Yaz tatilleri pek çok aile için aile büyüklerini ziyaret için önemli bir fırsat. Özellikle şehir dışına yapılan kısa tatiller hem çocuklarımızın aile büyükleri ve akrabaları ile geçirdikleri güzel zamanlar sunmakta hem de anne babalarımıza yoğun okul ve iş ortamından kısa süreliğine de olsa kurtulma şansı vermekte. Özellikle ülkemizde bu tür tatillerde iş hayatı nedeni ile ayrı ayrı şehirlerde yaşayan ailenin bir çok ferdi bir araya gelerek birkaç günlüğüne de olsa aynı evde yaşama fırsatı bulmaktadır. Amca, dayı, büyük anne, büyük baba ve kuzenler bir arada kısa süre de olsa birbirlerini yakından tanıma ve zaman geçirme şansı yakalanmaktadır. Çoğumuz çocukluğumuzu düşündüğümüzde böyle zamanları hep mutlu anlar olarak hatırlarız. Tabi ki böyle uzun tatillerde aile fertlerinin bir arada olması kültürümüzü tanıma, büyüklere saygı ve paylaşım gibi pek çok ahlaki değerin gelişimi açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak çocuklarımızın gözünden baktığımızda bu tür aile toplantıları her zaman mutluluk getirir mi?
Bu noktada çocuklarımız ve ailelerimiz için bir takım zorluklar olabilir. Özellikle kendine güvenle ilgili sorun yaşayan, sosyal uyaranları fazla önemseyen, kırılgan ve endişeli çocuklar için bu tür toplantılardan daha fazla etkilendiğini düşünmekteyim. Özellikle kuzenler arasında aile büyükleri tarafından karne notları üzerinden ortaya konan karşılaştırmaya varan tutumlar çocuklar için örseleyici olmakta. Aile fertlerinin isteyerek veya istemeyerek getirdikleri eleştiriler çocukların stres düzeyini artırmakta ve farklı davranışlar sergilemeye itmektedir. Bu eleştiriler çoğu zaman aile büyüklerinin kendi çatışmalarını çocuklar üzerinden sürdürme eğiliminden kaynaklanmaktadır. İki kardeşin çocuklarını karşılaştırma veya yarıştırma dürtüsü aslında o çatışmanın uzaktan yakından ilgisi olmayan çocukları menfi yönde daha fazla etkilemektedir.
Uzun Tatillerin diğer bir sorunu ise ev kurallarında olan değişikliklerdir. Tatilde olan çocuğumuz ister istemez yatma-kalkma zamanları, yemek saatleri, oyun süreleri değişecektir. Özellikle iki farklı ailede yaşayan çocuklar bilhassa kuzenler kurallar konusunda mukayeseye gidebilir ve hatta kendi ailelerini eleştirebilir. Bir de işin içine aile büyüklerinin “Nasıl olsa tatil rahat bırakın çocuğu” garantisi gelince ister istemez her çocukta kurallar ve sınırlar gevşer. Burada ailelerimiz kuralları bir nebze olsun gevşetse de kantarın topuzunu kaçırmamalı ve kırmızı çizgileri koymalıdır. Tatil dönüşü kabus görmek istemiyorsak hem çocuğumuza hem de aile büyüklerine sınırlarını hatırlatmak gerekir.
Sonuç olarak bütün aile bireylerinin bir araya getiren tatiller çocuklarımızın hem ruhsal hem de ahlaki gelişimi açısından oldukça önemli. Manevi değerlerin gelişimi, akraba ilişkileri, yardımlaşma, paylaşım gibi değerler açısından bulunmaz nimet. Hele ki bu tatiller şehir hayatından biraz olsun kırsal kesime yapılıyorsa çocuğun belleğine unutulmaz fotoğraflar koymakta, tıpkı içsel bir terapi vazifesi görmektedir. Ufak önlemler alarak ve kontrolü elden bırakmayarak güzel gelenekleri sürdürüp olabilecek nahoş olayları önleyebiliriz.