nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
A harfi İle Atasözleri ve Anlamları
Abanın kadri yağmurda bilinir
Her şeyin bir değeri vardır Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekte ihtiyaç duyulduğu vakit ortaya çıkar
Abdala kar yağıyor demişler, titremeye hazırım demiş
Fakirlik ve bezginlik içinde yaşayıp ızdırap çekmekte olan kimseler, karşılaşacakları şiddet şartlardan endişe duymazlar Çünkü onlar bu şekilde yaşamaya alışıktırlar
Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır
Kimi kaba ve eğitimsiz kimseler bir tesadüfen lâyık olmadıkları manâlı bir işin başına geçseler ya da bir mevki elde etseler, aptalca davranmaya, o yerin adamı gibi görünmeye ve böbürlenmeye başlarlar Bir De, bunun kendi hakları olduğunu da ileri sürerler
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
Kimi ahali yaptıkları işten şımartma duyarlar ve onu ele vermek istemezler; bu işi sürekli olarak, defalarca yapmaktan da hiç bıkkınlık duymazlar
Abdalın dostluğu köy görünceye değin
Çıkarı için yakın olma gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek diğer yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke`de bulunur
Anında herkesin alaka duyduğu bir alanı, kendine özgü bir işi vardır Alaka duyduğu bölge veya meslek neredeyse birey de orada bulunur
Telaş bir ağaçtır, meyvesi vicdan azabı
Telâşla, sabırsızca ve ivedilikle yapılan işler genelde kötü sonuçlar doğurur; kişiyi pişmanlığın içine iter
düşünmeden menzil alınmaz
Telâşlanıp ivmekle, sabırsız davranmakla daha çabuk netice alacağımız, galibiyet kazanacağımız sanılmamalıdır Bilinmelidir ki her işin bir süresi vardır
Acele işe şeytan karışır
Düşünüp taşınmadan, ivedi davranılarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlış veya bozuk olur
Acemi katır kapı önünde yük indirir
Bir işin yabancısı olan, bir işe alışmamış, yetersiz ya da anlayışsız birey, kendisinden beklenen işi yetkisiz yapar ve istenildiği gibi yerine getiremez; daha açılış hemen ya da en manâlı uygun işi bırakıverir
Acıkan doymam (sanır), susayan kanmam sanır
Uzun süre bir şeyin yokluğunu çekip ona gereksinim duyan kimse, o şeyden ne değin çok elde ederse etsin memnun etme olmaz; kendisine yetmeyeceği duygusu içinde bulunur
Acıkmış kudurmuştan beterdir
Bir şeyden uzun vakit yoksun kalan kimse, onu gördüğü anda ele geçirmek ister; kendinden geçercesine ona saldırır, benzeri kudurmuş gibidir, gözü hiçbir şeyi görmez, tek düşündüğü uzun zaman yokluğunu çektiği o nesnedir
Acındırırsan yüzsüz olur, acıktırırsan hırsız olur
Bir kimsenin acınmasına yol açar, başkalarını ona merhamete getirirseniz, o kimse yerli yersiz takviye dilemeye başlar ve gittikçe arsızlaşır; bunun yanına kimilerinin hakkını kısar, emeklerinin karşılığını vermez ve onları açyoksul bırakırsanız, onlar da hırsızlık yapmaya başlarlar
Acı patlıcanı kırağı çalmaz
Fena durumda olan bir kimseyi, ortaya çıkacak yeni kötü durumlar etkilemez; böylece çok zorluğa katlanabilir; çünkü o, böylesi kötü durumlara alışmıştır Hem, işe yaramayacak hâle gelmiş kimseler de, miktar bir yanları olmadığı için felâketlerden çekinmezler *
Abanın kadri yağmurda bilinir
Her şeyin bir değeri vardır Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekte ihtiyaç duyulduğu vakit ortaya çıkar
Abdala kar yağıyor demişler, titremeye hazırım demiş
Fakirlik ve bezginlik içinde yaşayıp ızdırap çekmekte olan kimseler, karşılaşacakları şiddet şartlardan endişe duymazlar Çünkü onlar bu şekilde yaşamaya alışıktırlar
Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır
Kimi kaba ve eğitimsiz kimseler bir tesadüfen lâyık olmadıkları manâlı bir işin başına geçseler ya da bir mevki elde etseler, aptalca davranmaya, o yerin adamı gibi görünmeye ve böbürlenmeye başlarlar Bir De, bunun kendi hakları olduğunu da ileri sürerler
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz
Kimi ahali yaptıkları işten şımartma duyarlar ve onu ele vermek istemezler; bu işi sürekli olarak, defalarca yapmaktan da hiç bıkkınlık duymazlar
Abdalın dostluğu köy görünceye değin
Çıkarı için yakın olma gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek diğer yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser
Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke`de bulunur
Anında herkesin alaka duyduğu bir alanı, kendine özgü bir işi vardır Alaka duyduğu bölge veya meslek neredeyse birey de orada bulunur
Telaş bir ağaçtır, meyvesi vicdan azabı
Telâşla, sabırsızca ve ivedilikle yapılan işler genelde kötü sonuçlar doğurur; kişiyi pişmanlığın içine iter
düşünmeden menzil alınmaz
Telâşlanıp ivmekle, sabırsız davranmakla daha çabuk netice alacağımız, galibiyet kazanacağımız sanılmamalıdır Bilinmelidir ki her işin bir süresi vardır
Acele işe şeytan karışır
Düşünüp taşınmadan, ivedi davranılarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlış veya bozuk olur
Acemi katır kapı önünde yük indirir
Bir işin yabancısı olan, bir işe alışmamış, yetersiz ya da anlayışsız birey, kendisinden beklenen işi yetkisiz yapar ve istenildiği gibi yerine getiremez; daha açılış hemen ya da en manâlı uygun işi bırakıverir
Acıkan doymam (sanır), susayan kanmam sanır
Uzun süre bir şeyin yokluğunu çekip ona gereksinim duyan kimse, o şeyden ne değin çok elde ederse etsin memnun etme olmaz; kendisine yetmeyeceği duygusu içinde bulunur
Acıkmış kudurmuştan beterdir
Bir şeyden uzun vakit yoksun kalan kimse, onu gördüğü anda ele geçirmek ister; kendinden geçercesine ona saldırır, benzeri kudurmuş gibidir, gözü hiçbir şeyi görmez, tek düşündüğü uzun zaman yokluğunu çektiği o nesnedir
Acındırırsan yüzsüz olur, acıktırırsan hırsız olur
Bir kimsenin acınmasına yol açar, başkalarını ona merhamete getirirseniz, o kimse yerli yersiz takviye dilemeye başlar ve gittikçe arsızlaşır; bunun yanına kimilerinin hakkını kısar, emeklerinin karşılığını vermez ve onları açyoksul bırakırsanız, onlar da hırsızlık yapmaya başlarlar
Acı patlıcanı kırağı çalmaz
Fena durumda olan bir kimseyi, ortaya çıkacak yeni kötü durumlar etkilemez; böylece çok zorluğa katlanabilir; çünkü o, böylesi kötü durumlara alışmıştır Hem, işe yaramayacak hâle gelmiş kimseler de, miktar bir yanları olmadığı için felâketlerden çekinmezler *