affet babacığım!!! Evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle aralıksız tartışıyordu Eşi babasını istemiyor ve onun evde bir fazlalık olduğunu düşünüyordu Tartışmalar bazen olağanüstü boyutlara ulaşıyordu Yine böyle bir ağız dalaşı anında; eşi, tüm bağları kopardı ve Ya ben giderim, ya da baban bu evde kalmayacakdiyerek rest çekti Eşini kaybetmeyi göze alamazdı Babası yüzünden meydana çıkan tartışmalar dışarıya mutlu bir yuvası, sevdiği ve kendini seven bir eşi ve birde çocukları vardı Eşi için çok uğraş etmişti evliliği esnasında Ailesini ikna etmek için çok uğraşmış ve fazla sorunlarla karşılaşmıştı Hâlâ onu ölürcesine seviyordu Umutsuzluk içinde ne yapacağını düşündü ve kendince bir çözüm yolu buldu Yıllar önce avcılık merakı yüzünden kendisi için yaptırdığı kulübe tipi dağ evine götürecekti babasını Haftada bir uğrayacak ve ihtiyacı neyse karşılayacak,böylelikle eşiyle de bu nesil sorunlar yaşamayacaktı Babasına lâzım olacak tüm malzemeleri hazırladıktan sonradan yatalak babasını yatağından kaldırdı ve kucakladığı gibi arabaya attı Oğlu Can, Baba bende seninle gelmek istiyorumdiye ısrar edince onu da arabaya aldı ve birlikte yola koyuldular Karakışın bütün ortalarıydı ve korkunç bir soğuk vardı Kar ve tipi yüzünden yolu zor seçiyorlardı Ufak Can, kesintisiz babasına Baba nereye gidiyoruz ?diye soruyor fakat yanıt alamıyordu öte taraftan; nereye götürüldüğünü anlayan yaşlı adamsa gizlice gözyaşı döküyor oğlu ve torununa emin etmemeye çalışıyordu Saatler süren zorlu yolculuktan sonradan dağ evine ulaştılar Epeydir buraya gelmemişti Baraka tipindeki dağ evi bundan böyle çürümeye yüz tutmuş, tavan akıyordu Barakanın bir köşesini temizledi hazırladı ve arabadan yüklendiği yatağı oraya özen ile serdiSonra diğer malzemeleri taşıdı en son da babasını sırtlayarak yatağa yerleştirdi Tipi, az kalsın barakanın içinde hissediliyordu Barakanın içinde kasırga vardı az kalsın Çaresizlik içinde babasını izledi Daha çoktan üşümeye başlamıştıYarın tekrar kazanç bir yorgan ve birkaç battaniye getiririm diye düşündü Böylece üzgündü oysa, dünya başına göçüyor gibiydi O, bu duygular içindeyken babası, yüreğine bıçak saplanmış gibiydi Yıllarca emek verdiği oğlu kadar bir barakaya terk ediliyordu Gururu incinmişti, içi yanıyordu fakat belirlenmiş etmemeye çalışıyordu Küçük Can ise olanlara hiçbir amaç veremiyordu Anlamsızca ama dedesinden ayrılacak olmanın vermiş olduğu üzüntüyle yalnızca seyrediyordu Bundan Böyle gitme zamanıydı Babasının yatağına eğildi, yanaklarını ve ellerini her zaman öptüBeni affet der gibi sarıldı, kokladı Artık ikisi de kendine başat olamıyor ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordu Buna mecburum der gibi baktı babasının yüzüne ve Can'ın elini tutup hızla barakayı terketti Arabaya bindiler Can yola çıktıklarında ağlamaya başladı, niçin dedemi o soğuk yerde bıraktın diye Verecek hiçbir yanıt bulamıyordu, annen böyle istiyor diyemiyordu Can: Baba, sen yaşlandığında ben de seni buraya mı getireceğim?diye sorunca dünyası başına yıkıldı O sorunun yöneltilmesiyle birlikte deliler gibi geri çevirdi arabayı Barakaya ulaştığında Beni affet babadiyerek babasının boynuna sarıldı Baba oğul sıkı sıkı sarılmış çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı Oğlu: Baba beni affet! Sana bu muameleyi yaptığım için beni affet!diye hatasını emin ediyorduBabası oğlunun bu sözlerine en manalı cevabı veriyorduGeri geleceğini biliyordum yavrum Ben babamı dağ başına atmadım oysa, sen beni atasın Beni bu dağda bırakamayacağını biliyordum