Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Ahmed Abdülhak Radulevi Kimdir

Ahmed Abdülhak Radulevi Kimdir

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Ahmed Abdülhak Radulevi Kimdir
Ahmed Abdülhak Radulevi hayatı




Ahmed Abdülhak Radulevi Kimdir

Ahmed Abdülhak Radulevi Hindistan'ın büyük velîlerindendir Radul şehrinde dünyaya geldi1433 senesinde Radul şehrinde vefât etti Hayâtını ve hâllerini İmâmı Rabbânî hazretlerinin babasına hocalık eden Kutbi Cihan Abdülkuddüs NûrülAyn isimli eserinde topladı

Ahmed Abdülhak Radulevi yedi yaşında geceleri kalkıp namaz kılmaya başladı Annesine görünmeden gece kalkar namaz kılardı Annesi namazını bitirmeden, o tekrar yerine gelirdi Annesi, onun bu hâlinden, on iki yaşına gelince haberi oldu Yavrusuna olan şefkat ve muhabbetinden, onun bu yaşta uykusuz kalmasına gönlü râzı olmadı Ama geleceğin büyük velîsinde, Allah sevgisi ağır basıyordu Rabbini seven için, O'na ibâdet etmekten daha tabiî ne olabilirdi Annesinin bu hâline üzülüp, evden ayrıldı Dehli'de ilim öğrenmek ve öğretmekle meşgûl olan ağabeyi Takiyyüddîn'in yanında gitti Ondan, ilim öğretmesini istedi O da herkesin okuduğu ilimleri öğretmeye başladı Ağabeyi Takiyyüddîn, onu Dehli'nin ileri gelen âlimlerinin yanında götürdüSonra kendi hâlinde ibâdet etmeye başladı Seneler geçti Ağabeyi Takıyyüddîn, onu evlendirmek istedi ise de buna râzı olmadı Ağabeyi ısrâr edince, kız tarafına gidip; Bana kızınızı vermeyindedi Hasta olduğunu söyledi Evlenmedi

Ahmed Abdülhak Radulevi fazla sıkı riyâzet ve mücâhede çekmekle berâber,derecesinin yükselmediğini görmüştü Yol gösteren bir Allah adamı olmadan riyâzet, nefsin istediklerini yapmayarak ve mücâhede, nefsin istemediklerini yaparak maksada erişilemeyeceğini anladı Bir vakit daha sonra Pânipüt şehrine gitmesi, orada, Celâleddîn Pânipütî'nin sohbet ve hizmetinde bulunması kalbine ilhâm edildi Buna çok sevindi Bu mutluluk ile, telaş yola çıktı Celâleddîn, keşf aracılığıyla onun gelmekte olduğunu anladı Talebelerine; Farklı Alanlara Yönlendirilmiş yemekler bulunan bir sofra hazırlayın! Meyveler, tatlılar ve şerbetler koyun, kapının önüne atlar çıkarın, fazîletli bir misâfirimiz geliyor Onu karşılayın!buyurdu Dikte yerine getirildi Sofra hazırlandıktan bir iki dakika sonra, Ahmed Abdülhak geldi Kapıda çok gösterişli karşılamayı, içeri girince sofrayı fark etti Üstünde nefis yemekler, çeşit çeşit meyveler bulunan sofrayı görünce, düşünceye daldı Burasını umduğu gibi bulamamıştı Hayret içinde kaldı Aradığı yerin burası olmadığını zannetti Celâleddîni Pânipütî ona hiçbir şey söylemedi O, olduğu yerden adımını ileri atmayıp, geri döndü Bilmediği bir istikâmete doğru şuursuzca akşama değin gitti Bilmediği bir şehre yaklaştı Yolunu kaybettiğini zannediyordu Ilk rastladığı kimseye; Bu hangi şehirdir?diye sordu O; Pânipüt şehridirdedi Bu cevâba pekçok şaşırdı Çünkü, Pânipüt şehrinden ayrılalı saatler olmuştu

Celâleddîn Pânipütî hazretlerinin huzûruna varıp, affını dileyecektiDaha daha sonra Kutbi Rabbânî onu evine götürdü Daha önceki gibi mükellef bir sofra donattı Berâberce yemek yemek yediler Bundan daha sonra KıdvetülEvliyâ'nın kalbine gelen vesveseler kayboldu Hayır diyecek, îtirâz edecek hiç bir şeyi kalmadı Hocasının emrine bütün teslim oldu Bitmiş riyâzet ve mücâhedeye başladı Tam terbiyeye alındı Kısa zamanda icâzet almakla şereflendi Hilâfet hırkası giyip, insanlara doğru yolu göstermek için, hocası tarafından memleketine gönderildi

Kutbi Rabbânî, Abdülhak'a çok duâ etti ve; Allahü teâlâdan istedim ki, bu silsile senden devâm etsin ve tüm kâinat senin mârifet nûrun ile aydınlansın Bu nûr, kıyâmete değin devâm etsinbuyurdu Allahü teâlâ, Kutbi Rabbânî'nin duâsını kabûl eyledi Gerçekten Çeştiyye'nin Sâbirî kolunun silsilesi, KıdvetülEvliyâ Ahmed Abdülhak Radulevî'nin evlâtları ve talebeleri vâsıtasıyla devâm etti İçlerinde öyleleri yetişti ama, dışarı giden oka işâret etse geri döner, dağa emretseler yerinden oynardı Bunlardan oğlu Ârif, torunu Muhammed bin Ârif, talebesi Muhammed Bessan, Abdülkuddüs, Kutbi Cihan Kenkûhî bin İsmâil Hanefi ve Kutbi Cihan'in talebesi İmâmı Rabbânî hazretlerinin babası Abdülehad, zamanlarının yüksek âlim ve ârifi, kâmil zâtları idiler

Evinde Azîz isminde bir çocuk dünyâya geldi Doğduğu vakit, orada bulunanların hepsinin duydukları Adaletlafzını söyledi Ondan çok hârikalar görüldü Halk Müziği, daima bu çocuktan konuşmaya başladılar Ahmed Abdülhak kabristana gitti Bir yerde durdu ve; Burası Azîz'in kabri olurdedi Daha Sonra çocuk hastalandı ve ikiüç gün içinde vefât etti Söylediği yere defnedildi

Onun ve talebelerinin zikri, birçok vakit Yargıidi Talebeleri her zaman Yargısözü ile can verirlerdi *
 
858,496Konular
981,884Mesajlar
29,922Kullanıcılar
00.n3hirSon üye
Üst Alt