Eski insan türleri ve popülasyonları bilim insanlarının önem verdiği konulardan biri. Genellikle araştırmacılar bir iskelet ya da kemik parçası bularak bunları inceler. Ardından kalıntının hangi türe ait olduğunu çeşitli teknikler kullanarak keşfederler. Ancak yeni yayımlanan bir çalışmada bilim insanları bilinmeyen bir eski insanın genomunu farklı bir şekilde ortaya çıkardı. Binlerce yıldır bir mağaranın tabanının altına gömülü bir bardak çamurda genom keşfettiler.
Mağara çamurunda insan türü keşfi
Viyana Üniversitesi ve Francis Crick Enstitüsü liderliğindeki uluslararası bir araştırma ekibi, batı Gürcistan’da yer alan Satsurblia mağarasında çalışma yaptı. Current Biology‘de yayımladıkları dikkate değer bu yeni çalışmaya göre, 25 bin yıl önceye tarihledikleri tortular üzerinde shotgun dizilemesi yaptılar. Analizler, mağaradaki çamurda 15 bin ila 25 bin yıllık (son buzul çağı) bir kadının genomunun bulunduğunu gösterdi. Ayrıca tarih öncesi bir kurt ve bizon genomunu da dizilemeyi başardılar.
Bilim insanları daha önce çevresel çökeltilerden genetik dizileri bulmuştu. Ancak bu yeni çalışma, sadece kir kullanarak tüm geçmiş ekosistemlerin evrimini yeniden yapılandırma olasılığını ortaya koyuyor. Kapsamlı dizileme ve geniş veri bankalarını kullanan araştırmacılar, bu DNA’nın yaklaşık 25 bin (ya da 15 bin) yıl önce yaşamış Avrasya kökenli bir kadına ait olduğunu keşfetti. Aslında, günümüz Batı-Avrasya popülasyonlarına dayanan soyu tükenmiş bir insan soyunu temsil ediyor gibi görünüyor.
Araştırmacılar bunun gerçekten eski DNA olduğunu doğrulamak için yakınlardaki Dzudzuana mağarasının kemik kalıntılarından elde edilen genetik materyalle karşılaştırdı. Böylece genomdaki belirgin benzerlikler ortaya çıktı. Ayrıca bu DNA’nın sadece modern kontaminasyon olmadığını doğruladı.
Bununla birlikte, insan DNA’sı keşfedilen tek genetik materyal değildi. Daha önce bilinmeyen ve muhtemelen soyu tükenmiş bir kurt çevresel genomunun yanı sıra günümüz popülasyonlarının bir akrabası olan Avrupa bizonu genomunu da tanımlamayı başardılar.
Çevre DNA’sı (eDNA), bir organizmadan çevreye dökülen rastgele genetik materyal artıklarını ifade ediyor. Bu, deri, kaka, kan, mukus ve benzeri olabilir. Bu yılın başlarında yayımlanan bir çalışmada bilim insanları, eDNA’nın sadece yüzeylerden değil, çevredeki havadan da nasıl elde edilebileceğini gösterdi.