temelleri 12yuzyılda Kırşehir’de atılmış, daha sonra tum Anadolu’ya yayılmış, izleri bugune kadar suregelmiş kulturel, sosyal ve ekonomik bir oluşumdur Ahilik kurumu bir tarikat olmaktan ziyade sosyal ve ekonomik yonden işleyen ve siyasal, askeri ve kulturel yonleri de bulunan bir dunya duzenidir
Ahilik, aynı zamanda sosyal hayat kadar ekonomik hayatı da yonlendiren gunumuzde hala gecerliliğini koruyan, bugunun şartlarında bile bir cok ulkede sağlanamamış adaletli, verimli ve son derece guzel bir sistemi Turk toplumuna kazandırmış bir kulturdur
Ahi kelimesi de Arapca’dır ve kardeşim demektir Ancak bazı yazarlar Ahi sozcuğunun Turkce’de comert eliacık yiğit anlamına gelen akı sozcuğunden geldiğini ileri surmektedirler Anadolu’da Turk kurum ve terimlerinin fazlalaştığı bir donemde akı nın Arapca kardeşim anlamına gelen “ahiye donuşturulduğu duşunulmektedir
Ahilik, tarihi ve sosyoekonomik zorunlulukların ortaya cıkardığı mesleki, dini, Ahlaki bir Turk esnaf birliği kuruluşudur Ahi kuruluşları cevresel ve toplumsal karakterini korumuş, uretici ve tuketici ilişki ve bağlarını en iyi bicimde duzenlemeyi kendilerine amac edinmişlerdi Konu uzerinde araştırma yapmış olan batılı tarihciler Ahiliğin kokenlerini, Doğu’da ozellikle Araplar arasında gelişmiş olan Futuvvet Teşkilatına dayarlar Ancak yine de Ahiliğin Futuvvetten bir hayli değişik, Anadolu Turklerine ozgu bir kurum olduğunda birleşirler
Eldeki kaynaklardan edinilen bilgilere gore Anadolu’daki Ahilik doğudaki futuvvetciliğe benzer bir kurum olarak gorulmektedir Bir başka deyişle, futuvvetcilik Anadolu’da birtakım değişikliklere uğramış, yeni bir takım nitelikler kazanmış ve Ahilik olarak anılmaya başlanmıştır Kaynaklarda değişik yorumlara raslanmakla beraber Ahiliğin futuvvetcilikten etkilendiği, bazı temel kurallarını futuvvetcilikten aldığı konusunda hemen herkes hemfikirdir
İslamın ilk futuvvet orgutleri, Ahilerden farklı olarak, bir meslek orgutu değildir İclerinde bircok zenaatcı bulunsa bile, birlikte yiyip icmek, eğlenmek, dans etmek, spor yapmak amacı guden genclik orgutleridir Orgut uyelerinin meslekleri ile ilgilenilmez Mesleki orgutlenme varsa bile, cok gevşektir
Anadolu’nun Turklerin ikinci anayurdu haline gelişi 11 yuzyılın ikinci yarısı başlarındadır Asya’dan goc eden sanatkar ve tuccar Turklerin yerli tuccar ve sanatkarlar karşısında tutunabilmeleri ve yaşayabilmeleri, aralarında bir orgut kurmalarını gerektirmiştir Ayrıca Turkler bu orgut yardımıyla, sağlam, dayanıklı ve standard mal yapabileceklerini duşunmuşlerdi İşte bu zorunluluk esnaf ve sanatkarlar dayanışma ve kontrol orgutunun, yani Ahiliğin kurulması sonucunu doğurmuştur Ote yandan, deri işcilerinin ve Ahiliğin piri olan Ahi Evran’ın Anadolu’ya gelişi de bu tarihlere raslamaktadır
Ahi Evran’ın hayatı ve kişiliği uzerinde araştırmacıların farklı goruşleri vardır Ahi Evran’ın deri işciliği ve teşkilatında cok başarılı bir kişi olduğu, belgelerden anlaşılmaktadır Ahi Evran, yuzyıllardır savaşcılık ve dini, ahlaki bilgiler vermekte buyuk ve onemli gorevler yerine getirmiş olan futuvvet teşkilatından yararlanarak, ahi teşkilatını kurmuştur Ahi Evran ahlakla sanatın ahenkli birleşimi olan ahiliği cok itibarlı bir duruma getirmiştir Boylece, ahilik yuzyıllarca butun esnaf ve sanatkarlara yon vermiş onların işleyişini duzenlemiş, yeniceri teşkilatının kuruluşunda onemli rol oynamış, devlet adamları bu kuruluşa girmeyi şeref saymışlardır Ahi Evran, halkın ekonomik durumunu iyileştirmek, meslek sahibi olmasını ve din somurusunden kurtarmak icin calışmıştır İşe ayakkabıcı ve sarac esnafını teşkilatlandırmakla başlamıştır Kısa zamanda ustun becerisi ahlaki sağlamlığı ve hakseverliği ile buyuk bir un ve saygı toplamıştır Kurduğu teşkilatın başkanı Ahi Babası olmuştur
Bu kuruluşların temelleri başlangıctan beri o denli sağlam atılmış, kuralları zamanın ve toplumun gereklerine ve gerceklerine o denli uyum sağlamıştı ki, bu kurallar sonradan, kent ve kasabaların belediye hizmetleri ve bu hizmetlerin kontrolleri icin ornek alınmış, narh nizamnameleri ya da kanunnameleri şeklinde resmileştirilmiştir Ahiler sanat ya da meslekleri icin gerekli hamMadde tedarikinden onun işlenişine ve satışına dek, her aşamayı inceden inceye kurallara bağlamışlardı Bu durum hem meslek erbabı hem de ureticituketici arasındaici ilişkilerde rekabet haset ve kavga gibi surtuşmeleri ortadan kaldırmıştı Ahi orgutune giren esnaf ve sanatkarlar, mesleki, dini ve ahlaki, eğitimden ayrı olarak askeri talim, terbiye de goruyorlar, gerektiğinde Ordu ile savaşlara katılarak duşmanla yiğitce carpışıyorlardı Standartlara uymayan duşuk kaliteli mal ve hizmet ureten esnafa ceşitli cezalar veriliyordu
Anadolu'da Ahilik orgutunun ortaya cıkışını hazırlayan etkenleri ozetleyecek olursak bunları şoyle sıralayabiliriz Doğudan Asya'daki buyuk ve uygar Turk kentlerinden gelen cok sayıdaki sanatkarlara kolayca iş bulmak, yerli Bizans sanatkarları ile rekabet edebilmek, tutunabilmek icin yaptıkları malların kalitesini korumak, uretimi ihtiyaca gore ayarlamak sanatkarlarda sanat ahlakını yerleştirmek Turk halkını ekonomik yonden bağımsız hale getirmek, ihtiyac sahibi olanlara her alanda yardım etmek ulkeye yapılacak yabancı saldırılarında devlet silahlı kuvvetleri yanında savaşrıiak Turkluk şuurunu, sanatta dilde edebiyatta, muzikte gelenek ve goreneklerde milli heyecanı yaratıp ayakta tutmak
Ahilik, Turke ozgu milli bir kuruluş olarak ortaya cıkmış tuketicilerin korunması dahil Turklerin Anadolu’da kok salması ve tutunmasında onemli bir rol oynamıştır Ahiler Birliğinin Muslumanlara ozgu yapısı 17 yuzyıla kadar surmuştur Osmanlı Devletinin musluman olmayan egemenlik alanı genişledikce, ceşitli dindeki kişiler arasında calışma zorunluluğu doğmuştur Bu şekilde din ayrımı yapılmadan kurulan, eski niteliğinden birşey kaybetmeyen yeni organizasyona gedik denilmiştir Gedik kelimesi Turkce’dir Tekel ve imtiyaz anlamına gelir Resmi terim olarak gedik kelimesine 1927 yılında raslanır Ama gediğin tekelci karakteri cok daha eskilere uzanmaktadır
Bu şekilde esnaf ve sanatkarlık 1 yılına kadar surmuştur O zamanlar bir kişi cıraklıktan ve kalfalıktan yetişip te acık bulunan bir ustalık makamına gecmedikce, yani gedik sahibi olmadıkca dukkan acarak sanat ve ticaret yapamazdı Ancak, ellerinde imtiyaz fermanları olan kişiler, sanat ve ticaret yapabilirdi Bu fermanlar esnafın sayılarının artırılıp eksiltilmesi, mulk sahiplerinin eski kiralarını artırmaması gediği olmayanların sanat ve ticaret yapamaması acık olan gediklerin esnafın cırak ve kalfalarına verilmesi dışardan esnaflığa kimsenin kabul edilmemesi gibi hukumleri kapsıyordu
alıntıdır
Ahilik, aynı zamanda sosyal hayat kadar ekonomik hayatı da yonlendiren gunumuzde hala gecerliliğini koruyan, bugunun şartlarında bile bir cok ulkede sağlanamamış adaletli, verimli ve son derece guzel bir sistemi Turk toplumuna kazandırmış bir kulturdur
Ahi kelimesi de Arapca’dır ve kardeşim demektir Ancak bazı yazarlar Ahi sozcuğunun Turkce’de comert eliacık yiğit anlamına gelen akı sozcuğunden geldiğini ileri surmektedirler Anadolu’da Turk kurum ve terimlerinin fazlalaştığı bir donemde akı nın Arapca kardeşim anlamına gelen “ahiye donuşturulduğu duşunulmektedir
Ahilik, tarihi ve sosyoekonomik zorunlulukların ortaya cıkardığı mesleki, dini, Ahlaki bir Turk esnaf birliği kuruluşudur Ahi kuruluşları cevresel ve toplumsal karakterini korumuş, uretici ve tuketici ilişki ve bağlarını en iyi bicimde duzenlemeyi kendilerine amac edinmişlerdi Konu uzerinde araştırma yapmış olan batılı tarihciler Ahiliğin kokenlerini, Doğu’da ozellikle Araplar arasında gelişmiş olan Futuvvet Teşkilatına dayarlar Ancak yine de Ahiliğin Futuvvetten bir hayli değişik, Anadolu Turklerine ozgu bir kurum olduğunda birleşirler
Eldeki kaynaklardan edinilen bilgilere gore Anadolu’daki Ahilik doğudaki futuvvetciliğe benzer bir kurum olarak gorulmektedir Bir başka deyişle, futuvvetcilik Anadolu’da birtakım değişikliklere uğramış, yeni bir takım nitelikler kazanmış ve Ahilik olarak anılmaya başlanmıştır Kaynaklarda değişik yorumlara raslanmakla beraber Ahiliğin futuvvetcilikten etkilendiği, bazı temel kurallarını futuvvetcilikten aldığı konusunda hemen herkes hemfikirdir
İslamın ilk futuvvet orgutleri, Ahilerden farklı olarak, bir meslek orgutu değildir İclerinde bircok zenaatcı bulunsa bile, birlikte yiyip icmek, eğlenmek, dans etmek, spor yapmak amacı guden genclik orgutleridir Orgut uyelerinin meslekleri ile ilgilenilmez Mesleki orgutlenme varsa bile, cok gevşektir
Anadolu’nun Turklerin ikinci anayurdu haline gelişi 11 yuzyılın ikinci yarısı başlarındadır Asya’dan goc eden sanatkar ve tuccar Turklerin yerli tuccar ve sanatkarlar karşısında tutunabilmeleri ve yaşayabilmeleri, aralarında bir orgut kurmalarını gerektirmiştir Ayrıca Turkler bu orgut yardımıyla, sağlam, dayanıklı ve standard mal yapabileceklerini duşunmuşlerdi İşte bu zorunluluk esnaf ve sanatkarlar dayanışma ve kontrol orgutunun, yani Ahiliğin kurulması sonucunu doğurmuştur Ote yandan, deri işcilerinin ve Ahiliğin piri olan Ahi Evran’ın Anadolu’ya gelişi de bu tarihlere raslamaktadır
Ahi Evran’ın hayatı ve kişiliği uzerinde araştırmacıların farklı goruşleri vardır Ahi Evran’ın deri işciliği ve teşkilatında cok başarılı bir kişi olduğu, belgelerden anlaşılmaktadır Ahi Evran, yuzyıllardır savaşcılık ve dini, ahlaki bilgiler vermekte buyuk ve onemli gorevler yerine getirmiş olan futuvvet teşkilatından yararlanarak, ahi teşkilatını kurmuştur Ahi Evran ahlakla sanatın ahenkli birleşimi olan ahiliği cok itibarlı bir duruma getirmiştir Boylece, ahilik yuzyıllarca butun esnaf ve sanatkarlara yon vermiş onların işleyişini duzenlemiş, yeniceri teşkilatının kuruluşunda onemli rol oynamış, devlet adamları bu kuruluşa girmeyi şeref saymışlardır Ahi Evran, halkın ekonomik durumunu iyileştirmek, meslek sahibi olmasını ve din somurusunden kurtarmak icin calışmıştır İşe ayakkabıcı ve sarac esnafını teşkilatlandırmakla başlamıştır Kısa zamanda ustun becerisi ahlaki sağlamlığı ve hakseverliği ile buyuk bir un ve saygı toplamıştır Kurduğu teşkilatın başkanı Ahi Babası olmuştur
Bu kuruluşların temelleri başlangıctan beri o denli sağlam atılmış, kuralları zamanın ve toplumun gereklerine ve gerceklerine o denli uyum sağlamıştı ki, bu kurallar sonradan, kent ve kasabaların belediye hizmetleri ve bu hizmetlerin kontrolleri icin ornek alınmış, narh nizamnameleri ya da kanunnameleri şeklinde resmileştirilmiştir Ahiler sanat ya da meslekleri icin gerekli hamMadde tedarikinden onun işlenişine ve satışına dek, her aşamayı inceden inceye kurallara bağlamışlardı Bu durum hem meslek erbabı hem de ureticituketici arasındaici ilişkilerde rekabet haset ve kavga gibi surtuşmeleri ortadan kaldırmıştı Ahi orgutune giren esnaf ve sanatkarlar, mesleki, dini ve ahlaki, eğitimden ayrı olarak askeri talim, terbiye de goruyorlar, gerektiğinde Ordu ile savaşlara katılarak duşmanla yiğitce carpışıyorlardı Standartlara uymayan duşuk kaliteli mal ve hizmet ureten esnafa ceşitli cezalar veriliyordu
Anadolu'da Ahilik orgutunun ortaya cıkışını hazırlayan etkenleri ozetleyecek olursak bunları şoyle sıralayabiliriz Doğudan Asya'daki buyuk ve uygar Turk kentlerinden gelen cok sayıdaki sanatkarlara kolayca iş bulmak, yerli Bizans sanatkarları ile rekabet edebilmek, tutunabilmek icin yaptıkları malların kalitesini korumak, uretimi ihtiyaca gore ayarlamak sanatkarlarda sanat ahlakını yerleştirmek Turk halkını ekonomik yonden bağımsız hale getirmek, ihtiyac sahibi olanlara her alanda yardım etmek ulkeye yapılacak yabancı saldırılarında devlet silahlı kuvvetleri yanında savaşrıiak Turkluk şuurunu, sanatta dilde edebiyatta, muzikte gelenek ve goreneklerde milli heyecanı yaratıp ayakta tutmak
Ahilik, Turke ozgu milli bir kuruluş olarak ortaya cıkmış tuketicilerin korunması dahil Turklerin Anadolu’da kok salması ve tutunmasında onemli bir rol oynamıştır Ahiler Birliğinin Muslumanlara ozgu yapısı 17 yuzyıla kadar surmuştur Osmanlı Devletinin musluman olmayan egemenlik alanı genişledikce, ceşitli dindeki kişiler arasında calışma zorunluluğu doğmuştur Bu şekilde din ayrımı yapılmadan kurulan, eski niteliğinden birşey kaybetmeyen yeni organizasyona gedik denilmiştir Gedik kelimesi Turkce’dir Tekel ve imtiyaz anlamına gelir Resmi terim olarak gedik kelimesine 1927 yılında raslanır Ama gediğin tekelci karakteri cok daha eskilere uzanmaktadır
Bu şekilde esnaf ve sanatkarlık 1 yılına kadar surmuştur O zamanlar bir kişi cıraklıktan ve kalfalıktan yetişip te acık bulunan bir ustalık makamına gecmedikce, yani gedik sahibi olmadıkca dukkan acarak sanat ve ticaret yapamazdı Ancak, ellerinde imtiyaz fermanları olan kişiler, sanat ve ticaret yapabilirdi Bu fermanlar esnafın sayılarının artırılıp eksiltilmesi, mulk sahiplerinin eski kiralarını artırmaması gediği olmayanların sanat ve ticaret yapamaması acık olan gediklerin esnafın cırak ve kalfalarına verilmesi dışardan esnaflığa kimsenin kabul edilmemesi gibi hukumleri kapsıyordu
alıntıdır