Ahmet Haşim'in Şiirleri
GECE
Titreyen ellerimle penceremi
Actım afaki leyle karşı Yine
Gecenin golgeden manazırına
İmtizac eylemiş nucumu bahar
Sihri eb`at icinde şimdi gumuş
Bir sehap andıran miyah uyumuş
Kalbi seydayı leyl olan ruzgar
Esiyor golgelerde velvelekar
Ah o bir aşkı bitenahi mi
Geceden, tudei manazırdan
Yukselen rasei humaru buhar?
Sanki hulyayı vasla mustağrak
Sebi bir itri hisle doldurarak
Dolaşan, titreşen kadınlardı
Sanki bir savti gaibu muhtez
Kalbe bir aşkı bivefa yetmez
'Seviniz, muttasıl sevin! ' derdi
GELDİM
Bir gun
Akşamın olgun
Duran o namutenahi ziya denizlerine
Gark olan eşcar,
Gark olan ovalar
Oluyorken sukut u huzne makar
Geldin alamı kalbi teskine
GELMEDEN EVVEL
Kalbim
Benim bir ormandı,
İsimsiz, asude,
Bir buyuk orman;
Ve golgelerinde revan
Olan hafi suların aksi şevki muttaridi
Dağıtırken sukutu bihude,
Duşunurdum ki, hangi gun, ne zaman,
Ne zaman
Girecektin o kalbi mes'ude?
Etmeden zehrbadı faslı elem
Rengi eşcar u abı fersude,
Dolacak mıydı seslerin, bilmem
O tehi saye zarı mesdude?
Sanki hicrana bir teselliydi
Şeceristanı kalb icinde revan
Olan hafi suların musikii nevmidi
Ey şebabın hayalı cavidi,
O melul akşamın havası kadar
Gelişin bir sukunı saridi
GELDİN
Bir gun
Akşamın olgun
Duran o namutenahi ziya denizlerine
Gark olan eşcar,
Gark olan ovalar
Oluyorken sukut u huzne makar
Geldin alamı kalbi teskine
Ey şebabın hayalı cavidi,
O melul akşamın havası kadar
Gelişin bir sukunı saridi
KARANLIK
Aşkın bu karanlık gecesinde
Bulbul yine vahşi muterennim
MecnUn'u terk etti mi Leyla?
Vahşi sesi firkat sesi sandım
Aşkın bu karanlık gecesinde,
Hicranımı duydum, seni andım,
Firkatzede bulbul gibi yandım
O ESKİ HUCREYE BENZER Kİ
Ziyayı şemse kapanmış butun dericeleri
Bir oyle hucreye benzer ki omrumun kederi
Gubarı ye's u fena sinmiş orda elvana
Emel, heves bırakılmış sukut u nisyana
Butun hadayıkı histen o toplanan ezhar
Uyur mekaabiri minada biumidi bahar
Bu penbe gul, bu gul ağır ağır erimiş
Uzerlerinde değiştikce her mukedder kış
Ocak harab u tehi, lamba kimsesiz, a'ma
Bu samtı haste eder huzn u uzleti ima
Soluk cidara asılmış, durur gariki melal
O cehreler ki uyur gozlerinde eski hayal
O eski hucreye benzer ki omrumun kederi
Cekilmiş ufkı teselliye karşı perdeleri
ORMAN
Su değil, mesimin havası akan
Duyduğun yaprağın, dalın sesidir
Suda yıldızların parıltısıdır
Bu karanlıkta bazı bazı cakan
ŞAİRSİZ DUNYA
Şairdir şiiri anlatan
Şairdir seni tanıyan
Şairdir duyguları yaşayan
Şairdir size bakan
SEHER
Ağacların seheri zirvesinde titreşiyor
TuyUrı faniyei alemi tahayyul u hab
Semayı kaplayacak, şimdi, gazeler gibi nUr
Zavallılar kalacaklar esiri ufkı turab
Ve onların gozu eyler nucUmı fecre itab
Ve onların sesi eyler «nihayet»i işrab
SONBAHAR
Bir taraf bahce, bir tarafta dere
Gel uzan sevgilim benimle yere
Suyu yakuta donduren bu hazan
Bizi gark eyliyor dusuncelere
SUVARİ
Şu bakır zirvelerin ardından
Bir suvari geliyor kan rengi
Başlıyor şimdi malul akşamda
Son ışıklarla bulutlar cengi
Bir bakır tasta alev şimdi havuz
Suya saplandı kızıl mızraklar
Acılıp kıvranarak goklerde
Ucuyor parcalanan bayraklar
AĞAC
Gun bitti Agacta nes`e sondu
Yaprak ates oldu, kus da yakut;
Yaprakla kusun pariltisindan
Havzun suyu erguvana dondu
Bir Gunun Sonunda Arzu
Yorgun gozumun halklarında
Guller gibi fecr oldu numayan,
Guller gibisonsuz, iri guller
Guller ki kamıştan daha nalan;
Gun doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını omrun eder ilan
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Ustumde sema: Kavsi mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam
Gollerde bu dem bir kamış olsam!
AKŞAM YİNE TOPLANDI DERİNDE
Canan guluyor eski yerinde
Canan ki gunduzleri gelmez
Akşam gorunur havuz uzerinde,
Mehtab, kemer taze belinde
Ustunde sema, gizli bir ortu
Yıldızlar, onun guludur elinde
BAHCE
Bir Acem bahcesi, bir seccade
Dolduran havzı ateşten bade
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mutade
Gok yeşil, yer sarı, mercan dallar
Dalmış ustundeki kuşlar yada
Bize bir zevki tahattur kaldı
Bu sonen, golgelenen dunyada
BİR GUNUN SONUNDA ARZU
Yorgun gozumun halkalarında
Guller gibi fecr oldu numayan,
Guller gibi sonsuz iri guller,
Gun doğdu yazık arkalarından!
Altın kulelerden yine kuşlar,
Tekrarını omrun eder i'lan,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Gollerde bu dem bir kacmış olsam!
TAHATTUR
Bir Acem bahcesi, bir seccade,
Dolduran havzı ateşten bade
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mu'tade
Gok yeşil, yer sarı, mercan dallar,
Dalmış ustundeki kuşlar yada;
Bize bir zevki tahattur kaldı
Bu sonen, golgelenen dunyada!
GECE
Titreyen ellerimle penceremi
Actım afaki leyle karşı Yine
Gecenin golgeden manazırına
İmtizac eylemiş nucumu bahar
Sihri eb`at icinde şimdi gumuş
Bir sehap andıran miyah uyumuş
Kalbi seydayı leyl olan ruzgar
Esiyor golgelerde velvelekar
Ah o bir aşkı bitenahi mi
Geceden, tudei manazırdan
Yukselen rasei humaru buhar?
Sanki hulyayı vasla mustağrak
Sebi bir itri hisle doldurarak
Dolaşan, titreşen kadınlardı
Sanki bir savti gaibu muhtez
Kalbe bir aşkı bivefa yetmez
'Seviniz, muttasıl sevin! ' derdi
GELDİM
Bir gun
Akşamın olgun
Duran o namutenahi ziya denizlerine
Gark olan eşcar,
Gark olan ovalar
Oluyorken sukut u huzne makar
Geldin alamı kalbi teskine
GELMEDEN EVVEL
Kalbim
Benim bir ormandı,
İsimsiz, asude,
Bir buyuk orman;
Ve golgelerinde revan
Olan hafi suların aksi şevki muttaridi
Dağıtırken sukutu bihude,
Duşunurdum ki, hangi gun, ne zaman,
Ne zaman
Girecektin o kalbi mes'ude?
Etmeden zehrbadı faslı elem
Rengi eşcar u abı fersude,
Dolacak mıydı seslerin, bilmem
O tehi saye zarı mesdude?
Sanki hicrana bir teselliydi
Şeceristanı kalb icinde revan
Olan hafi suların musikii nevmidi
Ey şebabın hayalı cavidi,
O melul akşamın havası kadar
Gelişin bir sukunı saridi
GELDİN
Bir gun
Akşamın olgun
Duran o namutenahi ziya denizlerine
Gark olan eşcar,
Gark olan ovalar
Oluyorken sukut u huzne makar
Geldin alamı kalbi teskine
Ey şebabın hayalı cavidi,
O melul akşamın havası kadar
Gelişin bir sukunı saridi
KARANLIK
Aşkın bu karanlık gecesinde
Bulbul yine vahşi muterennim
MecnUn'u terk etti mi Leyla?
Vahşi sesi firkat sesi sandım
Aşkın bu karanlık gecesinde,
Hicranımı duydum, seni andım,
Firkatzede bulbul gibi yandım
O ESKİ HUCREYE BENZER Kİ
Ziyayı şemse kapanmış butun dericeleri
Bir oyle hucreye benzer ki omrumun kederi
Gubarı ye's u fena sinmiş orda elvana
Emel, heves bırakılmış sukut u nisyana
Butun hadayıkı histen o toplanan ezhar
Uyur mekaabiri minada biumidi bahar
Bu penbe gul, bu gul ağır ağır erimiş
Uzerlerinde değiştikce her mukedder kış
Ocak harab u tehi, lamba kimsesiz, a'ma
Bu samtı haste eder huzn u uzleti ima
Soluk cidara asılmış, durur gariki melal
O cehreler ki uyur gozlerinde eski hayal
O eski hucreye benzer ki omrumun kederi
Cekilmiş ufkı teselliye karşı perdeleri
ORMAN
Su değil, mesimin havası akan
Duyduğun yaprağın, dalın sesidir
Suda yıldızların parıltısıdır
Bu karanlıkta bazı bazı cakan
ŞAİRSİZ DUNYA
Şairdir şiiri anlatan
Şairdir seni tanıyan
Şairdir duyguları yaşayan
Şairdir size bakan
SEHER
Ağacların seheri zirvesinde titreşiyor
TuyUrı faniyei alemi tahayyul u hab
Semayı kaplayacak, şimdi, gazeler gibi nUr
Zavallılar kalacaklar esiri ufkı turab
Ve onların gozu eyler nucUmı fecre itab
Ve onların sesi eyler «nihayet»i işrab
SONBAHAR
Bir taraf bahce, bir tarafta dere
Gel uzan sevgilim benimle yere
Suyu yakuta donduren bu hazan
Bizi gark eyliyor dusuncelere
SUVARİ
Şu bakır zirvelerin ardından
Bir suvari geliyor kan rengi
Başlıyor şimdi malul akşamda
Son ışıklarla bulutlar cengi
Bir bakır tasta alev şimdi havuz
Suya saplandı kızıl mızraklar
Acılıp kıvranarak goklerde
Ucuyor parcalanan bayraklar
AĞAC
Gun bitti Agacta nes`e sondu
Yaprak ates oldu, kus da yakut;
Yaprakla kusun pariltisindan
Havzun suyu erguvana dondu
Bir Gunun Sonunda Arzu
Yorgun gozumun halklarında
Guller gibi fecr oldu numayan,
Guller gibisonsuz, iri guller
Guller ki kamıştan daha nalan;
Gun doğdu yazık arkalarında!
Altın kulelerden yine kuşlar
Tekrarını omrun eder ilan
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Ustumde sema: Kavsi mutalsam!
Akşam, yine akşam, yine akşam
Gollerde bu dem bir kamış olsam!
AKŞAM YİNE TOPLANDI DERİNDE
Canan guluyor eski yerinde
Canan ki gunduzleri gelmez
Akşam gorunur havuz uzerinde,
Mehtab, kemer taze belinde
Ustunde sema, gizli bir ortu
Yıldızlar, onun guludur elinde
BAHCE
Bir Acem bahcesi, bir seccade
Dolduran havzı ateşten bade
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mutade
Gok yeşil, yer sarı, mercan dallar
Dalmış ustundeki kuşlar yada
Bize bir zevki tahattur kaldı
Bu sonen, golgelenen dunyada
BİR GUNUN SONUNDA ARZU
Yorgun gozumun halkalarında
Guller gibi fecr oldu numayan,
Guller gibi sonsuz iri guller,
Gun doğdu yazık arkalarından!
Altın kulelerden yine kuşlar,
Tekrarını omrun eder i'lan,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
Alemlerimizden sefer eyler?
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Bir sırma kemerdir suya baksam;
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Gollerde bu dem bir kacmış olsam!
TAHATTUR
Bir Acem bahcesi, bir seccade,
Dolduran havzı ateşten bade
Ne kadar gamlı bu akşam vakti
Bakışın benzemiyor mu'tade
Gok yeşil, yer sarı, mercan dallar,
Dalmış ustundeki kuşlar yada;
Bize bir zevki tahattur kaldı
Bu sonen, golgelenen dunyada!