Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Abdülvehhab Mütteki Kimdir

Abdülvehhab Mütteki Kimdir

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Abdülvehhab Mütteki hayatı
Abdülvehhab Mütteki hakkında veri

Abdülvehhab Mütteki, Mendev'de doğdu Doğum târihi bilinmemektedir Hindistan'da yetişen meşhûr velîlerden 1592 (H1000) senesinden daha sonra Mekke'de vefât etmiştir Mekke yakınlarındaki Ma'lâh kabristanına defnedildi Babası Şeyh Veliyullah memleketleri Mendev'in ileri gelenlerindendi Başlarından geçen bâzı hâdiseler nedeniyle Burhanpur'a göçtüler Burhanpur'a yerleşmelerinden kısa bir müddet daha sonra babası ve annesi vefât etti

Abdülvehhâb Müttekî, babasının ve annesinin vefâtından daha sonra küçük yaşta kendini ilme verdi İlim öğrenmek için şehir halkı şehir dolaştı Gücerât, Serendip, Dekkan ve Seylan gibi zamânının manâlı ilim merkezlerine gitti Âlimlerden ders aldı Sohbetlerinde bulundu sonradan Mekkei mükerremeye gitti Büyük hadîs âlimi ve evliyânın meşhurlarından olan Şeyh Ali Müttekî hazretlerinin nâmını duymuştu Huzûruna vardı Talebeliğe kabûl edilmesini talep edince, Ali Müttekî onun kim olduğunu sordu Abdülvehhâb da kendini tanıtınca, Ali Müttekî; Baban Veliyullah, benim arkadaşımdır Seni talebeliğe kabûl ettim Istek edersen yanımda kâtip olarak kalbuyurdu

Abdülvehhâb Müttekî kabûl ederek Ali Müttekî'nin huzûrunda yetişmeye başladı Hocasının yazdığı kitapların tashîhlerini ve karşılaştırmalarını yazmakla meşgûl oldu Hocasının eserlerini kâğıda dökmek için görülmemiş derecede çaba ve azim gösterdi On iki bin beytlik bir kitabını on iki gecede yazdı Ali Müttekî hazretleri onu sevip ders ve sohbetlerinde yakın ilgi gösterdi Tasavvufta yetiştirip kemâle erdirdi Abdülvehhâb hocasın husûsî teveccühlerine kavuştu Evliyâlık makâmlarında hâl sâhibi oldu Bir defâsında hocasının; Allah yolunda bulduğum kardeş Abdülvehhâb'dırsözüne mazhar oldu

Ali Müttekî hazretlerine on iki sene hizmet etti Hocası 1567 senesinde vefât edince, ona vekâlet etti İnsanlara Allahü teâlânın emirlerini ve yasaklarını öğretti İlim, amel, hâl, ittibâ', istikâmet, terbiye, sohbet, ifâde, ilim talebesine destek, şefkat, garîp ve fakîrlere kucak açma, insanlara nasîhat, nûrâniyet ve öteki iyilik hususlarında yüksek üstâdının hakîkî vârisi ve sâdık talebesi idi Harameyn halkı, Yemen, Şam ve Mısırlılar, kendisinin üstünlüğünü kabûl edip, sohbetiyle şereflenmek için koştular

Abdülvehhâb Müttekî'yi tanıyan Yemenli bir velî, Mekke ve Medîne halkına bir mektup göndererek; Ey Harameyn halkı! İçinizde Allahü teâlânın nûrunu saçan Abdülvehhâb'ın kıymetini biliniz ve ondan istifâde etmeye bakınızdiye yazmıştır

Yemen'de bilinen ve halk arasında meşhûr olan Seyyid Hâtem, yüksek hâller, kerâmetler sâhibi bir kimseydi Abdülvehhâb Müttekî hazretleri ile görüşmek için yollara düştü ve Mekke'ye geldi Görüşmek için müsade istedi O ise; Kalblerin görüşmesi yeterlidir, bedenen görüşmeye ihtiyaç yokturbuyurdu Seyyid Hâtem; Bu söze bile râzıyımdiyerek geri dönüp, görüşmeden ayrıldı

Abdülvehhâb Müttekî kırk yaşlarında evlendi Eline geçen parayı fakirlere, muhtaçlara, ilim öğrenen talebeye ve dîni İslâm'ın yayılmasına çalışan kimselere dağıtırdı Kendisi için, alacağı kitaplar ve jurnal yiyecek için para ayırırdı Peygamber efendimizi ziyârete gelenlere husûsî muâmele ederdi

Hâfızası fazla adaleli olup, öğrendiğini uzun yıllar unutmazdı Kâmus lügatı ezberinde idi Fıkıh ve hadîs ilminde de böyle idi Arabî âlet ilimlerini de iyi bilirdi Senelerce Haremi şerîfte bu ilimlerin dersini verdi

Bir gün istidrâcdan, müslüman olmayanlarda ve bid'at ehlinde görülen havada uçmak, su üzerinde yüzmek gibi hâllerden laf açılmıştı Buyurdu ancak:

Fâsıklara ve bid'at sâhiplerine de bir güç verilir ve onunla avâmın kalblerini çekebilirler Dinde sağlam olmayanları yoldan çıkarırlar

Buna uygun bir şekilde başından geçen şu hâdiseyi anlattı:

Bir vakit yolculukta bir şehre uğradım Şehrin kâdısı Şâfiî mezhebindeydi İsmi, Abdülazîz'di Dervişleri, yolcuları himâye ederdi Beni de o kıyâfetle görür görmez, yanıma gelip oturdu Konuştuk Şehrinizde sohbet edebileceğimiz sâlih kimseler var mı?dedim Gönül sâhibi bir adam var Çokları ona tabi Lâkin zâhirde bâzı haramları işlediğinden biz onu arayıp sormuyoruzdedi Ertesi gün o adamın olduğu yere gittim Baktım fakat, yüksek bir yerde iki üç kişi ile birlikte oturuyordu Cemâat ise, erkekbayan karışıktı Biz içeri girince; Merhabâdedi Bir müddet sonra kadehler gelip şarap dağıtılmaya başlandı Bana da işâret edip; Haydi sen de içdedi Haramdır, içilmezdedim Ne değin ısrar ettiyse, sözümde durup içmedim İçmezsen bak sana ne yaparımdiye tehdid etti

Sonunda dertli ve karamsar bir hâlde oradan kalktım Arkadaşlarımın yanına geldim Yemek hazırdı Canım yemek yemek istemedi Böylece uykuya daldım Kimseye de başımdan geçeni anlatmadım Rüyâda, ağaçlar, meyveler ve pınarlarla batmış güzel bir bahçe gördüm Yolu dikenli ve sıkıntılıydı Ona gitmek böylece kuvvet göründü Şarap dağıtan adam çıkageldi Elinde şarap kadehi vardı Al bunu iç, seni bu bahçeye götüreyimdedi Rüyâda da, o haramı alıp içmedim Bu esnada uyandım Lâ havle okudum Bana ne oluyor, rüyâda da aynı şeyi gördüm, dedim Kalktım, Resûli ekreme sığındım Tekrar uyudum Bu sefer Peygamber efendimizi gördüm Huzûruna vardım Mübârek elinde asâ, baston vardı Âniden o bid'at sâhibi adam belirdi Resûlullah efendimiz bastonu ona fırlattı O köpek şekline girdi ve Resûlullah'ın huzûrundan kaçtı Peygamberimiz daha sonra bana dönerek; O kaçtı, bir daha bu şehirde duramazbuyurdular Uyandım Abdest alıp, iki rekat namaz kıldım ve şükrettim O adamın olduğu tarafa gittim Gördüm ama, orada hiçbir şey kalmamış Ben gitmeden kaçıp gitmişti Oradakiler; Birkaç saat önce evini yıkıp, buradan toparlanıp gittidediler

Abdülvehhâb Müttekî hazretleri buyurdu oysa;

İlim gıdâ gibidir Ona bir vakit ihtiyaç vardır Faydası da herkesedir

Kendisine dediler ancak:

Tâlibin devamlı zikirde olması lâzımdır, diyorlar Bu nasıl olur?Buyurdu ama:

Uğurlu amelle meşgûl olan, dâimâ zikirdedir Namaz kılmak zikirdir Kur'ân okumak zikirdir Din ilimleri öğretmek ve öğrenmek zikirdir Her uğurlu amel zikirdir

Selefi sâlihînin yolu, çeşitli iyi işleri yapmak, ahlâkını güzelleştirmek ve ilmi yaymaktı

O IHTIYAR HIZIR'DI

Bir gün, Hızır aleyhisselâm hakkında konuşuluyordu Abdülvehhâb Müttekî Şöyle anlattı:

Küçüktüm, Mendev'de meydana çıkan bâzı hâdiseler nedeniyle babamla sahraya çıktık Ama yolumuzu kaybettik Yiyecek ve meşrubat hiçbir şeyimiz yoktu Fazla acıktım Ağlamaya başladım Babam beni teskîn ediyor ve; Sabret ileride gıda vardırdiyordu Fakat bu sözler beni rahatlatmıyordu Bu hâlde iken akşam oldu Arslan ve kurt korkusundan bir ağaca çıkıp, geceyi orada geçirdik Sabahtan gördük ancak, o ağaca yakın bir yerde tatlı su pınarı var Sular şırıl şırıl akıyor Yanında nûr yüzlü bir yaşli oturuyor Bizi görür görmez, koltuğunun altından sıcak ekmek çıkarıp babama verdi Oraya yakın bir köyün yolunu bize gösterdi Ekmekleri yedik O sudan kana kana içtik ve köyün yolunu tuttuk O köye gidip, kuytu ettik Sonra o zâtı ve pınarı görmeyi arzuladık Tekrâr ağacın altına geldik Orada ne o pınar, ne de o zât vardı Şaşıp kaldık Herhâlde o ihtiyar Hızır'dı ve bize yardım için görünmüştü

1) AhbârülAhyâr; s275
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c15, s150
3) HazînetülAsfiyâ; c1, s138,140
4) HadâikülHanefiyye; s392
5) ZâdülMüttekîn fî Sülûki TarîkilYakîn (Abdullahı Dehlevî)
6) Persian Litarature; c2, s979 *
 
858,496Konular
981,888Mesajlar
29,924Kullanıcılar
biliSon üye
Üst Alt