iltasyazilim
FD Üye
Ahmed bin Hadraveyh
Evliyânın büyüklerinden İsmi Ahmed bin Hadraveyh bin Muhammed bin Ebî Amr elBelhî'dir Künyesi Ebû Hâmid'dir Doğum târihi bilinmemekte olup, 854 (H240) senesinde Belh'te vefât etti
Tasavvuf yolunun en yüksek derecesine ulaşmış, fetvâ sâhibi, tarîkatta kâmil, fütüvvette ve asâlette meşhûr, vilâyette sultan, riyâzette şöhret sâhibi, tasavvuf ehli arasında makbûldü Kerâmetler sâhibi yüzlerce talebesi vardı Önceleri Hâtemi Es'am'ın talebesiydi Ebû Turâb enNahşebî ve Ebû Hafs elHaddâd ile sohbet etmiş, İbrâhim bin Edhem'i görmüştür Bilhassa fütüvvet; cömertlik, ikram, herkese yardımda bulunmak husûsundaki sözleriyle meşhûr olan Ahmed bin Hadraveyh, Belh emîrinin kızı Fâtıma ile evlenmişti Hanımı Fâtıma da tasavvufta örnek bir şahsiyetti
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri önce zâhir, sonra bâtın, tasavvuf ilminde ve hâllerinde yetişip yükseldi Asker kıyafetinde elbise giyerdi Sadâkatı ve doğruluğu en büyük lütfun elde edilmesinde tek çâre olarak gören Ahmed bin Hadraveyh; Kim, tüm hâllerinde Allahü teâlânın kendisiyle olmasını istiyorsa, doğruluğa sarılsınderdi Ona göre kulun başarıya ulaşmaması, basîretsizliğinin eseridir Yol açık, adalet zâhir, emin, dâvette bulunan bilinip işitilmiştir Bütün bunlardan sonra afallamak, yalnız körlükten ileri gelmektedirderdi
Ebû Hafs'a; Bu yolun büyüğü kimdir?diye sorulduğunda; Ahmed bin Hadraveyh'ten yüksek hikmetli ve hâli ondan dürüst kimse görmedimbuyurdu
Belh emîrinin kızı olan hanımı Fâtıma, pişmanlık etmiş ve Ahmed bin Hadraveyh'e haber gönderip, babasından kendisini istemesini söylemişti Ebû Hâmid Ahmed kabûl etmeyince, ikinci defâ adam yolladı ve; Ben, seni Allah yolunu bakmak isteyenlerin yolunu kesici değil, yol gösterici olmakta herkesten ileri sanıyordumdedi Bunun üstüne Ahmed bin Hadraveyh, Fâtıma'yı babasından istedi Babası da Ahmed bin Hadraveyh'in bereketlerinden istifâde için kızını ona verdi Fâtıma dünyâ işlerini terk etti ve Ahmed bin Hadraveyh'le huzûr ve sükûn içinde yaşadı
Menkıbelerinden bâzıları şöyledir:
Bir gün evine hırsız girdi Her tarafı aradı, lakin götürecek bir şey bulamadı Eli manâsız döneceği vakit Ahmed bin Hadraveyh; Ey genç! Şu kovayı al su doldur Abdest al ve namaz kıl giderken evime olur ya bir şey gelir, sana veririm Bu Nedenle evimden manâsız dönmemiş olursundedi Genç onun emrettiği gibi hareket etti Sabahtan olunca zengin birisi Ahmed bin Hadraveyh'e yüz elli altın getirdi Ahmed bin Hadraveyh hazretleri bu parayı o gence vererek; Al bu gece kıldığın namazlar sebebiyle sana mükafattırdedi
Genç onun bu acınacak şey ve iltifâtı aleyhinde şaşırdı, hâli de değişti Daha Sonra; Yolumu kaybetmiş, bozuk işlere dalmıştım Bir gece bahtı açık bir meslek yapıp Allahü teâlâya ibâdet ettim Rabbim de bana böyle ihsânda bulundudiyerek tövbe edip Ahmed bin Hadraveyh hazretlerine talebe oldu
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri kendi nefsini muhâsebeye çektiği bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Uzun müddet nefsime muhâlefetle onu kahretmiştim Bir defâsında bir cemâat cihâd için gazâya gidiyordu Bende de gazâ için büyük bir açlık uyanmıştı Nefsim gazânın sevâbı ile ilgili hadîsi şerîfleri bana hatırlatıyordu Şaşkınlık edip, kendi kendime, gâlibâ nefsin bu hevesli hâli bir hîledir! Çünkü nefs kendi isteğiyle ibâdet ve tâatta bulunmaz! Illaki sürekli oruç tuttuğum için nefsin tâkatı kesildi de bu sebeple savaşa gitmemi ve orucumu açmamı istiyor dedim
Nefse dedim ama: Ey nefs gazâ için sefere çıkınca oruca devâm edeceğimNefs; Olur kabuldeyince şaşırdım ve herhalde ben nefsi geceleri namaz kılmaya mecbûr tutuyorum da onun için gazâya çıkmamı ve bu nedenle gece namazını bırakacağımı ve rahata kavuşmayı istiyor diye düşündüm Nefse gazâda da seni gece uyutmam dedim Bu da kabul!dedi
Bu cevabına da şaşırma edip, tamamen düşündüm Sonradan illaki nefs yalnızlıktan usandı da halkın arasına burnunu sokmak istiyor Bu sebeple diye yorumladım ve nefse; Konakladığımız baştan insanların aralarında oturmayacağım Tenhâ bir kenara çekileceğimdeyince nefsim; Onu da kabul ediyorum!deyince artık onun maksadını anlamaktan âciz kaldım Allahü teâlâya sığınıp; Yâ Rabbî! Beni nefsin hîlesinden haberdâr et ve onun aldatmasından koru Sana sığındımdiye yalvarıp duâ ettim
Bunun üzerine nefs, şöyle dedi: Benim isteklerime muhâlefet etmekle beni günde yüz defâ öldürüyorsun, bundan kimsenin haberi değil hiç olmazsa gazâda bir defa ölürüm de bunu bütün cihân halkı duyar Derler ama, âferin Ahmed Hadraveyh'e, onu, nefsini öldürdüler, şehîdlik derecesine erdi
Nefsin bu cevabı üstüne; Sübhanallah, bu nefs pek yaratılmış ancak, hayatında da ölümünde de münâfık! Ne bu dünyâda ne de âhirette müslüman elde etmek istemiyor! Ben onu tâatte bulunmak istiyor sanmıştım Ona zünnâr bağlandığının farkına varmamışımdiyerek, daha fazla muhâlefet ettim
Bir menkıbesi de şöyledir:
Bir kimse Ahmed bin Hadraveyh hazretlerine gelip; Fakir ve bitkin bir kimseyim, sıkıntıdan kurtulmam için bana bir yol gösterir misiniz?dedi
Onun bu arzusu üstüne; Git tüm mesleklerin ve yapılan işlerin isimlerini ayrı olarak yaz Bir torbaya doldur bana getirdedi
Fakir kimse söylenilen şeyi yapıp tekrar huzuruna geldi Yanında gelince, getirdiği torbaya elini sokup bir kâğıt çıkardı Kâğıdın üstünde vurgunculukyazıyordu
Kâğıdı adama verip; Senin vurgunculuk yapman gerekiyordedi
Adam önce şaşırdı daha sonra da; madem ki bu zat böyle söyledi, bunu çâresiz yapmam gerekiyordedi Daha Sonra yolkesen harâmilerin yanına gidip, kendisinin de yol kesip vurgunculuk yapmak istediğini söyledi Kabul! Fakat bir şartımız var ne dersek yapacaksın O süre seni aramıza alırızdediler
Peki bu şartınızı kabul ettimdiyerek onlara katıldı
Birkaç gün yolkesicilerin aralarında kaldı Bir gün bir kervanın önüne çıkıp, soymak istediler Kervanda fazla zengin bir tüccar vardı Bu adamı yakalayıp, aralarına yeni katılan kimseye; Bunun başını kes!dediler
Bu öneri aleyhinde şaşırıp durakladı Kendi kendine; Şu eşkiyânın reisi hileli yere kan döküyor Tüccarı öldüreceğime onu öldüreyim daha iyi olurdiye düşündü
Eşkiyâ reisi ise ona ısrarla; Eğer meslek gerçekleştirmek için geldiysen, işin budur bunu yapman gerekli Yahut git kendine diğer bir meslek buldedi Bu sözler üzerine kılıcını çekip eşkıyâ reisinin başını kesti Öteki vurguncular reislerinin öldüğünü görünce, kaçıp dağıldılar Böylece kervan soyulmaktan kurtuldu Ölümden ve soyulmaktan kurtulan zengin tüccar, onun yaptığı işten çok hoşnut olup, ona o kadar çok altın ve gümüş verdi Böylece varlıklı oldu fakirlikten ve vurguncu olmaktan kurtuldu
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri fakirlere, garîblere acır, onları himâye ederdi Onlara yardım edebilmek için borç alırdı Vefât edeceği sırada bu sebeple yedi yüz dirhem borcu vardı Bu paranın tamamını fakirlere harcamıştı Ölüm döşeğinde iken alacaklıları vefât etmek üzere olduğunu haber alarak, altınlarını arzu etmek üzere derhal yanında gittiler Tüm alacaklılar başında toplanmıştı Bu durumu görerek; Allah'ım benim canımı alıyorsun, lakin şu kimselerin rehini benim canımdır! Ben onların önünde rehin bulunuyorum Hemen güvenilir bir kefil arıyorlar Bu borcu o kadar birine havâle et fakat, bunların alacakları ödensin Ondan sonra canımı al!diye duâ etti
Daha duâsını bitirir bitirmez kapısı çalındı Bir zât gelip; Ahmed bin Hadraveyh'in evi burası mı?dedi
Evet burasıdırdiye cevap verdiler Bu sefer:
Ebû Hâmid Ahmed bin Hadraveyh'den alacağı olanlar dışarı gelsindiye seslendi
Alacaklılar bu sesi duyup derhal dışarı çıktılar Gelen zât herbirinin alacağını ayrı olarak ödedi Borçlar ödenip tamamlanınca Ahmed bin Hadraveyh hazretleri vefât etti
Birçok eserleri bulunan Ahmed bin Hadraveyh, hayatında düstûr hâline getirdiği Allah doğrularla berâberdirsözünün tecellisine ölüm döşeğinde de kavuşmuştur Vefâtı esnasında yanında yer alan Muhammed bin Hâmid şöyle anlatıyor:
Ahmed bin Hadraveyh ölüm döşeğinde iken 95 yaşındaydı Kendisine bir mesele sorulunca gözleri yaşardı Ey oğlum 95 senedir çaldığım bir kapı vardı İşte acilen o kapı bana açılıyor Benim için saâdetle mi yoksa bahtsızlıkla mı açılıyor, bilmiyorum Suâle nasıl cevap verebilirim?diye karşılık verdi
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri buyurdu fakat:
Mârifetin hakîkati, Allahü teâlâyı kalb ile sevmek, dil ile kutlamak ve Allahü teâlâdan diğer her şeyden ümidini kesmektir
Gaflet uykusundan daha ağır uyku yoktur Şehvetten adaleli esaret yoktur Gaflet ağırlığı olmasaydı Şehvet gâlip gelmezdi
Yoksullara hizmet eden, şu üç şeyle mükâfatlandırılır Tevâzu, nezaket güzelliği, büyüklük
İnsanların Allahü teâlâya en yakın olanı, hoş huylara en çok sâhip olanıdır
Fakirliğindeki izzeti ve dervişliğindeki şerefi kuytu tut Yâni halka ben fakirim diyerek sırrını açığa dövme Çünkü fakirlik Allahü teâlânın iyi bir ihsânı ve ikrâmıdır
Tahammül, fakru zarûrette kalanların azığı, rızâ ise âriflerin mertebesidir
Kalp, bazı kaplardan ibârettir Allahü teâlânın sevgisiyle dolduğu zaman, nûrun fazlası öteki uzuvlara yansır Bâtılla dolduğu süre da, ondaki karanlık öteki organlara geçer
Amellerin en iyisi hangisidir?sorusuna: Allahü teâlâdan başkasına iltifât etmekten kendini korumaktırdiye yanıt vermişti
Birgün yanına Allahü teâlâya (azâbından rahmetine) sığının(Zâriyât sûresi: 50) meâlindeki âyeti kerîme okunduğunda; Bu âyeti kerîme her konuda kaçıp sığınılacak en şanslı olanın Allahü teâlâ olduğunu öğretmektedirdedi *
Evliyânın büyüklerinden İsmi Ahmed bin Hadraveyh bin Muhammed bin Ebî Amr elBelhî'dir Künyesi Ebû Hâmid'dir Doğum târihi bilinmemekte olup, 854 (H240) senesinde Belh'te vefât etti
Tasavvuf yolunun en yüksek derecesine ulaşmış, fetvâ sâhibi, tarîkatta kâmil, fütüvvette ve asâlette meşhûr, vilâyette sultan, riyâzette şöhret sâhibi, tasavvuf ehli arasında makbûldü Kerâmetler sâhibi yüzlerce talebesi vardı Önceleri Hâtemi Es'am'ın talebesiydi Ebû Turâb enNahşebî ve Ebû Hafs elHaddâd ile sohbet etmiş, İbrâhim bin Edhem'i görmüştür Bilhassa fütüvvet; cömertlik, ikram, herkese yardımda bulunmak husûsundaki sözleriyle meşhûr olan Ahmed bin Hadraveyh, Belh emîrinin kızı Fâtıma ile evlenmişti Hanımı Fâtıma da tasavvufta örnek bir şahsiyetti
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri önce zâhir, sonra bâtın, tasavvuf ilminde ve hâllerinde yetişip yükseldi Asker kıyafetinde elbise giyerdi Sadâkatı ve doğruluğu en büyük lütfun elde edilmesinde tek çâre olarak gören Ahmed bin Hadraveyh; Kim, tüm hâllerinde Allahü teâlânın kendisiyle olmasını istiyorsa, doğruluğa sarılsınderdi Ona göre kulun başarıya ulaşmaması, basîretsizliğinin eseridir Yol açık, adalet zâhir, emin, dâvette bulunan bilinip işitilmiştir Bütün bunlardan sonra afallamak, yalnız körlükten ileri gelmektedirderdi
Ebû Hafs'a; Bu yolun büyüğü kimdir?diye sorulduğunda; Ahmed bin Hadraveyh'ten yüksek hikmetli ve hâli ondan dürüst kimse görmedimbuyurdu
Belh emîrinin kızı olan hanımı Fâtıma, pişmanlık etmiş ve Ahmed bin Hadraveyh'e haber gönderip, babasından kendisini istemesini söylemişti Ebû Hâmid Ahmed kabûl etmeyince, ikinci defâ adam yolladı ve; Ben, seni Allah yolunu bakmak isteyenlerin yolunu kesici değil, yol gösterici olmakta herkesten ileri sanıyordumdedi Bunun üstüne Ahmed bin Hadraveyh, Fâtıma'yı babasından istedi Babası da Ahmed bin Hadraveyh'in bereketlerinden istifâde için kızını ona verdi Fâtıma dünyâ işlerini terk etti ve Ahmed bin Hadraveyh'le huzûr ve sükûn içinde yaşadı
Menkıbelerinden bâzıları şöyledir:
Bir gün evine hırsız girdi Her tarafı aradı, lakin götürecek bir şey bulamadı Eli manâsız döneceği vakit Ahmed bin Hadraveyh; Ey genç! Şu kovayı al su doldur Abdest al ve namaz kıl giderken evime olur ya bir şey gelir, sana veririm Bu Nedenle evimden manâsız dönmemiş olursundedi Genç onun emrettiği gibi hareket etti Sabahtan olunca zengin birisi Ahmed bin Hadraveyh'e yüz elli altın getirdi Ahmed bin Hadraveyh hazretleri bu parayı o gence vererek; Al bu gece kıldığın namazlar sebebiyle sana mükafattırdedi
Genç onun bu acınacak şey ve iltifâtı aleyhinde şaşırdı, hâli de değişti Daha Sonra; Yolumu kaybetmiş, bozuk işlere dalmıştım Bir gece bahtı açık bir meslek yapıp Allahü teâlâya ibâdet ettim Rabbim de bana böyle ihsânda bulundudiyerek tövbe edip Ahmed bin Hadraveyh hazretlerine talebe oldu
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri kendi nefsini muhâsebeye çektiği bir hâdiseyi şöyle anlatmıştır:
Uzun müddet nefsime muhâlefetle onu kahretmiştim Bir defâsında bir cemâat cihâd için gazâya gidiyordu Bende de gazâ için büyük bir açlık uyanmıştı Nefsim gazânın sevâbı ile ilgili hadîsi şerîfleri bana hatırlatıyordu Şaşkınlık edip, kendi kendime, gâlibâ nefsin bu hevesli hâli bir hîledir! Çünkü nefs kendi isteğiyle ibâdet ve tâatta bulunmaz! Illaki sürekli oruç tuttuğum için nefsin tâkatı kesildi de bu sebeple savaşa gitmemi ve orucumu açmamı istiyor dedim
Nefse dedim ama: Ey nefs gazâ için sefere çıkınca oruca devâm edeceğimNefs; Olur kabuldeyince şaşırdım ve herhalde ben nefsi geceleri namaz kılmaya mecbûr tutuyorum da onun için gazâya çıkmamı ve bu nedenle gece namazını bırakacağımı ve rahata kavuşmayı istiyor diye düşündüm Nefse gazâda da seni gece uyutmam dedim Bu da kabul!dedi
Bu cevabına da şaşırma edip, tamamen düşündüm Sonradan illaki nefs yalnızlıktan usandı da halkın arasına burnunu sokmak istiyor Bu sebeple diye yorumladım ve nefse; Konakladığımız baştan insanların aralarında oturmayacağım Tenhâ bir kenara çekileceğimdeyince nefsim; Onu da kabul ediyorum!deyince artık onun maksadını anlamaktan âciz kaldım Allahü teâlâya sığınıp; Yâ Rabbî! Beni nefsin hîlesinden haberdâr et ve onun aldatmasından koru Sana sığındımdiye yalvarıp duâ ettim
Bunun üzerine nefs, şöyle dedi: Benim isteklerime muhâlefet etmekle beni günde yüz defâ öldürüyorsun, bundan kimsenin haberi değil hiç olmazsa gazâda bir defa ölürüm de bunu bütün cihân halkı duyar Derler ama, âferin Ahmed Hadraveyh'e, onu, nefsini öldürdüler, şehîdlik derecesine erdi
Nefsin bu cevabı üstüne; Sübhanallah, bu nefs pek yaratılmış ancak, hayatında da ölümünde de münâfık! Ne bu dünyâda ne de âhirette müslüman elde etmek istemiyor! Ben onu tâatte bulunmak istiyor sanmıştım Ona zünnâr bağlandığının farkına varmamışımdiyerek, daha fazla muhâlefet ettim
Bir menkıbesi de şöyledir:
Bir kimse Ahmed bin Hadraveyh hazretlerine gelip; Fakir ve bitkin bir kimseyim, sıkıntıdan kurtulmam için bana bir yol gösterir misiniz?dedi
Onun bu arzusu üstüne; Git tüm mesleklerin ve yapılan işlerin isimlerini ayrı olarak yaz Bir torbaya doldur bana getirdedi
Fakir kimse söylenilen şeyi yapıp tekrar huzuruna geldi Yanında gelince, getirdiği torbaya elini sokup bir kâğıt çıkardı Kâğıdın üstünde vurgunculukyazıyordu
Kâğıdı adama verip; Senin vurgunculuk yapman gerekiyordedi
Adam önce şaşırdı daha sonra da; madem ki bu zat böyle söyledi, bunu çâresiz yapmam gerekiyordedi Daha Sonra yolkesen harâmilerin yanına gidip, kendisinin de yol kesip vurgunculuk yapmak istediğini söyledi Kabul! Fakat bir şartımız var ne dersek yapacaksın O süre seni aramıza alırızdediler
Peki bu şartınızı kabul ettimdiyerek onlara katıldı
Birkaç gün yolkesicilerin aralarında kaldı Bir gün bir kervanın önüne çıkıp, soymak istediler Kervanda fazla zengin bir tüccar vardı Bu adamı yakalayıp, aralarına yeni katılan kimseye; Bunun başını kes!dediler
Bu öneri aleyhinde şaşırıp durakladı Kendi kendine; Şu eşkiyânın reisi hileli yere kan döküyor Tüccarı öldüreceğime onu öldüreyim daha iyi olurdiye düşündü
Eşkiyâ reisi ise ona ısrarla; Eğer meslek gerçekleştirmek için geldiysen, işin budur bunu yapman gerekli Yahut git kendine diğer bir meslek buldedi Bu sözler üzerine kılıcını çekip eşkıyâ reisinin başını kesti Öteki vurguncular reislerinin öldüğünü görünce, kaçıp dağıldılar Böylece kervan soyulmaktan kurtuldu Ölümden ve soyulmaktan kurtulan zengin tüccar, onun yaptığı işten çok hoşnut olup, ona o kadar çok altın ve gümüş verdi Böylece varlıklı oldu fakirlikten ve vurguncu olmaktan kurtuldu
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri fakirlere, garîblere acır, onları himâye ederdi Onlara yardım edebilmek için borç alırdı Vefât edeceği sırada bu sebeple yedi yüz dirhem borcu vardı Bu paranın tamamını fakirlere harcamıştı Ölüm döşeğinde iken alacaklıları vefât etmek üzere olduğunu haber alarak, altınlarını arzu etmek üzere derhal yanında gittiler Tüm alacaklılar başında toplanmıştı Bu durumu görerek; Allah'ım benim canımı alıyorsun, lakin şu kimselerin rehini benim canımdır! Ben onların önünde rehin bulunuyorum Hemen güvenilir bir kefil arıyorlar Bu borcu o kadar birine havâle et fakat, bunların alacakları ödensin Ondan sonra canımı al!diye duâ etti
Daha duâsını bitirir bitirmez kapısı çalındı Bir zât gelip; Ahmed bin Hadraveyh'in evi burası mı?dedi
Evet burasıdırdiye cevap verdiler Bu sefer:
Ebû Hâmid Ahmed bin Hadraveyh'den alacağı olanlar dışarı gelsindiye seslendi
Alacaklılar bu sesi duyup derhal dışarı çıktılar Gelen zât herbirinin alacağını ayrı olarak ödedi Borçlar ödenip tamamlanınca Ahmed bin Hadraveyh hazretleri vefât etti
Birçok eserleri bulunan Ahmed bin Hadraveyh, hayatında düstûr hâline getirdiği Allah doğrularla berâberdirsözünün tecellisine ölüm döşeğinde de kavuşmuştur Vefâtı esnasında yanında yer alan Muhammed bin Hâmid şöyle anlatıyor:
Ahmed bin Hadraveyh ölüm döşeğinde iken 95 yaşındaydı Kendisine bir mesele sorulunca gözleri yaşardı Ey oğlum 95 senedir çaldığım bir kapı vardı İşte acilen o kapı bana açılıyor Benim için saâdetle mi yoksa bahtsızlıkla mı açılıyor, bilmiyorum Suâle nasıl cevap verebilirim?diye karşılık verdi
Ahmed bin Hadraveyh hazretleri buyurdu fakat:
Mârifetin hakîkati, Allahü teâlâyı kalb ile sevmek, dil ile kutlamak ve Allahü teâlâdan diğer her şeyden ümidini kesmektir
Gaflet uykusundan daha ağır uyku yoktur Şehvetten adaleli esaret yoktur Gaflet ağırlığı olmasaydı Şehvet gâlip gelmezdi
Yoksullara hizmet eden, şu üç şeyle mükâfatlandırılır Tevâzu, nezaket güzelliği, büyüklük
İnsanların Allahü teâlâya en yakın olanı, hoş huylara en çok sâhip olanıdır
Fakirliğindeki izzeti ve dervişliğindeki şerefi kuytu tut Yâni halka ben fakirim diyerek sırrını açığa dövme Çünkü fakirlik Allahü teâlânın iyi bir ihsânı ve ikrâmıdır
Tahammül, fakru zarûrette kalanların azığı, rızâ ise âriflerin mertebesidir
Kalp, bazı kaplardan ibârettir Allahü teâlânın sevgisiyle dolduğu zaman, nûrun fazlası öteki uzuvlara yansır Bâtılla dolduğu süre da, ondaki karanlık öteki organlara geçer
Amellerin en iyisi hangisidir?sorusuna: Allahü teâlâdan başkasına iltifât etmekten kendini korumaktırdiye yanıt vermişti
Birgün yanına Allahü teâlâya (azâbından rahmetine) sığının(Zâriyât sûresi: 50) meâlindeki âyeti kerîme okunduğunda; Bu âyeti kerîme her konuda kaçıp sığınılacak en şanslı olanın Allahü teâlâ olduğunu öğretmektedirdedi *