nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDULLAH BİN MÜBÂREK
Tebei tâbiînin büyüklerinden İsmi Abdullah ibni Mübârek bin Vâdıh Hanzalî Temîmî; künyesi, Ebû Abdurrahmân'dır Hadîs, fıkıh âlimi, mücâhid ve zâhid idi Tâbiînin, Peygamberimizi sallallahü aleyhi ve sellem görenlerin sohbetinde yetişti Din düşmanları ile muhârebelerde bulundu Dünyâya ve dünyâlığa talep etmezdi Emevî halîfelerinden Hişâm bin Abdülmelik devrinde 736 (H118) yılında Merv'de doğdu 797 (H181) senesi bir gazâ dönüşü, Bağdâd yakınlarındaki Hît adlı yerde vefât etti Türk asıllıdır
Ilk tahsîlini, Merv'de yapan Abdullah ibni Mübârek tahsîl için Bağdâd, Basra, Hicaz, Yemen, Darı, Şam gibi ilim merkezlerine gitti Bağdâd'da büyük âlimler ve evliyâ ile görüştü Onların ders ve sohbetlerinden faydalandı Hammâd bin Zeyd, Evzâî, Süfyânı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, Mâlik bin Enes gibi âlimlerden hadîsi şerîf okudu Dört bin kişiden hadîsi şerîf dinledi Bunlardan yalnız birinden hadîsi şerîf rivâyet etti Kendisinden de büyük âlimler rivâyette bulundular Hocalarının önde gelenleri arasında İmâmı A'zam Ebû Hanîfe rahmetullahi aleyh de vardı Fıkıh ilmini ondan öğrendi İmâmı A'zam vefât edince, İmâmı Mâlik'in derslerine devam etti ve ilimde yüksek bir dereceye ulaştı
İlim tahsîlinden daha sonra bitmiş Merv'e döndü İlmi, edebi fazla olup, eksik konuşmak âdeti idi Geceleri ibâdet ile geçirirdi Sözü senetti Emânete öyle riâyet ederdi Şam'da birinden aldığı kalemi unutup veremeden Merv'e gelmişti Kalemi sâhibine devretmek için Merv'den bitmiş Şam'a gitti Eshâbı kirâm (radıyallahü anhüm) ile onları gören Tâbiînin hâllerini anlatan eserleri okurken fazla ağlar kendinden geçerdi Peygamber efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem görüp sohbetlerinde bulunma şerefine kavuştukları için Eshâbı kirâmın üstünlüğünü anlatır ve:
Muâviye'nin radıyallahü anh, Resûlullah'ın yanında bu arada, bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdülazîz'den bin defâ üstündürbuyururdu
Evinde hadîsi şerîflerle çok meşgûl olduğundan; Yalnızlıktan rahatsız olmuyor musun?diye sorulduğunda; Peygamber efendimiz ve Eshâbı radıyallahü anhüm ile berâber olunca insan hiç yalnızlık duyar mı?karşılığını verirdi
Merv'de bir sene ticâretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı İkinci yıl İslâmiyet'i yaymak için cihâda, düşmanla harbe giderdi O, medresede müderris, öğretmen; câmide vâiz, şehirde tüccâr; harbde büyük bir kahramandı Kılıç ve kalem sâhibi idi Kalemiyle cihâda dâir eser yazdı, kılıcıyla da dillere destan olan kahramanlıklar gösterdi
Abbâsîler devrinde Bizanslılarla yapılan harplerden birine katılmıştı Abbâsî ordusu sessiz, sâkin ve parlak bir gecede Tarsus'un kuzeyinde karargâh kurmuştu Tarsus'un sırtlarında İslâm ve Bizans orduları görünüyordu İki taraf da kendilerini kaslı uygulamak için alevleri göklere yükselen ateşler yakmışlardı Bu ateş ocaklarından birinin civarda tepeden tırnağa silâhlı askerler hilâl biçiminde oturmuşlar, ortalarında ise ince yapılı, nûrânî yüzlü bir zat onlara ders anlatıyordu Kimse vaktin nasıl geçtiğinin farkına varmamıştı Sözü kesip, duâsını yapınca istirahate çekildiler
Sabahtan namazı kılındıktan sonradan, harp hazırlıkları başladı İki ordu karşısında karşıya geldi Bizans ordusundan iri yapılı, kendisi ve atı zırhlara bürünmüş biri kılıç sallayarak ortaya çıktı Döğüşmek için müslümanlardan er istedi Müslüman saflarından bir kahraman onun karşısına çıktı Ama, şehîd düştü Bu hâl müslümanların gayretine dokundu, ikinci bir yiğit daha çıktı O da şehîd oldu Daha Sonra birkaç er daha şehîdlik şerbetini içti Rum ordusunda sevinç çığlıkları yükselirken, müslüman ordusunda tekbir ve Allah Allah sesleri ortalığı çınlatıyordu Bu sırada müslüman askerlerin arasından, atının üstünde devasa birinin meydana çıktığı görüldü Tamâmen zırhlara bürünmüştü Fakat kimse tanımıyordu Rum'un karşısında dimdik durdu Cümbür Cemaat son derece heyecanlı idi Çarpışma başladığı gibi, çevik bir hareketle kılıcını Rum'un göğsüne sapladı Müslüman saflarında tekbîr sadâları yükseliyordu Rum tarafı ise şaşkına döndü İkinci meydana çıkan er de birincinin âkibetine uğradı Daha Sonra birkaç kişiyi daha öldürdü Müslümanlar son derece sevinçliydi Müslüman er yerine dönünce bu kahramanın Abdullah bin Mübârek hazretleri olduğunu görüp şaşkınlık ettiler *
Tebei tâbiînin büyüklerinden İsmi Abdullah ibni Mübârek bin Vâdıh Hanzalî Temîmî; künyesi, Ebû Abdurrahmân'dır Hadîs, fıkıh âlimi, mücâhid ve zâhid idi Tâbiînin, Peygamberimizi sallallahü aleyhi ve sellem görenlerin sohbetinde yetişti Din düşmanları ile muhârebelerde bulundu Dünyâya ve dünyâlığa talep etmezdi Emevî halîfelerinden Hişâm bin Abdülmelik devrinde 736 (H118) yılında Merv'de doğdu 797 (H181) senesi bir gazâ dönüşü, Bağdâd yakınlarındaki Hît adlı yerde vefât etti Türk asıllıdır
Ilk tahsîlini, Merv'de yapan Abdullah ibni Mübârek tahsîl için Bağdâd, Basra, Hicaz, Yemen, Darı, Şam gibi ilim merkezlerine gitti Bağdâd'da büyük âlimler ve evliyâ ile görüştü Onların ders ve sohbetlerinden faydalandı Hammâd bin Zeyd, Evzâî, Süfyânı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, Mâlik bin Enes gibi âlimlerden hadîsi şerîf okudu Dört bin kişiden hadîsi şerîf dinledi Bunlardan yalnız birinden hadîsi şerîf rivâyet etti Kendisinden de büyük âlimler rivâyette bulundular Hocalarının önde gelenleri arasında İmâmı A'zam Ebû Hanîfe rahmetullahi aleyh de vardı Fıkıh ilmini ondan öğrendi İmâmı A'zam vefât edince, İmâmı Mâlik'in derslerine devam etti ve ilimde yüksek bir dereceye ulaştı
İlim tahsîlinden daha sonra bitmiş Merv'e döndü İlmi, edebi fazla olup, eksik konuşmak âdeti idi Geceleri ibâdet ile geçirirdi Sözü senetti Emânete öyle riâyet ederdi Şam'da birinden aldığı kalemi unutup veremeden Merv'e gelmişti Kalemi sâhibine devretmek için Merv'den bitmiş Şam'a gitti Eshâbı kirâm (radıyallahü anhüm) ile onları gören Tâbiînin hâllerini anlatan eserleri okurken fazla ağlar kendinden geçerdi Peygamber efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem görüp sohbetlerinde bulunma şerefine kavuştukları için Eshâbı kirâmın üstünlüğünü anlatır ve:
Muâviye'nin radıyallahü anh, Resûlullah'ın yanında bu arada, bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdülazîz'den bin defâ üstündürbuyururdu
Evinde hadîsi şerîflerle çok meşgûl olduğundan; Yalnızlıktan rahatsız olmuyor musun?diye sorulduğunda; Peygamber efendimiz ve Eshâbı radıyallahü anhüm ile berâber olunca insan hiç yalnızlık duyar mı?karşılığını verirdi
Merv'de bir sene ticâretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı İkinci yıl İslâmiyet'i yaymak için cihâda, düşmanla harbe giderdi O, medresede müderris, öğretmen; câmide vâiz, şehirde tüccâr; harbde büyük bir kahramandı Kılıç ve kalem sâhibi idi Kalemiyle cihâda dâir eser yazdı, kılıcıyla da dillere destan olan kahramanlıklar gösterdi
Abbâsîler devrinde Bizanslılarla yapılan harplerden birine katılmıştı Abbâsî ordusu sessiz, sâkin ve parlak bir gecede Tarsus'un kuzeyinde karargâh kurmuştu Tarsus'un sırtlarında İslâm ve Bizans orduları görünüyordu İki taraf da kendilerini kaslı uygulamak için alevleri göklere yükselen ateşler yakmışlardı Bu ateş ocaklarından birinin civarda tepeden tırnağa silâhlı askerler hilâl biçiminde oturmuşlar, ortalarında ise ince yapılı, nûrânî yüzlü bir zat onlara ders anlatıyordu Kimse vaktin nasıl geçtiğinin farkına varmamıştı Sözü kesip, duâsını yapınca istirahate çekildiler
Sabahtan namazı kılındıktan sonradan, harp hazırlıkları başladı İki ordu karşısında karşıya geldi Bizans ordusundan iri yapılı, kendisi ve atı zırhlara bürünmüş biri kılıç sallayarak ortaya çıktı Döğüşmek için müslümanlardan er istedi Müslüman saflarından bir kahraman onun karşısına çıktı Ama, şehîd düştü Bu hâl müslümanların gayretine dokundu, ikinci bir yiğit daha çıktı O da şehîd oldu Daha Sonra birkaç er daha şehîdlik şerbetini içti Rum ordusunda sevinç çığlıkları yükselirken, müslüman ordusunda tekbir ve Allah Allah sesleri ortalığı çınlatıyordu Bu sırada müslüman askerlerin arasından, atının üstünde devasa birinin meydana çıktığı görüldü Tamâmen zırhlara bürünmüştü Fakat kimse tanımıyordu Rum'un karşısında dimdik durdu Cümbür Cemaat son derece heyecanlı idi Çarpışma başladığı gibi, çevik bir hareketle kılıcını Rum'un göğsüne sapladı Müslüman saflarında tekbîr sadâları yükseliyordu Rum tarafı ise şaşkına döndü İkinci meydana çıkan er de birincinin âkibetine uğradı Daha Sonra birkaç kişiyi daha öldürdü Müslümanlar son derece sevinçliydi Müslüman er yerine dönünce bu kahramanın Abdullah bin Mübârek hazretleri olduğunu görüp şaşkınlık ettiler *