nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
çanakkale şehitlerine yazılan en anlamlı şiir
Türk milletinin direnişini ve şanlı zaferini anlatan şiir,Mehmet Akif çanakkale Şehitlerine,Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkaleşiiri
Şiirlerin en anlamlısıdır bu, Türk milletinin direnişini ve şanlı zaferini anlatan, Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkaleşiiri
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi
Tepeden yol bularak devretmek için Marmara ’ya
Kaç donanmayla sarılmış küçücük bir karaya
Ne hayâsızca tehaşşüd ama ufuklar kapalı!
Nerdegösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
DedirirYırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, tüm akvâmı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, gerçeklik mahşer
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler diğer, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır değil mu, o mahlûki asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, perişan,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz
Medeniyyet denilen kahbe, gerçeklik, yüzsüz
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Böylece müdhiş ki: Eder herkes bir mülkü harâb
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üzerinde o arslan neferin
Yerin aşağı cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaazı beşer
Kafa, göz, beden, etap, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler
Kahraman orduyu seyret ama bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi şiddet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sisi İlahi o metin istihkâm
Sarılır, indirilir mevkii müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ölümsüz serhaddi;
'O benim sun'i bedi'im, onu çiğnetme' dedi
Asım'ın neslidiyordum yanesilmiş hakiki:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı layık
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedr'in arslanları ancak, bu değin şanlı idi
Sana rahat gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb
Seni ama ebediyyetler eder istiâb
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonradan gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem tüm ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin aşağıda, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana
Sen ama, son ehli salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran
Sen ancak, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hayal kırıklığı,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen oysa, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen fakat, a'sâra gömülsen taşacaksınHeyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber
Mehmet Akif Ersoy
*
Türk milletinin direnişini ve şanlı zaferini anlatan şiir,Mehmet Akif çanakkale Şehitlerine,Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkaleşiiri
Şiirlerin en anlamlısıdır bu, Türk milletinin direnişini ve şanlı zaferini anlatan, Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkaleşiiri
Çanakkale Şehitlerine
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi
Tepeden yol bularak devretmek için Marmara ’ya
Kaç donanmayla sarılmış küçücük bir karaya
Ne hayâsızca tehaşşüd ama ufuklar kapalı!
Nerdegösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
DedirirYırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, tüm akvâmı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, gerçeklik mahşer
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler diğer, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır değil mu, o mahlûki asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, perişan,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz
Medeniyyet denilen kahbe, gerçeklik, yüzsüz
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Böylece müdhiş ki: Eder herkes bir mülkü harâb
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üzerinde o arslan neferin
Yerin aşağı cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaazı beşer
Kafa, göz, beden, etap, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler
Kahraman orduyu seyret ama bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi şiddet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sisi İlahi o metin istihkâm
Sarılır, indirilir mevkii müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ölümsüz serhaddi;
'O benim sun'i bedi'im, onu çiğnetme' dedi
Asım'ın neslidiyordum yanesilmiş hakiki:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı layık
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedr'in arslanları ancak, bu değin şanlı idi
Sana rahat gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb
Seni ama ebediyyetler eder istiâb
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonradan gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem tüm ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin aşağıda, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana
Sen ama, son ehli salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran
Sen ancak, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hayal kırıklığı,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen oysa, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen fakat, a'sâra gömülsen taşacaksınHeyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber
Mehmet Akif Ersoy
*