nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDULLAH BİN SELÂM (Tevratta Resûlullahın alâmetlerini görüp Müslüman olan sahâbî)
Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâbı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir Medînedeki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi Soyu HzYûsüfe dayanıyordu Ana ismi Husayn idi Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi
Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden idi Müslüman olması fazla ibretlidir Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlatır:
Babam Yahûdîlerin ileri gelen âlimlerinden idi Bana Tevratı okutur, dindar yetişmem için elinden geleni yapardı Bir gün âhir vakit Peygamberinin alâmetlerini ve yapacağı işleri anlatarak dedi oysa:
Eğer âhir vakit Peygamberi, Hârûn aleyhisselâmın neslinden yanî kendi kavmimizden gelirse inanırım, diğer kavimden gelirse inanmam! Sen de inanma!
Resûlullah efendimiz Medîneye hicret etmeden önce babam vefât etti
Resûlullah efendimiz Medîneye hicretinden önce, Mekkede Peygamberliğini açıkladıktan daha sonra, sıfatlarına ve yaptığı işlere baktım, tıpa tıp babamın anlattıklarına uyuyordu Lakin, kavmimizin ileri gelenleri, sırf Arab kavminden geldi diye Resûlullaha karşı çıkıyorlardı Tevratta bildirilen alâmetler gâyet açıktı
Bir gün Yahûdîlerin hurma bahçelerine gittim Kendi aralarında, Arabların adamı geldi!diye konuşuyorlardı Bu sözü duyunca beni bir titreme tuttu Elimde olmadan Allahü Ekberdiye bağırdım Benim tekbîr getirdiğimi gören halam Hâlide binti Hâris bana kızıp dedi fakat:
Allah seni umduğuna kavuşturmasın, elini boş yere çıkarsın? Vallahi sen Mûsâ bin İmrânın geleceğini işitmiş olsaydın bundan fazla sevinmezdin
Ben de ona şöyle karşılık verdim:
Ey hala! Vallahi O, Hz Mûsâ gibi Peygamberdir Mûsâ aleyhisselâmın tevhîd dînindendir Buna neden aleyhinde çıkıyorsunuz?
Ey kardeşimin oğlu! Yahut o Kıyâmete yakın gönderileceği bize bildirilen Peygamber midir?
Evet
Öyleyse sevinmekte haklısın
Dayanamayıp, Resûlullahı bakmak için bulunduğu yere gittim Daha ilk gördüğümde kendi kendime, Bu güzel yüzün sâhibi yalan söyliyemez!dedim Resûlullah halk arasına yerleşik, onlara nasîhat ediyordu Ilk işittiğim hadîsi şerîf şuydu:
Selâmı aranızda yayınız, aç kimseleri doyurunuz, sılai rahm yapınız, yakın akrabalarınızı ziyâret ediniz! Halk Müziği uykuda iken namaz kılınız! Bu Nedenle Cennete selâmetle girersiniz
Daha Sonra bana dönüp sordu:
Sen Medîne âlimi İbni Selâm yok misin?
Evet
Ey Abdulah, Allah için söyle! Tevratta benim vasıflarımı okuyup öğrenmedin mi?
Evet, öğrendim Yâ Resûlallah cenâbı Hakkın sıfatlarını söyler misin?
Resûlullah efendimiz bana İhlâs sûresini okudu
De ki: O Allah birdir Hiçbir şey Onun dengi değildir!meâlindeki âyeti kerîmeyi işitince:
Şehâdet ederim oysa, Allahtan başka ilâh yoktur Sen Onun kulu ve resûlüsün, diyerek îmân ettim
Abdullah bin Selâm Müslüman olduktan sonrasını şöyle anlatıyor:
Müslüman olduktan sonra Resûlullaha dedim ama:
Yâ Resûlallah! Yahûdîler kadar, palavracı, inatçı, zâlim kimse yoktur Hiçbir iftirâdan çekinmezler Şu Anda benim Müslüman olduğumu öğrenirlerse olmadık iftirâ ederler, bunu açıklamadan önce onlara beni sorunuz!
Daha Sonra ben bir perdenin arkasına saklandım Resûlullah bir grup Yahûdîyi çağırdı Onlara sordu:
Aranızdaki Husayn Abdullah bin Selâm nasıl bir kimsedir?
çok büyük bir âlimimizdir Onun gibi şanslı birisi az bulunur O dürüst sözlüdür
Eğer o Müslüman olduysa siz ne dersiniz?
Allah onu böyle birşeyden korusun!
Daha Sonra saklandığım yerden çıkıp dedim oysa:
Ey Yahûdî topluluğu, Allahtan korkunuz! Size geleni kabûl ediniz! Allaha yemîn ederim ancak, siz Resûlullahın adalet Peygamber olduğunu biliyorsunuz Çünkü alâmetleri Tevratta açık olarak yazılıdır Diğer kavimden geldiği için inadınızdan îmân etmiyorsunuz Ben şehâdet ederim fakat, Allahtan diğer ilâh yoktur Ve yeniden şehâdet ederim oysa, Muhammed aleyhisselâm Allahın resûlüdür
Bunun üstüne Yahûdîler:
Bizim en kötümüz budur Aramızda bundan daha fena biri yoktur, deyip olmadık iftirâlar etmeye başladılar Peygamber efendimiz Yahûdîlere dönüp buyurdu ancak:
Birinci şehâdetiniz bize kâfidir, ikincisi ise lüzûmsuzdur
Hz Abdullah anında evine döndü Ailesini ve akrabalarını İslâmiyete davet etti Halası da dâhil hepsi Müslüman oldular
Onun îmân etmesi Yahûdîleri çok kızdırdı Bunun için kendisini sıkıştırmaya başladılar Hattâ Yahûdî âlimlerinden bazıları:
Araplardan peygamber çıkmaz Senin adamın hükümdardır, diyerek, Abdullah bin Selâmı İslâmiyetten vazgeçirmeye kalkıştılarsa da muvaffak olmadılar
Kendisi ile birlikte Salebe bin Saye, Üseyd bin Saye, Esed bin Ubeyd ve bazı Yahûdîler samîmî olarak Müslüman oldular Lakin bazı Yahûdîler dediler ama:
İslâmiyete yalnız bizim kötülerimiz inandı Eğer, onlar hayırlılarımızdan olsalardı, atalarının dînini bırakmazlardı
Bunun üzerine inen âyeti kerîmede meâlen şöyle buyuruldu:
(Onların, Ehli kitabın hepsi bir değildir Ehli kitabın içinde bir cemâat vardır oysa, onlar gece vakitlerinde secdeye kapanarak Allahın âyetlerini okurlar) Ali İmran: 113
Abdullah bin Selâmın îmân ettiğine ve fazîletine Kurânı kerîmin şu âyeti kerîmesinin şehâdet ettiğini müfessîrler ifâde etmektedirler Bu âyeti kerîme meâlen şudur:
(İnkâr edenlere de ancak: Eğer Kurânı kerîm Allah göre gönderilmiş olup da siz inanmayıp inkar ettiyseniz ve İsrailoğullarından bir şâhid Kurânı kerîmi benzerine, Tevrata tarafından bu da Allah kelâmıdır diye şehâdet edip inandı da siz yine de büyüklük taslarsınız, bana söyleyin kendinize yazık etmiş olmaz mısınız? Kuşkusuz Allah zalim milleti dürüst yola eriştirmez) Ahkâf: 10
Tefsîr âlimlerine göre, âyetteki İsrailoğullarından bir şâhid olarak bahsedilen kimse Abdullah bin Selâmdır Çünkü O kendi milletine:
Hz Mûsâya inen Tevratı Allah kelâmı olarak kabûl edip de Hz Muhammedi ve Ona inen Kurânı kerîmi inkâr etmek zulümdür, diyerek Müslüman olmuştur
Abdullah bin Selâm hazretleri, Yahûdî âlimi iken Müslüman olup îmân ile şereflenince, kendini en ince ayrıntısına kadar İslâm dînine verdi Yahûdilerin kendisi hakkında uydurdukları iftirâlara kulak asmadı Kurânı kerîme dört elle sarılıp, Resûlullahı bir gölge gibi takip etmeye başladı Peygamber efendimiz onun hakkında buyurdu ama:
Cennetlik birini görmek istiyen, Abdullah bin Selâma baksın
Bir gün Resûlullahın huzûruna gelip dedi ki:
Yâ Resûlallah, rüyâmda kendimi bir bahçede gördüm Bahçenin içinde demirden bir sırık vardı Direğin bir ucu yerde, bir ucu gökte idi Yukarısında bir kulp, bir çember vardı Bana, Haydi bu direğe çık!denildi Ben de Gücüm yetmezdedim Bunun üzerine yanıma birisi gelerek, sırtımdaki elbiseyi çıkardı Böylece rahatça direğin tepesine çıktım, kulpundan tuttum İyi tut, vazgeçme!diye de tenbîh edildi Böylece direğin kulpu elimde olduğu hâlde uyandım
Peygamber efendimiz rüyâsını şöyle tabîr etti:
Gördüğün bahçe İslâm dînidir Sırık de İslâm dîninin direği, tevhîdidir O kulp da sağlam olan îmândır Sen ölünceye değin İslâm dîni üzere yaşayacaksın!
Diğer bir zamanda Peygamber efendimiz, Eshâbı ile sohbet ederken buyurdu oysa:
Şu kapıdan ilk girecek olan, Cennet ehlinden biridir
Eshâbı kirâm ilgiyle kimin gireceğini beklerken, Abdullah bin Selâmın girdiğini gördüler sonradan bu müjdeli haberi kendisine bildirerek sordular:
Yâ Abdullah, bu dereceye hangi amel ile ulaştın?
Ben güçsüz bir kimseydim En adaleli ümidim, kalb selâmeti yanî kimseye aleyhinde içimde kötülük beslememem ve anlamsız sözleri terk etmemdir bundan başka beni kurtaracağından umutlu olduğum bir amel bilmiyorum
*
Abdullah bin Selâm hazretleri, Eshâbı kirâmdan olup, Ensârın büyüklerindendir Medînedeki Yahûdî Benî Kaynuka kabîlesinden idi Soyu HzYûsüfe dayanıyordu Ana ismi Husayn idi Müslüman olunca Resûlullah efendimiz ona Abdullah ismini verdi
Îmân etmeden önce, Yahûdî âlimlerinden idi Müslüman olması fazla ibretlidir Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlatır:
Babam Yahûdîlerin ileri gelen âlimlerinden idi Bana Tevratı okutur, dindar yetişmem için elinden geleni yapardı Bir gün âhir vakit Peygamberinin alâmetlerini ve yapacağı işleri anlatarak dedi oysa:
Eğer âhir vakit Peygamberi, Hârûn aleyhisselâmın neslinden yanî kendi kavmimizden gelirse inanırım, diğer kavimden gelirse inanmam! Sen de inanma!
Resûlullah efendimiz Medîneye hicret etmeden önce babam vefât etti
Resûlullah efendimiz Medîneye hicretinden önce, Mekkede Peygamberliğini açıkladıktan daha sonra, sıfatlarına ve yaptığı işlere baktım, tıpa tıp babamın anlattıklarına uyuyordu Lakin, kavmimizin ileri gelenleri, sırf Arab kavminden geldi diye Resûlullaha karşı çıkıyorlardı Tevratta bildirilen alâmetler gâyet açıktı
Bir gün Yahûdîlerin hurma bahçelerine gittim Kendi aralarında, Arabların adamı geldi!diye konuşuyorlardı Bu sözü duyunca beni bir titreme tuttu Elimde olmadan Allahü Ekberdiye bağırdım Benim tekbîr getirdiğimi gören halam Hâlide binti Hâris bana kızıp dedi fakat:
Allah seni umduğuna kavuşturmasın, elini boş yere çıkarsın? Vallahi sen Mûsâ bin İmrânın geleceğini işitmiş olsaydın bundan fazla sevinmezdin
Ben de ona şöyle karşılık verdim:
Ey hala! Vallahi O, Hz Mûsâ gibi Peygamberdir Mûsâ aleyhisselâmın tevhîd dînindendir Buna neden aleyhinde çıkıyorsunuz?
Ey kardeşimin oğlu! Yahut o Kıyâmete yakın gönderileceği bize bildirilen Peygamber midir?
Evet
Öyleyse sevinmekte haklısın
Dayanamayıp, Resûlullahı bakmak için bulunduğu yere gittim Daha ilk gördüğümde kendi kendime, Bu güzel yüzün sâhibi yalan söyliyemez!dedim Resûlullah halk arasına yerleşik, onlara nasîhat ediyordu Ilk işittiğim hadîsi şerîf şuydu:
Selâmı aranızda yayınız, aç kimseleri doyurunuz, sılai rahm yapınız, yakın akrabalarınızı ziyâret ediniz! Halk Müziği uykuda iken namaz kılınız! Bu Nedenle Cennete selâmetle girersiniz
Daha Sonra bana dönüp sordu:
Sen Medîne âlimi İbni Selâm yok misin?
Evet
Ey Abdulah, Allah için söyle! Tevratta benim vasıflarımı okuyup öğrenmedin mi?
Evet, öğrendim Yâ Resûlallah cenâbı Hakkın sıfatlarını söyler misin?
Resûlullah efendimiz bana İhlâs sûresini okudu
De ki: O Allah birdir Hiçbir şey Onun dengi değildir!meâlindeki âyeti kerîmeyi işitince:
Şehâdet ederim oysa, Allahtan başka ilâh yoktur Sen Onun kulu ve resûlüsün, diyerek îmân ettim
Abdullah bin Selâm Müslüman olduktan sonrasını şöyle anlatıyor:
Müslüman olduktan sonra Resûlullaha dedim ama:
Yâ Resûlallah! Yahûdîler kadar, palavracı, inatçı, zâlim kimse yoktur Hiçbir iftirâdan çekinmezler Şu Anda benim Müslüman olduğumu öğrenirlerse olmadık iftirâ ederler, bunu açıklamadan önce onlara beni sorunuz!
Daha Sonra ben bir perdenin arkasına saklandım Resûlullah bir grup Yahûdîyi çağırdı Onlara sordu:
Aranızdaki Husayn Abdullah bin Selâm nasıl bir kimsedir?
çok büyük bir âlimimizdir Onun gibi şanslı birisi az bulunur O dürüst sözlüdür
Eğer o Müslüman olduysa siz ne dersiniz?
Allah onu böyle birşeyden korusun!
Daha Sonra saklandığım yerden çıkıp dedim oysa:
Ey Yahûdî topluluğu, Allahtan korkunuz! Size geleni kabûl ediniz! Allaha yemîn ederim ancak, siz Resûlullahın adalet Peygamber olduğunu biliyorsunuz Çünkü alâmetleri Tevratta açık olarak yazılıdır Diğer kavimden geldiği için inadınızdan îmân etmiyorsunuz Ben şehâdet ederim fakat, Allahtan diğer ilâh yoktur Ve yeniden şehâdet ederim oysa, Muhammed aleyhisselâm Allahın resûlüdür
Bunun üstüne Yahûdîler:
Bizim en kötümüz budur Aramızda bundan daha fena biri yoktur, deyip olmadık iftirâlar etmeye başladılar Peygamber efendimiz Yahûdîlere dönüp buyurdu ancak:
Birinci şehâdetiniz bize kâfidir, ikincisi ise lüzûmsuzdur
Hz Abdullah anında evine döndü Ailesini ve akrabalarını İslâmiyete davet etti Halası da dâhil hepsi Müslüman oldular
Onun îmân etmesi Yahûdîleri çok kızdırdı Bunun için kendisini sıkıştırmaya başladılar Hattâ Yahûdî âlimlerinden bazıları:
Araplardan peygamber çıkmaz Senin adamın hükümdardır, diyerek, Abdullah bin Selâmı İslâmiyetten vazgeçirmeye kalkıştılarsa da muvaffak olmadılar
Kendisi ile birlikte Salebe bin Saye, Üseyd bin Saye, Esed bin Ubeyd ve bazı Yahûdîler samîmî olarak Müslüman oldular Lakin bazı Yahûdîler dediler ama:
İslâmiyete yalnız bizim kötülerimiz inandı Eğer, onlar hayırlılarımızdan olsalardı, atalarının dînini bırakmazlardı
Bunun üzerine inen âyeti kerîmede meâlen şöyle buyuruldu:
(Onların, Ehli kitabın hepsi bir değildir Ehli kitabın içinde bir cemâat vardır oysa, onlar gece vakitlerinde secdeye kapanarak Allahın âyetlerini okurlar) Ali İmran: 113
Abdullah bin Selâmın îmân ettiğine ve fazîletine Kurânı kerîmin şu âyeti kerîmesinin şehâdet ettiğini müfessîrler ifâde etmektedirler Bu âyeti kerîme meâlen şudur:
(İnkâr edenlere de ancak: Eğer Kurânı kerîm Allah göre gönderilmiş olup da siz inanmayıp inkar ettiyseniz ve İsrailoğullarından bir şâhid Kurânı kerîmi benzerine, Tevrata tarafından bu da Allah kelâmıdır diye şehâdet edip inandı da siz yine de büyüklük taslarsınız, bana söyleyin kendinize yazık etmiş olmaz mısınız? Kuşkusuz Allah zalim milleti dürüst yola eriştirmez) Ahkâf: 10
Tefsîr âlimlerine göre, âyetteki İsrailoğullarından bir şâhid olarak bahsedilen kimse Abdullah bin Selâmdır Çünkü O kendi milletine:
Hz Mûsâya inen Tevratı Allah kelâmı olarak kabûl edip de Hz Muhammedi ve Ona inen Kurânı kerîmi inkâr etmek zulümdür, diyerek Müslüman olmuştur
Abdullah bin Selâm hazretleri, Yahûdî âlimi iken Müslüman olup îmân ile şereflenince, kendini en ince ayrıntısına kadar İslâm dînine verdi Yahûdilerin kendisi hakkında uydurdukları iftirâlara kulak asmadı Kurânı kerîme dört elle sarılıp, Resûlullahı bir gölge gibi takip etmeye başladı Peygamber efendimiz onun hakkında buyurdu ama:
Cennetlik birini görmek istiyen, Abdullah bin Selâma baksın
Bir gün Resûlullahın huzûruna gelip dedi ki:
Yâ Resûlallah, rüyâmda kendimi bir bahçede gördüm Bahçenin içinde demirden bir sırık vardı Direğin bir ucu yerde, bir ucu gökte idi Yukarısında bir kulp, bir çember vardı Bana, Haydi bu direğe çık!denildi Ben de Gücüm yetmezdedim Bunun üzerine yanıma birisi gelerek, sırtımdaki elbiseyi çıkardı Böylece rahatça direğin tepesine çıktım, kulpundan tuttum İyi tut, vazgeçme!diye de tenbîh edildi Böylece direğin kulpu elimde olduğu hâlde uyandım
Peygamber efendimiz rüyâsını şöyle tabîr etti:
Gördüğün bahçe İslâm dînidir Sırık de İslâm dîninin direği, tevhîdidir O kulp da sağlam olan îmândır Sen ölünceye değin İslâm dîni üzere yaşayacaksın!
Diğer bir zamanda Peygamber efendimiz, Eshâbı ile sohbet ederken buyurdu oysa:
Şu kapıdan ilk girecek olan, Cennet ehlinden biridir
Eshâbı kirâm ilgiyle kimin gireceğini beklerken, Abdullah bin Selâmın girdiğini gördüler sonradan bu müjdeli haberi kendisine bildirerek sordular:
Yâ Abdullah, bu dereceye hangi amel ile ulaştın?
Ben güçsüz bir kimseydim En adaleli ümidim, kalb selâmeti yanî kimseye aleyhinde içimde kötülük beslememem ve anlamsız sözleri terk etmemdir bundan başka beni kurtaracağından umutlu olduğum bir amel bilmiyorum
*