşıldığı aslında hiçbir mesafenin olmadığının görüldüğü haldirHer şeyin aşkla birbirine bağlı olduğu,hiçbir şeyin birbirinden ayrı olmadığının sırrına erilmiş haldirBu hal bütün halidirBu hal bütünden zerreye gidilen haldir
Vahdeti Şuhud nedir?
Aşkı yaşayanlar bilirO müthiş kalbi hal gittikten,ulvi duygular bittikten sonra müthiş bir bilinç başlarİşte bu da aklın aşkıdırBu hal varlık bilincidirAkıl hakikati bilmek ister ve artık amacına ulaşmıştırBu halde zahirin sırrına erilmiş haldirBu halde varlık halinin bilincine kavuşulmuşturBu halde nereye baksan sevgiliyi görürsünBu hal zerre halidirZerreden bütüne gidilen haldir
İşte size İnsanı anlayan semada evreni anlarEvreni anlayan semada insanı anların açıklaması
Peki bu iki hal aynı anda yaşanamaz mı Neden olmasın ? :
Hikayeyi kesinlikle okuyun:
Hazreti Süleyman as’ın mührü bir yüzüktü ki dört köşeli bir kaşı vardı Bu yüzüğü Cebrail as Cennetten çıkarıp Allah'ın (CC) emri ile Davut as’a getirdi Bir köşesinde “El mülkü lillah (Mülk Allah'ındır) yazıyordu Cebrail as bu yüzüğü Davut as’a verip dedi ki :
Ey Davut! Hak Tealadan sana bir yüzük ve on soru getirdim Allahu Tealanın buyruğu odur ki: Evlatlarını toplayıp bu on soruyu onlara sor Kim doğru cevap verirse senin yerine o geçsin Devleri, Perileri, Ademoğullarını, yelleri, kuşları, canavarları, dünyada ne ki varsa hepsini buyruğuna başeğdirsin, itaatli kılsın Ve bütün dünyaya padişah olsun dedi
Hz Davut as Ekabirlerden, yüce insanlardan oluşan bir meclis kurup evlatlarını çağırdı ve bu meclis huzurunda tektek hepsine bu on soruyu sordu Hiç biri cevap veremedi
En son Hz Süleyman as ayağa kalktı:
Eğer izin verirseniz bu sorulara ben cevap vereyim! Dedi Davut as’ın gönlü hoş oldu Ve:
Ya Süleyman söyle bana dedi:
1Dünyanın en kem kötü şeyi nedir ki ondan daha kötüsü yoktur?
2En güzel, en üstün şey nedir ki ondan daha güzeli, yoktur?
3Dünyada en acı şey nedir?
4Dünyada en tatlı şey nedir?
5O nedir ki ondan daha çirkini yoktur?
6Nedir o ki ondan daha kabası yoktur?
7Yine o şey nedir ki ondan daha yakını olmasın?
8Nedir o şey ki ondan daha ırağı yoktur?
9Yine nedir o şey ki onda daha gussalı, daha kaygı verici şey olmasın?
10Nedir o şey ki ondan daha sevinçli şey yoktur?
Süleyman as dedi ki:
–Ey baba bu sorduğun sorular çok kolay şeylerdir?
1Dünyada en kötü şey yenilmemiş nefsidir ki ondan daha kötüsü yoktur
2Ondan daha güzeli daha olmayan şey doğru akıldır
3En acı şey yoksulluktur
4 Çok tatlı olan şey varlıklı, zengin olmaktır
5İnsanoğlu’nda süğmekten, küfürden daha çirkin şey yoktur (yanlış kullanılmış akıl)
6Kaba (katı yürekli) kadından daha kabası yoktur
7İnsanoğlu’na ahiret’ten yakın şey yoktur Ve bütün kişiler ona gitmektedir
8Sonra dünyadan ırak başka bir şey yoktur ki, insanoğullarından ıraklaşmaktadır
9Gayet gussalı, kaygılı şey; ruhun bedenden ayrılmasıdır
10Gayet şad, sevinçli olan şey yine ruhtur ki, insanoğlunda bulununca bu sevinci duyar!
Diye cevap verdi Yalnız her soruya cevap vermeden önce gülümsedi sonra cevap verdi
O zaman Davut as oğlu Süleyman as’a:
Gerçek söyledin, öyledir! Ama Bu yüce insanların huzurunda neden her soruya adaba aykırı olarak gülerek cevap verdin: Süleyman as:
Bu soruların cevabını bende bilmiyordum ama siz her soruyu sordukça cevabı bir karınca bana söylüyordu bende size cevap veriyordum dedi
O zaman Davut as dedi ki: Amaç Allah’a (CC) ulaşmak olduktan sonra vasıta isterse bir karınca olsun, önemli değil!
(Kaynak:TarihTaberi cilt 1 sayfa 7071)
Yüzük kimdeyse Süleyman odur
Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz Süleyman’dı Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyorduFakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü
Mührü Süleyman’ı buldu
Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman Hz Süleyman King Soloman Peygamber Süleyman Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir Asıl olarak Peygamber Kral Davud’un oğludur Hem Tevrat'ta hem Kuranı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır
Efsaneler şöyle der Hz Süleyman Kral Süleyman Tanrı’nın seçip güçlendirdiği bir ailenin adaletle hükmeden oğludur İsrail soyunun güçlü bir Kralıdır Temelde Tanrısal bir görevi vardır Bu görev nedeniyle daha önce ve daha sonra kimseye verilmemişverilmeyecek bir saltanat diler Tanrı’dan Böylece kendisine rüzgar, cinler, akarsu gibi akan metaller, kuşlar ve insanlardan oluşan ordular tahsis edilir Rüzgara binip günler sürecek yollara hızla varır Kuşları görevlendirerek düşman sahasına keşfe gönderir Cinlerin esrarengiz görünmez ve anlaşılmaz yetileriyle devasa saraylar, kaldırılması imkansız dev sanat eserleri, binalar ve dalgıçların çıkardığı malzemelerden takılar akla gelecek binbir güzel şey yaptırır Dünyayı imar ederken güzelliğ ve adaleti kurar
Süleyman efsanesini doruğa çıkaran yüzüktür Her ne kadar dini kaynaklar bunu bu şekilde aktarmasa da gizem perdesi altında Tanrı’nın kendisine bir yüzük hediye ettiği söylenir
Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı’nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile Kimi bilgilere göre Adem’in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı’nın isteğiyle Hz Süleyman’a getirmiştir Terim aslen Mühri Süleyman’dır Ancak Türkçe’deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir Diğer bir deyişi de Hatemi Süleyman’dır İngilizce ‘Seal of David’, ‘Star of David’, ‘Davis’s Sheald’ ‘Magen David’ isimleriyle anılır Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mührü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür
Kelime manasıyla Süleyman’ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslam dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır
Batı dünyası bazen büyü kitaplarında bazen noterlik işareti olarak, basımevi markası sonraları bir çok akımın sembolü olmuştur
Süleyman Peygamber’in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar Oysa Hz Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır Kuran bu konuya atfen şöyle der
“Süleyman’ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı Bakara Suresi 102
Ayrıca Neml suresi’nde Süleyman Peygamberin gelişini duyan karınca beyinin kendi halkına seslenişi efsanevi Seba Melikesi’nin tahtının göz açıp kapayana dek ışınlanışı ve olağanüstü pek çok şey anlatılır
Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler Neml 18
“Kendinde Kitap’tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: “Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: “Rabbimin lütfundandır bu Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî’dir, cömerttir Neml 40
“Onlar Süleyman için, mihraplardankalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki! Sebe 13
“Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdanağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı Sebe 14
Yüzük kimdeyse Süleyman Odur “
Süleyman’ın Tapınağı’nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa’ya döndükleri iddia edilmiştir Kimileri kutsal kadeh Graal’ı, kimileri Felsefe Taşı’nı, kimileri ise Mührü Süleyman’ı bulduklarını düşünmüşlerdir Tapınak Kral Süleyman’dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz Musa’nın emaneti olan Ahid Sandığı’nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabuti Sekine) muhafaza edecektir
Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin birleşimini gösterir İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir Doğunun Yin ve Yang’ına benzer bir semboldür Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür
Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli zaman ve dünyasında İslam ve Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok tarihi eserde de tahrip edilmiştir
Süleyman (as) peygamberlerin en zenginlerinden ve kendisine krallık verilen bütün cinni ve hayvanları yönetip onlarla konuşabilen bir peygamberdi Süleyman (as)’ın parmağındaki yüzük bütün cinleri toplayabilme ve egemenliği altına alabilme özelliğine sahipti Fakat Süleyman (as) vefat ettikten sonra yüzüğü kayboldu Çünkü bu yüzüğe kim sahipse bütün cinn ve hayvanları yönetebilecekti Bu yüzük Allah tarafından arşa kaldırılmış ve orada bir kale içinde korunuyordu Fakat cinnilerden bir tanesi yüzüğü kalenin içinde gördü ve almak istedi Tam kalenin içine girecekken yüzüğü koruyan başı ve dişleri kızgın demirden, gözleri kırmızı yakuttan, vücudu cehennem ateşinden yaratılmış büyüklüğünü sadece Allah’ın bildiği bir ejderha gördü ve hemen endişeye kapılarak yeryüzüne indi Yeryüzünde üç parça çamur aldı ve bunları okuyup başka bir cinni arkadaşına verdi İki cinni arşa çıkarken yüzüğü almak isteyen cinni diğerine “ben içerideyken bana birşey olduğu zaman bu çamuru benim üzerime at dedi Diğer cinni de “tamam dedi
İkisi kalenin önüne geldiler ve yüzüğü almak isteyen cinni içeriye girdi Ejderha ona hemen orayı terk etmesini buranın Allah tarafından korunduğunu ve hiçbir zaman o yüzüğün alınamayacağını söyledi Cinni yüzüğün üzerine doğru harekete geçince ejderha ağzını açarak ona cehennem ateşi püskürttü ve cinni kül oldu Diğer arkadaşı külleri toplayıp üzerine çamuru koydu Cinni hiçbir şey olmamış gibi tekrar ayağa kalktı ve içeriye girdi Bu sefer ejderha cehennem demirinden olan tırnaklarıyla cinniyi paramparça yaptı Arkadaşı parçalarını topladı ve üzerine diğer çamuru koydu Cinni tekrar hiçbirşey olmamış gibi ayağa kalktı ve içeriye girdi Bunun üzerine ejderha onu öldüremeyeceğini zannetti ve Allah’a sığındı Allah ejderhaya ona kuyruğuyla vurmasını ve artık arkadaşının ona yardım edemeyeceğini nida etti Bunun üzerine ejderha cinniye kuyruğuyla vurdu ve cinni bir anda yok oldu Diğer cinni Allah’ın azametinden korkup yeryüzüne indi ve Allah’a sığındı Fakat diğer cinninin ne olduğunu hiçbiri öğrenemedi Çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter…
Öncelikle bu makama çıkmayan bu makamdan bahsetmemeliÇok şükür ki biz bu merhaleyi yaşadıkPeki nedir bizBiz İsmi Azam'dırKayıp addır,100 addırDerler ki bu ismi bilen Hz Süleyman (AS) gibi hikmete sahip olurArtık sizde biliyorsunuzPeki kudret nerede ? İşte bu ismi bilmek demek lafta bilmek demek değildirZira Allah (cc) ol der olur,siz ol deyince ne oluyor hiçBunda maksat iradedirO ol deyince olmasının sebebi irade gücüdür,denge halidirAynı şey burada da geçerli biz demekle biz olunmaz dengeye ulaşmak gerekPeki biz hali yani denge hali hangi noktadır?Vahdeti vücud ile vahdeti şuhud un birleştiği noktadadır
Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü Mührü Süleyman’ı buldu
Ne demek bu?Mührü kendinin neresinde bulmuş olabilir?
Kaf 16:
1 ve lekad : ve andolsun
2 halaknâ : biz yarattık
3 el insâne : insan
4 ve na'lemu : ve biz biliriz
5 mâ : ne, şey
6 tuvesvisu : vesveseler verir
7 bihi : ona
8 nefsuhu : onun nefsi
9 ve nahnu : ve biz
10 akrebu : daha yakın
11 ileyhi : ona
12 min habli : damardan
13 el verîdi : can damarı, şahdamarı
Diyanet İşleri : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız
İşte cevabı gördük(Nübüvveti iki omzunun arasında görür)İyi de nübüvvet sadece peygamberlerde olur derlerAma burada insan diyerek tüm insanlardan bahsediyor?Bunun anlamı ne?
Bildiğiniz gibi her peygamber nübüvvetle gelirDerler ki onlardan başka kimse de nübüvvet yokturİşte bu noktada her şey açıklığa kavuşacakNübüvvet mührü deriz de peki neyin mührü bu?Nübüvvet mührü peygamber efendimiz (SAV) dışında tüm peygamberlerin sağ elinde bulunurken onda sırtındaydıŞimdi siz diyeceksiniz ki o zaman nübüvvet nasıl hem el de hem sırtta hem ensemizde oluyor?Bu şu demek:
Nübüvvet her insanda hatta cansızlarda atom da dahi varBüyük zatlarda ki cismani nübüvvet onların nübüvvetin sırrına erdikleri anlamındaYani cismi olan mecazi anlamda yoksa onlarında şah damarlarında hakiki nübüvvet varBilindiği gibi her zahirin bir batını (atom ve antimadde) vardırİşte nübüvvet bunların ikisini birleştirir ve tek yapar!Bedenin (zahir) ruhu (batın),atomun (zahir) Nur'u vardırAslında her şey tektir biz olmayan bunu göremezYani nübüvvet her yerde var ama cansızlarda etkin değilŞöyle ki:
Hz Mevlana der ki: Göklerde ve yerde ne varsa her şey aşkla birbirine bağlıdırGökyüzünden herkesi sevgiliye ulaştıracak bir aşk ipi sarkıtılmıştır
Peki canlı cansız her şeyde bu böyle mi evetBasitçe açıklarsak :
Elimizde bir ip olduğunu düşünelim,ipin ucu karşımızdakine değiyor ama ona bağlı değilNe oluyor karşımızdaki istediği gibi hareket edebiliyorOysa ki biz yüce Allah'ın (CC) istediğinin dışında bir şey yapamıyoruzYani o ipin ucu diğer yaratıklara bağlıPeki düğüm nerede (İçinizde görmüyor musunuz?)İşte bu cansızların konuşabilmesinin Hz Salih (AS) ' ın kavmine mucize olarak kayanın deve doğurmasının açıklamasıCansızlarda Allah'tan (CC) ayrı değilİpin ucu hepimize bağlı;düğüm (aşk,Nur,ruh) hepimizin içinde varSadece Allah (CC) bizim iplerimizi çekiyor cansızlara onları konuşturacak kadar müdahale etmiyorEğer onların ipinden çekerse onlarda konuşur,duyar,koklar,görür,bilir,dokunurlar yani onlar da da nübüvvet var ama bu halde bizden az derece de etkin
Süleyman yüzüğü kaybettiğinde kendindeki nübüvveti nasıl kullanmayı başardıİşte buda sizin sorunuzun cevabıHikmet tabi ki yüzükte değildiHikmet akıl ve kalbin tek olduğu vahdeti vücudun vahdeti şuhud la birleştiği,varlığın ve yokluğun kalktığı o küçük noktada nübüvvette idiO nokta ki her şeyin idrak edildiği andırO nokta ki bizlik makamıdırİşte o iki noktayı birleştiren bizi bizle görür bu sırra nail olurYani Hz Süleyman (AS) en başından beri mucizeleri biz olarak yapıyordu (zaten buna itiraz etmek şirk olur)
Yüzük sadece onu o bilinç haline sokuyordu başka bir hikmeti yoktu
Bizlik makamı nedir?
Hadid suresi 3 ayet:
huve : o
el evvelu : evvel, ilk, tüm varlıklardan önce var olan
ve el âhiru : ve ahir, son, tüm varlıklardan sonra bâki olan
ve ez zâhiru : ve zahir, varlığı alâmetleri tüm varlıklarda görünen
ve el bâtinu : ve bâtın, görülemeyen, gizli olan
ve : ve
huve : o
bi kulli şey'in : herşeyi
alîmun : en iyi bilen
Gördüğünüz gibi biz hem batınız hem zahirHem varlık alemi hem yokluk alemiKaranlıkla ışık aynı,varlıkla yokluk aynıİşte bu son aşamadırAtom parçalanır burada
Zariyat 21:
1 ve fî : ve içinde, de
2 enfusikum : kendi nefsleriniz, kendiniz
3 e : mı
4 fe : öyleyse, hatta, hâlâ
5 lâ tubsirûne : görmüyorsunuz
Elmalılı Hamdi Yazır : Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : kendinizde de; hala görmeyecek misiniz?
Ali İmran 109:
1 ve li allâhi : ve Allah için, Allah'ın
2 mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, ne varsa
3 ve mâ fî el ardı : ve yeryüzündeki, yerlerde olan ne varsa
4 ve ilâ allâhi : ve Allah'a
5 turceu : döndürülür
6 el umûru : emirler, işler
İçimizde o,dışımızda her şeyi kuşatan oOndan gayrı ne kaldı o zaman?İşte onun birliği (işte size tevhid kavramı)Ve diyor ki göklerde ve yerde ne varsa dağ taş,toprak,ameller,ilim, canlı cansız ne varsa bize döndürülecekTabi inanmayanlar bunu yalanlayıp küfreder ama arayana biz olduğumuza dair ispat çokHz Şa'ya (AS) ın söylediklerinin ayet olması,aynı şekilde peygamberimizin (SAV) söylediği sözün ayet olması,putların hesap günü sorgulanması (Furkan:17) daha neler nelerAma bunları ancak hem kalbi aşka hem akli aşka ermiş kişiler görebilir ikisinden sadece biri olsa dahi yetmezŞimdi bazı kimseler de bunun şirk olduğunu idda ederAllah tektir oysa ben iki zattan bahsettim en basitindenBu olaylar onların o olduğuna değil ondan olduğuna delildirOlan şeyse tüm sınırların kalkıp doğrudan onun ağzıyla konuşmalarıdırMevlana şiir de şuur vardır ben şiir yazmam Mesnevi benim değil Hakk'ın kelamıdır derİşte bu anllattıklarımızda aynı şeyO anlarda konuşanlar peygamberler değildiçünkü o anlarda benlik yoktu,bizlik vardıSevgilinin içlerindeki parçası bütünle bağlantı kurarak konuştu onlar değilŞimdi siz dersiniz ki vahiy kesildi oysa Mevlana peygamber falan değil Tabi ki değilPeygamberler bütünle bağlantı kurarak konuştu o ise sadece kendi içindeki parçayı konuşturduAllah (CC) ne yere ne göğe ne de bir bedene sığabilir o her yerdedirVarlığı sonsuzdur!
Elimden geldiğince açıklamaya çalıştım ama yetmeyeceğini biliyorumDaha açıklamak istediğim çok şey var ama zamanı gelinceKendinize iyi bakın sevmekten başkasını bilmeyene emanet olun
Hz Mesnevi'yi okuyup bitirinBu yazıyı okuduktan sonra Hz Mesnevi'yi tekrar okuyunYoksa içinize tesir etmez ve korkarsınız,anlamazsınız,içinizde şüphe kalır ve imanınız gider
En güçlü iman hem akılla hem kalple yapılan imandır
Vahdeti Vücud nedir?
Vahdeti vücud aklın gittiği kalbi aşkın yüceldiği haldirKalbin aşk anlayışı perişanlıktır, acı çekmek,harap olmak,teslim olmaktırBu hal batının anlamının öğrenildiği haldirO anda benlik yok olurBu hal yokluk bilincidirHer şeyin yek olduğunun anlaşıldığı aslında hiçbir mesafenin olmadığının görüldüğü haldirHer şeyin aşkla birbirine bağlı olduğu,hiçbir şeyin birbirinden ayrı olmadığının sırrına erilmiş haldirBu hal bütün halidirBu hal bütünden zerreye gidilen haldir
Vahdeti Şuhud nedir?
Aşkı yaşayanlar bilirO müthiş kalbi hal gittikten,ulvi duygular bittikten sonra müthiş bir bilinç başlarİşte bu da aklın aşkıdırBu hal varlık bilincidirAkıl hakikati bilmek ister ve artık amacına ulaşmıştırBu halde zahirin sırrına erilmiş haldirBu halde varlık halinin bilincine kavuşulmuşturBu halde nereye baksan sevgiliyi görürsünBu hal zerre halidirZerreden bütüne gidilen haldir
İşte size İnsanı anlayan semada evreni anlarEvreni anlayan semada insanı anların açıklaması
Peki bu iki hal aynı anda yaşanamaz mı Neden olmasın ? :
Hikayeyi kesinlikle okuyun:
Hazreti Süleyman as’ın mührü bir yüzüktü ki dört köşeli bir kaşı vardı Bu yüzüğü Cebrail as Cennetten çıkarıp Allah'ın (CC) emri ile Davut as’a getirdi Bir köşesinde “El mülkü lillah (Mülk Allah'ındır) yazıyordu Cebrail as bu yüzüğü Davut as’a verip dedi ki :
Ey Davut! Hak Tealadan sana bir yüzük ve on soru getirdim Allahu Tealanın buyruğu odur ki: Evlatlarını toplayıp bu on soruyu onlara sor Kim doğru cevap verirse senin yerine o geçsin Devleri, Perileri, Ademoğullarını, yelleri, kuşları, canavarları, dünyada ne ki varsa hepsini buyruğuna başeğdirsin, itaatli kılsın Ve bütün dünyaya padişah olsun dedi
Hz Davut as Ekabirlerden, yüce insanlardan oluşan bir meclis kurup evlatlarını çağırdı ve bu meclis huzurunda tektek hepsine bu on soruyu sordu Hiç biri cevap veremedi
En son Hz Süleyman as ayağa kalktı:
Eğer izin verirseniz bu sorulara ben cevap vereyim! Dedi Davut as’ın gönlü hoş oldu Ve:
Ya Süleyman söyle bana dedi:
1Dünyanın en kem kötü şeyi nedir ki ondan daha kötüsü yoktur?
2En güzel, en üstün şey nedir ki ondan daha güzeli, yoktur?
3Dünyada en acı şey nedir?
4Dünyada en tatlı şey nedir?
5O nedir ki ondan daha çirkini yoktur?
6Nedir o ki ondan daha kabası yoktur?
7Yine o şey nedir ki ondan daha yakını olmasın?
8Nedir o şey ki ondan daha ırağı yoktur?
9Yine nedir o şey ki onda daha gussalı, daha kaygı verici şey olmasın?
10Nedir o şey ki ondan daha sevinçli şey yoktur?
Süleyman as dedi ki:
–Ey baba bu sorduğun sorular çok kolay şeylerdir?
1Dünyada en kötü şey yenilmemiş nefsidir ki ondan daha kötüsü yoktur
2Ondan daha güzeli daha olmayan şey doğru akıldır
3En acı şey yoksulluktur
4 Çok tatlı olan şey varlıklı, zengin olmaktır
5İnsanoğlu’nda süğmekten, küfürden daha çirkin şey yoktur (yanlış kullanılmış akıl)
6Kaba (katı yürekli) kadından daha kabası yoktur
7İnsanoğlu’na ahiret’ten yakın şey yoktur Ve bütün kişiler ona gitmektedir
8Sonra dünyadan ırak başka bir şey yoktur ki, insanoğullarından ıraklaşmaktadır
9Gayet gussalı, kaygılı şey; ruhun bedenden ayrılmasıdır
10Gayet şad, sevinçli olan şey yine ruhtur ki, insanoğlunda bulununca bu sevinci duyar!
Diye cevap verdi Yalnız her soruya cevap vermeden önce gülümsedi sonra cevap verdi
O zaman Davut as oğlu Süleyman as’a:
Gerçek söyledin, öyledir! Ama Bu yüce insanların huzurunda neden her soruya adaba aykırı olarak gülerek cevap verdin: Süleyman as:
Bu soruların cevabını bende bilmiyordum ama siz her soruyu sordukça cevabı bir karınca bana söylüyordu bende size cevap veriyordum dedi
O zaman Davut as dedi ki: Amaç Allah’a (CC) ulaşmak olduktan sonra vasıta isterse bir karınca olsun, önemli değil!
(Kaynak:TarihTaberi cilt 1 sayfa 7071)
Yüzük kimdeyse Süleyman odur
Bundan binlerce sene önce yeryüzünün büyülü devirlerinde insan henüz üçüncü gözünü kaybetmemişken efsanevi bir Kral Peygamber yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olmuştu Cinlere insanlara ve hayvanlara hükmeden bu kral peygamber Hz Süleyman’dı Ve yetkesinin kaynağı olduğu sanılan güçlü bir mühür yüzük taşıdığı söyleniyorduFakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü
Mührü Süleyman’ı buldu
Hazineleri dillere destan olan 3 semavi dinde de ismi haşmetle birlikte anılan biridir Süleyman Hz Süleyman King Soloman Peygamber Süleyman Ona bu özelliği veren dünyasal ve ilahi güçlere hakim bir yönetici olduğu düşüncesidir Asıl olarak Peygamber Kral Davud’un oğludur Hem Tevrat'ta hem Kuranı Kerim de hikayeleri ve hayatıyla saltanatı anlatılır
Efsaneler şöyle der Hz Süleyman Kral Süleyman Tanrı’nın seçip güçlendirdiği bir ailenin adaletle hükmeden oğludur İsrail soyunun güçlü bir Kralıdır Temelde Tanrısal bir görevi vardır Bu görev nedeniyle daha önce ve daha sonra kimseye verilmemişverilmeyecek bir saltanat diler Tanrı’dan Böylece kendisine rüzgar, cinler, akarsu gibi akan metaller, kuşlar ve insanlardan oluşan ordular tahsis edilir Rüzgara binip günler sürecek yollara hızla varır Kuşları görevlendirerek düşman sahasına keşfe gönderir Cinlerin esrarengiz görünmez ve anlaşılmaz yetileriyle devasa saraylar, kaldırılması imkansız dev sanat eserleri, binalar ve dalgıçların çıkardığı malzemelerden takılar akla gelecek binbir güzel şey yaptırır Dünyayı imar ederken güzelliğ ve adaleti kurar
Süleyman efsanesini doruğa çıkaran yüzüktür Her ne kadar dini kaynaklar bunu bu şekilde aktarmasa da gizem perdesi altında Tanrı’nın kendisine bir yüzük hediye ettiği söylenir
Bu öyle bir yüzüktür ki sayılı kişi ve meleklerin bildiği Tanrı’nın gizli ismini (İsmi Azam duası) saklar Tanrının bilinmeyen adı yaratma ve hükmetme özellikleri içerir Elbette bu tür bir efsane güç düşkünü insanların başını döndürmeye yeter de artar bile Kimi bilgilere göre Adem’in taşıdığı bir yüzüktür ve cennetten çıkarılırken onu Arşta bırakmıştır Cebrail daha sonra bu yüzüğü Tanrı’nın isteğiyle Hz Süleyman’a getirmiştir Terim aslen Mühri Süleyman’dır Ancak Türkçe’deki ses uyumuna göre dile geçerken değişmiştir Diğer bir deyişi de Hatemi Süleyman’dır İngilizce ‘Seal of David’, ‘Star of David’, ‘Davis’s Sheald’ ‘Magen David’ isimleriyle anılır Çünkü Batı dünyasında bildiğimiz çift üçgenin kesişimi olan Mührü Süleyman aslında 5 kollu bir yıldızdır 6 kollu yıldız babası olan Davud peygamberin kullandığı semboldür
Kelime manasıyla Süleyman’ın mührü anlamına gelen mührün şekli aslında kesin değildir Belli bir tarihten sonra kabul edilmiş olan ve şimdi İsrail bayrağında yer alan sembol İslam dünyasında da yüzlerce yıl kutsal olarak kabul edilmiş cami medrese ve geçitlerde mezarlıklarda yüzüklerde padişahların gömleklerinde tılsım olarak yerini almıştır Daha sonraları ise farklılık yaratmak için sembol bazen doksan derece çevrilerek kullanılmıştır
Batı dünyası bazen büyü kitaplarında bazen noterlik işareti olarak, basımevi markası sonraları bir çok akımın sembolü olmuştur
Süleyman Peygamber’in yüzükle olan ilgisi onun bir imtihandan geçişi şeklinde ele alınır Yokluğunda bir cariyesine emanet ettiği yüzük mührü bir cin onun görünümünü alarak ele geçirir Yokluğunda pek çok fitne fesat hazırlar örneğin tahtına büyü kitapları koyar ve iftira atar Oysa Hz Süleyman yüzüğün yokluğunda kendine dönecek ve gücünün kaynağı olan asıl çekirdeğini özünü bulacaktır Kuran bu konuya atfen şöyle der
“Süleyman’ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı Bakara Suresi 102
Ayrıca Neml suresi’nde Süleyman Peygamberin gelişini duyan karınca beyinin kendi halkına seslenişi efsanevi Seba Melikesi’nin tahtının göz açıp kapayana dek ışınlanışı ve olağanüstü pek çok şey anlatılır
Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler Neml 18
“Kendinde Kitap’tan bir ilim olan kişi de şöyle dedi: “Ben onu sana, gözünü açıp yumuncaya kadar getiririm Derken Süleyman, tahtı, yanında kurulmuş görünce şöyle konuştu: “Rabbimin lütfundandır bu Şükür mü edeceğim, nankörlük mü diye beni denemek istiyor Esasında, şükreden, kendisi lehine şükretmiş olur Kim de nankörlük ederse bilsin ki, Rabbim Ganî’dir, cömerttir Neml 40
“Onlar Süleyman için, mihraplardankalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı Ey Davûd ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki! Sebe 13
“Sonunda, Süleyman için ölüm hükmünü verdiğimizde, onun ölümünü, değneğini yiyen dâbbetül arzdanağaç kurtçuğundan başkası onlara göstermedi Süleyman yere yığılınca, açıkça anlaşıldı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı, o alçaltıcı azap içinde bekleyip durmazlardı Sebe 14
Yüzük kimdeyse Süleyman Odur “
Süleyman’ın Tapınağı’nın daha sonra Haçlı Seferleri sırasında Kudüs’te arandığı, Templer Şövalyelerinin yerini bulduğu ve kutsal bazı emanetlerle Avrupa’ya döndükleri iddia edilmiştir Kimileri kutsal kadeh Graal’ı, kimileri Felsefe Taşı’nı, kimileri ise Mührü Süleyman’ı bulduklarını düşünmüşlerdir Tapınak Kral Süleyman’dan sonra yağmalanacaktır ancak o zamana kadar Musa peygamberden beri nesilden nesile saklanan Hz Musa’nın emaneti olan Ahid Sandığı’nı (orijinal Tevratın levhalar halinde içinde bulunduğu Tabuti Sekine) muhafaza edecektir
Günümüzde kabul gören sembol göğün ve yerin birleşimini gösterir İki üçgenin biri göğe biri yere dönüktür Sembol bir yönüyle insan varlığının maddi bedenini ve ruhunu, bundan oluşan bütünü, bir yandansa dişil ve eril prensipleri, maddi ve manevi değerlerin bütünlüğünü gösterir Doğunun Yin ve Yang’ına benzer bir semboldür Dünyaya giriş ve çıkış noktalarını temsil eder Kimi farklı bakışlar ise şekilde iki piramit görür
Özellikle Selçuklu dönemi paralarında ve eserlerinde sıkça kullanılan sembol artık günümüzün gerilimli zaman ve dünyasında İslam ve Hıristiyan toplumlarınca terkedilmiş hatta anlamı bilinmediğinden bir çok tarihi eserde de tahrip edilmiştir
Süleyman (as) peygamberlerin en zenginlerinden ve kendisine krallık verilen bütün cinni ve hayvanları yönetip onlarla konuşabilen bir peygamberdi Süleyman (as)’ın parmağındaki yüzük bütün cinleri toplayabilme ve egemenliği altına alabilme özelliğine sahipti Fakat Süleyman (as) vefat ettikten sonra yüzüğü kayboldu Çünkü bu yüzüğe kim sahipse bütün cinn ve hayvanları yönetebilecekti Bu yüzük Allah tarafından arşa kaldırılmış ve orada bir kale içinde korunuyordu Fakat cinnilerden bir tanesi yüzüğü kalenin içinde gördü ve almak istedi Tam kalenin içine girecekken yüzüğü koruyan başı ve dişleri kızgın demirden, gözleri kırmızı yakuttan, vücudu cehennem ateşinden yaratılmış büyüklüğünü sadece Allah’ın bildiği bir ejderha gördü ve hemen endişeye kapılarak yeryüzüne indi Yeryüzünde üç parça çamur aldı ve bunları okuyup başka bir cinni arkadaşına verdi İki cinni arşa çıkarken yüzüğü almak isteyen cinni diğerine “ben içerideyken bana birşey olduğu zaman bu çamuru benim üzerime at dedi Diğer cinni de “tamam dedi
İkisi kalenin önüne geldiler ve yüzüğü almak isteyen cinni içeriye girdi Ejderha ona hemen orayı terk etmesini buranın Allah tarafından korunduğunu ve hiçbir zaman o yüzüğün alınamayacağını söyledi Cinni yüzüğün üzerine doğru harekete geçince ejderha ağzını açarak ona cehennem ateşi püskürttü ve cinni kül oldu Diğer arkadaşı külleri toplayıp üzerine çamuru koydu Cinni hiçbir şey olmamış gibi tekrar ayağa kalktı ve içeriye girdi Bu sefer ejderha cehennem demirinden olan tırnaklarıyla cinniyi paramparça yaptı Arkadaşı parçalarını topladı ve üzerine diğer çamuru koydu Cinni tekrar hiçbirşey olmamış gibi ayağa kalktı ve içeriye girdi Bunun üzerine ejderha onu öldüremeyeceğini zannetti ve Allah’a sığındı Allah ejderhaya ona kuyruğuyla vurmasını ve artık arkadaşının ona yardım edemeyeceğini nida etti Bunun üzerine ejderha cinniye kuyruğuyla vurdu ve cinni bir anda yok oldu Diğer cinni Allah’ın azametinden korkup yeryüzüne indi ve Allah’a sığındı Fakat diğer cinninin ne olduğunu hiçbiri öğrenemedi Çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter…
Öncelikle bu makama çıkmayan bu makamdan bahsetmemeliÇok şükür ki biz bu merhaleyi yaşadıkPeki nedir bizBiz İsmi Azam'dırKayıp addır,100 addırDerler ki bu ismi bilen Hz Süleyman (AS) gibi hikmete sahip olurArtık sizde biliyorsunuzPeki kudret nerede ? İşte bu ismi bilmek demek lafta bilmek demek değildirZira Allah (cc) ol der olur,siz ol deyince ne oluyor hiçBunda maksat iradedirO ol deyince olmasının sebebi irade gücüdür,denge halidirAynı şey burada da geçerli biz demekle biz olunmaz dengeye ulaşmak gerekPeki biz hali yani denge hali hangi noktadır?Vahdeti vücud ile vahdeti şuhud un birleştiği noktadadır
Fakat bir gün bu muhteşem yüzük çalındı Süleyman sahip olduğu herşeyi kaybetti Ve mührün yokluğunda geçen o acı günlerde kendisindeki asıl mührü Mührü Süleyman’ı buldu
Ne demek bu?Mührü kendinin neresinde bulmuş olabilir?
Kaf 16:
1 ve lekad : ve andolsun
2 halaknâ : biz yarattık
3 el insâne : insan
4 ve na'lemu : ve biz biliriz
5 mâ : ne, şey
6 tuvesvisu : vesveseler verir
7 bihi : ona
8 nefsuhu : onun nefsi
9 ve nahnu : ve biz
10 akrebu : daha yakın
11 ileyhi : ona
12 min habli : damardan
13 el verîdi : can damarı, şahdamarı
Diyanet İşleri : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız
İşte cevabı gördük(Nübüvveti iki omzunun arasında görür)İyi de nübüvvet sadece peygamberlerde olur derlerAma burada insan diyerek tüm insanlardan bahsediyor?Bunun anlamı ne?
Bildiğiniz gibi her peygamber nübüvvetle gelirDerler ki onlardan başka kimse de nübüvvet yokturİşte bu noktada her şey açıklığa kavuşacakNübüvvet mührü deriz de peki neyin mührü bu?Nübüvvet mührü peygamber efendimiz (SAV) dışında tüm peygamberlerin sağ elinde bulunurken onda sırtındaydıŞimdi siz diyeceksiniz ki o zaman nübüvvet nasıl hem el de hem sırtta hem ensemizde oluyor?Bu şu demek:
Nübüvvet her insanda hatta cansızlarda atom da dahi varBüyük zatlarda ki cismani nübüvvet onların nübüvvetin sırrına erdikleri anlamındaYani cismi olan mecazi anlamda yoksa onlarında şah damarlarında hakiki nübüvvet varBilindiği gibi her zahirin bir batını (atom ve antimadde) vardırİşte nübüvvet bunların ikisini birleştirir ve tek yapar!Bedenin (zahir) ruhu (batın),atomun (zahir) Nur'u vardırAslında her şey tektir biz olmayan bunu göremezYani nübüvvet her yerde var ama cansızlarda etkin değilŞöyle ki:
Hz Mevlana der ki: Göklerde ve yerde ne varsa her şey aşkla birbirine bağlıdırGökyüzünden herkesi sevgiliye ulaştıracak bir aşk ipi sarkıtılmıştır
Peki canlı cansız her şeyde bu böyle mi evetBasitçe açıklarsak :
Elimizde bir ip olduğunu düşünelim,ipin ucu karşımızdakine değiyor ama ona bağlı değilNe oluyor karşımızdaki istediği gibi hareket edebiliyorOysa ki biz yüce Allah'ın (CC) istediğinin dışında bir şey yapamıyoruzYani o ipin ucu diğer yaratıklara bağlıPeki düğüm nerede (İçinizde görmüyor musunuz?)İşte bu cansızların konuşabilmesinin Hz Salih (AS) ' ın kavmine mucize olarak kayanın deve doğurmasının açıklamasıCansızlarda Allah'tan (CC) ayrı değilİpin ucu hepimize bağlı;düğüm (aşk,Nur,ruh) hepimizin içinde varSadece Allah (CC) bizim iplerimizi çekiyor cansızlara onları konuşturacak kadar müdahale etmiyorEğer onların ipinden çekerse onlarda konuşur,duyar,koklar,görür,bilir,dokunurlar yani onlar da da nübüvvet var ama bu halde bizden az derece de etkin
Süleyman yüzüğü kaybettiğinde kendindeki nübüvveti nasıl kullanmayı başardıİşte buda sizin sorunuzun cevabıHikmet tabi ki yüzükte değildiHikmet akıl ve kalbin tek olduğu vahdeti vücudun vahdeti şuhud la birleştiği,varlığın ve yokluğun kalktığı o küçük noktada nübüvvette idiO nokta ki her şeyin idrak edildiği andırO nokta ki bizlik makamıdırİşte o iki noktayı birleştiren bizi bizle görür bu sırra nail olurYani Hz Süleyman (AS) en başından beri mucizeleri biz olarak yapıyordu (zaten buna itiraz etmek şirk olur)
Yüzük sadece onu o bilinç haline sokuyordu başka bir hikmeti yoktu
Bizlik makamı nedir?
Hadid suresi 3 ayet:
huve : o
el evvelu : evvel, ilk, tüm varlıklardan önce var olan
ve el âhiru : ve ahir, son, tüm varlıklardan sonra bâki olan
ve ez zâhiru : ve zahir, varlığı alâmetleri tüm varlıklarda görünen
ve el bâtinu : ve bâtın, görülemeyen, gizli olan
ve : ve
huve : o
bi kulli şey'in : herşeyi
alîmun : en iyi bilen
Gördüğünüz gibi biz hem batınız hem zahirHem varlık alemi hem yokluk alemiKaranlıkla ışık aynı,varlıkla yokluk aynıİşte bu son aşamadırAtom parçalanır burada
Zariyat 21:
1 ve fî : ve içinde, de
2 enfusikum : kendi nefsleriniz, kendiniz
3 e : mı
4 fe : öyleyse, hatta, hâlâ
5 lâ tubsirûne : görmüyorsunuz
Elmalılı Hamdi Yazır : Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : kendinizde de; hala görmeyecek misiniz?
Ali İmran 109:
1 ve li allâhi : ve Allah için, Allah'ın
2 mâ fî es semâvâti : göklerdeki şeyler, ne varsa
3 ve mâ fî el ardı : ve yeryüzündeki, yerlerde olan ne varsa
4 ve ilâ allâhi : ve Allah'a
5 turceu : döndürülür
6 el umûru : emirler, işler
İçimizde o,dışımızda her şeyi kuşatan oOndan gayrı ne kaldı o zaman?İşte onun birliği (işte size tevhid kavramı)Ve diyor ki göklerde ve yerde ne varsa dağ taş,toprak,ameller,ilim, canlı cansız ne varsa bize döndürülecekTabi inanmayanlar bunu yalanlayıp küfreder ama arayana biz olduğumuza dair ispat çokHz Şa'ya (AS) ın söylediklerinin ayet olması,aynı şekilde peygamberimizin (SAV) söylediği sözün ayet olması,putların hesap günü sorgulanması (Furkan:17) daha neler nelerAma bunları ancak hem kalbi aşka hem akli aşka ermiş kişiler görebilir ikisinden sadece biri olsa dahi yetmezŞimdi bazı kimseler de bunun şirk olduğunu idda ederAllah tektir oysa ben iki zattan bahsettim en basitindenBu olaylar onların o olduğuna değil ondan olduğuna delildirOlan şeyse tüm sınırların kalkıp doğrudan onun ağzıyla konuşmalarıdırMevlana şiir de şuur vardır ben şiir yazmam Mesnevi benim değil Hakk'ın kelamıdır derİşte bu anllattıklarımızda aynı şeyO anlarda konuşanlar peygamberler değildiçünkü o anlarda benlik yoktu,bizlik vardıSevgilinin içlerindeki parçası bütünle bağlantı kurarak konuştu onlar değilŞimdi siz dersiniz ki vahiy kesildi oysa Mevlana peygamber falan değil Tabi ki değilPeygamberler bütünle bağlantı kurarak konuştu o ise sadece kendi içindeki parçayı konuşturduAllah (CC) ne yere ne göğe ne de bir bedene sığabilir o her yerdedirVarlığı sonsuzdur!
Elimden geldiğince açıklamaya çalıştım ama yetmeyeceğini biliyorumDaha açıklamak istediğim çok şey var ama zamanı gelinceKendinize iyi bakın sevmekten başkasını bilmeyene emanet olun