Ağrı tedavilerinde yaklaşımlar

Ağrı vücudun rastgele bir alanından kaynaklanan, organik bir nedene bağlı olan yahut olmayan insanın geçmişteki tüm deneyimlerini kapsayan, güzel olmayan bir duyudur . Akut (ani başlangıçlı) ya da kronik (uzun süreli) olabilir. En çok şikayetçi olunan ağrılar bel, bacak, diz, boyun ve baş ağrılarıdır. Bunları sırt, omuz-kol ağrıları takip eder. Ayrıyeten, yüz ağrıları-nevraljiler, damar tıkanıklığına bağlı ağrılar, kanser ağrıları ile nedeni belirlenemeyen ağrılarda sıkça yaşanır.

Akut ağrı umumiyetle, bir doku hasarının, vücuttaki bir bozukluğun ya da bir illetin belirtisi halindedir. Bu tıp ağrılar, vücudun alarm sisteminin çok değerli sinyalleri, hastanın tabibe başvurmasını sağlayan habercilerdir. Sahih tanı için hastanın hikayesini dinleyip yeterli bir muayene gereklidir. Labaratuvar ve radyolojik inceleme akut ağrının kaynağına ulaşmada çok yardımcıdır.

Kronik ağrı ise bir marazın belirtisi olmaktan çıkıp kendisi başlı başına bir hastalık haline gelmiştir. 6 aydan uzun sürer. Kronik ağrıya birçok hengam eşlik eden depresyonla birlikte hikaye bir kısır bir döngüye döner. Kişinin kendisini ve etrafını yoran, bıktıran bir sürece girilir. Sonuç olarak kişinin iş ve toplumsal omurundaki aktivitelerini sınırlayan, daima çekilen eziyetin yanı sıra önemli boyutlarda çevre ve ekonomik kayıplara yol açabilen bir durumdur.

Günümüzde ağrı tedavisinde ağrı kesici tasarrufu çok yaygındır. Denetimsiz ve sistemsiz bir formda kullanılan bu ilaçların bir çok yan tesiri mevcuttur. Mide hasarları, karaciğer ve böbreklere verdikleri zararlar bu yan tesirlerden en bilinenleridir. Ağrı kesicilerin yetmediği durumlarda girişimsel tedaviler, fizik tedavi yahut cerrahi sistemler uygulanabilir.

Kronik ağrı tedavisinde girişimsel metotlar, anesteziyolojinin çok şahsi bir ortamını oluşturur. Ağrıyı ileten had liflerinin blokajı sağlanarak zahmetsiz, kolay ve tesirli bir halde ağrısızlık sağlanır. Anestezi mütehassısları tarafından yapılan, ağrıyı ileten sonların blokajını sağlayan bu yola kliniğimizde akupunktur ve ozon tedavileri de eklenmiştir. Biraraya getirilen tüm bu prosedürlerle ağrı daha birinci tatbikte hem de saniyeler içinde tedavi edilebilmektedir. Kalıcı bir tedavi içinse birkaç seans gerekmektedir. Birçok bel ve boyun fıtığı, diz kireçlenmesi, fibromyalji, migren, romatizmal ağrılar, kanser ağrıları üzere bir çok kronik ağrı minimal invazif teknikler, ozon injeksiyonları ve akupunktur ( lazer akupunktur, elektroakupunktur...) ile çok yeterli seviyede tedavi edilebilmektedir. Unutmayalım ağrısızlık en estetik hayat biçimidir.