ABD'li ünlü bankacı GSM hattı yüzünden Ankara'da gözaltına alındı

Japonya’da mesken mahpusunda tutulan Nissan’ın eski CEO’su Carlos Ghosn'un sinemaları aratmayacak İstanbul üzerinden kaçış öyküsü dünya gündemini meşgul ederken memleketler arası bankacılık yapan bir ismin yaşadıkları da ortaya çıktı.

Cumhuriyet müellifi Barış Terkoğlu'nun köşesine taşıdığı öyküye nazaran, Goldman Sachs üzere ünlü şirketlerin üst seviye yöneticiliğini de yapmış olan ABD vatandaşı Hobart Lee Epstein'in 22 Aralık 2016'da İstanbul Havalimanı'nda gözaltına alınmış.

Terkoğlu, Epstein'ın gözaltına alınış sürecini şöyle aktarıyor:

"Epstein’ın oğlu bir Türk kızını sevdi. Evlenip Ankara’ya yerleşmişlerdi. Epstein, vakit zaman gelip ailesini görüyordu. 22 Aralık 2016 günü de İstanbul’a bunun için indi. Pasaport denetimine geldiğinde ise hayatını değiştiren olay yaşandı. Polis, Epstein’a hakkında yakalama kararı olduğunu, gözaltına alındığını söyledi. Suçlama hırsızlıktı. Epstein, Mersin’de bir otomobilin camını kırarak içindekileri çalmakla suçlanıyordu.

Türkçe bilmiyordu, mütercim yoktu. Bir bölmeye konuldu. Önden, yandan fotoğrafları çekildi. Parmak izi alındı. Türk gelinini arayarak gözaltında olduğunu haber verebildi. Yakınları Epstein’ı kurtarmak için harekete geçti."



Epstein'ın, Türkiye’ye geldiğinde havalimanında stand kuran irtibat şirketlerine gittiği, pasaportuyla başvurduğu ve kendisi ismine kontörlü çizgi aldığı belirtiliyor. Türkiye’de olduğu sürece daha ucuza geldiği için kullandığı çizgi, kimi vakit hareketsizlikten iptal olurken Epstein, bu durumda süreci tekrar etmiş.

Gözaltına alınmasına yol açan olay ise 21 Ağustos 2014’te yaşanmış. O periyot Türkiye’ye geldiğinde Türk Telekom gişesinden sınır satın alan Epstein, sonrasında şunları yaşıyor:

"5 Eylül 2014 tarihinde Türkiye’den ayrılana kadar, daha sonra 22 Aralık 2014 - 21 Ocak 2015 ortasındaki sonraki ziyaretinde de kullanmaya devam etti. 16 Eylül 2015’te Türkiye’ye döndüğünde, birebir gişeden, çizgisinin 180 gün kullanılmadığı için iptal edildiğini öğrendi. Yeni bir çizgi alıp yoluna devam eden Epstein’ın bilmediği bir şey vardı. O da Türkiye’de hırsızlık ve yolsuzluk sisteminin sandığından çok daha karmaşık olduğu.

Türkiye’deki çeteler, bağlantı şirketlerindeki işbirlikçileriyle kapanan bu sınırları takip ediyorlardı. Bilhassa yabancılar üzerine kayıtlı olanlar 'sarı çizmeli Mehmet Ağa' durumundaydı. O nedenle daha işlevliydi.

Epstein’ın kapanan çizgisi, 28 Temmuz 2015’te Türk Telekom’da tekrar aktifleştirilmiş, 31 Temmuz 2015’te ise Turkcell’e taşınmıştı. Bütün bunları ise Epstein’ın ismini taşıyan lakin vatandaşı olduğu ülke (ABD) dahil hiçbir bilgisi uyuşmayan düzmece bir pasaportla (Avustralya) yapmışlardı.

5 Ağustos 2015 tarihinde, Mersin’de bir otomobilin camını kırarak iki cep telefonu ve 1500 lirayı çalan hırsızlar, yakalanmamak için çaldıkları telefona Epstein ismine açtıkları çizgisi takarak rahatça kullanmışlardı. Hırsızlık soruşturması 'Hobart Lee Epstein' ismine Mersin Asliye Ceza Mahkemesi’nin yakalama kararı vermesiyle sürmüştü."

Terkoğlu'nun aktardığına nazaran Epstein, hayatında hiç Mersin’e gitmediğini, cürüm olaylarının yaşandığı tarihlerde Türkiye’de bile olmadığını ispatladı. Sonunda da hür kaldı.

Olay sayesinde Epstein ismine kayıtlı ve kapanmış diğer çizgilerin da uydurma pasaportla kullanıldığını belirten Terkoğlu, "Türkiye’de milyonlarca kapanmış telefon çizgisi, hangi çetelerin elinde, ne tıp hatalarda kullanılıyor sanki? Her ay fatura kesmeyi yeterli bilen şirketler ya da hırsızlığı “sıradan vaka” sayan devlet, çetelerin işbirlikçilerinin peşine düşüyor mu?" sorusunu yöneltiyor.

Kapanan sınırlar kimlerin eline geçiyor     

2016’nın aralık ayında yaşadığı olayı yıllar sonra ise şöyle anlatıyordu:



“3 yıl sonra bile, o tarihte yaşadığım aşağılayıcı ve korkutucu tecrübenin üstesinden gelmeye çalışıyorum. Haksız yere gözaltına alındığımı hissediyorum. Zira yakalama kararı, ben yani Amerikan vatandaşına yönelik olmayıp, Avustralya vatandaşı olan düzmece Hobart Lee Epstein'a ilişkindir. Ayrıyeten uydurma ve geçersiz pasaportta yer alan fotoğraf, Avrupa görünümlü bir adamdı. Ben, aslen Kore kökenli bir Asyalıyım ve Amerika Birleşik Devletleri'nde evlat edinildim ve bu yüzden soyadım Epstein'dır. Düzmece ve geçersiz Avustralya pasaportundaki doğum tarihi de verdiğim imzalı bilgiden farklıydı. Eğer havaalanı polisi, yakalama kararındaki bilgileri karşılaştırsaydı, aradıkları kişinin ben olmadığımı anlardı.”

Nissan CEO’sunun kaçışı sayesinde Türk havaalanlarındaki güvenlik açığını görmüş olduk. Epstein’ın kıssası ise bize daha korkutucu bir ikazda bulunuyor. Türkiye’de milyonlarca kapanmış telefon sınırı, hangi çetelerin elinde, ne çeşit cürümlerde kullanılıyor sanki? Her ay fatura kesmeyi yeterli bilen şirketler ya da hırsızlığı “sıradan vaka” sayan devlet, çetelerin işbirlikçilerinin peşine düşüyor mu?