bilgilihocam
FD Üye
Ahilik Nedir, Ahilik Hakkında Kısaca Bilgi
XIII. yüzyılda doğarak Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük rolü olan bir teşkilâttır. Sıkı bir ahlâk disiplini içinde oldukları için bir tarikat, ilk önce esnaf teşkilâtı arasında yayıldıkları için de bir esnaf teşkilâtı zannedilmiştir. İstanbul’un fethine kadar kuvvetli bir teşkilat olarak yaşadı. Yerini XV. yüzyılda Lonca teşkilâtına bıraktı. Ahî başkanları zaviye (küçük tekke)yi yaptırarak içerisini halı, kilim ve başka eşya ile döşerler ve kandiller asarlardı. Zaviyelerde imamlar, müderrisler, kâtipler, vaizler, silâh talimcileri, hattatlar, şairler, şarkıcı ve rakkaslar bulunurdu.
Ahî zaviyelerine kabul olunanlar, ahî terbiyesini okuyarak, dinleyerek ve birlikte yaşayarak alıyorlardı. Zaviyede öğretmen ve pirler önünde şarkılar ve ilâhiler okunur, oyunlar oynanırdı. Ahî teşkilâtına ilk giren adayın başı tıraş edilir, tövbe ve telkin verilir-. di. Taç, hırka ve şalvar giyerlerdi. Bu adaylar uzun bir denemeye tâbi tutulurdu. Tuğ ve bayrak verilir, kuşak kuşatılır, seccadeye geçirilir, helva pişirilir, birbirlerine lokma sunulur, diğer bir şehre helva gönderilirdi. Böylelikle uzun yıllar süren bir eğitimden sonra törenlerden geçirilerek olgun bir ahî olunurdu. Kâfirler, münâfıklar, iftiracılar, dedikoducular, müneccimler, şarap içenler, dellâklar, dellallar, çulhalar, kasaplar, cerrahlar, avcılar, madrabazlar ve ameldarlar ahî teşkilâtına alınmazlardı, ahîliğe giren talip, “nimtarıyk” ve “sahib-i tarıyk” adlarını sıra iie alırdı.
XIII. yüzyılda doğarak Osmanlı Devletinin kuruluşunda büyük rolü olan bir teşkilâttır. Sıkı bir ahlâk disiplini içinde oldukları için bir tarikat, ilk önce esnaf teşkilâtı arasında yayıldıkları için de bir esnaf teşkilâtı zannedilmiştir. İstanbul’un fethine kadar kuvvetli bir teşkilat olarak yaşadı. Yerini XV. yüzyılda Lonca teşkilâtına bıraktı. Ahî başkanları zaviye (küçük tekke)yi yaptırarak içerisini halı, kilim ve başka eşya ile döşerler ve kandiller asarlardı. Zaviyelerde imamlar, müderrisler, kâtipler, vaizler, silâh talimcileri, hattatlar, şairler, şarkıcı ve rakkaslar bulunurdu.
Ahî zaviyelerine kabul olunanlar, ahî terbiyesini okuyarak, dinleyerek ve birlikte yaşayarak alıyorlardı. Zaviyede öğretmen ve pirler önünde şarkılar ve ilâhiler okunur, oyunlar oynanırdı. Ahî teşkilâtına ilk giren adayın başı tıraş edilir, tövbe ve telkin verilir-. di. Taç, hırka ve şalvar giyerlerdi. Bu adaylar uzun bir denemeye tâbi tutulurdu. Tuğ ve bayrak verilir, kuşak kuşatılır, seccadeye geçirilir, helva pişirilir, birbirlerine lokma sunulur, diğer bir şehre helva gönderilirdi. Böylelikle uzun yıllar süren bir eğitimden sonra törenlerden geçirilerek olgun bir ahî olunurdu. Kâfirler, münâfıklar, iftiracılar, dedikoducular, müneccimler, şarap içenler, dellâklar, dellallar, çulhalar, kasaplar, cerrahlar, avcılar, madrabazlar ve ameldarlar ahî teşkilâtına alınmazlardı, ahîliğe giren talip, “nimtarıyk” ve “sahib-i tarıyk” adlarını sıra iie alırdı.