nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
ABDURRAHMÂN BİN ALİ SEKKÂF
Evliyânın meşhurlarından İsmi Abdurrahmân bin Ali bin Ebî Bekr bin Abdurrahmân esSekkâf'tır 1446 (H850) senesinde Terîm şehrinde doğdu 1517 (H923)'de Yemen'de vefât etti Hadîs, kelâm, fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde tanınmış âlimlerdendir İlim tahsîline başlayınca, önce Kur'ânı kerîmi ezberledi Seyyid Muhammed bin Abdurrahmân'dan kırâat ilmini öğrendi Bu ilmin ehline kırâatını, hıfzını dinletti Hem fıkıh ve nahiv ilmine âit kitaplar okuyup, ezberledi Haviyu's Sagîr ve Dîvânı Şeyh Abdullah bin Es'ad elYâfiî'nin çoğunu ezberledi Ezberlediği bu metinleri hocalarına dinletip kontrol ettirdi Babasından, amcası Şeyh Abdullah Ayderûs'dan, meşhûr âlim Sa'd bin Ali'den, meşhûr fıkıh âlimi Şeyh Abdullah bin Abdurrahmân'dan ilim öğrendi Sonradan Yemen'e gidip, tahsîline orada devâm etti Allâme Abdullah bin Ahmed ile Allâme Muhammed bin Ahmed'den ders alıp çeşitli ilimleri öğrendi Bu âlimlerden işittiklerini rivâyet etmek ve eserlerini okutmak da dahil elde etmek üzere icâzet, diploma aldı ve dört yıl Aden'de kaldı Aden'den Zebîd şehrine gitti Orada da Hâfız Yahyâ elÂmirî'den ve Safiyüddîn Ahmed bin Ömer elMeczed'den ilim öğrendi, icâzet aldı Bu tahsîlleri esnasında Hâfız Yahyâ elÂmirî'den Peygamber efendimizin mübârek parmak izlerinin bulunduğu bir mahalli göstermesini ricâ etti O da kabûl edip gösterdi O mahalde parlayan bir nûr gördüler
Abdurrahmân bin Ali Sekkâf, bir elini sürekli kuytu tutar, uygulamak istemezdi Bir defâsında bâzıları ısrarla sebebini sorunca şöyle anlatmıştır:
Peygamber efendimizi övmek için bir kasîde yazdım Daha Sonra dünyâya düşkün olan bâzı kimseleri de methettim Bunun üzerine Peygamber efendimizi rüyâmda gördüm Beni azarlayıp elimi kesmemi emretti Ben de elimi kestim Ebû Bekri Sıddîk (ranh) bana şefâatçi olup, Resûlullah'dan affetmesini diledi Bunun üstüne affetme buyurdular Kestiğim elimi birleştirdim, eskisi gibi oldu Uyandığım vakit elime bir baktım, indirimli ve birleştirilmiş olan yerde bir iz vardı Daha Sonra elini çıkarıp o ısrar edenlere gösterdi Baktılar ki elindeki o izden bir nûr parlıyordu
1475 (H880) senesinde hacca gitti Mekke'de Hâfız esSehavî'den ilim öğrenip rivâyetlerini ve eserlerini nakil hususunda icâzet aldı Hac ve ömre yaptı Kâbe'yi birçok defâ tavâf etti Bu ziyâreti esnasında kendisinde üstün hâller hâsıl oldu, kalbi nûr gibi parladı Sonra Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret için Medîne'ye gitmeye karar verdi Yanında amcasının oğlu vardı Fakat o hasta olması sebebiyle memleketine dönmek istiyor, Ali Sekkâfın da kendisiyle berâber dönmesi için ısrar ediyordu
Bu duruma fazla üzüldü Resûlullah'ın kabri şerîfini ziyâret edemeyeceğim diye derin bir düşünceye daldı
Abdurrahmân bin Ali Sekkâ bu kederli hâli ile Kâbe'yi tavâf ederken, aniden karşısına babası çıktı Ama babası memleketleri Terîm şehrinde idi Bu hâle çok şaşırdı Babası takdire râzı olması gerektiğini hatırlattı O günün gecesinde keza rüyâsında Peygamber efendimizi fark etti Peygamber efendimiz başını okşayıp tebessüm ederek; Bizi ziyâret edememekten dolayı üzüldün Biz senden râzıyız, seni kabûl ettik İlerde bizi çok güzel bir hâlde ziyâret edeceksinbuyurdu
Bu rüyâdan daha sonra büyük bir sevince gark olan Abdurrahmân bin Ali Sekkâf memleketi Terîm'e döndü Büyük bir şevkle babasının derslerine devâm etti Babasının bütün eserlerini okudu Büyük İslâm âlimi İmâmı Gazâlî hazretlerinin İhyâu Ulûmiddîn kitabını babasından bir uçtan bir uca kırk defâ okuyup bitirdi Keza memleketinde bulunan diğer âlimlerden de okudu Din ve edebiyât ilimleri ile tasavvuf ilminde, Arapça'da âlim oldu Tahsîlinin bu safhasından sonra ilk ziyâretinden altı sene daha sonra ikinci defâ hacca ve Peygamber efendimizi ziyârete gittiAden'e ve Zebîd şehrine, oradan da Cidde'ye varınca Muhammed bin Tâhir adında sâlih bir tüccar ona derin saygı gösterip bütün ihtiyâçlarını karşıladı, misâfir etti Hac ibâdetini büyük bir refah içinde yaptıktan sonradan Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret için Medîne yoluna çıktı Altı yıl önce gördüğü rüyâ artık gerçekleşmek üzere idi Medîne'ye yaklaştığı sırada kendisini Medîneli çocuklar âdetleri üzere karşıladılar Yanında yirmi dinar parası vardı Hepsini bu çocuklara dağıttı Sonradan Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret etti İçindeki büyük hasret ateşiyle uzun zamandan beri yanan Ali Sekkâf murâdına ermesi nedeniyle tarife sığmaz bir mutluluk ve mutluluk içinde idi Kavuştuğu bu nîmetten nedeniyle sevinci her lahza bir kat daha artıyordu Bu ziyâreti esnasında anlatılamayacak derecede ve ifâdeye sığmayan hâllere ve nîmetlere, üstün derecelere kavuştu
Medîne'ye vardığı sırada Melik Eşref Kayıtbay'ın yakın adamlarından İbni Zaman adıyla ünlü bir tüccar da Medîne'de idi Tüccar onu görür görmez fazla hürmet ve ikrâmda bulundu Hattâ sayısız mal ve eşyâ armağan etti
Abdurrahmân bin Ali Sekkâf hazretleri ziyâretini tamamlayıp memleketi Terîm'e döndü Bu dönüşünde akrabâları ve memleketin ahâlisi onu büyük bir derin saygı ile karşıladı Halk onun sohbetine ve derslerine toplandılar O da insanlara ilmi ve mârifeti yudum yudum sundu Derslerinde velîlerin yazdığı kitapları ve bilhassa İhyâu Ulûmiddîn adlı eseri okuturdu Hadîs ilminde de âlim olup tâliplere ders verirdi Bütün hallerinin İslâmiyete yerinde olması husûsunda büyük bir titizlik gösterirdi Az yer, eksik uyur, eksik konuşurdu Fakirleri, garibleri, yetimleri, zayıfları gözetir, yardım ederdi Pekçok âlim ve velî onu methetmiştir
Hadîs âlimlerinden ve Gurer kitabının müellifi Muhammed bin Ali şöyle anlatmıştır:
Rüyâmda bana Abdurrahmân Sekkâf'ın üstün hallerini, hoş hasletlerini söyleyip çok methettiler Sabahleyin yanına gittim, kendi kendime hatırımdan; Keşf ve kerâmet sâhibi ise ben daha söylemeden gördüğüm rüyâdan haber verirdiye geçirdim
Evine yaklaşınca onu kapı önünde bekler gördüm Beni görür görmez gülümseme edip, akşam gördüğüm rüyâyı anlattı
Abdurrahmân bin Ali Sekkâf'ın vefâtından sonradan kabrini ziyâret ettiğim vakit Kur'ânı kerîm okurdum Bu sırada bir yanlışım çıksa ya da bir yer unutsam, kabirden gelen bir ses doğrusunu bildirirdi
Terîm Sultânı Muhammed bin Ahmed ile Şahar Sultânı arasında harb oldu Abdurrahmân bin Ali, Terîm Sultânının muzaffer olacağını haber verdi Dediği gibi oldu
Abdurrahmân bin Ali'nin sevdiklerinden biri vefât etti Definden sonradan, telkîn için kabrin başında durdu Bir müddet sonradan ayrıldı Bulunanlar, telkîn vermeme sebebini sordular Buyurdu oysa: Her kişinin telkîne ihtiyâcı vardır Lâkin bana bunun ihtiyâcı olmadığı bildirildi
Abdurrahmân bin Ali, bir gün Mervân Mescidinde talebelerine ders okuturken, mescidin bir kenârına bir şeyin düştüğü görüldü Oradakilerden birine; Git, o düşen şeyi getir!buyurdu
O birey, düşen şeyi getirdi Bu, üzeri mühürlenmiş bir zarf idi Zarfı açıp içindekini okudu Sonra bir kâğıda cevâbını yazıp; Bunu, gelen mektubun düştüğü yere bırakınbuyurdu Oraya koydular
Eksik sonradan bir kuş gelip, o mektubu aldı gitti Talebeleri sebebini sordular O da;
Sevdiğimiz Muhammed Ba'bâd bize haber göndermiş Biz de cevâbını yazdıkbuyurdu *
Evliyânın meşhurlarından İsmi Abdurrahmân bin Ali bin Ebî Bekr bin Abdurrahmân esSekkâf'tır 1446 (H850) senesinde Terîm şehrinde doğdu 1517 (H923)'de Yemen'de vefât etti Hadîs, kelâm, fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde tanınmış âlimlerdendir İlim tahsîline başlayınca, önce Kur'ânı kerîmi ezberledi Seyyid Muhammed bin Abdurrahmân'dan kırâat ilmini öğrendi Bu ilmin ehline kırâatını, hıfzını dinletti Hem fıkıh ve nahiv ilmine âit kitaplar okuyup, ezberledi Haviyu's Sagîr ve Dîvânı Şeyh Abdullah bin Es'ad elYâfiî'nin çoğunu ezberledi Ezberlediği bu metinleri hocalarına dinletip kontrol ettirdi Babasından, amcası Şeyh Abdullah Ayderûs'dan, meşhûr âlim Sa'd bin Ali'den, meşhûr fıkıh âlimi Şeyh Abdullah bin Abdurrahmân'dan ilim öğrendi Sonradan Yemen'e gidip, tahsîline orada devâm etti Allâme Abdullah bin Ahmed ile Allâme Muhammed bin Ahmed'den ders alıp çeşitli ilimleri öğrendi Bu âlimlerden işittiklerini rivâyet etmek ve eserlerini okutmak da dahil elde etmek üzere icâzet, diploma aldı ve dört yıl Aden'de kaldı Aden'den Zebîd şehrine gitti Orada da Hâfız Yahyâ elÂmirî'den ve Safiyüddîn Ahmed bin Ömer elMeczed'den ilim öğrendi, icâzet aldı Bu tahsîlleri esnasında Hâfız Yahyâ elÂmirî'den Peygamber efendimizin mübârek parmak izlerinin bulunduğu bir mahalli göstermesini ricâ etti O da kabûl edip gösterdi O mahalde parlayan bir nûr gördüler
Abdurrahmân bin Ali Sekkâf, bir elini sürekli kuytu tutar, uygulamak istemezdi Bir defâsında bâzıları ısrarla sebebini sorunca şöyle anlatmıştır:
Peygamber efendimizi övmek için bir kasîde yazdım Daha Sonra dünyâya düşkün olan bâzı kimseleri de methettim Bunun üzerine Peygamber efendimizi rüyâmda gördüm Beni azarlayıp elimi kesmemi emretti Ben de elimi kestim Ebû Bekri Sıddîk (ranh) bana şefâatçi olup, Resûlullah'dan affetmesini diledi Bunun üstüne affetme buyurdular Kestiğim elimi birleştirdim, eskisi gibi oldu Uyandığım vakit elime bir baktım, indirimli ve birleştirilmiş olan yerde bir iz vardı Daha Sonra elini çıkarıp o ısrar edenlere gösterdi Baktılar ki elindeki o izden bir nûr parlıyordu
1475 (H880) senesinde hacca gitti Mekke'de Hâfız esSehavî'den ilim öğrenip rivâyetlerini ve eserlerini nakil hususunda icâzet aldı Hac ve ömre yaptı Kâbe'yi birçok defâ tavâf etti Bu ziyâreti esnasında kendisinde üstün hâller hâsıl oldu, kalbi nûr gibi parladı Sonra Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret için Medîne'ye gitmeye karar verdi Yanında amcasının oğlu vardı Fakat o hasta olması sebebiyle memleketine dönmek istiyor, Ali Sekkâfın da kendisiyle berâber dönmesi için ısrar ediyordu
Bu duruma fazla üzüldü Resûlullah'ın kabri şerîfini ziyâret edemeyeceğim diye derin bir düşünceye daldı
Abdurrahmân bin Ali Sekkâ bu kederli hâli ile Kâbe'yi tavâf ederken, aniden karşısına babası çıktı Ama babası memleketleri Terîm şehrinde idi Bu hâle çok şaşırdı Babası takdire râzı olması gerektiğini hatırlattı O günün gecesinde keza rüyâsında Peygamber efendimizi fark etti Peygamber efendimiz başını okşayıp tebessüm ederek; Bizi ziyâret edememekten dolayı üzüldün Biz senden râzıyız, seni kabûl ettik İlerde bizi çok güzel bir hâlde ziyâret edeceksinbuyurdu
Bu rüyâdan daha sonra büyük bir sevince gark olan Abdurrahmân bin Ali Sekkâf memleketi Terîm'e döndü Büyük bir şevkle babasının derslerine devâm etti Babasının bütün eserlerini okudu Büyük İslâm âlimi İmâmı Gazâlî hazretlerinin İhyâu Ulûmiddîn kitabını babasından bir uçtan bir uca kırk defâ okuyup bitirdi Keza memleketinde bulunan diğer âlimlerden de okudu Din ve edebiyât ilimleri ile tasavvuf ilminde, Arapça'da âlim oldu Tahsîlinin bu safhasından sonra ilk ziyâretinden altı sene daha sonra ikinci defâ hacca ve Peygamber efendimizi ziyârete gittiAden'e ve Zebîd şehrine, oradan da Cidde'ye varınca Muhammed bin Tâhir adında sâlih bir tüccar ona derin saygı gösterip bütün ihtiyâçlarını karşıladı, misâfir etti Hac ibâdetini büyük bir refah içinde yaptıktan sonradan Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret için Medîne yoluna çıktı Altı yıl önce gördüğü rüyâ artık gerçekleşmek üzere idi Medîne'ye yaklaştığı sırada kendisini Medîneli çocuklar âdetleri üzere karşıladılar Yanında yirmi dinar parası vardı Hepsini bu çocuklara dağıttı Sonradan Peygamber efendimizin kabri şerîfini ziyâret etti İçindeki büyük hasret ateşiyle uzun zamandan beri yanan Ali Sekkâf murâdına ermesi nedeniyle tarife sığmaz bir mutluluk ve mutluluk içinde idi Kavuştuğu bu nîmetten nedeniyle sevinci her lahza bir kat daha artıyordu Bu ziyâreti esnasında anlatılamayacak derecede ve ifâdeye sığmayan hâllere ve nîmetlere, üstün derecelere kavuştu
Medîne'ye vardığı sırada Melik Eşref Kayıtbay'ın yakın adamlarından İbni Zaman adıyla ünlü bir tüccar da Medîne'de idi Tüccar onu görür görmez fazla hürmet ve ikrâmda bulundu Hattâ sayısız mal ve eşyâ armağan etti
Abdurrahmân bin Ali Sekkâf hazretleri ziyâretini tamamlayıp memleketi Terîm'e döndü Bu dönüşünde akrabâları ve memleketin ahâlisi onu büyük bir derin saygı ile karşıladı Halk onun sohbetine ve derslerine toplandılar O da insanlara ilmi ve mârifeti yudum yudum sundu Derslerinde velîlerin yazdığı kitapları ve bilhassa İhyâu Ulûmiddîn adlı eseri okuturdu Hadîs ilminde de âlim olup tâliplere ders verirdi Bütün hallerinin İslâmiyete yerinde olması husûsunda büyük bir titizlik gösterirdi Az yer, eksik uyur, eksik konuşurdu Fakirleri, garibleri, yetimleri, zayıfları gözetir, yardım ederdi Pekçok âlim ve velî onu methetmiştir
Hadîs âlimlerinden ve Gurer kitabının müellifi Muhammed bin Ali şöyle anlatmıştır:
Rüyâmda bana Abdurrahmân Sekkâf'ın üstün hallerini, hoş hasletlerini söyleyip çok methettiler Sabahleyin yanına gittim, kendi kendime hatırımdan; Keşf ve kerâmet sâhibi ise ben daha söylemeden gördüğüm rüyâdan haber verirdiye geçirdim
Evine yaklaşınca onu kapı önünde bekler gördüm Beni görür görmez gülümseme edip, akşam gördüğüm rüyâyı anlattı
Abdurrahmân bin Ali Sekkâf'ın vefâtından sonradan kabrini ziyâret ettiğim vakit Kur'ânı kerîm okurdum Bu sırada bir yanlışım çıksa ya da bir yer unutsam, kabirden gelen bir ses doğrusunu bildirirdi
Terîm Sultânı Muhammed bin Ahmed ile Şahar Sultânı arasında harb oldu Abdurrahmân bin Ali, Terîm Sultânının muzaffer olacağını haber verdi Dediği gibi oldu
Abdurrahmân bin Ali'nin sevdiklerinden biri vefât etti Definden sonradan, telkîn için kabrin başında durdu Bir müddet sonradan ayrıldı Bulunanlar, telkîn vermeme sebebini sordular Buyurdu oysa: Her kişinin telkîne ihtiyâcı vardır Lâkin bana bunun ihtiyâcı olmadığı bildirildi
Abdurrahmân bin Ali, bir gün Mervân Mescidinde talebelerine ders okuturken, mescidin bir kenârına bir şeyin düştüğü görüldü Oradakilerden birine; Git, o düşen şeyi getir!buyurdu
O birey, düşen şeyi getirdi Bu, üzeri mühürlenmiş bir zarf idi Zarfı açıp içindekini okudu Sonra bir kâğıda cevâbını yazıp; Bunu, gelen mektubun düştüğü yere bırakınbuyurdu Oraya koydular
Eksik sonradan bir kuş gelip, o mektubu aldı gitti Talebeleri sebebini sordular O da;
Sevdiğimiz Muhammed Ba'bâd bize haber göndermiş Biz de cevâbını yazdıkbuyurdu *