30 ağustos galibiyet bayramı 30 AĞUSTOS BÜYÜK BAŞARI BAŞKOMUTANLIK MEYDAN SAVAŞI Ilgi: Büyük Zaferin Önemi Güneş batıya yaklaştıkça ateşli, kanlı ve ölümlü bir kıyametin kopmak üzere olduğu bütün ruhlarda seziliyordu Azıcık sonradan dünyada büyük bir çökme olacaktı Ve beklediğimiz kurtuluş güneşinin çıkıp doğabilmesi için bir bunalım gerekli idi Karanlıklar içinde bu çöküntü gerçekleşmeli idi Doğrusu göğün karardığı bir sırada Türk süngüleri düşman batmış o sırtlara saldırıya geçtiler Artık karşımızda bir ordu, bir güç kalmamıştı Büsbütün değil olmaya yüz tutmuş darmadağın bir kılıç artığı döküntü vardı bundan böyle(M Kemal Atatürk 3081924) 27 Ağustos 1922 sabahı 57Tümen Çiğiltepe’yi kuşatmıştır Saat 1030’da M Kemal telefonda komutana sorar; —Reşat Bey bu kayda değer tepeyi ne vakit alacaksınız? —Komutanım yarım saat sonradan alacağız —Başarılar diliyorum Saat 1045M Kemal: —Düşmanın halen direndiğini görüyorum Gözümüz o üstte, çok kayda değer —Komutanım tepeye düşman bir tümen yığmış direniyorlar Lakin alacağız komutanım, mutlaka alacağız Saat 1100 Başkumandan M Kemal: —Reşat Bey’i istiyorum —Komutanım Reşat Bey size bir anekdot bırakarak intihar etti Okuyorum: —Yarım saat süresince bu tepeyi olmak için söz verdiğim halde sözümü yerine getiremediğimden dolayı yaşayamam komutanım M Kemal’in gözleri Çiğiltepe’ye çevrilir… Reşat Bey için, hürmet duruşu yapar gibi, bir süre kımıldamaz Komutanlarını bu tepenin alınmayışından dolayı yitirdiklerini işiten tümen askerleri, duyduğu acıyla coştu ve heyecanlandı Albay Reşat’ın ölümünden yarım saat daha sonra Çiğiltepe ele geçirildi Söz yerine getirilmiş, galibiyet sağlanmış, ama bahşedilen sürede olmadığından askeri iftihar ağır basmış, Albay Reşat zaferi görememişti 1145 Başkomutanın telefonu çalar: —Çiğiltepe alınmıştır komutanım Yüzlerce ölüsünü bırakan düşman Sincan Ovasına doğru kaçmaktadır, talep ederim BÜYÜK TAARRUZA DOĞRU:…………………………………… Ankara’da teslimiyet ve ihanet odakları sinsice yayılırken, savaş hazırlıkları tamamlanmak üzeredir Bir yıllık büyük hazırlık dönemindeki en önemli gelişme, ordunun tabanca ve donanım gücünün arttırılmasında görülmektedir Batı Cephesi’nin Sakarya Savaşı başlangıcındaki 56448 tüfek, 501 makineli tüfek ve 166 topluk silah gücü; büyük taarruzun başında 97792 tüfek, 812 ağır makineli tüfek ve 340 top’a yükselmiş, böylece Yunanlılara silah gücü bakımından epeyce yaklaşılmıştır Sakarya Savaşı’ndan sonra düşman ordusunun büyük ve kaslı bir bölümü AfyonkarahisarDumlupınar arasında bulunuyordu Öteki adaleli bir bölümü de Eskişehir bölgesindeydi Bu iki birim aralarında da yedekleri bulunuyordu Düşman sağ kanadını, Menderes boyunda bulundurduğu kuvvetlerle; sol kanadını da İznik Gölü kuzey ve güneyindeki kuvvetleriyle koruyordu Türk Ordusu da Batı Cephesindeki kuvvetleri iki ordu biçimde örgütlemiş ve düzenlemişti M Kemal’in değerlendirmesine tarafından “Kuruluşları başka diğer olan iki ordu karşılaştırılırsa iki yanın insan ve tüfek güçleri aşağı yukarı birbirine denk bulunuyordu Yalnız Yunan ordusu, dünyanın özgürlük ve kendisine muavin olan fabrikalarına dayandığı için – makineli tüfek, **** uçak, araç, cephane ve teknik gereç bakımından, daha üstün bir durumda bulunuyordu Bizim ordumuzun da, süvari sayısı bakımından üstünlüğü vardı Başkumandan M Kemal Paşa’nın yapmak istediği planın temeli, düşmanın tam olarak değil edilmesi üstüne kurulmuştu … 24 Temmuz’da Konya’da İngiliz General Tavshend’i kabul etti I Dünya Savaşı’nın bu ünlü Generali, M Kemal ile yaptığı görüşmelerden daha sonra verdiği demeçte; “Ben şimdiye dek 15 hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım Bu gece değin ezildiğimi anımsamıyordum M Kemal’de, büyük bir ruh gücünün gizemi var diyerek duygularını dile getirdi 27 Temmuz’da tekrar Akşehir’e dönen M Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile birlikte, hazırlanan hücum planını inceledi 15 Ağustos’a dek bütün hazırlıkların tamamlanması kararlaştırıldı 28 Temmuz günü öğleden sonradan, ordu birlikleri arasında yapılacak bir futbol maçı sebebiyle, Ordu Komutanlarıyla birlikte bir takım Kolordu Komutanları Akşehir’e çağrıldı 30 Temmuz 1922 gecesi İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile tekrar buluşarak saldırının biçim ve ayrıntılarını saptadılar … Ulusunu her konuda bilgilendirmeyi görev sayan M Kemal, bu hazırlıkları ve gelişmeleri Tavır’de anlatmayı sürdürür: Ordunun hazırlıklarının tamamlanmasını ve saldırının çabuklaştırılmasını buyurduktan sonra Ankara’ya döndüm Batı Cephesi Komutanı 6 Ağustos 1922’de ordularına, rahat olarak, saldırıya hazırlık buyruğu verdi Ben, birkaç gün sonra yola çıktım Gidişimi belirtilen birkaç kişiden diğer bütün Ankara’dan gizledim Benim Ankara’dan ayrılacağımı bilenler, burada imişim gibi davranacaklardı Bundan Başka, benim Çankaya’da nehir şöleni verdiğimi de gazetelere duyuracaklardı Bunu, şüphesiz o zamanlar işitmişsinizdir Trenle gitmedim Bir gece otomobille Koçhisar Üzerinden Konya’ya gittim Konya’ya gidişimi orada hiç kimseye telgrafla bildirmediğim gibi Konya’ya varır varmaz telgrafhaneyi gözaltına aldırarak, Konya’da bulunduğumun da hiçbir yere bildirilmemesi sağladım 20 Ağustos 1922 günü öğleden sonradan saat dörtte Batı Cephesi Karargâhı’nda, yani Akşehir’de bulunuyordum Kısa bir görüşmeden daha sonra, 26 Ağustos 1922 sabahı düşmana hücum etmek için Cephe Komutanı’na emir verdim 2021 Ağustos 1922 gecesi 1 ve 2 Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhı’na çağırdım Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanı’nın yanında saldırının nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu biçiminde açıkladıktan daha sonra Cephe Komutanı’na o gün vermiş olduğum emri yineledim Komutanlar işe koyuldular Saldırımız her bakımdan bir başat biçiminde yapılacaktı Bunun gerçekleştirilebilmesi için de, yığınağın ve düzenlemenin bakımlı kalmasına yük belirlemek gerekiyordu Bundan ötürü, her türlü yürüyüş gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar aşağı dinlenecekti Hamle bölgesinde yolların düzeltilmesi gibi çalışmalara düşmanın dikkatini çekmemek için kimi diğer bölgelerde de düzmece araştırmalar yapılacaktı öte taraftan AfyonEskişehir çizgisinde yerleşen Yunanlılar, Sakarya’dan sonradan mevzilerini büyük ölçüde güçlendirmişlerdi Yunan mevzilerini gezen İngiliz uzmanların, “Türkler beş altı ay boyunca saldırsalar da buraları ele geçiremezler biçimindeki değerlendirmeleri, Yunanlılara büyük bir moral verdiği için Anadolu’da sürekli kalmaya yönelik çalışmalara girişmiş, İzmir ve yöresini Ionia (İyonya) adıyla kendi topraklarına kattıklarını ilan etmişlerdi BASKIN SALDIRI: BÜYÜK TAARRUZ VE ZAFER;…………………… Başkomutan M Kemal, Büyük Taarruzu da bütün görkemi ile anlatır: …26 Ağustos sabahı Kocatepe’de bulunuyorduk Sabahleyin saat 530’da topçu ateşimizle hücum başladı 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde Karahisar’ın güneyinde 50 ve doğusunda 2030km uzunluğunda bulunan pekiştirilmiş düşman cephelerini düşürdük Tekrar düşman ordusunun büyük kuvvetlerini 30 Ağustos’a değin, Aslıhanlar yöresinde çevirdik 29–30 Ağustos gecesi sabaha aleyhinde Batı Cephesi Harekât Şubesi Müdürü Tevfik Bey’in gösterdiği haritaya baktım Haritada gördüğüm şey şu idi fakat, ordularımız düşmanın kayda değer kuvvetlerini kuzeyden, güneyden ve batıdan çevirmeye yerinde bir koşul almış bulunuyorlardı Bu Nedenle, düşündüğümüz ve belirlenmiş sonucu sağlayacağını umduğumuz koşul gerçekleşmiş oluyordu 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda (buna Başkomutan Meydan Savaşı adı verilmiştir), düşmanın başlıca kuvvetlerini değil ettik ve esir kıldık Düşman ordusu Başkomutanlığını yapan General Trikopis de tutsaklar arasındaydı Seslenmek tasarladığımız belirlenmiş sonuç beş günde alınmış oldu Büyük BaşariICODEi, 1 Eylül 1922 günü duyuran Başkomutan, kaçan düşmanın takibi için ordulara da tarihi emrini verdi: ICODEBirincil hedefiniz AkdenizICODEdir İleriICODE Türk ordusu, Başkomutanın emrini, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir`e girerek yerine getirdi BİR YIL EVVEL AYNİ GÜNLER: SAKARYA SAVAŞI’NDA 42 ALAY;………… 42 Gönüllü Giresun Alayından bir Gazi’nin anılarından; Samsun üzerinden Rum ve Ermeni çeteleriyle savaşıp dağıtan 42 Gönüllü Alay, Ankara’ya gelmesiyle derhal Sakarya cephesine, savaşa yeralma üzere hareket eder Savaşın çok kritik anında 2 Kolordu 4 Tümene dahil olarak, Haymana üzerinden Ankara’ya yönelme gayretinde olan Yunan Ordusu’nu, stratejik önemi büyük Mangal Tepecik’den atmak için bir anda savaşa dahil olur 42 Alayımızın komutanı Hüseyin Avni Bey’in emirleriyle, hemen batıdan taarruz eden düşmana karşısında cephedeki yerimizi edinmek üzere, 23 kilometre sağımızda kalan ve öncü birliklerimizce etekleri korunmaya çalışılan, Mangal Yokuş’ye hareket ettik, Mangal Tepecik bütün haşmetiyle görünüyordu… Akşama içten Mangal Dağı’nın eteğindeki 42 Alay’ın savunması gereken koridora adamakıllı yerleşerek savaş düzeni aldık Düşman aralıksız saldırı ediyordu Savunma tertibatı alarak, istihkam kazıp, siperlerimizi tuttuk Taarruz eden düşmana karşı taciz ateşine başladık Hüseyin Avni Bey; başında kalpağı, bıyıklı, ablak yüzlü, geniş omuzlu, babayiğit bir komutandı Düşmanın alev gücü bize göre daha yüksek olduğundan, muharebe fazla şiddetli geçiyordu Vurulan ve yaralanan arkadaşlarımız çoktu Şehitlik mertebesine erişenler hemen savaş mahallinde gömülüyordu Çok kayıp vermemize karşın, Mangal Yığın’yi savunarak düşmana geçit vermiyorduk BİNBAŞI HÜSEYİN AVNİ ALPARSLAN’IN ŞEHİT OLUŞU: 28 Ağustos 1921, hava kapalı ve boğucu, güneş gizli, ilkindi saatleri hükmediyordu Onu bir gün deha siperlerde görmemiştim Hüseyin Avni Bey bir dağ gibi yürüyor, şarapnellere aldırış etmeden siperlerin önünde ayrıca savaşıyor ayrıca de bizlere bağırarak, “Evlatlarım, yavrularım, hepiniz bu vatanın evladısınız, kanımızın son damlasına kadar savaşacağız Şu Yunan’ın kurşunundan ne olur, kendisinden ne olur, hadi yiğitlerim, hadi aslanlarım derken, önce tüfeğini, peşinde tabancasını düşmanın üstüne boşaltıyordu… Aniden büyük bir sessizlik başat oldu 10 metre dek sağ tarafımda, siperin önünde sağ dizinin üstüne çökmüş bir halde dışarı fırlayan buharlı bağırsaklarını sol eliyle içeri basarken, “Ben bu yaradan ölmem, devam edin, aslanlarım, devam edin yiğitlerim diye var gücüyle bağırıyordu… Yunan şarapneli bir kalleşlik yapmıştı Derhal sedyeye alınarak sıhhiye neferlerince cephenin gerisindeki çadıra yetiştirilmek üzere götürüldü Hepimiz umutluyduk yeniden gelecekti… Komutanlığı bölge genç subayla (yerine geçen kimse teğmen) muharebeye ayni heyecanla devam ediyorduk Lakin o gün bir dağ devrilmişti… Sakarya’nın bağrındaki Haymana Ovası, Mangal Dağı, Gökgöz mevkii, Dua Yığın diz çökmüş, kan ağlıyordu… Sabahleyin olup ta gün vurduğunda, müşterek yüzlerce kişi hayatta değildi Cephemizin önü sayılamayacak değin Yunan ölüsüyle doluydu Ölülerini dahi geriye doğru çekememişler veya gömememişlerdi Fakat 42 Gönüllü Alayda da çok büyük bunalım olmuş, bir avuç nefer kalmıştık Buna rağmen yinede düşmanın tahakkümü altına girmemiştik Tıbbi yetersizlikler dolayısıyla, Giresun yöresinde, Milli Kuvvetlerin, “Alparslan Gurubunu yaratıcı, 42 Gönüllü Alayın Komutanı ayni zamanda Türkçe ve Türklük hakkında günümüze yol belirten düşünür ve yazan Binbaşı Hüseyin Avni ALPARSLAN 30 Ağustos 1921 günü Şehit olmuştur Ama Şehitler olmadan Zaferler olmamaktadır 30 AĞUSTOS ZAFERİNİN ÖNEMİ: Tarihimizde pek fazla zafer ve fetihler vardır, ama 30 Ağustos Zaferi, Anadolu’da Türk varlığını niyet alan her türlü düşmanın planlarını aslında bozmuş, bugünlere gelen 75 milyonluk halkımızın özgür yaşamasına ve varlığını sürdürmesine olanak tanımıştır Bugün ittifakları da, imkanları da geniş Türkiye düşmanı cephenin; yeni Ali Kemalleri, Kurtuluş Savaşı’na, Cumhuriyetin Kuruluş ilkelerine, Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşı tüm şehitlerimize, akla gelmedik yakıştırma ve iddialarla saldırılarını artırmışlar, Türk Ulusu’nun bir kısmını da istismar ettikleri yapay gündemlerle tesir altına almaya başlamışlardır Bugünkü bu çevrelerin; o günlerde işgal orduları için misafirimizdir, karşısında koymayalım diyen, Vatanı savunan Kuvayı Milliye’ciler için “Haindir, İdamları gerekirdiye kararlar çıkaran Damat Feritlerden, o günlerdeki vatan haini İşbirlikçilerden bir farkı yoktur…Zaferlerimize ve Cumhuriyetimizin bayramlarına sahip çıkalım 30 Ağustos Bayramı törenleri etkinliklerini arttıralım 30 Ağustos Galibiyet Bayramı’na, yaz demeden, sıcak demeden defalarca birlikte katılalım 30 Ağustos 2008’de BAŞARI BAYRAMI törenlerinde BİRLİKTE OLALIM…… GÖNÜLLÜLER, GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR DEVIR BAŞINA ! 22082008 – M KÖSE – TİREBOLUGİRESUN “ Önemli Not: 30082008 Cumartesi günü, Tirebolu Başari Bayramı törenlerine katılanılarak, saat 17’den itibaren Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan ve 42 Gönüllü Alay’ı ve tüm Şehitlerimizi kutlama etkinlikleri gerçekleştirilecektir Tirebolu, Giresun, Karadeniz, Türkiye Vatan Savunması'ndael ele veriyor Giresun, Karadeniz, Türkiye, bütün gönüllüler davetlidir“ Atatürk Devrimi