ABDULLAH BİN MUBAREK
Tebei tabiinin buyuklerinden İsmi Abdullah ibni Mubarek bin Vadıh Hanzali Temimi; kunyesi, EbU Abdurrahman'dır Hadis, fıkıh alimi, mucahid ve zahid idi Tabiinin, Peygamberimizi sallallahu aleyhi ve sellem gorenlerin sohbetinde yetişti Din duşmanları ile muharebelerde bulundu Dunyaya ve dunyalığa rağbet etmezdi Emevi halifelerinden Hişam bin Abdulmelik devrinde 736 (H118) yılında Merv'de doğdu 797 (H181) senesi bir gaza donuşu, Bağdad yakınlarındaki Hit adlı yerde vefat etti Turk asıllıdır
İlk tahsilini, Merv'de yapan Abdullah ibni Mubarek tahsil icin Bağdad, Basra, Hicaz, Yemen, Mısır, Şam gibi ilim merkezlerine gitti Bağdad'da buyuk alimler ve evliya ile goruştu Onların ders ve sohbetlerinden faydalandı Hammad bin Zeyd, Evzai, Sufyanı Sevri, Sufyan bin Uyeyne, Malik bin Enes gibi alimlerden hadisi şerif okudu Dort bin kişiden hadisi şerif dinledi Bunlardan yalnız birinden hadisi şerif rivayet etti Kendisinden de buyuk alimler rivayette bulundular Hocalarının onde gelenleri arasında İmamı A'zam EbU Hanife rahmetullahi aleyh de vardı Fıkıh ilmini ondan oğrendi İmamı A'zam vefat edince, İmamı Malik'in derslerine devam etti ve ilimde yuksek bir dereceye ulaştı
İlim tahsilinden sonra tekrar Merv'e dondu İlmi, edebi cok olup, az konuşmak adeti idi Geceleri ibadet ile gecirirdi Sozu senetti Emanete pek riayet ederdi Şam'da birinden aldığı kalemi unutup veremeden Merv'e gelmişti Kalemi sahibine vermek icin Merv'den tekrar Şam'a gitti Eshabı kiram (radıyallahu anhum) ile onları goren Tabiinin hallerini anlatan eserleri okurken cok ağlar kendinden gecerdi Peygamber efendimizi sallallahu aleyhi ve sellem gorup sohbetlerinde bulunma şerefine kavuştukları icin Eshabı kiramın ustunluğunu anlatır ve:
Muaviye'nin radıyallahu anh, ResUlullah'ın yanında giderken, bindiği atın burnuna giren toz, Omer bin Abdulaziz'den bin defa ustundurbuyururdu
Evinde hadisi şeriflerle cok meşgUl olduğundan; Yalnızlıktan rahatsız olmuyor musun?diye sorulduğunda; Peygamber efendimiz ve Eshabı radıyallahu anhum ile beraber olunca insan hic yalnızlık duyar mı?karşılığını verirdi
Merv'de bir yıl ticaretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı İkinci yıl İslamiyet'i yaymak icin cihada, duşmanla harbe giderdi O, medresede muderris, hoca; camide vaiz, şehirde tuccar; harbde buyuk bir kahramandı Kılıc ve kalem sahibi idi Kalemiyle cihada dair eser yazdı, kılıcıyla da dillere destan olan kahramanlıklar gosterdi
Abbasiler devrinde Bizanslılarla yapılan harplerden birine katılmıştı Abbasi ordusu sessiz, sakin ve aydınlık bir gecede Tarsus'un kuzeyinde karargah kurmuştu Tarsus'un sırtlarında İslam ve Bizans orduları gorunuyordu İki taraf da kendilerini kuvvetli gostermek icin alevleri goklere yukselen ateşler yakmışlardı Bu ateş ocaklarından birinin etrafında tepeden tırnağa silahlı askerler hilal şeklinde oturmuşlar, ortalarında ise ince yapılı, nUrani yuzlu bir zat onlara ders anlatıyordu Kimse vaktin nasıl gectiğinin farkına varmamıştı Sozu kesip, duasını yapınca istirahate cekildiler
Sabah namazı kılındıktan sonra, harp hazırlıkları başladı İki ordu karşı karşıya geldi Bizans ordusundan iri yapılı, kendisi ve atı zırhlara burunmuş biri kılıc sallayarak ortaya cıktı Doğuşmek icin muslumanlardan er istedi Musluman saflarından bir kahraman onun karşısına cıktı Fakat, şehid duştu Bu hal muslumanların gayretine dokundu, ikinci bir yiğit daha cıktı O da şehid oldu Sonra birkac er daha şehidlik şerbetini icti Rum ordusunda sevinc cığlıkları yukselirken, musluman ordusunda tekbir ve Allah Allah sesleri ortalığı cınlatıyordu Bu sırada musluman askerlerin arasından, atının uzerinde heybetli birinin meydana cıktığı goruldu Tamamen zırhlara burunmuştu Fakat kimse tanımıyordu Rum'un karşısında dimdik durdu Herkes son derece heyecanlı idi Carpışma başladığı gibi, cevik bir hareketle kılıcını Rum'un goğsune sapladı Musluman saflarında tekbir sadaları yukseliyordu Rum tarafı ise şaşkına dondu İkinci cıkan er de birincinin akibetine uğradı Sonra birkac kişiyi daha oldurdu Muslumanlar son derece sevincliydi Musluman er yerine donunce bu kahramanın Abdullah bin Mubarek hazretleri olduğunu gorup hayret ettiler
Tebei tabiinin buyuklerinden İsmi Abdullah ibni Mubarek bin Vadıh Hanzali Temimi; kunyesi, EbU Abdurrahman'dır Hadis, fıkıh alimi, mucahid ve zahid idi Tabiinin, Peygamberimizi sallallahu aleyhi ve sellem gorenlerin sohbetinde yetişti Din duşmanları ile muharebelerde bulundu Dunyaya ve dunyalığa rağbet etmezdi Emevi halifelerinden Hişam bin Abdulmelik devrinde 736 (H118) yılında Merv'de doğdu 797 (H181) senesi bir gaza donuşu, Bağdad yakınlarındaki Hit adlı yerde vefat etti Turk asıllıdır
İlk tahsilini, Merv'de yapan Abdullah ibni Mubarek tahsil icin Bağdad, Basra, Hicaz, Yemen, Mısır, Şam gibi ilim merkezlerine gitti Bağdad'da buyuk alimler ve evliya ile goruştu Onların ders ve sohbetlerinden faydalandı Hammad bin Zeyd, Evzai, Sufyanı Sevri, Sufyan bin Uyeyne, Malik bin Enes gibi alimlerden hadisi şerif okudu Dort bin kişiden hadisi şerif dinledi Bunlardan yalnız birinden hadisi şerif rivayet etti Kendisinden de buyuk alimler rivayette bulundular Hocalarının onde gelenleri arasında İmamı A'zam EbU Hanife rahmetullahi aleyh de vardı Fıkıh ilmini ondan oğrendi İmamı A'zam vefat edince, İmamı Malik'in derslerine devam etti ve ilimde yuksek bir dereceye ulaştı
İlim tahsilinden sonra tekrar Merv'e dondu İlmi, edebi cok olup, az konuşmak adeti idi Geceleri ibadet ile gecirirdi Sozu senetti Emanete pek riayet ederdi Şam'da birinden aldığı kalemi unutup veremeden Merv'e gelmişti Kalemi sahibine vermek icin Merv'den tekrar Şam'a gitti Eshabı kiram (radıyallahu anhum) ile onları goren Tabiinin hallerini anlatan eserleri okurken cok ağlar kendinden gecerdi Peygamber efendimizi sallallahu aleyhi ve sellem gorup sohbetlerinde bulunma şerefine kavuştukları icin Eshabı kiramın ustunluğunu anlatır ve:
Muaviye'nin radıyallahu anh, ResUlullah'ın yanında giderken, bindiği atın burnuna giren toz, Omer bin Abdulaziz'den bin defa ustundurbuyururdu
Evinde hadisi şeriflerle cok meşgUl olduğundan; Yalnızlıktan rahatsız olmuyor musun?diye sorulduğunda; Peygamber efendimiz ve Eshabı radıyallahu anhum ile beraber olunca insan hic yalnızlık duyar mı?karşılığını verirdi
Merv'de bir yıl ticaretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı İkinci yıl İslamiyet'i yaymak icin cihada, duşmanla harbe giderdi O, medresede muderris, hoca; camide vaiz, şehirde tuccar; harbde buyuk bir kahramandı Kılıc ve kalem sahibi idi Kalemiyle cihada dair eser yazdı, kılıcıyla da dillere destan olan kahramanlıklar gosterdi
Abbasiler devrinde Bizanslılarla yapılan harplerden birine katılmıştı Abbasi ordusu sessiz, sakin ve aydınlık bir gecede Tarsus'un kuzeyinde karargah kurmuştu Tarsus'un sırtlarında İslam ve Bizans orduları gorunuyordu İki taraf da kendilerini kuvvetli gostermek icin alevleri goklere yukselen ateşler yakmışlardı Bu ateş ocaklarından birinin etrafında tepeden tırnağa silahlı askerler hilal şeklinde oturmuşlar, ortalarında ise ince yapılı, nUrani yuzlu bir zat onlara ders anlatıyordu Kimse vaktin nasıl gectiğinin farkına varmamıştı Sozu kesip, duasını yapınca istirahate cekildiler
Sabah namazı kılındıktan sonra, harp hazırlıkları başladı İki ordu karşı karşıya geldi Bizans ordusundan iri yapılı, kendisi ve atı zırhlara burunmuş biri kılıc sallayarak ortaya cıktı Doğuşmek icin muslumanlardan er istedi Musluman saflarından bir kahraman onun karşısına cıktı Fakat, şehid duştu Bu hal muslumanların gayretine dokundu, ikinci bir yiğit daha cıktı O da şehid oldu Sonra birkac er daha şehidlik şerbetini icti Rum ordusunda sevinc cığlıkları yukselirken, musluman ordusunda tekbir ve Allah Allah sesleri ortalığı cınlatıyordu Bu sırada musluman askerlerin arasından, atının uzerinde heybetli birinin meydana cıktığı goruldu Tamamen zırhlara burunmuştu Fakat kimse tanımıyordu Rum'un karşısında dimdik durdu Herkes son derece heyecanlı idi Carpışma başladığı gibi, cevik bir hareketle kılıcını Rum'un goğsune sapladı Musluman saflarında tekbir sadaları yukseliyordu Rum tarafı ise şaşkına dondu İkinci cıkan er de birincinin akibetine uğradı Sonra birkac kişiyi daha oldurdu Muslumanlar son derece sevincliydi Musluman er yerine donunce bu kahramanın Abdullah bin Mubarek hazretleri olduğunu gorup hayret ettiler