nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 37
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 95
ABDULLAH BİN MUHAMMED MÜRTEİŞ
Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin MuhammedMürteiş enNişâbûrî olup, künyesi, Ebû Muhammed'dir Mürteiş diye tanınır Aslen Nişâbur'un Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâd'a yerleştiŞunûziyye Mescidinde ikâmet eder Orada sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın dikte ve yasaklarını anlatır, dünyanın hoşgörü ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi 939 (H328) senesinde bu mescidde vefât etti
Ebû Hafsı Haddâd'ın talebelerindendir Ayrıca Cüneydi Bağdâdî, Ebû Osman Mağribî ve öteki büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti Kısa zamanda yetişip Irak'ta zamânının bir tânesi oldu Dünyâya düşkün olmaması, haram ve şüphelilerden çok sakınması ana vasıflarıydı
Abdullah Mürteiş hazretleri tasavvuf yoluna girip bu yolda ilerlemesini ve buna sebeb olan ibret verici hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Babam, bulunduğumuz yerin ileri gelenlerinden idi Bir gün evimizin önünde otururken yanıma bir genç geldi Sırtında hırka, başında eski bir külâh vardı Fasîh, açık bir lisân ile benden bir şey istedi Ben; Sapasağlam bir genç olsun da, utanmadan dilencilik yapsın, olacak şey yok!diye düşündüm ve kendisine hiç yanıt vermedim Bana sertçe; Kalbine gelen şeyden, Allahü teâlâya sığınırımdedi Bunu duyunca çok korktum ve kendimden geçerek yere düştüm Hizmetçilerimizden biri bu hâlimi görüp yanıma gelmiş Kendime geldiğimde, başımı dizine koyup, beni ayıltmaya çalışıyordu Herkes etrafıma toplanmıştı O gencin gittiğini öğrendim Fazla üzüldüm ve yaptığıma fazla pişman oldum O gün böyle geçti Gece olunca bu tasa ve elem ile uyudum Rüyâmda hazreti Ali'yi gördüm O genç de yanında idi Bana:
Keşke öyle düşünmeseydin ve buna bir şeyler verseydin Allah rızâsı için hiç bir şey vermeyeni Allahü teâlâ sevmezbuyurdu
Sabahtan olunca kendime âit ne varsa, hepsini, Allah rızâsı için ihtiyâcı olanlara dağıtıp, sefere çıktım Bağdâd'a gelip ilim öğrenmeye başladım On beş sene daha sonra babamın vefât ettiğini haber alıp, Nişâbur'a geldim Babamdan bana koskocoman servet kalmıştı Onu da Allah rızâsı için dağıtıp Bağdâd'a döndüm O gencin, o bakışı hâlâ gözümün önünde Sürekli üzülüp, pişman oluyordum
Vefât edinceye değin da bu üzüntünün böyle devâm ettiği bildirildi
Hocası Ebû Hafsı Haddâd, Abdullah Mürteiş'e ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini söylemişti Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her yıl kilometrelerce yol yürür, uğradığı bir şehirde on günden artı kalmazdı Bir gün Rakka'ya geldi İbrâhimi Kassâr kendisine bir tabakta üzüm ve ekmek gönderdi Verilen hediyelere karşı, hediye ile yanıt verdiği için kaftanını sattı İbrâhimi Kassâr'a bâzı hediyeler alıp yolladı
Abdullah Mürteiş hazretlerinin menkıbeleri fazla olup sâlih bir zat şöyle anlatmıştır: Bağdâd'da bulunuyordum Hacca gitmeyi açlık ediyordum Gitmek için hiçbir şeyim yoktu Kendi kendime; Abdullah Mürteiş hazretleri bana bir aba, elbise ve masraflarım için de on beş gümüş armağan etse Elbiseyi giyerim gümüşler ile de kova, ip ve pabuç alırım yolda bezginlik çekmemdiye düşündüm
Bu sırada kapı çalındı Açıp bakınca, Abdullah Mürteiş hazretlerini gördüm Çok şaşırdım bana, bir aba, elbise ve on beş gümüşü uzatıp; Bunları albuyurdu
Elde Etmek istemedim, ama; Al, beni üzme, bunlar istemiş olduğun şeylerdirdedi Mahcûbiyetle aldım
Bir defâsında ramazânı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı Ancak birkaç gün daha sonra îtikâfı bırakıp çıktı Sebebini soranlara:
Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, şaşaa yaparak ibâdet edip, Kur'ânı kerîm okuduklarını gördüm Bu hâlleri nedeniyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktımdedi
Abdullah Mürteiş hazretleri nasîhat ve sohbetleriyle uzun müddet insanlara rehberlik yapmıştır Bir defâsında da nasîhat isteyenlere; Size nasîhat vermeye benden daha münâsib ve benden daha uğurlu olanlara gidiniz Böylece beni de, sizlerden fazla daha bahtı açık olan Rabbimle berâber bırakmış olursunuz ve ben de her zaman O'nunla meşgûl olurumbuyurdu
Hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda yer alan sevenlerine borcu olduğunu, elbisesini satmalarını ve borcunu ödemelerini söyledi Daha Sonra buyurdu fakat:
Allahü teâlâya duâ edip bana üç şeyi nasîb etmesini istedim
Birincisi pekçok arkadaş ve büyük zâtlarla görüşüp sohbet ettiğim Şunûziyye Câmiinde vefât etmek
İkincisi vefât edip, dünyadan ayrılırken dünyalık bir şeyim olmasın istedim Şu altımda serili olan hırkamdan başka bir şeyim değil! Ben ölüm edince onu da altımdan alıp satın Parasıyla bir şeyler alın ve fakirlere verin
Üçüncü isteğim de şu idi: Ben vefât ederken yanımda sevmediğim kimse bulunmasın Burada bulunanların hepsini seviyorum şu anda aranızda sevmediğim kimse değil Elhamdülillah bu arzumun üçü de oldu
Buyurdu ancak:
Kul, Allahü teâlânın sevgisini, Allahü teâlânın sevmediklerine düşman olmakla kazanır Allahü teâlânın sevmedikleri ise, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsidir
Tasavvuf hoş ahlâktır Bu da üç kısımdır: Birincisi, Hakk ile beraber olmak yâni Allahü teâlânın emirleine uymak ve bu hususta gösterişten uzakta durmaktır
İkincisi ırk ile beraber almak Bu da büyüklere karşı saygı ve edeb, küçüklere karşı şefkat, emsallere ise insaflı ve âdil davranmakla olur
Üçüncüsü nefse sâhib olmak Bu ise nefsin manâsız isteklerine, hevâ, hevese ve şeytana uymamakla olur Kim bu üç husûsu nefsinde dürüst bir şekilde başvuru ederse hoş huylulardan olur
Tasavvuf tamâmen ciddiyettir Şaka nevinden olan herhangi bir şeyi ona karıştırmayınız
Kul ne ile muhabbete nâil olur?diye sorulunca; Allahü teâlânın evliyâsına dost olmak, düşmanlarına da düşman olmaklabuyurdu
Yine buyurdu fakat:
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir
Sebeplere yapışmalı, ama bu şart, o sebeblerin ve her şeyin yaratıcısı olan Allahü teâlâya îtimâd ve tevekkül etmeye mâni olmamalıdır
Bütün işlerin netîcesinin sıhhatli ve yararlı olabilmesi için iki koşul vardır: Dayanıklılık ve ihlâs
İrâde, nefsin arzularına muhâlefet edip, onu Allahü teâlânın emirlerine yöneltmek ve kendisi için Allahü teâlânın takdir ettiğine râzı olmaktır
Kul, muhabbet makâmına, Allahü teâlânın dostlarını hoşlanmak ve Allahü teâlâya düşman olanlara düşmanlık etmekle kavuşur
Amellerin en üstünü; doğru amel dağlamak, sünnet üzere hizmete devâm etmektir
Kalbin Allahü teâlâdan başkasına meyletmesi, Allahü teâlânın azâbını çabuklaştırır
Yaptığı amellerin, kendisini Cehennem azâbından kurtarıp, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacağını zanneden kimse, büyük hatâ etmiştir Allahü teâlânın fadlı ve ihsânı ile kurtulabileceğini düşünen kimseyi, Allahü teâlâ rızâ makamlarının en sonuna ulaştırır Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde Yûnus sûresi 58 âyeti kerîmesinde meâlen buyurdu ki: De ki: Allahü teâlânın ihsânı ve rahmetiyle, işte yalnız bunlarla ferahlansınlar Bu, onların toplamakta olduklarından (dünya menfaatinden) daha hayırlıdır
Allahü teâlâyı Rab olarak tanı O'nu bir olarak ikrâr et ve O'na hiç bir şeyi karşılıklı koşma Tevhîdin esâsı bu üç şeydir
Allahü teâlânın, senin rızkına kefil olduğuna îtimâd et ve sana emrettiği ibâdetleri yapmaya çalış! Böyle yaparsan, evliyâdan olursun
ÜSTÜN KİMSE!
Abdullah bin Mürteiş'in dostlarından bir kısmı bâzı kimselerin hallerinden bahsederek; Falan kimse su üstünde yürüyor Onun bu hâline ne dersiniz?diye sordular Buyurdu fakat:
Allahü teâlânın yardımı ile nefsinin arzularına uymayan kimse, havada uçandan ve su üstünde yürüyenden daha üstündür*
Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin MuhammedMürteiş enNişâbûrî olup, künyesi, Ebû Muhammed'dir Mürteiş diye tanınır Aslen Nişâbur'un Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâd'a yerleştiŞunûziyye Mescidinde ikâmet eder Orada sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın dikte ve yasaklarını anlatır, dünyanın hoşgörü ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi 939 (H328) senesinde bu mescidde vefât etti
Ebû Hafsı Haddâd'ın talebelerindendir Ayrıca Cüneydi Bağdâdî, Ebû Osman Mağribî ve öteki büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti Kısa zamanda yetişip Irak'ta zamânının bir tânesi oldu Dünyâya düşkün olmaması, haram ve şüphelilerden çok sakınması ana vasıflarıydı
Abdullah Mürteiş hazretleri tasavvuf yoluna girip bu yolda ilerlemesini ve buna sebeb olan ibret verici hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Babam, bulunduğumuz yerin ileri gelenlerinden idi Bir gün evimizin önünde otururken yanıma bir genç geldi Sırtında hırka, başında eski bir külâh vardı Fasîh, açık bir lisân ile benden bir şey istedi Ben; Sapasağlam bir genç olsun da, utanmadan dilencilik yapsın, olacak şey yok!diye düşündüm ve kendisine hiç yanıt vermedim Bana sertçe; Kalbine gelen şeyden, Allahü teâlâya sığınırımdedi Bunu duyunca çok korktum ve kendimden geçerek yere düştüm Hizmetçilerimizden biri bu hâlimi görüp yanıma gelmiş Kendime geldiğimde, başımı dizine koyup, beni ayıltmaya çalışıyordu Herkes etrafıma toplanmıştı O gencin gittiğini öğrendim Fazla üzüldüm ve yaptığıma fazla pişman oldum O gün böyle geçti Gece olunca bu tasa ve elem ile uyudum Rüyâmda hazreti Ali'yi gördüm O genç de yanında idi Bana:
Keşke öyle düşünmeseydin ve buna bir şeyler verseydin Allah rızâsı için hiç bir şey vermeyeni Allahü teâlâ sevmezbuyurdu
Sabahtan olunca kendime âit ne varsa, hepsini, Allah rızâsı için ihtiyâcı olanlara dağıtıp, sefere çıktım Bağdâd'a gelip ilim öğrenmeye başladım On beş sene daha sonra babamın vefât ettiğini haber alıp, Nişâbur'a geldim Babamdan bana koskocoman servet kalmıştı Onu da Allah rızâsı için dağıtıp Bağdâd'a döndüm O gencin, o bakışı hâlâ gözümün önünde Sürekli üzülüp, pişman oluyordum
Vefât edinceye değin da bu üzüntünün böyle devâm ettiği bildirildi
Hocası Ebû Hafsı Haddâd, Abdullah Mürteiş'e ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini söylemişti Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her yıl kilometrelerce yol yürür, uğradığı bir şehirde on günden artı kalmazdı Bir gün Rakka'ya geldi İbrâhimi Kassâr kendisine bir tabakta üzüm ve ekmek gönderdi Verilen hediyelere karşı, hediye ile yanıt verdiği için kaftanını sattı İbrâhimi Kassâr'a bâzı hediyeler alıp yolladı
Abdullah Mürteiş hazretlerinin menkıbeleri fazla olup sâlih bir zat şöyle anlatmıştır: Bağdâd'da bulunuyordum Hacca gitmeyi açlık ediyordum Gitmek için hiçbir şeyim yoktu Kendi kendime; Abdullah Mürteiş hazretleri bana bir aba, elbise ve masraflarım için de on beş gümüş armağan etse Elbiseyi giyerim gümüşler ile de kova, ip ve pabuç alırım yolda bezginlik çekmemdiye düşündüm
Bu sırada kapı çalındı Açıp bakınca, Abdullah Mürteiş hazretlerini gördüm Çok şaşırdım bana, bir aba, elbise ve on beş gümüşü uzatıp; Bunları albuyurdu
Elde Etmek istemedim, ama; Al, beni üzme, bunlar istemiş olduğun şeylerdirdedi Mahcûbiyetle aldım
Bir defâsında ramazânı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı Ancak birkaç gün daha sonra îtikâfı bırakıp çıktı Sebebini soranlara:
Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, şaşaa yaparak ibâdet edip, Kur'ânı kerîm okuduklarını gördüm Bu hâlleri nedeniyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktımdedi
Abdullah Mürteiş hazretleri nasîhat ve sohbetleriyle uzun müddet insanlara rehberlik yapmıştır Bir defâsında da nasîhat isteyenlere; Size nasîhat vermeye benden daha münâsib ve benden daha uğurlu olanlara gidiniz Böylece beni de, sizlerden fazla daha bahtı açık olan Rabbimle berâber bırakmış olursunuz ve ben de her zaman O'nunla meşgûl olurumbuyurdu
Hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda yer alan sevenlerine borcu olduğunu, elbisesini satmalarını ve borcunu ödemelerini söyledi Daha Sonra buyurdu fakat:
Allahü teâlâya duâ edip bana üç şeyi nasîb etmesini istedim
Birincisi pekçok arkadaş ve büyük zâtlarla görüşüp sohbet ettiğim Şunûziyye Câmiinde vefât etmek
İkincisi vefât edip, dünyadan ayrılırken dünyalık bir şeyim olmasın istedim Şu altımda serili olan hırkamdan başka bir şeyim değil! Ben ölüm edince onu da altımdan alıp satın Parasıyla bir şeyler alın ve fakirlere verin
Üçüncü isteğim de şu idi: Ben vefât ederken yanımda sevmediğim kimse bulunmasın Burada bulunanların hepsini seviyorum şu anda aranızda sevmediğim kimse değil Elhamdülillah bu arzumun üçü de oldu
Buyurdu ancak:
Kul, Allahü teâlânın sevgisini, Allahü teâlânın sevmediklerine düşman olmakla kazanır Allahü teâlânın sevmedikleri ise, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsidir
Tasavvuf hoş ahlâktır Bu da üç kısımdır: Birincisi, Hakk ile beraber olmak yâni Allahü teâlânın emirleine uymak ve bu hususta gösterişten uzakta durmaktır
İkincisi ırk ile beraber almak Bu da büyüklere karşı saygı ve edeb, küçüklere karşı şefkat, emsallere ise insaflı ve âdil davranmakla olur
Üçüncüsü nefse sâhib olmak Bu ise nefsin manâsız isteklerine, hevâ, hevese ve şeytana uymamakla olur Kim bu üç husûsu nefsinde dürüst bir şekilde başvuru ederse hoş huylulardan olur
Tasavvuf tamâmen ciddiyettir Şaka nevinden olan herhangi bir şeyi ona karıştırmayınız
Kul ne ile muhabbete nâil olur?diye sorulunca; Allahü teâlânın evliyâsına dost olmak, düşmanlarına da düşman olmaklabuyurdu
Yine buyurdu fakat:
Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir
Sebeplere yapışmalı, ama bu şart, o sebeblerin ve her şeyin yaratıcısı olan Allahü teâlâya îtimâd ve tevekkül etmeye mâni olmamalıdır
Bütün işlerin netîcesinin sıhhatli ve yararlı olabilmesi için iki koşul vardır: Dayanıklılık ve ihlâs
İrâde, nefsin arzularına muhâlefet edip, onu Allahü teâlânın emirlerine yöneltmek ve kendisi için Allahü teâlânın takdir ettiğine râzı olmaktır
Kul, muhabbet makâmına, Allahü teâlânın dostlarını hoşlanmak ve Allahü teâlâya düşman olanlara düşmanlık etmekle kavuşur
Amellerin en üstünü; doğru amel dağlamak, sünnet üzere hizmete devâm etmektir
Kalbin Allahü teâlâdan başkasına meyletmesi, Allahü teâlânın azâbını çabuklaştırır
Yaptığı amellerin, kendisini Cehennem azâbından kurtarıp, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacağını zanneden kimse, büyük hatâ etmiştir Allahü teâlânın fadlı ve ihsânı ile kurtulabileceğini düşünen kimseyi, Allahü teâlâ rızâ makamlarının en sonuna ulaştırır Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde Yûnus sûresi 58 âyeti kerîmesinde meâlen buyurdu ki: De ki: Allahü teâlânın ihsânı ve rahmetiyle, işte yalnız bunlarla ferahlansınlar Bu, onların toplamakta olduklarından (dünya menfaatinden) daha hayırlıdır
Allahü teâlâyı Rab olarak tanı O'nu bir olarak ikrâr et ve O'na hiç bir şeyi karşılıklı koşma Tevhîdin esâsı bu üç şeydir
Allahü teâlânın, senin rızkına kefil olduğuna îtimâd et ve sana emrettiği ibâdetleri yapmaya çalış! Böyle yaparsan, evliyâdan olursun
ÜSTÜN KİMSE!
Abdullah bin Mürteiş'in dostlarından bir kısmı bâzı kimselerin hallerinden bahsederek; Falan kimse su üstünde yürüyor Onun bu hâline ne dersiniz?diye sordular Buyurdu fakat:
Allahü teâlânın yardımı ile nefsinin arzularına uymayan kimse, havada uçandan ve su üstünde yürüyenden daha üstündür*
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.