nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Ahmet Yesevi Felsefi Görüşü nedir
Ahmet Yesevi Felsefi Görüşüleri
Ahmet Yesevi Felsefi Görüşü hakkında bilgi
Ahmet Yesevi, İslam ’ı, Kur ’lahza ’dan ve Sünnet ’cilt anladıklarını belli başlı dili Türkçe ’yi kullanarak manzumeler halinde insanlara anlatmaya çalışmıştır Divanı Hikmet, onun sözlerinin, ona ait olduğuna inanılan manzumelerin toplandığı bir andır Hikmetlerin tamamı göz önüne alındığında üzerinde yoğunlaşılan başlıca konuların Allah ve Peygamber sevgisi, Allah ’ın birliği ve sıfatları, öldükten sonradan dirilme ve kıyamet, Peygamberin sünneti, zühd ve takva, Allah ’ı anma, Yesevi tarikatının adab ve erkanı gibi hususların teşkil ettiğini söyleyebiliriz Hikmetler, özet olarak söyleyecek olursak, İslam ’ın yüksek ahlakının damıtılarak insan idrakine sunulmuş halidir Ahmet Yesevi, etik merkezli bir din anlayışının toplumda makes bulabilmesi için çalışmış, konuşmuş ve hikmetler söylemiştir
Ahmet Yesevi, İslam ’ı esas kaynaklarından öğrenme imkanına sahip olmuştur Kur ’lahza, ahali arasında tek üstünlük ölçüsünün “takva yani Allah ’a karşın bilinçli saygı olduğunu belirtir (Hucurat, 13) Ahkaf suresinin 13 ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “ Açık Konuşmak Gerekirse Rabbimiz Allah ’tır deyip, sonradan da doğrudan doğruya gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir İşte onlar cennetliklerdir, işlediklerine karşılık olarak içinde temelli olarak kalacaklardır Tevhid insanı özgürleştirir Kendi varlığının farkında serbest insan, hayatın bir sınav olduğunu kavrar; mesuliyet bilincinin geliştirerek hayatın anlamını yakalamaya ve insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışır Burada esas olan, ilk olarak imandır; imanın da özünü Tevhid oluşturur sonra da amel kazanç; onun da özünde “doğruluk ve dürüstlük vardır İnsanın “taat için yaratıldığına dikkat çeken Ahmet Yesevi, şeriat, tarikat, beceri, gerçeklik olarak sistemleştirdiği tasavvuf anlayışını, tamamen ahlaki bir zemin üzerine inşa eder O, Hz Peygamber ’in “ben hoş ahlakı bitirmek için gönderildim buyurduğunun farkındadır
Türk Müslümanlığı ’nın etik temelli yapısının esas çizgilerinin Ahmet Yesevi kadar belirlendiğini bildirmek öyle hatalı olmasa gerektir Türkler arasında yayılan mezheplere baktığımız vakit, “etik temelli olarak Müslümanlık ifadesinin ne anlama geldiğini daha basit anlayabiliriz Türkler aralarında itikat boyutunda Haricilik, Benzer ’arilik; amel boyutunda Hanbelilik, Şafiilik yaygın kabul görmemiştir Şia, her ne kadar erken dönemde Zeydi izlere rastlanılsa da Türkler arasında 16 asırda Safevilerle birlikte yayılmıştır Bir başka ifadeyle bugünkü İran ’ı ve Azerbeycan ’ı cebren Şiileştiren bizim Safeviler olmuştur Erdebil Tekkesi devlete dönüşürken, Şiilik de devlete ait mezhepideoloji olarak seçilmiş; Kızılbaş Türkler Safevilerin dominant oldukları bölgeleri, ifade hatalı değilse “zor kullanarak Şiileştirmişlerdir Türklerin din anlayışlarının ahlak temelli olarak olmasında etkin olan başlıca sebebin Mürcie ’nin “ameliman ayrımını merkeze alan yaklaşımı ve Mürcii zeminde yetişen Ebu Hanife ’nin İslam ’a yaklaşma tarzı olduğu kanaatindeyiz Nitekim İmam Maturidi, Ebu Hanife ’nin fikirlerini merkeze alarak Türk kafasına yerinde bir Maturidilik yapı etmeye çalışmıştır Ahmet Yesevi ’nin aracısız olarak Maturi ’nin etkisinde kalıp kalmadığını tespit yapabilmek şimdilik o kadar mümkün görünmemektedir *
Ahmet Yesevi Felsefi Görüşüleri
Ahmet Yesevi Felsefi Görüşü hakkında bilgi
Ahmet Yesevi, İslam ’ı, Kur ’lahza ’dan ve Sünnet ’cilt anladıklarını belli başlı dili Türkçe ’yi kullanarak manzumeler halinde insanlara anlatmaya çalışmıştır Divanı Hikmet, onun sözlerinin, ona ait olduğuna inanılan manzumelerin toplandığı bir andır Hikmetlerin tamamı göz önüne alındığında üzerinde yoğunlaşılan başlıca konuların Allah ve Peygamber sevgisi, Allah ’ın birliği ve sıfatları, öldükten sonradan dirilme ve kıyamet, Peygamberin sünneti, zühd ve takva, Allah ’ı anma, Yesevi tarikatının adab ve erkanı gibi hususların teşkil ettiğini söyleyebiliriz Hikmetler, özet olarak söyleyecek olursak, İslam ’ın yüksek ahlakının damıtılarak insan idrakine sunulmuş halidir Ahmet Yesevi, etik merkezli bir din anlayışının toplumda makes bulabilmesi için çalışmış, konuşmuş ve hikmetler söylemiştir
Ahmet Yesevi, İslam ’ı esas kaynaklarından öğrenme imkanına sahip olmuştur Kur ’lahza, ahali arasında tek üstünlük ölçüsünün “takva yani Allah ’a karşın bilinçli saygı olduğunu belirtir (Hucurat, 13) Ahkaf suresinin 13 ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “ Açık Konuşmak Gerekirse Rabbimiz Allah ’tır deyip, sonradan da doğrudan doğruya gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir İşte onlar cennetliklerdir, işlediklerine karşılık olarak içinde temelli olarak kalacaklardır Tevhid insanı özgürleştirir Kendi varlığının farkında serbest insan, hayatın bir sınav olduğunu kavrar; mesuliyet bilincinin geliştirerek hayatın anlamını yakalamaya ve insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışır Burada esas olan, ilk olarak imandır; imanın da özünü Tevhid oluşturur sonra da amel kazanç; onun da özünde “doğruluk ve dürüstlük vardır İnsanın “taat için yaratıldığına dikkat çeken Ahmet Yesevi, şeriat, tarikat, beceri, gerçeklik olarak sistemleştirdiği tasavvuf anlayışını, tamamen ahlaki bir zemin üzerine inşa eder O, Hz Peygamber ’in “ben hoş ahlakı bitirmek için gönderildim buyurduğunun farkındadır
Türk Müslümanlığı ’nın etik temelli yapısının esas çizgilerinin Ahmet Yesevi kadar belirlendiğini bildirmek öyle hatalı olmasa gerektir Türkler arasında yayılan mezheplere baktığımız vakit, “etik temelli olarak Müslümanlık ifadesinin ne anlama geldiğini daha basit anlayabiliriz Türkler aralarında itikat boyutunda Haricilik, Benzer ’arilik; amel boyutunda Hanbelilik, Şafiilik yaygın kabul görmemiştir Şia, her ne kadar erken dönemde Zeydi izlere rastlanılsa da Türkler arasında 16 asırda Safevilerle birlikte yayılmıştır Bir başka ifadeyle bugünkü İran ’ı ve Azerbeycan ’ı cebren Şiileştiren bizim Safeviler olmuştur Erdebil Tekkesi devlete dönüşürken, Şiilik de devlete ait mezhepideoloji olarak seçilmiş; Kızılbaş Türkler Safevilerin dominant oldukları bölgeleri, ifade hatalı değilse “zor kullanarak Şiileştirmişlerdir Türklerin din anlayışlarının ahlak temelli olarak olmasında etkin olan başlıca sebebin Mürcie ’nin “ameliman ayrımını merkeze alan yaklaşımı ve Mürcii zeminde yetişen Ebu Hanife ’nin İslam ’a yaklaşma tarzı olduğu kanaatindeyiz Nitekim İmam Maturidi, Ebu Hanife ’nin fikirlerini merkeze alarak Türk kafasına yerinde bir Maturidilik yapı etmeye çalışmıştır Ahmet Yesevi ’nin aracısız olarak Maturi ’nin etkisinde kalıp kalmadığını tespit yapabilmek şimdilik o kadar mümkün görünmemektedir *