iltasyazilim
FD Üye
Adıyaman Örf Ve Adetleri,
Adıyamanın Örf Ve Adetleri nelerdir,
Adıyamanın Gelenekleri Örf Ve Adetleri
Adıyamanın Örf Ve Adetleri
Adıyaman ili mağara devrinden itibaren günümüze kadar farklı alanlara yönlendirilmiş medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir fazla kültürün yoğrulup özleştiği; sözü, giyimi,kuşamı, oyunu, düğünü, ve hayatın farklı alanlara yönlendirilmiş dönemleriyle (doğum,evlenme,vefat) ilgili adet ve inançları, misafirperverliği insan sevgisi dünya görüşü , hayat felsefesi, halısı, kilimi, cicimi, heybesi ile zengin bir yaşamış halk kültürüne sahiptir
Folklor açısından bilimsel alan araştırmalarına konu olabilecek birikime sahip, birçok yerde rastlanmayacak dek benzersiz ve varlıklı kültürel değerler hazinesi olan Adıyaman ili günümüze dek ayrıntılı tatmin edici bir çalışmaya konu olmamıştır Ancak bilimsel araştırmalar için bir ön çalışma başlatılmış bulunmaktadır
Türk ve tanıdık olmayan bilim adamlarının yapmış olduğu kazıbilimsel kazılar neticesinde elde edilen bilgiler doğrultusunda milattan önceki dönemlerde bile insanların yaşadığı varlıklı medeniyetlerin varlığını kanıtlayan Pirin Mağaraları ve günümüze kadar imha olmadan gelebilen tarihi eserleri ile insanlık tarihi ve kültürü açısından açık hava müzesi hususiyetini haizdir Folklorumuzun bugüne gelişinde bu yapının kuşkusuz etkisi vardır
Teknolojinin ilerlemesi ve iletişim araçlarının gelişip yaygınlaşması ile kültürlerin daha süratli kaynaşması ve değişmesi aralarında sıkı bir senet vardır Bu kaynaşma ve başkalaşım sürecini, Adıyaman İlinin folklorik bir çok unsurlarında da bakmak mümkündür Bu değişime giyimkuşam, örf, adet, gelenek ve göreneklerin yanı sıra değer yargılarında da rastlamaktayız
HARFANA
Adıyamana komşu olan illerde Sıra Geceside denilen HARİFANEsözlükte:Esnafca herkes kendi masrafını hissesine düşeni atamak suretiyle ortaklıkla yapılandemektir
Adıyaman'da ise; Esnaf içinden guruplarca icra edilen bir program olup, Osmanlı döneminde kurulan Ahilik teşkilatının üyeleri olan esnafın, koşuşturmakla geçen bir haftanın yorgunluğunu ve stresini atmak için kafadengi dost gruplarının kendi çaplarında hafta sonları pazar akşamında icra ettikleri bir eğlencenin adıdır
ADIYAMAN'DA HARFANA ŞU ŞEKİLDE YAPILIR:
Ilk Kez bu toplantı yalnızca erkekler aralarında olur ve her hafta bir kişinin evinde yapılırdıEv sahibi, misafirlerine kahve ve ardın da akarsu ikramında bulunarak muhabbete antre için ısınma hamlesini başlatmış olurduMuhabbet koyulaştıkça arada sesi güzel olanlar gazeller okur, maniler söyler, yanık türküler, uzun havalar ve şiirler okunurduBaşta Yüzük Oyunuelde etmek üzere Yok dememeoyunu gibi oyunlar oynanır, hikaye ve masallar anlatılır(Hikaye ve masal anlatımına HEKET SÖLEMEHdenilirdi) Cenk kitaplarından ve öteki mevcut olan kitaplardan iddia(konu)ler okunur ve cemaat büyük bir dikkatle dinlerdi Bu da eğitimin bir parçası olarak görülürdü Çünkü konuk ve toplum adabı, sözün söylenme biçimi, yeri ve zamanı gibi sosyal olayların yaşanarak öğretilip ve öğrenildiği mekanlar durumundaydı
Bütün bu sohbetler ve oyunlar aralarında ağızlar boş durmaz; Leblebi ve ceviz gibi çerez, bastık(pestil), kesme, kuru üzüm gibi kuru yemişler ikram edilirdiYemek olarak, sohbetin bir bölümünde Etli Köfte ham köfteikram edilir, tatlı olarak da gedeyif (Kadayıf), paklavya (Baklava), sedır'ezem sucığı, tene hevlası)Helva), topa hevlası, şıllik (hamur işi tatlı) gibi tatlılardan her konut kendi imkanları ölçüsünde ikramda bulunurdu
Eğer laf konusu harfana ekibi alkol kullanan kişilerden oluşuyorsa, yiyecek ve içecekler arasına alkol ile olması gerekenler yapılır ve yine saz ve söz'e bol bol yer verilirdiHarfana dediğimiz bu hafta sonu (Pazar günü) eğlencesi o gecenin sabahtan vaktine dek sürekli devam ederdiSöz konusu gecede adı geçen oyunlardan Yüzük Oyunuşu şekilde oynanırdı:
Harfana'ya iştirak eden kişi sayısınca anlamsız kahve fincanı bir tabağın içine zıt çevrilmiş ve içlerinden bir tanesinin içine yüzük konulmuş şekilde getirilir, cümbür cemaat bir tanesini açar, kimin fincanının altında yüzük bulunursa o birey O gecenin masraflarını karşılamacezasına çarptırılıdı
YOK DEME OYUNU:
Yeniden harfanaya katılan kişiler biri birlerine değişik ve karmakarışık sorular sorarlar Bu sorulara karşılık olarak Evet, he vs gibi ifadeler kullanabilirler ama, bunların yerine Yok(Hayır) kim derse işte o kişiye de gecenin masraflarını karşılama cezası verilirdi
HIDIRELLEZ
Hızır ve İlyas (as)'ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan, miladi takvime kadar 6 Mayıs, Rûmî takvime tarafından ise 23 Nisan'a rastlayan güne bahşedilen isimdirSöz konusu günde, Hızır ve İlyas (as) buluşarak sohbet ederler Ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği neşeyle baskı bulurlardı
Hızır(as)'nın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yere yeşillikler çıkar, çorak yerler çiçeklere bezenirdi İşte bu olaya dayanarak, insanlar zamanla bu günlerde buluşup, Hızır ve İlyas (as)'ın geleneğini sürdürmek amacı ile özel anma ve dua günleri tertip eder olmuşlarOysa bu, zamanla asli hüviyetinden çıkarılarak, günümüzde olan şekliyle HIDIRELLEZ adını almıştır
Günümüzde kullanılan manası ise, insanların kıştan kurtuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden kullanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan, düğün, sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adakta yeralma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen bahar bayramı inancıdır fakat; bu cins bir inanç sonradan ortaya çıkmıştır
Adıyaman merkezinde kutlanılan bahar bayramının adı, SULTAN NAVRIZIveya SEHREdirKutlama tarihi de, Rûmî takvime göre 6 Mart, Milâdî takvime göre ise 21 Mart günüdürSultan Navrızıkutlamaları için şehrin iki farklı mekanı kullanılmaktaydı Bunlardan birincisi ve en topluluk olanı, şimdiki Devlet Hastanesinin Kuzey tarafında, Karadağ'a yakın NAKIBIN HAVIZIdenen düz, yeşil, su ve ufak bir havuzun bulunduğu açık bir alandı
İkinci mekan ise, bugünkü Atatürk Kent stadının Güney tarafında bulunan YEDİ GARDAŞadındaki ziyaretin bulunduğu mekandıSöz konusu gün gelmezden bir hafta10 gün öncesinden hazırlıklara başlanır, çiğ köfte (Etli Köfte) için et siparişleri kasaba bir hafta 10 gün öncesinden verilirdi Çünkü o günün öğle yemeğinde derhal herkes ham köfte yapacağından, köftelik et'e talep fazla olmaktaydı
SEHRE'ye gitmezden bir akşam önce, konut halkının daha önceden suda ıslattığı nohutları ekmek sacının (tandırın) iç kısmında ateşte kavurur, bu kavrulmuş nohutlar çerez olarak alt etmek için hazırlanırdıSEHRE'de sabahleyin kahvaltısında yenilmesi için bir hamur işi olan BEKMEZLİ TAPLAMAyapar hazırlarlardıHazırlanan nevaleler sepetlerle, torbalarla ve bez sofralarla çıkınlar yapılarak davet yerine taşınırdı
Eğer bu günü kutlayanlar içinde nişanlı bir kız varsa, kızın ailesi o günün ağır yemeklerinden olan pirinç pilavı ve Bekmezli Taplama mutlaka yapar, damat tarafı da gelin olacak kızın boynuna bir elbiselik bez atarlar Halk Müziği aralarında buna Gelinin boynuna top atmadenirdiAyrıca bekar gençler için de bu gün fazla önemli idi Çünkü bu gençler, kazanç, gizliden gizliye ideallerine tarafından bir kız bakıp beğenmeye çalışırlar, nişanlı olan gençler de, uzak nişanlılarını süzmeye çalışırlardı
O gün millet yemek olarak, sabahtan kahvaltısına bekmezli taplama, öğle yemeğine günün vazgeçilmezi olan etli köfte ilk olarak olmak üzere, kavırmalı küfte, ö'r küfte, sovuh küfte, guzı sümıdı küftesi, mercimeklı küfte, karıştırmalı aş gibi yemeklerin yanısıra; ne'necük, yarpız, çıldırım, gazayağı, ebekömeci gibi otlarla yapılan MANCAlar, yani salata çeşitleri yapar, ayran ile birlikte yeriçerlerHerkes yapmış olduğu yemeklerden birbirlerine ikram eder, bu şekilde tatlı bir şenlik havası yaşanırdı
Baharın habercisi olan NAVRUZ ÇİÇEĞİni toplamak için, gençler dağlara tırmanır, topladıkları navrızları da önceden ikiye yarmış oldukları bir çubuğun arasına dikkatle dizer, öylece getirirlerdi Kimi satar, kimisi yer ve ikram ederdi Kimileri yine benzer şekilde, ellerinde bıçaklar ya da ucu sivri çubuklarla kenger toplarlardı
Karnını doyuran Ya yiyip yatmalı, ya da yedi adım atmalıAtasözü gereğince, veya Ekmek hıdır, yi gudurveciz sözünde belirtildiği gibi kimi emrindeki kazanç yatar, kimileri de Hümbek, pabıç çarpmaca, çırçımba, elım, üç adım, gırcik, top yandı, birliğim birlik, (Kırtına) gülle, ip hoplama, çızğı, çelikçomah gibi oyunlara dalar giderlerdiAkşam güneş batımına doğru, fazla karanlık olmadan, daha fazla olarak herkes, günün tatlı yorgunluğu içinde tek tek evlerine dönerlerdi *
Adıyamanın Örf Ve Adetleri nelerdir,
Adıyamanın Gelenekleri Örf Ve Adetleri
Adıyamanın Örf Ve Adetleri
Adıyaman ili mağara devrinden itibaren günümüze kadar farklı alanlara yönlendirilmiş medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir fazla kültürün yoğrulup özleştiği; sözü, giyimi,kuşamı, oyunu, düğünü, ve hayatın farklı alanlara yönlendirilmiş dönemleriyle (doğum,evlenme,vefat) ilgili adet ve inançları, misafirperverliği insan sevgisi dünya görüşü , hayat felsefesi, halısı, kilimi, cicimi, heybesi ile zengin bir yaşamış halk kültürüne sahiptir
Folklor açısından bilimsel alan araştırmalarına konu olabilecek birikime sahip, birçok yerde rastlanmayacak dek benzersiz ve varlıklı kültürel değerler hazinesi olan Adıyaman ili günümüze dek ayrıntılı tatmin edici bir çalışmaya konu olmamıştır Ancak bilimsel araştırmalar için bir ön çalışma başlatılmış bulunmaktadır
Türk ve tanıdık olmayan bilim adamlarının yapmış olduğu kazıbilimsel kazılar neticesinde elde edilen bilgiler doğrultusunda milattan önceki dönemlerde bile insanların yaşadığı varlıklı medeniyetlerin varlığını kanıtlayan Pirin Mağaraları ve günümüze kadar imha olmadan gelebilen tarihi eserleri ile insanlık tarihi ve kültürü açısından açık hava müzesi hususiyetini haizdir Folklorumuzun bugüne gelişinde bu yapının kuşkusuz etkisi vardır
Teknolojinin ilerlemesi ve iletişim araçlarının gelişip yaygınlaşması ile kültürlerin daha süratli kaynaşması ve değişmesi aralarında sıkı bir senet vardır Bu kaynaşma ve başkalaşım sürecini, Adıyaman İlinin folklorik bir çok unsurlarında da bakmak mümkündür Bu değişime giyimkuşam, örf, adet, gelenek ve göreneklerin yanı sıra değer yargılarında da rastlamaktayız
HARFANA
Adıyamana komşu olan illerde Sıra Geceside denilen HARİFANEsözlükte:Esnafca herkes kendi masrafını hissesine düşeni atamak suretiyle ortaklıkla yapılandemektir
Adıyaman'da ise; Esnaf içinden guruplarca icra edilen bir program olup, Osmanlı döneminde kurulan Ahilik teşkilatının üyeleri olan esnafın, koşuşturmakla geçen bir haftanın yorgunluğunu ve stresini atmak için kafadengi dost gruplarının kendi çaplarında hafta sonları pazar akşamında icra ettikleri bir eğlencenin adıdır
ADIYAMAN'DA HARFANA ŞU ŞEKİLDE YAPILIR:
Ilk Kez bu toplantı yalnızca erkekler aralarında olur ve her hafta bir kişinin evinde yapılırdıEv sahibi, misafirlerine kahve ve ardın da akarsu ikramında bulunarak muhabbete antre için ısınma hamlesini başlatmış olurduMuhabbet koyulaştıkça arada sesi güzel olanlar gazeller okur, maniler söyler, yanık türküler, uzun havalar ve şiirler okunurduBaşta Yüzük Oyunuelde etmek üzere Yok dememeoyunu gibi oyunlar oynanır, hikaye ve masallar anlatılır(Hikaye ve masal anlatımına HEKET SÖLEMEHdenilirdi) Cenk kitaplarından ve öteki mevcut olan kitaplardan iddia(konu)ler okunur ve cemaat büyük bir dikkatle dinlerdi Bu da eğitimin bir parçası olarak görülürdü Çünkü konuk ve toplum adabı, sözün söylenme biçimi, yeri ve zamanı gibi sosyal olayların yaşanarak öğretilip ve öğrenildiği mekanlar durumundaydı
Bütün bu sohbetler ve oyunlar aralarında ağızlar boş durmaz; Leblebi ve ceviz gibi çerez, bastık(pestil), kesme, kuru üzüm gibi kuru yemişler ikram edilirdiYemek olarak, sohbetin bir bölümünde Etli Köfte ham köfteikram edilir, tatlı olarak da gedeyif (Kadayıf), paklavya (Baklava), sedır'ezem sucığı, tene hevlası)Helva), topa hevlası, şıllik (hamur işi tatlı) gibi tatlılardan her konut kendi imkanları ölçüsünde ikramda bulunurdu
Eğer laf konusu harfana ekibi alkol kullanan kişilerden oluşuyorsa, yiyecek ve içecekler arasına alkol ile olması gerekenler yapılır ve yine saz ve söz'e bol bol yer verilirdiHarfana dediğimiz bu hafta sonu (Pazar günü) eğlencesi o gecenin sabahtan vaktine dek sürekli devam ederdiSöz konusu gecede adı geçen oyunlardan Yüzük Oyunuşu şekilde oynanırdı:
Harfana'ya iştirak eden kişi sayısınca anlamsız kahve fincanı bir tabağın içine zıt çevrilmiş ve içlerinden bir tanesinin içine yüzük konulmuş şekilde getirilir, cümbür cemaat bir tanesini açar, kimin fincanının altında yüzük bulunursa o birey O gecenin masraflarını karşılamacezasına çarptırılıdı
YOK DEME OYUNU:
Yeniden harfanaya katılan kişiler biri birlerine değişik ve karmakarışık sorular sorarlar Bu sorulara karşılık olarak Evet, he vs gibi ifadeler kullanabilirler ama, bunların yerine Yok(Hayır) kim derse işte o kişiye de gecenin masraflarını karşılama cezası verilirdi
HIDIRELLEZ
Hızır ve İlyas (as)'ın her bahar başlangıcında buluştuklarına inanılan, miladi takvime kadar 6 Mayıs, Rûmî takvime tarafından ise 23 Nisan'a rastlayan güne bahşedilen isimdirSöz konusu günde, Hızır ve İlyas (as) buluşarak sohbet ederler Ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği neşeyle baskı bulurlardı
Hızır(as)'nın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yere yeşillikler çıkar, çorak yerler çiçeklere bezenirdi İşte bu olaya dayanarak, insanlar zamanla bu günlerde buluşup, Hızır ve İlyas (as)'ın geleneğini sürdürmek amacı ile özel anma ve dua günleri tertip eder olmuşlarOysa bu, zamanla asli hüviyetinden çıkarılarak, günümüzde olan şekliyle HIDIRELLEZ adını almıştır
Günümüzde kullanılan manası ise, insanların kıştan kurtuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden kullanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan, düğün, sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adakta yeralma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen bahar bayramı inancıdır fakat; bu cins bir inanç sonradan ortaya çıkmıştır
Adıyaman merkezinde kutlanılan bahar bayramının adı, SULTAN NAVRIZIveya SEHREdirKutlama tarihi de, Rûmî takvime göre 6 Mart, Milâdî takvime göre ise 21 Mart günüdürSultan Navrızıkutlamaları için şehrin iki farklı mekanı kullanılmaktaydı Bunlardan birincisi ve en topluluk olanı, şimdiki Devlet Hastanesinin Kuzey tarafında, Karadağ'a yakın NAKIBIN HAVIZIdenen düz, yeşil, su ve ufak bir havuzun bulunduğu açık bir alandı
İkinci mekan ise, bugünkü Atatürk Kent stadının Güney tarafında bulunan YEDİ GARDAŞadındaki ziyaretin bulunduğu mekandıSöz konusu gün gelmezden bir hafta10 gün öncesinden hazırlıklara başlanır, çiğ köfte (Etli Köfte) için et siparişleri kasaba bir hafta 10 gün öncesinden verilirdi Çünkü o günün öğle yemeğinde derhal herkes ham köfte yapacağından, köftelik et'e talep fazla olmaktaydı
SEHRE'ye gitmezden bir akşam önce, konut halkının daha önceden suda ıslattığı nohutları ekmek sacının (tandırın) iç kısmında ateşte kavurur, bu kavrulmuş nohutlar çerez olarak alt etmek için hazırlanırdıSEHRE'de sabahleyin kahvaltısında yenilmesi için bir hamur işi olan BEKMEZLİ TAPLAMAyapar hazırlarlardıHazırlanan nevaleler sepetlerle, torbalarla ve bez sofralarla çıkınlar yapılarak davet yerine taşınırdı
Eğer bu günü kutlayanlar içinde nişanlı bir kız varsa, kızın ailesi o günün ağır yemeklerinden olan pirinç pilavı ve Bekmezli Taplama mutlaka yapar, damat tarafı da gelin olacak kızın boynuna bir elbiselik bez atarlar Halk Müziği aralarında buna Gelinin boynuna top atmadenirdiAyrıca bekar gençler için de bu gün fazla önemli idi Çünkü bu gençler, kazanç, gizliden gizliye ideallerine tarafından bir kız bakıp beğenmeye çalışırlar, nişanlı olan gençler de, uzak nişanlılarını süzmeye çalışırlardı
O gün millet yemek olarak, sabahtan kahvaltısına bekmezli taplama, öğle yemeğine günün vazgeçilmezi olan etli köfte ilk olarak olmak üzere, kavırmalı küfte, ö'r küfte, sovuh küfte, guzı sümıdı küftesi, mercimeklı küfte, karıştırmalı aş gibi yemeklerin yanısıra; ne'necük, yarpız, çıldırım, gazayağı, ebekömeci gibi otlarla yapılan MANCAlar, yani salata çeşitleri yapar, ayran ile birlikte yeriçerlerHerkes yapmış olduğu yemeklerden birbirlerine ikram eder, bu şekilde tatlı bir şenlik havası yaşanırdı
Baharın habercisi olan NAVRUZ ÇİÇEĞİni toplamak için, gençler dağlara tırmanır, topladıkları navrızları da önceden ikiye yarmış oldukları bir çubuğun arasına dikkatle dizer, öylece getirirlerdi Kimi satar, kimisi yer ve ikram ederdi Kimileri yine benzer şekilde, ellerinde bıçaklar ya da ucu sivri çubuklarla kenger toplarlardı
Karnını doyuran Ya yiyip yatmalı, ya da yedi adım atmalıAtasözü gereğince, veya Ekmek hıdır, yi gudurveciz sözünde belirtildiği gibi kimi emrindeki kazanç yatar, kimileri de Hümbek, pabıç çarpmaca, çırçımba, elım, üç adım, gırcik, top yandı, birliğim birlik, (Kırtına) gülle, ip hoplama, çızğı, çelikçomah gibi oyunlara dalar giderlerdiAkşam güneş batımına doğru, fazla karanlık olmadan, daha fazla olarak herkes, günün tatlı yorgunluğu içinde tek tek evlerine dönerlerdi *