iltasyazilim
FD Üye
Türklerin bin sene önce ütülü elbise, ipek paçavra, elen ve havlu kullandığı belirtildi
Kıyafetlerini özel yöntemlerle dağıtılmış renklere boyayan Türkler, kendi icatları yoluyla zehirli yemeği de ortaya çıkarıyordu
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof Dr Şükrü Haluk Akalın'ın kaleme aldığı ve Çince ile Uygurca'ya da çevrilen kitabında, Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lugati'tTürkeserine dayanılarak Türklerin bin sene önceki ilgi çekici geleneklerine yer veriliyor
Çin'de basılarak Pekin'de tanıtımı gerçekleştirilen Bin Yıl Önce, Bin Yıl SonradanKaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati'tTürkisimli kitapta yer alan bilgilere tarafından, Türkçede ütüolarak kullanılan laf, Divanü Lugati'tTürk'te ütügolarak geçiyor Bu makine, Kaşgarlı Mahmud tarafından, mala biçiminde olan, ısıtıldıktan sonra giysilerin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini karşılayan demir parçasıolarak tanımlanıyor
Günümüzün ütüsünün ateşte ısıtılarak kullanılan eski biçimi olan ütügiçin eserlerde, ütidifiili de ol tonug ütidi (o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti)biçiminde kullanılıyor
Sözlük bölümünde bulunan suvluksözünü Kaşgarlı Mahmud havlu, eligliksözünü ise elenolarak tanımlıyor Susözcüğünün bin yıl önceki biçimi olan suvkelimesine getirilen yapım ekiyle türetilen suvlukun, el, yüz ve vücuttaki suyu kurutmak nedeniyle kullanılan havlu olduğu anlaşılıyor
Bin yıl önce Türklerin giyim kuşamında mendili kullandığı da eserde görülüyor Erkeğin gerektiğinde burnunu silmek için cebinde taşıdığı ipek mendil olan ületü, Divanü Lugati'tTürk'te yer alan bir başka giyim kuşam aksesuarı olarak öne çıkıyor Bu veriler, Türklerin bin sene önce giyim ve temizliklerine uyarı ettiğini, ütülenmiş kıyafet ve ipek mendillerle dolaştığını gösteriyor
Giysilerini boyuyorlardı
Eserde, üst baş ile ilgili bir diğer teferruat da bodudısözüyle gözler önüne seriliyor Eski Türkçedeki bodudısözü, boyadıanlamında kullanılırken, Kaşgarlı Mahmud'un bu söz için getirdiği misal, ol tonug bodudı (o giysisini boyadı)şeklinde görülüyor
Kaşgarlı Mahmud, giysi boyanabileceği gibi diğer şeylerin de boyanabileceğini ve bu fiilin onlar için de kullanılabileceğini belirtirken, giysinin nasıl boyandığı konusunda bilgi verilmese de bu örnek, Türklerin bin yıl önce kıyafetlerini boyadığını gösteren bir kanıt olarak ortaya çıkıyor
Zehirli yemeği belirten Çatu
Suikastların başlıca zehirleme yoluyla yapıldığı bir dönemde yemeklere karıştırılan zehri ortaya dışında tutmak da büyük yük taşıyordu Babası ile beraber aile fertlerini böyle bir suikast sonucunda kaybeden Kaşgarlı Mahmud da zehirli yemekleri ortaya çıkaran çatuisimli bir nesnenin var olduğunu, Türk dilinin baş ucu kitabında anlatıyor
Çatunun balık duyargasıolduğunu, kimilerine tarafından ise Çin'den getirilen ve bıçak sapı yapımında kullanılan bir ağaç kökü olabileceğini aktaran Kaşgarlı Mahmud, yemekte zehir bulunup bulunmadığının da çatubaştan sona anlaşıldığından söz ediyor
Onun verdiği bilgilere tarafından, zehirli yemek yemek çatuyoluyla şu yöntemle anlaşılıyor: İçerisinde zehir bulunduğu sayılan çorba veya yemek yemek bir kapta getirilir daha sonra bu yemek 'çatu' ile karıştırılır Eğer içerisinde zehir varsa ateş yanmamasına rağmen çorba veya yemek kaynamaya başlar Hem, 'çatu' kabın içerisinde konulduğunda da duman çıkmasa bile kabın kenarları buğulanır
Hangi boydansın?
Türklerin o dönemdeki görgü kuralları ile törelerinden de bahsedilen eserde, Türklerin tanışma şekilleri de okuyucuya aktarılıyor Birbirini tanımasa dahi karşılaşan iki kişinin selamlaştığı ve görgü kuralları gereğince hal hatır sorduğu Türk geleneğinde iki Türkün tanışması da şöyle anlatılıyor:
Birbirini tanımayan iki adam, karşılaştıklarında önce selamlaşırlar Sonra, 'doruk kim? (hangi boydansın?)' diye sorarlar Hangi kabiledensin demektir 'Salgur' diye karşılık verir veya doruk adlarından birini söyler Bundan sonra konuşmaya başlarlar ya da daha artı gevezelik etmeden kendi yollarına giderler Bu Nedenle herkes diğerinin ait olduğu boyu tanımış olur
Kitapta, ayrıca, iki asker veya iki birliğin karşılaştığı durumlarda birbirini tanıma yolu da izah ediliyor Kaşgarlı Mahmud'un verdiği bilgilerden, bugün askerlikte, poliste ya da benzeri görevlerde kullanılan şifre sormauygulamasının o dönemde de var olduğu ortaya çıkıyor *
Kıyafetlerini özel yöntemlerle dağıtılmış renklere boyayan Türkler, kendi icatları yoluyla zehirli yemeği de ortaya çıkarıyordu
Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof Dr Şükrü Haluk Akalın'ın kaleme aldığı ve Çince ile Uygurca'ya da çevrilen kitabında, Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lugati'tTürkeserine dayanılarak Türklerin bin sene önceki ilgi çekici geleneklerine yer veriliyor
Çin'de basılarak Pekin'de tanıtımı gerçekleştirilen Bin Yıl Önce, Bin Yıl SonradanKaşgarlı Mahmud ve Divanü Lugati'tTürkisimli kitapta yer alan bilgilere tarafından, Türkçede ütüolarak kullanılan laf, Divanü Lugati'tTürk'te ütügolarak geçiyor Bu makine, Kaşgarlı Mahmud tarafından, mala biçiminde olan, ısıtıldıktan sonra giysilerin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini karşılayan demir parçasıolarak tanımlanıyor
Günümüzün ütüsünün ateşte ısıtılarak kullanılan eski biçimi olan ütügiçin eserlerde, ütidifiili de ol tonug ütidi (o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti)biçiminde kullanılıyor
Sözlük bölümünde bulunan suvluksözünü Kaşgarlı Mahmud havlu, eligliksözünü ise elenolarak tanımlıyor Susözcüğünün bin yıl önceki biçimi olan suvkelimesine getirilen yapım ekiyle türetilen suvlukun, el, yüz ve vücuttaki suyu kurutmak nedeniyle kullanılan havlu olduğu anlaşılıyor
Bin yıl önce Türklerin giyim kuşamında mendili kullandığı da eserde görülüyor Erkeğin gerektiğinde burnunu silmek için cebinde taşıdığı ipek mendil olan ületü, Divanü Lugati'tTürk'te yer alan bir başka giyim kuşam aksesuarı olarak öne çıkıyor Bu veriler, Türklerin bin sene önce giyim ve temizliklerine uyarı ettiğini, ütülenmiş kıyafet ve ipek mendillerle dolaştığını gösteriyor
Giysilerini boyuyorlardı
Eserde, üst baş ile ilgili bir diğer teferruat da bodudısözüyle gözler önüne seriliyor Eski Türkçedeki bodudısözü, boyadıanlamında kullanılırken, Kaşgarlı Mahmud'un bu söz için getirdiği misal, ol tonug bodudı (o giysisini boyadı)şeklinde görülüyor
Kaşgarlı Mahmud, giysi boyanabileceği gibi diğer şeylerin de boyanabileceğini ve bu fiilin onlar için de kullanılabileceğini belirtirken, giysinin nasıl boyandığı konusunda bilgi verilmese de bu örnek, Türklerin bin yıl önce kıyafetlerini boyadığını gösteren bir kanıt olarak ortaya çıkıyor
Zehirli yemeği belirten Çatu
Suikastların başlıca zehirleme yoluyla yapıldığı bir dönemde yemeklere karıştırılan zehri ortaya dışında tutmak da büyük yük taşıyordu Babası ile beraber aile fertlerini böyle bir suikast sonucunda kaybeden Kaşgarlı Mahmud da zehirli yemekleri ortaya çıkaran çatuisimli bir nesnenin var olduğunu, Türk dilinin baş ucu kitabında anlatıyor
Çatunun balık duyargasıolduğunu, kimilerine tarafından ise Çin'den getirilen ve bıçak sapı yapımında kullanılan bir ağaç kökü olabileceğini aktaran Kaşgarlı Mahmud, yemekte zehir bulunup bulunmadığının da çatubaştan sona anlaşıldığından söz ediyor
Onun verdiği bilgilere tarafından, zehirli yemek yemek çatuyoluyla şu yöntemle anlaşılıyor: İçerisinde zehir bulunduğu sayılan çorba veya yemek yemek bir kapta getirilir daha sonra bu yemek 'çatu' ile karıştırılır Eğer içerisinde zehir varsa ateş yanmamasına rağmen çorba veya yemek kaynamaya başlar Hem, 'çatu' kabın içerisinde konulduğunda da duman çıkmasa bile kabın kenarları buğulanır
Hangi boydansın?
Türklerin o dönemdeki görgü kuralları ile törelerinden de bahsedilen eserde, Türklerin tanışma şekilleri de okuyucuya aktarılıyor Birbirini tanımasa dahi karşılaşan iki kişinin selamlaştığı ve görgü kuralları gereğince hal hatır sorduğu Türk geleneğinde iki Türkün tanışması da şöyle anlatılıyor:
Birbirini tanımayan iki adam, karşılaştıklarında önce selamlaşırlar Sonra, 'doruk kim? (hangi boydansın?)' diye sorarlar Hangi kabiledensin demektir 'Salgur' diye karşılık verir veya doruk adlarından birini söyler Bundan sonra konuşmaya başlarlar ya da daha artı gevezelik etmeden kendi yollarına giderler Bu Nedenle herkes diğerinin ait olduğu boyu tanımış olur
Kitapta, ayrıca, iki asker veya iki birliğin karşılaştığı durumlarda birbirini tanıma yolu da izah ediliyor Kaşgarlı Mahmud'un verdiği bilgilerden, bugün askerlikte, poliste ya da benzeri görevlerde kullanılan şifre sormauygulamasının o dönemde de var olduğu ortaya çıkıyor *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.