Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Acı Çekmek = Psikolojik Bozukluk, Denklemi Yanlış

Acı Çekmek = Psikolojik Bozukluk, Denklemi Yanlış
0
116

makaleci

FD Üye
Katılım
Ocak 14, 2020
Mesajlar
87,772
Etkileşim
8
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
68


Psikologa giden insanlardan bazıları “aslında belli bir neden yok” diyerek, bazıları ise sağlam gerekçelerine tutunarak gelir. Neden, her ne olursa olsun, terapinin ana ekseni, dış koşulları değiştirmek değildir. Koşullar ile ilgili yapılabilecekler, çevreyi düzenleme, problem çözme becerisi elbette bu alanın içindedir ancak asıl değişim ve gelişim çevrenin ve acı verici kaynakların yapılandırılması ile değil kişinin iç kaynaklarının yapılandırılması ile gerçekleştirilir. “Depremde göçük altında kaldım terapist buna ne yapabilir?”, “Annemi kaybettim, konuşarak ne değişecek ki?”, “Eşim aldattı, psikolog ancak dinleyebilir, yaşamadan bilemez” gibi yaklaşımlar sorunun tam olarak ne olduğunu belirleyememekten ve terapinin neye hizmet edeceğini bilememekten gelir.

Elbette çoğu çok zaman psikolojimizi etkileyecek sağlam gerekçelerimiz olabilir. Psikolog, ne annenizi geri getirebilir, ne de sizi depremden önceye götürebilir. ancak acınızın psikolojik rahatsızlığa döndüğü dönemece müdahale edebilir. Acı=psikolojik bozukluk değildir. Eğer haklı ve uygun dozdaki üzüntünüzün süresi uzadı, dozu arttı, işlevinizi bozdu ve etkisi kendilik değeri gibi başka alanlara da yayıldıysa anne kaybı veya depremin acısından öteye uzanan ve terapiyi ilgilendiren bir şeyler tetiklenmiş demektir. Terapi, duruma uygun acınızı bir kenarda bırakır, fazlasını atar, kalanı ile barışık olup onu da bir gelişime dönüştürmenizi amaçlar. Acılarımızın iki uçlu etkisi vardır. Acıyı algılama ve onunla ilişki kurma biçimimiz, bizim onun ilerleten mi, yoksa gerileten ucunda mı olup olmayacağımızı belirler. Hastalık da dahil, her deneyim birer hayat malzemesidir ve onu nasıl kullanacağımızı bildiğimizde güzel binalar inşa edilebilir.

Sonuç olarak psikolog, dinleyerek veya konuşarak çözen kurtarıcı; hastalık, acı çekmekle aynı anlama gelen durum; hasta, terapi sürecinde hiçbir etkisi ve payı olmayan kişi; iyilik hali, bütün hüzünlerden kurtulma ve kaygılanmama garantisi; mutluluk ise bize altın tepside sunulabilecek ve her daim aktif olması gereken bir duygu değildir. Belki de bütün bu inançlarımız tam da hastalığımıza neden olanlar ile ortak bir kökte birleşmektedir. Belki de günlük hayatımızda da başımıza iş açan, “ötekilerin kurtaracı ya da düşman”, “mutluluğun dışarıdan sunulan” “acının kabul edilemeyen” bir şey olduğuna dair inançlarımızda saklıdır.


 

Similar threads

“Psikoterapi”nin ne ifade ettiği Türkiye’de henüz tam anlaşılmamış, psikoloji ve psikiyatri gibi kavramlarla karıştırılmaktadır. Psikoterapi; çocuklara, ergenlere, yetişkinlere, çiftlere ve ailelere yönelik uygulanabilmektedir. Birbirinden farklı psikoterapi uygulamaları vardır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
48
Bilişsel davranışçı terapi, psikoloji ve psikopataloji (ruhsal rahatsızlıklar) alanındaki bilimsel bulgulara dayalı olarak geliştirilmiş, bilimsel ilkelerin psikoterapi alanına uygulanmasıyla ortaya çıkmış çağdaş bir psikoterapidir. Bireylerin günlük yaşamlarında üstesinden gelemedikleri...
Cevaplar
0
Görüntüleme
145
Cinsellik uyarılma, plato, orgazm ve çözülme olmak üzere 4 temel aşamadan oluşur. Cinsel sorunlar ise bu dört aşamanın birinde ya da bir kaçında ortaya çıkan aksamalar olarak tanımlanır. Cinsel yanıt evreleri dışında cinsel ağrı bozuklukları ve vajinismus da cinsel işlev bozuklukları...
Cevaplar
0
Görüntüleme
96
Manuel terapi yöntemlerini bilimsel olarak ele alan, uygulama teknikleri ve etkilerini güncel bilgiler ışığında araştıran ve açıklayan tıp bilimine manuel tıp denir. Manuel tıp, tıp bilimi ve sanatı kadar eskiye dayanır. Antik çağlardan beri ‘ellerin kullanımı’ tanı koymaya ve tedavi etmeye...
Cevaplar
0
Görüntüleme
110
Tarih boyunca insanların sosyal ortamda anksiyete yaşamaları araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Ancak bu tür anksiyeteye verilen adıyla “sosyal anksiyete” tanımı ilk defa, insanların diğerleri tarafından dikkatle izlendiklerini düşündükleri ya da performans sergilemeleri gereken durumlarda...
Cevaplar
0
Görüntüleme
132
858,496Konular
982,349Mesajlar
30,213Kullanıcılar
vitaliySon üye
Üst Alt