Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Abdülkuddûs Kimdir

Abdülkuddûs Kimdir

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
14
Abdülkuddûs Hayatı
Abdülkuddûs Biyografisi

Abdülkuddûs Hindistan velîlerindendir Babası meşhûr âlim ve evliyâ Abdülkuddûs hazretleridir Abdülkuddûs Ne süre doğduğu bilinmemektedir Aslen Pânipüt şehrindendir Şeyhi kebîr, Vâlâ pîrlakabları verildiAbdülkuddûs On yedinci asrın birincil yarısında Pânipüt şehrinde vefât etti

Ufak yaşta, yüksek babası Abdülkuddûs hazretlerinin feyzlerinden istifâde etti Sayısız kerâmetleri görüldü Abdülkuddûs Daha yürümeye başladığı zamanlarda, elinin hareketiyle elbisesinin kollarında bir arslan görünüp kaybolurdu Talebesi olmakla şereflendiği hocalarından ve yüksek babasından kısa zamanda çok şey öğrendi Zamânın ilim ve hâl sâhipleri, onun büyüklüğünü kabûl ve tasdîk ederler, hizmetinde bulunmayı haysiyet sayarlardı Huzûruna gelenler, heybetinden bir tek söz söyleyemeyip, başları önünde, geldikleri gibi giderlerdi Allah dostları ile sohbet etmekten çok hoşlanır, çoğu kez ziyâfetler vererek fakirlerin gönlünü alır, insanları sohbetleri ile şereflendirirdi Dört oğlunun dördü de babalarına talebe olup, yüksek derecelere kavuştular

Ahali, Hâce Abdülkebîr Evliyâ'ya talebe almak için birbirleriyle yarış ederlerdi Varlıklı, fakir, âmir, memûr, âlim, câhil; duyan herkes ona koşar, istifâde etmenin yollarını arardı

Birgün zamânın Dehli sultânı İskender bin Behlül Lodî, vezîri Meyân Behûde bin Havas Han ve Melik Muhammed Misvânî'yi yanına aldı Üçü bir olup, kerâmet ve hâllerini duyup da ziyâretle şereflenemedikleri Hâce Abdülkebîr Evliyâ'ya gitmeye hedef ettiler İçlerinde de bir kararsızlık vardı Aralarında konuşup; Herbirimiz öbür birşey açlık edelim Bizim arzularımızı bilip de ikrâm ederse, onun büyüklüğü âşikârdırdediler Yolculuktan sonra bir gün gece yarısı yüksek huzurlarına kavuştular Hâce Abdülkebîr Evliyâ, misâfirlerine yemek yemek ikrâm etti Sultan İskender'in önüne ceylan eti, Vezîr Meyân Behûde'nin önüne yahni, Melik Muhammed Misvânî'nin önüne de tatlı koydu Hepsinin de yeni pişmiş olduğu gözüküyordu Herkesin önüne açlık ettiği yemekler gelmiş, hepsinin şaşkınlıktan ağızları açık kalmıştı Onların bu hâlini gören Hâce Abdülkebîr Evliyâ; Dostlar, hayrete ne hâcet var? Allahü teâlâya tevekkül edip oturan yoksul bir kulcağızını O, halka karşı aslâ mahcûb etmezbuyurdu Misâfirler yemeklerini yediler Bu zamâna dek gelip hizmetinde bulunamadıkları için fazla üzülüp, özürler dilediler Sultan, o mübârek zâta ricâ edip yalvararak, iki köyü hizmetlerine vakfetti Vezîr de bir köy bağışladı Melik Muhammed ise, biricik kızını Abdülkebîr Evliyâ hazretlerinin nikâhıyla şereflendirdi *
 
858,505Konular
982,781Mesajlar
33,073Kullanıcılar
Vedat77Son üye
Üst Alt