Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

2.abdülhamit hicaz demiryolu

2.abdülhamit hicaz demiryolu

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
2Abdülhamit hicaz demiryolu


Osmanlı Devleti'nin kritik bir vaktinde tahta meydana çıkan Sultan 2 Abdülhamid, devlet ve milletin bekâsı adına eğitim, haberleşme ve ulaşımsahalarına önem vermişti Onun bütün derdi, ülkeyi geri kalmışlıktan kurtarmak, sosyal ve iktisadî açılardan ülkenin modernleşmesine zemin hazırlamaktı O dönemde, içine sürüklendiği zaaflardan dolayı Osmanlı, Batılı devletler kadar hasta adam olarak vasıflandırılıyordu Buna karşın Sultan Abdülhamid, ümidini muhafaza ediyor, yeniden yapılanma faaliyetlerinin doğuracağı güçten ve Avrupalıların kendi arasında yaşadıkları rekabetten yararlanmak suretiyle devletin toparlanacağına inanıyordu

Demiryollarımız, birincil kere onun padişahlığı vaktinde stratejik hedefler gözetilerek Balkanlardan Ortadoğu'ya uzanan geniş bir coğrafyada inşâ edilmeye başlanmıştı İngiltere, Fransa ve Rusya'nın, Osmanlı'nın denizlerde güçlenmesini istemedikleri bir dönemde, eldeki kısıtlı malî imkânlara rağmen, uzun vadeli demiryolu yatırımlarına öncelik vermekfazla dürüst bir tercihti Cumhuriyet'in birincil yıllarında dile getirilen memleketi demir ağlarla örme projesi, esasında Sultan Abdülhamid'e aitti O yılların büyük projeleriyle tecrübe şampiyon demiryolu câmiası, Cumhuriyet devrinde de yeni hatların yapımını gerçekleştirdi

Abdülhamid Han'ın hayata geçmek istediği stratejik demiryolu projelerinin, onun petrol savaşında takip ettiği taktik ile de alâkası vardı 19 yüzyılda Osmanlı'nın Avrupa devletleri karşı kuvvet kaybetmesinin esas sebeplerinden birisi de, o tarihlerde sanayinin en kayda değer enerji hammaddesi olan demir ve kömürün topraklarında yeterince çıkmamasıydı

Petrol ilk kez 1850'lerin sonunda ABD'de (Pennsylvania) sondajla çıkarılmış, dünyanın yeni ve yaygın enerji kaynağı olacağının ipuçlarını vermişti Tanıdık petrol rezervlerinin büyük bir kısmı Osmanlı topraklarındaydı ve devlet, topraklarında keşfedilen petrolle ayağa kalkmak istiyordu Büyük devletler ise, petrol yataklarını ele geçirip kendi aralarında bölüşmenin hesabını yapıyorlardı Sultan Abdülhamid'in en büyük endişesi, İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya'nın Osmanlı'yı ayırmak için bir araya gelmesiydi Olasılık dâhilindeki böyle bir ittifakı imkânsız hâle getirmek için, bu devletlerin kendi aralarındaki rekabeti kullanmak şarttı Sultan işte bunun için, Bağdat Demiryolu Projesi'nin imtiyazını Almanlara verdi Ama bu projelerle memleket, o kadar bahis edildiği gibi, Alman emperyalizmine peşkeş çekilmiyor, millet da devlet de demiryollarının inşasında maddî ve mânevî büyük fedakârlıklar gösteriyordu

Berlin'den başlayan demiryolu, Balkanlar üzerinden İstanbul'a, buradan da 1896'da Konya'ya değin ulaşmıştı ve an be an ilerliyordu Fazla geçmeden bu hattın Hicaz'a uzanan kısmında incelemeler başlayacak ve üstelik iyice yerli imkânlarla yapılacaktı Demiryolunun Suriye ve Ürdün üzerinden Medine'ye ulaşmasıyla, hem halkımız mübarek beldelere rahatça gidebilecek, hem de Hicaz'ın muhafazası için asker ve malzeme sevkiyatı daha kolay yapılabilecekti Demiryollarının gelişmesiyle ticarî faaliyetler de artmaya başlamıştı Anadolu'nun iç bölgelerinde yetiştirilen farklı alanlara yönlendirilmiş mahsuller, İstanbul ve İzmir gibi, ticaretin canlı olduğu kıyı şehirlerine daha hızlı ve ucuz bir şekilde aktarılıyordu

SelanikManastır, İstanbulAnkaraKonyaAdanaBağdat, HalepŞamMedine, ŞamBeyrut, EskişehirKütahya, YafaKudüsaralarında işleyen demiryolları onun saltanat yıllarında inşâ edildi O tarihlerde dünyada çoğu ülkede bu dek demiryolu yoktu öte taraftan demiryollarına paralel döşenen telgraf ve telefon hatları sayesinde merkezî otoritenin de güçlendirilmesi hedefleniyordu Bu şart bir takım problemleri beraberinde getirdi Meselâ Hicaz Demiryolu'nun faaliyete girmesiyle hızlanan merkezîleştirme siyaseti, kendilerine devlet kurma sözü verilen bazı Arap kabilelerini ve onları kendi emelleri uğruna kullanan İngilizleri fazla rahatsız etmişti

Abdülhamid, Osmanlı Devleti'ne aleyhinde yapılacak bir taarruzda askerî savunma stratejisini de demiryolları üstüne kurmuştu Asker ve malzeme sevkinde demiryolları koskocoman bir fayda sağlayacaktı O, kesinlikle fakat denizciliğe karşı değildi Devletin zinde bir donanmaya ve çağdaş savaş gemilerine sahip olmasını fazla istiyordu Lakin o yıllarda bir dretnot alınabilecek parayla, birkaç yüz kilometrelik demiryolu hattı kurulabiliyordu Amcası Sultan Abdülaziz gibi, 15–20 sene daha sonra önemli para akıtmayınca ıskartaya çıkacak büyük gemiler elde etmek yerine, öbür bir yol peşine düşüp takip etti Harp gücünü kaybeden ve 93 Harbi sonrasında devlet ağır bir tazminat ödemek zorunda kaldığı için, bakım masrafları pahalıya mâlolan manevra kabiliyeti düşük gemileri Haliç'e çektirdi Bu Nedenle İngiliz ve Fransızlarla Akdeniz'de boy ölçüşmeye niyetinin olmadığını göstermiş oldu Esasen bu da onun bir siyasetiydi 93 Harbi'ne katılan ağır tonajlı Osmanlı gemilerinin hemen hepsinde İngiliz çarkçıbaşıları vardı Bunları başkalaştırmak bile iki ülke arasında ciddi problem oluyordu Donanmanın üstelik bu problemi vardı O, böyle bir yapıya sahip donanma yerine, Avrupa'da yapılan yeni müşteri kruvazörler ve zırhlılarla donanmayı güçlendirmeye çalıştı Olur Ya sayı itibariyle ufak ama manevra ve ateş kabiliyeti yüksek bir deniz filosu ayarlamak istiyordu

Sultan Abdülhamid'in tüm bu faaliyetleri, devleti ayağa kaldırma projesinin bir parçasını teşkil ediyordu İngilizlerin, Bağdat'a dek ulaşan demiryolu hattının Basra'ya uzatılmasını savaş sebebi sayacaklarını açıklamaları, duydukları endişenin bir neticesiydi Aslında de tüm Müslüman âlemi için moral kaynağı olan Hicaz ve Bağdat Demiryolu projeleri birlikte düşünüldüğünde ortaya muhteşem bir tablo çıkıyordu Bunlara yapılacak ilâve hatlarla Anadolu, bir yana Erzurum ve Sarıkamış üzerinden Kafkaslara, bir yanlamasına da İran üzerinden Afganistan ve Hindistan'a bağlanacaktı Avrupa'dan Ortadoğu'daki enerji kaynaklarına ve oradan Hindistan'a uzanan bu hat tamamlandığında, Almanların 7B Projesi hayata geçecek, Berlin'den hareket eden trenler Budapeşte, Belgrat, Bosphorus (İstanbul), Bağdat ve Basra üzerinden Hindistan'ın Bombay şehrine ulaşacaktı Yirminci asrın başlarında böyle büyük bir projenin hayata geçmesi, dünyadaki siyasî, iktisadî ve askerî dengeleri tam olarak değiştirecek mahiyetteydi İngilizler, Fransızlar ve Ruslar, Osmanlı'nın âdeta her yerde dirilişine vesile olacak bu muazzam hamleleri engellemeye çalışıyorlardı

İran, Irak, Suriye ve Azerbaycan'ı içine alan geniş bir coğrafyada yaşanan petrol savaşında, Musul petrol sahasından geçen Bağdat Demiryolu Hattı kilit rol üstlenmiş, Musul çevresi, eski eser aramak ve kazı yerine getirmek bahanesiyle bölgeye giden fakat akıllarıfikirleri petrolde olan İngiliz ve Alman kazı heyetleriyle dolmaya başlamıştı Sultan Abdülhamid, bu heyetlerin çalışmalarını da takip ettiriyordu Yaverlerinden Selahattin Bey'i, bir başka ad ve görevle oraya göndererek kazıları yerinde peşine düşüp takip etmesini istemiş ve onun gönderdiği raporlar, endişelerinde ne değin haklı olduğunu ortaya çıkarmıştı Alman ve İngiliz heyetleri, kazı sahası olarak belirledikleri yerlerde kuyular açıp sondaj yapıyorlardı Petrolün kokusunu bölge Musul'a koşuyordu Alman Kayzeri Wilhelm'in Sultan Abdülhamid ile şahsî dostluk kurmasının aşağıda yatan sebeplerden biri de buydu

Peşine Düşüp Takip ettiği dâhiyane siyaset ardından, Ortadoğu'daki dengeleri değiştiren ve enerji savaşında enerjik bir aktör olmaya başlayan Sultan Abdülhamid, Batılı devletlerin en büyük hedefi hâline geldi İstanbul ile Medine aralarında düzenli tren seferlerinin başladığı 1908 yılında İran'ın Mescidî Süleyman bölgesinde dünyanın o tarihe değin gördüğü en zengin petrol yatakları bulundu Ortadoğu'da yeni petrol sahaları bulundukça, Osmanlı sultanının etrafındaki çember daralıyor, Avrupa basınında aleyhinde meydana çıkan yayınlar her geçen gün artıyordu İçte ve dışta yaşanan hâdiseler birlikte düşünüldüğünde Osmanlı Devleti ve Sultan Abdülhamid için kurulan kumpas çok daha iyi anlaşılıyordu

Ortadoğu'ya bütünüyle hâkim olmak isteyen İngilizler için, demiryolu kartını maharetle kullanan Sultan Abdülhamid'in bir ân evvel tahttan uzaklaştırılması bundan böyle zaruret hâlini almıştı Öteden beri dâhilde ona cephe bölge ve kendi siyasî varlıklarını Abdülhamid düşmanlığı üstüne tesis eden Jön Türkler, bu iş için biçilmiş kaftandı Haddizatında çok geçmeden düğmeye basıldı Yeni petrol sahaları bulunduktan sadece iki ay sonra Jön Türk isyanı başladı Bir grup İttihatçı subay isyan bayrağı çekerek Makedonya dağlarına çıktı Sonunda Sultan Abdülhamid, Temmuz 1908'de yeniden Meşrutiyet rejimini ilân etmek mecburiyetinde kaldı

Nisan 1909'da, Meşrutiyet'e aleyhinde İstanbul'da tarihe 31 Mart Vak'ası olarak geçen hâdise patlak verdi İttihatçıların organizesinde Selanik'ten payitahta gelen Hareket Ordusu'nun isyanı bastırması ardından Meclisi Mebusan göre padişah hal' edildi ve sürgüne gönderildi İngilizler bununla da yetinmeyecek, ferasetli padişahı tahttan uzaklaştıranları kullanarak Osmanlı'ya darbe vuracak ve onun haritada yerlerini işaretlediği petrol havzalarının kontrolünü 1 Dünya Savaşı'nın sonunda tam olarak ele geçireceklerdi Bu savaş, Hicaz Demiryolu için de iyi neticeler doğurmayacak ve Sultan Abdülhamid'in, devletin bekası namına ve İslâm âleminin geleceği namına büyük ümitler bağladığı hülyasının devre dışı kalmasına sebep olacaktı

Sonuç itibariyle Sultan Abdülhamid birkaç yıl daha idarede kalsaydı, Rumeli'ye veda ettiğimiz Balkan savaşlarının yaşanmaması ve Âlem Harbi'ne girilmemesi için elinden geleni yapacağı aşikârdı Emperyalist güçlerin Ortadoğu ve petrol havzaları üzerindeki siyasî ve iktisadî hedefleri karşısında, elindeki kozları daha iyi kullanacağı ve Osmanlı'nın ucuz oyunlarla parçalanmasına seyirci kalmayacağı açıktı Oysa tarihin akışı bu doğrultuda gerçekleşmedi

Ümit eder ve dileriz ancak, Osmanlı'nın Bağdat ve Medine'ye kadar götürdüğü demiryolları, emarelerini gördüğümüz gibi, her tarafta hizmete girsin; bu nedenle hem Sultan Abdülhamid'in ruhu mesrur olsun, hem de Müslümanlar aralarında yeni köprüler kurulsun *
 
858,468Konular
981,187Mesajlar
29,540Kullanıcılar
kaansaddaSon üye
Üst Alt