AirDrop Özelliği Yüzünden Bir Kadının Başına Gelenler

Birinci nesil akıllı telefonlarda kızılötesiyle belge aktarım özelliği bulunurdu. İki farklı telefonun kızılötesi sensörleri karşılıklı olarak tutulurdu ve olgu aktarımı sağlanırdı. Sonrasında ise Bluetooth ile aktarımlar yaygınlaştı. Kullanıcılar, Bluetooth sensörlerinin kapsama sahası içerisinde birbirlerine belge aktarımı yapabildiler.

Gelgelelim Apple'da bu durum biraz daha farklı. Şayet bir iPhone kullanıcısıysanız, bir diğer kullanıcıya evrak gönderebilmek için Apple'ın 2011 yılında piyasaya sürdüğü AirDrop özelliğini kullanmanız gerekiyor. AirDrop özelliği sayesinde başka iPhone kullanıcılarına fotoğraf, müzik, bir kişinin rehber haberleri üzere evrakları direkt gönderebiliyorsunuz. Lakin bu sefer yaşanan bir hikaye, AirDrop özelliğinin nasıl arka niyetli kullanılabileceğini gözler önüne seriyor.


Az sonra bahsedeceğimiz hikaye, İngiltere'nin başşehri Londra'da yaşandı. İşe gitmek için metroya binen Emma Wilson isimli hatun Apple'ın AirDrop özelliği nedeniyle bir siber tehşircilik hadisesine maruz kaldı.

İşe giderken telefonuyla uğraştığını belirten Wilson, Airdrop üzerinden gelen bir fotoğrafla şok oldu. Bir kişi Wilson'ın fotoğrafına, üzerinde ziyadesiyle uğraştığı çıplak bir fotoğrafını göndermişti. Fotoğrafı gönderen kişi; vücudu üzerinde çeşitli düzeltmeler yapmış, art planı bulanıklaştırmış ve birden çok filtre uygulamıştı. Emma Wilson, yaşadığı o anları şöyle anlatıyor: "Bir anda ekranda çıplak bir adam fotoğrafı belirdi. Güya çıplak kalan benmişimcesine bir utanç dalgası kapladı vücudumu. Bir erkek bir ayna önünde erekte olmuş penisiyle çektiği fotoğrafı bana göndermişti. iPhone'um, bu telefonu kabul edip etmediğimi sordu. Hemen "reddet" seçeneğine bastım. Fakat bu vakanın bence yarattığı güvensizlik ve kaygıyı reddedemedim."

Yaşadığı hikayenin şokunu üzerinden atan bayan, bu fotoğrafın kim tarafından gönderildiğini tespit edebilmek için metrodaki tüm erkekleri incelemeye karar veriyor. Akabinde birebir fotoğraf, Wilson'un telefonuna bir sefer daha geliyor ve hatun, siber teşhirciyi tespit ediyor. Adamı takip ederek tıpkı asansöre binen hatun, fotoğrafın teşhis ettiği bireyden geldiğini çok net bir formda anlıyor. Zira teşhirci, asansör boyunca telefonunun AirDrop ekranı ve fotoğrafları arasında geçiş yapıp duruyor.


Teşhirciyle göz göze geldiğini söz eden bayan, o anı ise şöyle anlatıyor: "Ona hiçbir şey diyemedim. Neden bu türlü bir şey yaptığını sorup onu suçlayamadım. Ne kadar güçlü olduğumu düşünürsem düşüneyim, beni bir fotoğrafla güçsüz bir kişiye dönüştürdü, aşağılanmış hissettirdi ve kendi hakkımı savunamayan bir konuma soktu."

Kısa bir asansör yolculuğundan sonra Emma Wilson, Londra'nın toplu taşıma polislerine durumu bildiriyor. Fakat polisler, bu üzere hadiselerin çok sık yaşandığını ve ortada yerinde deliller olmadığı için rastgele bir soruşturma başlatmadıklarını söylüyorlar. Üstelik polisler, gönderilen şeylerin yalnızca bir fotoğraftan ibaret olduğunu ve telefonunun AirDrop özelliğini, mahsusen de toplu taşıma araçlarında kapatmasını tavsiye ederek hatunu gönderiyorlar.

Mevzuyla ilgili açıklamalarda bulunan Londra polisi, her ay buna benzeri en az iki üç hikayenin yaşandığını lakin ellerinden çok da bir şey gelmediğini kullanıcıların ayarlarını değiştirmesini tavsiye ettiklerini belirtiyorlar. Üstelik polislere nazaran siber tehşirciliğe maruz kalan kişilerin sayısı belirtilenlerin çok ötesinde. Kişiler bu durumu kimi devir önemsemedikleri kimi devir da nereye müracaat yapacaklarını bilemedikleri için hadisesi unutmayı tercih ediyorlar. Ancak İngiltere hükümeti bu durumu ciddiye alıyor ve bahisle ilgili bir yasa tasarısı üzerinde çalışıyor. Bir komite tarafından sunulan yasa tasarısı erkeklerin bayanlara karşı davranışlarını değiştirmeyi hedefliyor.