Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ahlak ve 'Ben, ancak guzel ahlaki tamamlamak icin gonderildim' hadisi hakkinda bilgi

Ahlak ve 'Ben, ancak guzel ahlaki tamamlamak icin gonderildim' hadisi hakkinda bilgi

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Ahlâk; huy, tabiat, seciye, insanın manevî nitelikleri, tutum ve davranışları gibi manalara gelir

İnsan denilince akılda iki kavram birlikte canlanır: Beden ve ruh Beden için “suret, ruh için ise “sîret tâbirleri kullanılır Meseleyi yaratılış açısından ele aldığımızda, bedenin yaratılışına “halk, ruhunkine ise, “hulk tâbir edilir Hüsnü hulk, yahut hüsnü sîret terkipleri insanın bu iç dünyasının güzelliğini ifade ederler

Yaratılış itibariyle insanın sureti de güzeldir, sîreti de Ne bedeninde noksan yahut fazla bir organ vardır, ne de ruhunda gereksiz bir sıfat, bir lâtife, bir his Organları arasında tam bir uygunluk olduğu gibi, hissiyatı arasında da mükemmel bir âhenk mevcuttur

Öyle ise, güzel ahlâk yahut kötü ahlak derken neyi kastediyoruz? Bu soru ile beraber karşımıza insan ruhunun en belirgin bir özelliği olan “cüz’î irade çıkıyor İnsan kendi iradesini doğru yahut yanlış kullanmakla, iç âlemini ya daha da güzelleştirebiliyor, yahut büsbütün bozup mahvedebiliyor

Dış güzelliğe özenmekte hemen herkes müşterek Bunun ölçüsü de insandan insana pek fazla farklılık göstermiyor Aynanın karşısına geçildiğinde, yüzün herhangi bir yerinde bir is, bir karartı varsa bunun güzelliği bozduğunu herkes biliyor Ruh güzelliğinde, ruhu güzelleştirmede ise, bu hassasiyeti, bu görüş birliğini göremiyoruz Niçin mi? Çünkü tercih edilen aynalar farklı

“Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim hadisine gelince: Bilindiği gibi, her peygamber (as) kendi ümmetine güzel ahlâk dersi vermiş, onları Allah’ın râzı olacağı ahlâk modeline göre yetiştirmeye çalışmıştı Peygamberimiz (asm) ise, bu güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildi Yâni, Âdem aleyhisselam ile başlayan bir dersin, en mükemmel tarzını göstermek, en ileri seviyesini vermek için vazifelendirildi Zira en büyük ilâhi ferman Ona (asm) nazil olmuştu

Hadisi şerifteki “tamamlama kelimesi üzerinde dikkatle durmak gerekiyor Bilindiği gibi yarım olan, eksik olan şey tamamlanır Hiç varlığından söz edilmeyen bir şeyin tamamlanması da bahis konusu olmaz O halde, ortada güzel ahlâkın bazı esasları mevcut, ama noksan demektir

Semavî dinlerin tesiriyle, birçok cemiyette yalan ayıplanır, zina yasaklanır, hırsızlık cezayı gerektirir, dedikodu hoş görülmez Bütün bunlar İlâhî iradeye uygundur ve bütün bunlar Kur’an ahlâkından bazı şubelerdir Ama bu kadarı kâfi değil Kur’anı Kerim’deki bütün emir ve yasakları, bütün teşvik ve tehditleri birlikte nazara almamız ve güzel ahlâkın ancak bütün emirlere uyma ve bütün yasaklardan sakınma ile tahakkuk edebileceğini kabul etmemiz gerekiyor

Şu âyeti kerimeyi ibretle okuyalım:

“Allah, şirki (kendisine ortak koşulmasını) elbette bağışlamaz Ondan başka günahları, dilediği kimse için bağışlar (Nisâ, 448)

Güzel ahlakın en önemli şubeleri iman ve tevhittir, Allah’a inanmak ve Onun birliğini kabul etmektir Allah’ın hukukuna en büyük tecavüz şirktir, yani Allah’a ortak koşmaktır Bu suçu işleyen bir insan, dünyada tövbe edip bu batıl yoldan dönmedikçe, ahirette kesinlikle affedilmiyor Bir başka ifadeyle, cennete kesinlikle giremiyor Bu cinayeti işleyen bir insan artık, diğer insanlarla nasıl iyi geçinirse geçinsin, onlara ne kadar centilmence davranırsa davransın, kul hakkına riayette ne derece hassas olursa olsun güzelleşemiyor; Allah indinde güzel olamıyor ve güzellerin diyarı olan cennete adım atamıyor

Burada çok önemli bir İslâmî kuralı birlikte hatırlayalım: “Allah için muhabbet ediniz Allah için buğz ediniz Bu prensipten alacağımız dersle, biz de Allah’ın sevdiği kimseleri sevecek, ancak onlara “iyi, “güzel, “ahlâklı diyebileceğiz

Ona karşı en büyük ahlâksızlığı yapan kimseleri, hoşumuza giden bazı sıfatlarının hatırına, ahlâklı kabul etmeyeceğiz O müspet sıfatların hakkını vereceğiz, ama, o kimselerin ahlâkının kemâle ermemiş olduğunu, “güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilen Peygamberimizin (asm) terbiyesi altına girmedikleri sürece, bunun mümkün de olamayacağını çok iyi bileceğiz

Bütün müminlerin annesi Hz Ayşe’ye (ra) sorarlar: Resûlullah’ın (asm) ahlâkı nasıldı? Aldıkları cevap şu olur:

“Siz Kur’anı okumadınız mı? Resûlullah’ın (asm) ahlâkı Kuran’dı

Bu ibretli sözlerle, Müslüman’ın hangi aynanın karşısına geçip, ruhuna çekidüzen vereceği, huylarını ayarlayacağı, sıfatlarını, kabiliyetlerini tanzim edeceği ortaya konulmuş oluyordu Bu ayine Kur'an’dı ve Cenâbı Hakk’ın kullarında görmek istediği ahlâk da Kur’an ahlâkıydı Kur’anı Kerim’de bize bu ahlâkı ders veren birçok âyet mevcut

“Allah muhsinleri sever âyetini okuyan bir mü’min, düşkünleri korumaya, açları doyurmaya, mânen gıdasız kalmışların imdadına ilim ve irfanla koşmaya çalışır

“Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme Çünkü sen asla arzı (yer küreyi) yaramazsın Ve boyca da dağlara erişemezsin fermanını okuyan ve “Allah mütekebbirleri sevmez âyetini dinleyen bir insan kibri bırakır, tevazua yapışır

“Allah tevekkül edenleri sever âyetinden ders alan bir mü’min, şikâyeti, itirazı, hırsı bir yana atar Sebeplere teşebbüs ettikten sonra, artık, “elbette, mutlaka, illâ demez; “İnşallah, nasipse, hayırlısıyla der Kalbi kararsızlıktan ve endişeden kurtulur; rıza ve teslimiyetle dolar Misâlleri çoğaltabiliriz


Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
 
858,468Konular
981,196Mesajlar
29,542Kullanıcılar
abcalcioSon üye
Üst Alt