nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDULLAH ELACEMÎ
Evliyânın büyüklerinden İsmi, Şeyh Abdullah elAcemî'dir Doğum târihi bilinmemektedir Haleb civârında Bire yakınındaki Kefertaşe köyünde ikâmet ederdi Tahvilbahçe ile uğraşır, çiftçilik yapardı Üstün hâller ve kerâmetler sâhibi bir zâttı 1242 (H 640) senesinde doğduğu yer olan Kefertaşe köyünde vefât etti Kabri ziyâret mahallidir
Menkıbelerinden bâzıları şöyle nakledilmiştir:
Zamânın sultânı Melîk Zâhir Mücirüddîn, bir defâsında Abdullah elAcemî hazretlerinin köyüne gitmişti Abdullah elAcemî bahçelerde bekçilik yapıyordu Melik onu bir bahçe içinde görüp:
Ey Genç! Bize tatlı bir nar getirdeyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü Melik kesip tadına baktı ve; Bu nar ekşi sen nasıl bekçisin narın ekşisini tatlısını ayırd edemiyorsun?dedi
Abdullah elAcemî kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediği için, ekşisini tatlısını bilmiyordu Melîk'in sözleri üstüne hem üzüldü keza de mahcûb oldu Gidip bir ağacın aşağı namaza durdu ve iki rekat namaz kılıp şöyle duâ etti: Yâ Rabbî bana hangi narın tatlı olduğunu bildir, gidip Melîk'e vereyim
Onun namaz kılışını ve duâ edişini seyreden Melik hayretinden atın üzerinde donakalmıştı Çünkü ağaçlar da onunla secdeye gidiyorlardı Hayatında birincil defa böyle bir halle karşılaşıyordu Hayretle; Ağaçlar! Evet, ağaçlar! O secdeye kapandıkça ağaçlar da secdeye kapandılar! Çağrıda Bulunmak bu genç erenlerden!diyerek atından indi Ayakta durarak Abdullah elAcemî hazretlerine sevgiyle baktı Sonradan koşup ayaklarına kapandı
Abdullah elAcemî hazretleri geri çekilerek böyle yapmasına mânî edinmek isteyince Melik Zâhir; Sen namaz kılarken şu bahçenin bütün ağaçları seninle birlikte secdeye kapandılar Bunun kerametiniz olduğunu anladım Sen mübârek bir kimsesindedi Abdullah elAcemî'nin; Ola Ki hâyâl gördünüzbuyurması üstüne;
Hayır! Vallahi reel gördüm Melik fiilen sizsiniz Biz Melik değil sizlerin hizmetçisiyizdedi
Bu konuşmalardan sonradan Melik Zâhir ona duyduğu yakınlığı daha da artırmak istedi Ona ısınmış, kalbi kaynamıştı:
Benim edebli ve sana lâyık bir kızım var Onu size nikahlamak isterimO; Efendim ben, malı mülkü olmayan, bir garibimcevabını verdi
Fakat Melîk niyetinde kararlı ve çok ısrarlı idi Abdullah elAcemî hazretleri onun bu samîmî ve samimi olarak ricası karşısında teklîfini geri çevirmedi Nikâhları yapıldı
Melik Zâhir saraya gidip durumu hanımına anlatınca o da hoşnut olup, kızının çeyizini düzdü Sonra, kızını sultan kızına lâyık bir şekilde develer yükü çeyizle gönderdi
Düğün alayı Abdullah elAcemî'nin köyüne yaklaşınca haberciler durumu Abdullah Acemî hazretlerine bildirdiler Bu haber üstüne düğün alayını karşıladı Sultanın kızı bir deve üzerinde tahtırevan içinde geliyordu Ardından de katar hâlindeki develer üzerinde yükler dolusu eşyâ vardı Sultanın kızına yaklaşıp; Ey Sultân kızı! Benim hanımım olmayı mâdem fakat kabul ettin, şimdi senden bazı isteklerim var!deyince kız; Evet, buyurun söyleyindedi
O halde derhal, sen üstünde bulunduğun deveden in! Üzerindeki o süslü elbiselerin yerine benim vereceğim şu sâde elbiseyi giy Sonra şuradaki bahçıvan evine girbuyurdu
Kız isteğini gönül rahatlığıyla yerine getirdi
Melik Zâhir ile Abdullah elAcemî hazretlerinin arasında geçen bu hâdise Irak'ta evliyâ bir zât ve talebeleri göre duyulmuştu Ziyâret etmek için Abdullah elAcemî'nin köyüne geldiler
Köye geldiklerinde, Abdullah elAcemî bahçede çalışıyor, bahçenin otlarını topluyordu Gelen ziyâretçi heyetinin reisi Allahü teâlâya duâ etti ve otlara dikkat çekici etti Allahü teâlânın izni ile otlar bir yere toplandı Abdullah elAcemî hazretleri onları karşıladıktan sonradan; Neden böyle yaptınız?diye sordu O zât; Efendim sizin yorulmamanızı, öğüt etmenizi istedimdeyince de;
Biz, böyle olmasını isteseydik, Allahü teâlânın izni ile otlar toplanırdı Lâkin biz alın teri ile lokma yerizdedi ve alnında toplanan terleri sildi Terleri parmaklarından damla damla toprağa döküldü Daha Sonra; Ey bahçemin otları eski bulunduğunuz yere dönünüzdedi Otlar bahçeye yayılıp eski hallerini aldılar
Ziyâretine gelen zât onun yanından ayrılmadı Vefâtına değin hizmetinde ve sohbetinde bulundu *
Evliyânın büyüklerinden İsmi, Şeyh Abdullah elAcemî'dir Doğum târihi bilinmemektedir Haleb civârında Bire yakınındaki Kefertaşe köyünde ikâmet ederdi Tahvilbahçe ile uğraşır, çiftçilik yapardı Üstün hâller ve kerâmetler sâhibi bir zâttı 1242 (H 640) senesinde doğduğu yer olan Kefertaşe köyünde vefât etti Kabri ziyâret mahallidir
Menkıbelerinden bâzıları şöyle nakledilmiştir:
Zamânın sultânı Melîk Zâhir Mücirüddîn, bir defâsında Abdullah elAcemî hazretlerinin köyüne gitmişti Abdullah elAcemî bahçelerde bekçilik yapıyordu Melik onu bir bahçe içinde görüp:
Ey Genç! Bize tatlı bir nar getirdeyince, bulunduğu bahçedeki bir nar ağacından nar koparıp götürdü Melik kesip tadına baktı ve; Bu nar ekşi sen nasıl bekçisin narın ekşisini tatlısını ayırd edemiyorsun?dedi
Abdullah elAcemî kendisine âid olmayan meyvelerden hiç yemediği için, ekşisini tatlısını bilmiyordu Melîk'in sözleri üstüne hem üzüldü keza de mahcûb oldu Gidip bir ağacın aşağı namaza durdu ve iki rekat namaz kılıp şöyle duâ etti: Yâ Rabbî bana hangi narın tatlı olduğunu bildir, gidip Melîk'e vereyim
Onun namaz kılışını ve duâ edişini seyreden Melik hayretinden atın üzerinde donakalmıştı Çünkü ağaçlar da onunla secdeye gidiyorlardı Hayatında birincil defa böyle bir halle karşılaşıyordu Hayretle; Ağaçlar! Evet, ağaçlar! O secdeye kapandıkça ağaçlar da secdeye kapandılar! Çağrıda Bulunmak bu genç erenlerden!diyerek atından indi Ayakta durarak Abdullah elAcemî hazretlerine sevgiyle baktı Sonradan koşup ayaklarına kapandı
Abdullah elAcemî hazretleri geri çekilerek böyle yapmasına mânî edinmek isteyince Melik Zâhir; Sen namaz kılarken şu bahçenin bütün ağaçları seninle birlikte secdeye kapandılar Bunun kerametiniz olduğunu anladım Sen mübârek bir kimsesindedi Abdullah elAcemî'nin; Ola Ki hâyâl gördünüzbuyurması üstüne;
Hayır! Vallahi reel gördüm Melik fiilen sizsiniz Biz Melik değil sizlerin hizmetçisiyizdedi
Bu konuşmalardan sonradan Melik Zâhir ona duyduğu yakınlığı daha da artırmak istedi Ona ısınmış, kalbi kaynamıştı:
Benim edebli ve sana lâyık bir kızım var Onu size nikahlamak isterimO; Efendim ben, malı mülkü olmayan, bir garibimcevabını verdi
Fakat Melîk niyetinde kararlı ve çok ısrarlı idi Abdullah elAcemî hazretleri onun bu samîmî ve samimi olarak ricası karşısında teklîfini geri çevirmedi Nikâhları yapıldı
Melik Zâhir saraya gidip durumu hanımına anlatınca o da hoşnut olup, kızının çeyizini düzdü Sonra, kızını sultan kızına lâyık bir şekilde develer yükü çeyizle gönderdi
Düğün alayı Abdullah elAcemî'nin köyüne yaklaşınca haberciler durumu Abdullah Acemî hazretlerine bildirdiler Bu haber üstüne düğün alayını karşıladı Sultanın kızı bir deve üzerinde tahtırevan içinde geliyordu Ardından de katar hâlindeki develer üzerinde yükler dolusu eşyâ vardı Sultanın kızına yaklaşıp; Ey Sultân kızı! Benim hanımım olmayı mâdem fakat kabul ettin, şimdi senden bazı isteklerim var!deyince kız; Evet, buyurun söyleyindedi
O halde derhal, sen üstünde bulunduğun deveden in! Üzerindeki o süslü elbiselerin yerine benim vereceğim şu sâde elbiseyi giy Sonra şuradaki bahçıvan evine girbuyurdu
Kız isteğini gönül rahatlığıyla yerine getirdi
Melik Zâhir ile Abdullah elAcemî hazretlerinin arasında geçen bu hâdise Irak'ta evliyâ bir zât ve talebeleri göre duyulmuştu Ziyâret etmek için Abdullah elAcemî'nin köyüne geldiler
Köye geldiklerinde, Abdullah elAcemî bahçede çalışıyor, bahçenin otlarını topluyordu Gelen ziyâretçi heyetinin reisi Allahü teâlâya duâ etti ve otlara dikkat çekici etti Allahü teâlânın izni ile otlar bir yere toplandı Abdullah elAcemî hazretleri onları karşıladıktan sonradan; Neden böyle yaptınız?diye sordu O zât; Efendim sizin yorulmamanızı, öğüt etmenizi istedimdeyince de;
Biz, böyle olmasını isteseydik, Allahü teâlânın izni ile otlar toplanırdı Lâkin biz alın teri ile lokma yerizdedi ve alnında toplanan terleri sildi Terleri parmaklarından damla damla toprağa döküldü Daha Sonra; Ey bahçemin otları eski bulunduğunuz yere dönünüzdedi Otlar bahçeye yayılıp eski hallerini aldılar
Ziyâretine gelen zât onun yanından ayrılmadı Vefâtına değin hizmetinde ve sohbetinde bulundu *