Seyyid Ahmed El Bedevi Hazretleri,
SEYYİD AHMED EL BEDEVİ
Ebul Fityan Ahmed b Ahmed b İbrahimel Fasi et Tantavi el Bedevi
Yuzunu Afrika bedevileri gibi orttuğu icin el Bedevi, cesur ve atılgan bir genc olduğu icin de el Attab ve Ebul Fityan lakaplarıyla tanındı
SOY SECERESİ : İmam Raşid Ali , Şehid İmam Huseyin , İmam Ali ZeynelAbidin , İmam Muhammed Bakır , İmam Caferi Sadık , Seyyid İmam Musa Kazım , Ali Rıza , Muhammed , Ali , Hasen , Muhammed Cevad , Ali , İsa , Yahya , Musa , Muhammed , Huseyin , Osman , Ali , Omer , İsmail , Ebu Bekir , Muhammed , İbrahim , Ali , Ahmed Ahmed el Bedevi hem seyyid hem şeriftir
TARİKAT SİLSİLESİ : İmam Raşid Ali , Hasan Basri , Şeyh Ebu Muhammed Cabir ,Şeyh Mervan , Ebu Muhammed , Şeyh Saad , Ebu Kasım Ahmed Mervani , Ebu İshak İbrahim Basri , Zeynuddin Kazvini , Muhammed Şemsuddin , Şeyh Tacuddin , Nureddin Ebul Hasan Kudus , Takıyuddin Fukay , Abdurrahman Nedevi , Abdusselam Bin Beşiş , Seyyid Ahmed El Bedevi
DOĞUMU : Ahmed el Bedevi 596 da (M1200 ) Fasda doğdu Babası Ali bin İbrahim , annesi Fatıma binti Muhammed dir Ecdadı 73 ( M692 ) senesinde Arabistanda cıkan karışıklıklar uzerine Fas şehrine hicret etti
GENCLİĞİ : Ahmet el Bedevi hazretleri ailesi ile birlikte 603 ( m1206 ) senesinde Fas şehrinden yola cıkıp 607 ( M1210 ) senesinde Mekkei mukerremeye geldiler Orada bir muddet kaldılar Babası orada vefat etti
Gencliğinde zahiri ilimlerle meşgul oldu Kuranı Kerimi ezberledikten sonra Kıraat ilmine ilgi duydu ve Kuranı kıraatı seba ( Kuranı Kerimin yedi şekilde okunması ) uzere okumayı oğrendi Daha sonra fıkıh tahsil etti Şafii fıkhında derinleşti İlim oğrenmek icin ceşitli beldeleri dolaştı Oralarda bulunan buyuk Alimlerin sohbetlerinde bulundu
1230 yılına doğru dini ruhani hayatında bazı değişiklikler oldu İnsanlardan uzaklaşarak dunya kelamı etmemeye ve meramını işaretlerle anlatmaya başladı Bu sıralarda bir ruya gordu Bu ruyada kendisine şoyle deniliyordu
Kalk, once guneşin doğuşunu araSonrada batışını Doğusuna vasıl olunca, batısını aramaya başla Batısına vasıl olduktan sonra da doğusunu
Uc defa gorduğu bu ruya uzerine buyuk kardeşi Hasan ile birlikte Iraka gitti Burada Abdulkadiri Geylani ve Ahmed er Rufai hazretlerinin kabirlerini ziyaret etti Bu arada Hallacı Mansur, Adi bMusafir, Sırri yi Sekati, Marufi Kerhi, Cuneydi Bağdadi gibi meşhur sufilerin kabirlerinide ziyaret etti Bu ziyaretler onun manevi aleminde yeni ufuklar actı
Bir muddet Bağdatta kaldıktan sonra Mekkeye dondu Mekkede nefsi ile savaşa koyuldu Gunduzleri oruc tutuyor Geceleri sabahlara kadar namaz kılıyor niyaz ediyordu
634 ( M1236 ) senesinde ruyasında Mısırın Tanta şehrine gitmesi işaret olundu Ve yola koyuldu
Kahireye geldiğinde Mısır Sultanı Baybars onu askeri ile karşıladı ve devlet toreni ile ağırladı Daha sonra da ona intisab ederek talebelerinden oldu
Tantaya vardığın da doğru İbni Satanın (İbni Şuhayt ) evine vardı Ve hic oyalanmadan evin damına cıktı Butun gun akşama kadar , geceleride sabahlara kadar orada kalır aşağıya inmezdi Gozlerini semaya diker oylece kalırdı Bu aylarca surdu Gozlerinin beyazı kıpkırmızı oldu Guneşe fazla baktığından gozlerinde ağrılar başlamıştı
Bir gun FeyşelMinare adlı beldeye gitti Gittiği yerde cocuklar peşine takıldı O cocukların arasında kendisine kırk yıl hizmet edecek ve vefatından sonra yerine gececek olan Abdulal bin Fakih ve onun kardeşi Abdulmecidde vardı
Başta peşine takılan cocukların arasından Abdulal ı secti Ona gozunun ağrıdığını ve bir yumurta getirmesini soyledi Abdulal:
Yumurtayı bir şartla getiririm, uzerindeki yeşil fermanı verirsen ( bazı kaynaklarda yeşil bir değnek olarak gecer)
Ahmed el Bedevi hazretleri yeşil fermanı verdi Abdulal elinde yeşil kağıt doğru anası na gitti ve şoyle dedi
Şurada bir bedevi var, gozune ağrı girmiş Benden yumurta istedi ve şu fermanı da bana verdi
Abdulalın annesi ; Evladım şimdi bizde yumurta yoktur O fermanı da git hemen sahibine ver, dedi
Abdulal geri dondu ve Ahmed el Bedevi hazretlerine annesinin dediklerini soyledi Bunun uzerine Ahmed el Bedevi ; Hemen Savmia ya git oradan bana bir yumurta al gel Abdulal Savmiaya gitti ve hayretler icerisinde orayı yumurta dolu olarak buldu Bir tanesini alıp geldi Bu hadiseden sonra Abdulal , Ahmed el Bedevi hazretlerine tabii oldu ve onun yanından hic ayrılmadı
Ne varki annesi buna razı değildi ; Nereden cıktı bu bedevi ? Bize uğursuz geldi diye soylenir oldu Abdulalın annesinin bu sozunu Bedevi hazretleri duyunca şoyle dedi Bedevi bize hayırdır , uğurdur deseydi daha iyi olurdu Daha sonra Bedevi hazretleri ona bir mektup yolladı Bu mektupta ; Abdulal sevr hadisesinden beri benim oğlumdur Diyordu
Bu hadise şoyle olmuştu : Abdulal daha memede iken annesi onu okuz yemliğine yatırmış ve başka bir işle meşgul olmağa başlamıştı Bu sırada okuz ahıra sokularak başını yemliğe daldırmış ve boynuzu cocuğun kundağına takılarak onu havaya kaldırmıştı Boynuzda asılı kalan cocuğu kurtarmaya calışmışlar ama okuz kimseyi yanına yaklaştırmamıştı İşte o anda bir el belirdi ve Abdulalı kurtardı Bu el o anda kendisi Bağdadda bulunan Ahmed el Bedevi hazretlerinin eliydi ve Allahın izni ile Abdulalı kurtarmıştı Abdulalın annesi bu hadiseyi hatırladı ve soylediklerinden pişman oldu ve o da Ahmed el Bedevi ye bağlandı
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri , zamanla herkes tarafından tanındı Her tarafta meşhur oldu Tanınan, bilinen alimler gelip kendisine talebe oldular Devamlı zikir ve murakabe halinde idi Hic evlenmedi Evlenmesini teklif edenlere : Lutfen beni kendi halime bırakınız Cennet hurilerinden başka biri ile evlenmemeye azmettim derdi Dunya malının , onun kalbinde yeri yoktu Zamanın alimleri kendisini ovmuş ve ona tabi olmuşlardır Kendisi hakkında : Seyyid Ahmedi Bedevi, sahili gorulmeyen bir hakikat ve irfan denizidir demişlerdi
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri talebelerini teveccuh ve nazar ederek terbiye eder hic konuşmazdı Halifesi olan Abdulal dışarıdan , cahil, manevi terbiyeden mahrum gafil birini Ahmed el Bedevinin huzuruna getirince, hemen bir kere nazar buyurur, o kimse manevi haller ve yuksek dereceler ile dolmuş olurdu Ve ondan sonra irşad vazifesi ile başka illere gonderilirdi
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri daima yuzu peceli gezerdi Onun yuzunu goren pek azdı Hic goremeyenlerde vardı Muridi olan Abdulmecid onun yuzunu gormek istiyordu Bir gun dayanamadı arzusunu bildirdi Onun bu isteğine karşılık Bedevi hazretleri ;
Ey Abdulmecid , yuzume bir kere bakmak bir cana bedeldir, haberin olsun
Abdulmecid ; Ey efendim tek bir kere goreyim , o vakit olume razıyım
Ahmed el Bedevi hazretleri bu ısrar uzerine onu kıramadı ve yuzundeki ortuyu şoyle hafifce kaldırdı O nurlu yuzu goren Abdulmecid, bir nara atarak ruhunu teslim etti
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri , uzun boylu , buğday tenli , yuzu buyuk bacakları etli ve kalın , gozleri surmeli kolları uzundu Yuzunde gecirdiği cicek hastalığından kalma uc nokta vardı Devamlı yuzu ortulu ve hırka giyerdi Giydiği elbiseyi ve başına sardığı amameyi eskiyip gidinceye kadar cıkarmazdı Eskidikten sonra yenisi getirilir , onu alır giyerdi Amamesi her yıl mevlidi nebevi mevsiminde halife tarafından verilir ve giydirilirdi
Kırk yıl ona hizmet eden ve o vefat ettikten sonra yerine vekalet eden muridi Abdulal a soyledikleri şoyle idi
Allahu tealayı zikretmek kalb ile olur, sadece dil ile olmaz Allahu tealayı hazır bir kalb ile an ! Allahu tealadan gafil olmaktan sakın ! Cunku gaflet kalbi katılaştırır Sabır Allahu tealanın hukmune rıza gostermektir Onun hukmune rıza gostermek ve emrine teslim olmak demek, nimete kavuştuğunda sevinip ferah duyduğu gibi , musibet ve sıkıntı geldiğinde aynı sevinc ve ferahlığı duyabilmek demektir Nitekim Allahu teala, Bakara suresinin 155 nci ayeti kerimesinde mealen, Peygamber efendimize ( SAV ) hitaben ; Ey habibim ! musibet ve ezaya sabredenlere lutuf ve ihsanlarımı mujdele buyuruyor Zuhd sahibi olmak, dunyaya duşkun olmamak demek, dunyevi arzu ve istekleri terk etmek suretiyle, nefse muhalefet etmektir Harama duşmek korkusundan dolayı, yetmiş tane helali terk etmektir Tefekkur etmenin hakikati , Allahu tealanın yarattıkları hakkında duşunmek, fakat Allahu tealanın zatı hakkında duşunmemektir Allahu tealanın kullarından birine bir musibet gelse, bunun icin sakın sevinme ! Gıybet ve dedikodu yapma ! İnsanlar arasında soz taşıma ; sana eziyet vereni, zulmedeni affet ! Kotuluk yapana iyilik et ! Sana vermiyene ver
Sadık olan fakir, hic kimseden bir şey istemez Eğer kendisine bir şey verilirse teşekkur eder, verilmezse sabreder Sunneti seniyye uzere yurur Bunlar bizim yolumuz uzere yuruyenlerin alametleridir Yalan konuşmamak, Kotu iş ve sozde bulunmamak , haramlara bakmamak, madden ve manen temiz olmak, Allahu tealadan korkmak, zikre ve tefekkure devam etmek yolumuzun esaslarındandır Hasani Basri hazretleri buyuruyorki : Sadık olan fakirlerle birlikte bulunmakla bazı meseleler oğrendimki bunlar, hikmet cevherlerindendir İlmi olmayan kimsenin dunyada da ahirette de hicbir kıymeti yoktur Hilmi ( yumuşaklığı ) olmayan kimseye, ilmi faide vermez Allahu tealanın kullarına şefkat etmeyen kimseye, Allahu teala katında şefaat yoktur Sabırlı olmayan kimseye, işlerinde selamet yoktur Takvası , Allahu tealadan korkması, haramlardan sakınması olmayan kimsenin, Allahu teala indinde hicbir kıymeti yoktur Bu altı hasletten nasibi olmayan kimsenin, cennette yeri yoktur
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri 1236 yılında Tantaya yerleştikten sonra hayatının geri kalan kısmını burada gecirdi 12 Rebiulevvel 675 te ( 24 ağustos 1276 ) burada vefat etti
Kaynaklar, Seyyid Ahmed el Bedevi nin doğum yıldonumunun torenlerle kutlandığını, yılda uc defa onun icin mevlid okunduğunu, fakat bazı alimlerin ve devlet adamlarının baskısı ile zaman zaman bu torenlerin yapılamadığını haber verir Fakat bunların arasında Melik Baybars onun talebesi olmuş, Sultan Kayıtbayda Bedevi hazretlerinin turbe ve makamını tamir ettirip genişletmiştir Bu yakın ilgi sebebi ile , Bedevi dergahında halife olan kişi uzun yıllar Memluk sultanlarının merasim alaylarında ozel bir yere sahip olmuştur Tanta da Sultan Kayıtbay devrinde Ahmed el Bedevi adına tesis edilen ve Nizamiyye, Mustansırriye ve Ezher medreselerinin bir orneği olan Ahmediyye medresesinden Memluklar ve Osmanlılar devrinde bir cok alim yetişmiştir
Seyyid Ahmed el Bedevi nin Kuzey Afrika ve ozellikle Mısırın dinitasavvufi hayatında derin izleri vardır Mısır halkı tarafından aynı zamanda buyuk bir kahraman ve kurtarıcı olarak tanınmış, Hıristiyanların elinde Muslumanları kurtardığına inanıldığı icin mucibulusara min biladinnasara lakabını almıştır Ayrıca bedeviyye tarikatı mensuplarının Haclılara karşı verdikleri cetin mucadelede bilinmektedir
SEYYİD AHMED EL BEDEVİ
Ebul Fityan Ahmed b Ahmed b İbrahimel Fasi et Tantavi el Bedevi
Yuzunu Afrika bedevileri gibi orttuğu icin el Bedevi, cesur ve atılgan bir genc olduğu icin de el Attab ve Ebul Fityan lakaplarıyla tanındı
SOY SECERESİ : İmam Raşid Ali , Şehid İmam Huseyin , İmam Ali ZeynelAbidin , İmam Muhammed Bakır , İmam Caferi Sadık , Seyyid İmam Musa Kazım , Ali Rıza , Muhammed , Ali , Hasen , Muhammed Cevad , Ali , İsa , Yahya , Musa , Muhammed , Huseyin , Osman , Ali , Omer , İsmail , Ebu Bekir , Muhammed , İbrahim , Ali , Ahmed Ahmed el Bedevi hem seyyid hem şeriftir
TARİKAT SİLSİLESİ : İmam Raşid Ali , Hasan Basri , Şeyh Ebu Muhammed Cabir ,Şeyh Mervan , Ebu Muhammed , Şeyh Saad , Ebu Kasım Ahmed Mervani , Ebu İshak İbrahim Basri , Zeynuddin Kazvini , Muhammed Şemsuddin , Şeyh Tacuddin , Nureddin Ebul Hasan Kudus , Takıyuddin Fukay , Abdurrahman Nedevi , Abdusselam Bin Beşiş , Seyyid Ahmed El Bedevi
DOĞUMU : Ahmed el Bedevi 596 da (M1200 ) Fasda doğdu Babası Ali bin İbrahim , annesi Fatıma binti Muhammed dir Ecdadı 73 ( M692 ) senesinde Arabistanda cıkan karışıklıklar uzerine Fas şehrine hicret etti
GENCLİĞİ : Ahmet el Bedevi hazretleri ailesi ile birlikte 603 ( m1206 ) senesinde Fas şehrinden yola cıkıp 607 ( M1210 ) senesinde Mekkei mukerremeye geldiler Orada bir muddet kaldılar Babası orada vefat etti
Gencliğinde zahiri ilimlerle meşgul oldu Kuranı Kerimi ezberledikten sonra Kıraat ilmine ilgi duydu ve Kuranı kıraatı seba ( Kuranı Kerimin yedi şekilde okunması ) uzere okumayı oğrendi Daha sonra fıkıh tahsil etti Şafii fıkhında derinleşti İlim oğrenmek icin ceşitli beldeleri dolaştı Oralarda bulunan buyuk Alimlerin sohbetlerinde bulundu
1230 yılına doğru dini ruhani hayatında bazı değişiklikler oldu İnsanlardan uzaklaşarak dunya kelamı etmemeye ve meramını işaretlerle anlatmaya başladı Bu sıralarda bir ruya gordu Bu ruyada kendisine şoyle deniliyordu
Kalk, once guneşin doğuşunu araSonrada batışını Doğusuna vasıl olunca, batısını aramaya başla Batısına vasıl olduktan sonra da doğusunu
Uc defa gorduğu bu ruya uzerine buyuk kardeşi Hasan ile birlikte Iraka gitti Burada Abdulkadiri Geylani ve Ahmed er Rufai hazretlerinin kabirlerini ziyaret etti Bu arada Hallacı Mansur, Adi bMusafir, Sırri yi Sekati, Marufi Kerhi, Cuneydi Bağdadi gibi meşhur sufilerin kabirlerinide ziyaret etti Bu ziyaretler onun manevi aleminde yeni ufuklar actı
Bir muddet Bağdatta kaldıktan sonra Mekkeye dondu Mekkede nefsi ile savaşa koyuldu Gunduzleri oruc tutuyor Geceleri sabahlara kadar namaz kılıyor niyaz ediyordu
634 ( M1236 ) senesinde ruyasında Mısırın Tanta şehrine gitmesi işaret olundu Ve yola koyuldu
Kahireye geldiğinde Mısır Sultanı Baybars onu askeri ile karşıladı ve devlet toreni ile ağırladı Daha sonra da ona intisab ederek talebelerinden oldu
Tantaya vardığın da doğru İbni Satanın (İbni Şuhayt ) evine vardı Ve hic oyalanmadan evin damına cıktı Butun gun akşama kadar , geceleride sabahlara kadar orada kalır aşağıya inmezdi Gozlerini semaya diker oylece kalırdı Bu aylarca surdu Gozlerinin beyazı kıpkırmızı oldu Guneşe fazla baktığından gozlerinde ağrılar başlamıştı
Bir gun FeyşelMinare adlı beldeye gitti Gittiği yerde cocuklar peşine takıldı O cocukların arasında kendisine kırk yıl hizmet edecek ve vefatından sonra yerine gececek olan Abdulal bin Fakih ve onun kardeşi Abdulmecidde vardı
Başta peşine takılan cocukların arasından Abdulal ı secti Ona gozunun ağrıdığını ve bir yumurta getirmesini soyledi Abdulal:
Yumurtayı bir şartla getiririm, uzerindeki yeşil fermanı verirsen ( bazı kaynaklarda yeşil bir değnek olarak gecer)
Ahmed el Bedevi hazretleri yeşil fermanı verdi Abdulal elinde yeşil kağıt doğru anası na gitti ve şoyle dedi
Şurada bir bedevi var, gozune ağrı girmiş Benden yumurta istedi ve şu fermanı da bana verdi
Abdulalın annesi ; Evladım şimdi bizde yumurta yoktur O fermanı da git hemen sahibine ver, dedi
Abdulal geri dondu ve Ahmed el Bedevi hazretlerine annesinin dediklerini soyledi Bunun uzerine Ahmed el Bedevi ; Hemen Savmia ya git oradan bana bir yumurta al gel Abdulal Savmiaya gitti ve hayretler icerisinde orayı yumurta dolu olarak buldu Bir tanesini alıp geldi Bu hadiseden sonra Abdulal , Ahmed el Bedevi hazretlerine tabii oldu ve onun yanından hic ayrılmadı
Ne varki annesi buna razı değildi ; Nereden cıktı bu bedevi ? Bize uğursuz geldi diye soylenir oldu Abdulalın annesinin bu sozunu Bedevi hazretleri duyunca şoyle dedi Bedevi bize hayırdır , uğurdur deseydi daha iyi olurdu Daha sonra Bedevi hazretleri ona bir mektup yolladı Bu mektupta ; Abdulal sevr hadisesinden beri benim oğlumdur Diyordu
Bu hadise şoyle olmuştu : Abdulal daha memede iken annesi onu okuz yemliğine yatırmış ve başka bir işle meşgul olmağa başlamıştı Bu sırada okuz ahıra sokularak başını yemliğe daldırmış ve boynuzu cocuğun kundağına takılarak onu havaya kaldırmıştı Boynuzda asılı kalan cocuğu kurtarmaya calışmışlar ama okuz kimseyi yanına yaklaştırmamıştı İşte o anda bir el belirdi ve Abdulalı kurtardı Bu el o anda kendisi Bağdadda bulunan Ahmed el Bedevi hazretlerinin eliydi ve Allahın izni ile Abdulalı kurtarmıştı Abdulalın annesi bu hadiseyi hatırladı ve soylediklerinden pişman oldu ve o da Ahmed el Bedevi ye bağlandı
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri , zamanla herkes tarafından tanındı Her tarafta meşhur oldu Tanınan, bilinen alimler gelip kendisine talebe oldular Devamlı zikir ve murakabe halinde idi Hic evlenmedi Evlenmesini teklif edenlere : Lutfen beni kendi halime bırakınız Cennet hurilerinden başka biri ile evlenmemeye azmettim derdi Dunya malının , onun kalbinde yeri yoktu Zamanın alimleri kendisini ovmuş ve ona tabi olmuşlardır Kendisi hakkında : Seyyid Ahmedi Bedevi, sahili gorulmeyen bir hakikat ve irfan denizidir demişlerdi
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri talebelerini teveccuh ve nazar ederek terbiye eder hic konuşmazdı Halifesi olan Abdulal dışarıdan , cahil, manevi terbiyeden mahrum gafil birini Ahmed el Bedevinin huzuruna getirince, hemen bir kere nazar buyurur, o kimse manevi haller ve yuksek dereceler ile dolmuş olurdu Ve ondan sonra irşad vazifesi ile başka illere gonderilirdi
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri daima yuzu peceli gezerdi Onun yuzunu goren pek azdı Hic goremeyenlerde vardı Muridi olan Abdulmecid onun yuzunu gormek istiyordu Bir gun dayanamadı arzusunu bildirdi Onun bu isteğine karşılık Bedevi hazretleri ;
Ey Abdulmecid , yuzume bir kere bakmak bir cana bedeldir, haberin olsun
Abdulmecid ; Ey efendim tek bir kere goreyim , o vakit olume razıyım
Ahmed el Bedevi hazretleri bu ısrar uzerine onu kıramadı ve yuzundeki ortuyu şoyle hafifce kaldırdı O nurlu yuzu goren Abdulmecid, bir nara atarak ruhunu teslim etti
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri , uzun boylu , buğday tenli , yuzu buyuk bacakları etli ve kalın , gozleri surmeli kolları uzundu Yuzunde gecirdiği cicek hastalığından kalma uc nokta vardı Devamlı yuzu ortulu ve hırka giyerdi Giydiği elbiseyi ve başına sardığı amameyi eskiyip gidinceye kadar cıkarmazdı Eskidikten sonra yenisi getirilir , onu alır giyerdi Amamesi her yıl mevlidi nebevi mevsiminde halife tarafından verilir ve giydirilirdi
Kırk yıl ona hizmet eden ve o vefat ettikten sonra yerine vekalet eden muridi Abdulal a soyledikleri şoyle idi
Allahu tealayı zikretmek kalb ile olur, sadece dil ile olmaz Allahu tealayı hazır bir kalb ile an ! Allahu tealadan gafil olmaktan sakın ! Cunku gaflet kalbi katılaştırır Sabır Allahu tealanın hukmune rıza gostermektir Onun hukmune rıza gostermek ve emrine teslim olmak demek, nimete kavuştuğunda sevinip ferah duyduğu gibi , musibet ve sıkıntı geldiğinde aynı sevinc ve ferahlığı duyabilmek demektir Nitekim Allahu teala, Bakara suresinin 155 nci ayeti kerimesinde mealen, Peygamber efendimize ( SAV ) hitaben ; Ey habibim ! musibet ve ezaya sabredenlere lutuf ve ihsanlarımı mujdele buyuruyor Zuhd sahibi olmak, dunyaya duşkun olmamak demek, dunyevi arzu ve istekleri terk etmek suretiyle, nefse muhalefet etmektir Harama duşmek korkusundan dolayı, yetmiş tane helali terk etmektir Tefekkur etmenin hakikati , Allahu tealanın yarattıkları hakkında duşunmek, fakat Allahu tealanın zatı hakkında duşunmemektir Allahu tealanın kullarından birine bir musibet gelse, bunun icin sakın sevinme ! Gıybet ve dedikodu yapma ! İnsanlar arasında soz taşıma ; sana eziyet vereni, zulmedeni affet ! Kotuluk yapana iyilik et ! Sana vermiyene ver
Sadık olan fakir, hic kimseden bir şey istemez Eğer kendisine bir şey verilirse teşekkur eder, verilmezse sabreder Sunneti seniyye uzere yurur Bunlar bizim yolumuz uzere yuruyenlerin alametleridir Yalan konuşmamak, Kotu iş ve sozde bulunmamak , haramlara bakmamak, madden ve manen temiz olmak, Allahu tealadan korkmak, zikre ve tefekkure devam etmek yolumuzun esaslarındandır Hasani Basri hazretleri buyuruyorki : Sadık olan fakirlerle birlikte bulunmakla bazı meseleler oğrendimki bunlar, hikmet cevherlerindendir İlmi olmayan kimsenin dunyada da ahirette de hicbir kıymeti yoktur Hilmi ( yumuşaklığı ) olmayan kimseye, ilmi faide vermez Allahu tealanın kullarına şefkat etmeyen kimseye, Allahu teala katında şefaat yoktur Sabırlı olmayan kimseye, işlerinde selamet yoktur Takvası , Allahu tealadan korkması, haramlardan sakınması olmayan kimsenin, Allahu teala indinde hicbir kıymeti yoktur Bu altı hasletten nasibi olmayan kimsenin, cennette yeri yoktur
Seyyid Ahmed el Bedevi hazretleri 1236 yılında Tantaya yerleştikten sonra hayatının geri kalan kısmını burada gecirdi 12 Rebiulevvel 675 te ( 24 ağustos 1276 ) burada vefat etti
Kaynaklar, Seyyid Ahmed el Bedevi nin doğum yıldonumunun torenlerle kutlandığını, yılda uc defa onun icin mevlid okunduğunu, fakat bazı alimlerin ve devlet adamlarının baskısı ile zaman zaman bu torenlerin yapılamadığını haber verir Fakat bunların arasında Melik Baybars onun talebesi olmuş, Sultan Kayıtbayda Bedevi hazretlerinin turbe ve makamını tamir ettirip genişletmiştir Bu yakın ilgi sebebi ile , Bedevi dergahında halife olan kişi uzun yıllar Memluk sultanlarının merasim alaylarında ozel bir yere sahip olmuştur Tanta da Sultan Kayıtbay devrinde Ahmed el Bedevi adına tesis edilen ve Nizamiyye, Mustansırriye ve Ezher medreselerinin bir orneği olan Ahmediyye medresesinden Memluklar ve Osmanlılar devrinde bir cok alim yetişmiştir
Seyyid Ahmed el Bedevi nin Kuzey Afrika ve ozellikle Mısırın dinitasavvufi hayatında derin izleri vardır Mısır halkı tarafından aynı zamanda buyuk bir kahraman ve kurtarıcı olarak tanınmış, Hıristiyanların elinde Muslumanları kurtardığına inanıldığı icin mucibulusara min biladinnasara lakabını almıştır Ayrıca bedeviyye tarikatı mensuplarının Haclılara karşı verdikleri cetin mucadelede bilinmektedir