akaid ilmi İlmin, bilmenin önemini vurgulamayan hiç bir dinî sohbet, hiç bir tartışma yok İman ve yaşantıyla ilgili her konu dönüp dolaşıp ilme, bilgiye bağlanıyor Anlıyor ve kabul ediyoruz; bilmekle, öğrenmekle yükümlüyüz Lakin neyi? Yaşadığımız çağa “data çağı deniyor Gazeteler, kitaplar, dergiler, bilgisayar, internet ve her tarzında kitle iletişim araçları ile bir veri sağanağı aşağı yaşıyoruz Hayatımızla ilgili ya da kayıtsız her konu üstüne, harikulade vurgular yapılıyor Herkese kadar kendi sunduğu veri çok manâlı, hatta en önemlisi Ve biz sade ahali, neyi ne değin öğreneceğimizi şaşırmış olarak bir selin önünde sürüklenip gidiyoruz Sonuçta o kadar bir ışık halkası geldik oysa, bundan böyle hayatî bilgilere de kayıtsızız Fakat bilgiye umursamazlık hayata, hayatın ötesine aldırışsız kalmak çağırmak Bir müslüman olarak bu konuyu yerine oturtup, beynimizi ve kalbimizi bir düzene sokmamız gerekiyor Fakat bu şekilde dünyamızı ve dünya sonrası yaşantımızı düzene koymuş ve riskten korumuş oluruz Herkese Farz Olan İlim “Şüphesiz, ilim öğrenmek erkekbayan her müslümana farzdır (Beyhakî, İbnu Mâce, Tabarâni, Heysemî) hadisini her müslüman biliyor; ama farz olan bu ilmin hangi ilim olduğu bütünüyle bilinmiyor Hadis, farzı ayn ilimden bahsetmektedir Farzı ayn ilim, her müslümanın bizzat öğrenmesi ve bilmesi gereken ilimdir Bu ilmi ona farz kılan Allahu Teâlâ ve O’nun Rasulü’dür Zeki olup büluğ yaşına ulaşan her müslüman bu ilimlerden sorumludur Çünkü bu durumdaki bir insan, iman ve ibadetle yükümlüdür Helâl ve harama uyarı etmesi gerekmektedir Görevli melekler tarafından amelleri yazılmaya başlanmıştır Amele yükümlü olan bir kimseye ilk gereken iş, oluşturacağı işin ilmini öğrenmektir Esas kural şudur: Yapılması farz olan bir şeyin ilmini kavramak de farzdır Bu şeyleri temelde üç belli başlı gruba ayırabiliriz: (Gazâli, İhyâ, I, 25) * İnanılması şart olan esaslar * Yapılması icap eden farzlar * Terkedilmesi gereken haramlar Bunlarla birlikte vacip, sünnet, mendub, müstehab, mübah, mekruh ve müfsid olan ameller mevcuttur ancak, onların bilinmesi farzlardan daha sonra gelir Önce İmanın Bilgisi Farz olan ilimlerin başında, imanla ilgili konular gelir Bunlara kısaca akâid ilmi denir Allahu Teâlâ’nın zat ve sıfatları, peygamberler, kitaplar, melekler, felek, kaza, ahiret, hesap, cinayet, Cennet, Cehennem gibi konular, bu ilmin esasını oluşturur Bunların gerçeği her müslüman göre bilinmelidir Bu esaslara topluca ve özetle iman etmek, mü’küçük mesuliyetten kurtarır Ama her birini derince araştırmak, bildiklerini yakîn hâline getirmek, taklidi tahkike çevirmek, iman ettiklerini görürcesine kabullenmek, yapabilenler için büyük bir fazilettir Akâid ilmi temelde kalbin iman ve kabulüyle ilgilidir Bu kabul ve teslimiyet her kalpte benzer seviyede değildir Kalbin, manevi yönden sağlık ve rahatsızlık durumuna göre bu ilimdeki hazzı ve nasibi değişir Yani iman nuru ve kalbin şuuru artar ve eksilir Kalple ilgili ilimler yalnızca imanla ilgili konular değildir Kalpte meydana gelen ve kalple işlenen bir koskocoman günah vardır oysa, onları iyi anlamak ve kalbi onlardan temizlemek de farzdır Şirk, riyâ, gurur, ucub, hased, aşırı dünya sevgisi, cimrilik, tamah, insanları hor görme gibi hastalıklar bunların başında kazanç İnsanların birçok, bunları dikkatsizlik eder, yeterince öğrenmez Hatta bunları öğrenmenin farz olduğunu çoğumuz bilmiyor Onun için fazla kimse, namazın zahirî tüm farz ve edeblerini öğrendiği halde, batınî (kalbimizle ilgili) farzlardan huşû ve huzuru hiç önemsemez Keza, namazın sevap ve faziletini ortadan kaldıran şaşaa, amelini beğenme, ameline güvenme, yaptıklarıyla övünme, gaflet gibi mânevi hastalıklara hiç aldırış etmez, onları çare yoluna gitmez Allâme İbni Âbidin (RhA), “Reddü’lMuhtâr adlı meşhur fıkıh kitabında bu konuya şöyle dikkat çekiyor: “İhlası öğrenmek, ucbu, hasedi ve riyâyı iyi anlamak farzı ayndır Kibir, cimrilik, kin, hile, gazap, düşmanlık, tamah, böbürlenme, hiyânet, yağcılık, adalet söze karşı kibretmek, yürek katılığı, uzun emelli olmak gibi fena ahlâklar da aynı hükümdedir İmam Gazâlî’nin belirttiği gibi, hiç kimse bunlardan ayrıntılarıyla kurtulmuş değildir Bu durumda, onlardan herhangi birine müptelâ olan insanın onu öğrenmesi ve tedavi edip kalbinden gidermesi farzı ayındır Bu da ancak, onların ne olduğunu, sebeplerini, alâmetlerini ve çare yollarını bilmekle mümkün olur Çünkü, kötülüğün ne olduğunu bilmeyen kimse, içine düşer (İbni Âbidîn, Reddü’lMuhtâr, I, 126) Şâfiî fakihlerinden Allâme İbnu Hacer elHeytemî’nin de uyarı çektiği gibi; (İbni Hacer elHeytemî, ezZevâcir an İktirâfi’lKebâir, I, 49) kalpte işlenen bâtınî günahlar, azalarla zahirde işlenen günahlardan daha güvenli olmayan, daha devamlı ve daha tesirlidir Çünkü şirk, riyâ, gurur ve hased gibi batınî günahlar, işleyeni acımasız ve fasık yaptığı gibi, aynı zamanda iyi amelleri de yok eder Öteki günahlar arada bir yapıldığı halde, kalbe yerleşen günahlar ona müptelâ olan kimseden hiç ayrılmaz Mesela bir hırsız sürekli başkasının malını çalamaz Bir alkol müptelâsı defalarca şarap yudumlayamaz Bir eşkiya, dakika başı yol kesip can yakamaz Halbuki kibirli bir insandaki gurur ve kendini beğenme hali, ondan hiç bir halde ayrılmaz Hasedle içi yanan kimse, bir an olsun ondan kurtulamaz O Kadar oysa, otururken, yürürken, konuşurken, yerken, içerken, herhangi bir meslek yaparken, hatta namaz kılarken, sohbet ederken, zikir çekerken bile bu rahatsızlık kendisini gösterir Dış azalarla işlenen günahlar, hoş bir tevbe ve istiğfarla temizlendiği halde, kalbe yerleşen günahlar, ama tevbe, istiğfar ve güzel bir edep ile temizlenebilir Şu halde, bu tür günahları tanımak ve sakınmak, diğerlerinden daha önemlidir “Halbuki onlar, ama, ihlasla Allah’a ibadet etmekle emrolundular (Beyyine5) âyeti, ihlasın farz olduğunu demeç eder İhlâs farz olduğu gibi, onu ortadan kaldıran ve zedeleyen şirk, riyâ, gösteriş, kendini beğenme, böbürlenme, kibretme gibi şeyleri anlayışlı olmak de farz olmaktadır Esas kâide şudur: “Bir farzın yerine getirilmesini temin eden şeyler de farzdır (Sühreverdî) Sonra Amellerin Bilgisi İmandan derhal sonradan namaz farz olduğundan, her mükellefin namazla ilgili farzları ve namazın kılınış şeklini öğrenmesi farzdır Namazın evelinde zorunlu olan taharet şekillerini, namaza mani olan pislikleri ve bunları giderme yollarını, abdest ve guslün farzlarını öğrenmek de farzdır Namaz içinde farz olan kıraatı yapmak için, tatmin edici arz Kur’an âyetlerini düzgün bir şekilde öğrenmek ve ezberlemek de farzdır Namazla mükellef olan bir kadının, adet ve rahatsızlık kanının şekil ve hükümlerini, doğum yapıp lohusalık halini gördüğünde onunla ilgili hükümleri öğrenmesi farzdır Ramazan ayına ulaşan bir mü’minin, oruçla ilgili zorunlu bilgileri, orucu bozup, kaza ve keffâreti gerektiren durumları öğrenmesi ve rahatsızlık, gezi, yaşlılık, hamilelik gibi dinen kabul edilen bir mazereti yahut, oruç tutması farzdır Ailesini geçindirmekle mesul olan bir mü’minin rızkını helâlinden kazanması farzdır Bunun için, meşgul olduğu mesleğin ve kazancının içine haram karıştırmamak da farzdır Hepsinden evvel, bir işe ya da ticarete girecek bir mü’minin o meslek ve ticaretle ilgili dini hükümleri öğrenmesi farzdır Bu pek bir önemli konudur ama, haram mülk her türlü ibadeti etkilemektedir Öyle oysa, midesinde haram yiyecek, üzerinde haram eşya bulunan bir insanın kıldığı namaz, çektiği zikir, gittiği hacc, verdiği sadaka ve yaptığı duâ hiç bir üstünlük vermeyecektir Bu konunun önemini Hz Rasûlullah (AS) şöyle belirtmiştir: “Helâli seslenmek, her müslümana farzdır (Tabarânî, Beyhakî, Heysemî) Hz Ömer (RA), kendi vaktinde esnaflar için şu talimatı yayınlamıştır: “Bu çarşı ve pazarımızda, fakat (alışverişle ilgili) dinî hükümleri iyi bilen kimse ticaret yapsın Somurtkan takdirde, can atarak yahut isteksizce faiz yer, harama girer (elMekkî, Kûtu’lKulüb, I, 129130) Kazandığı mal, zekât verecek nisaba ulaştığı zaman, zekâtla ilgili hükümleri anlamak ve zekâtını belirlemek farzdır Maddesel durumu daha ileri seviyeye çıkan bir mü’min, hacc aylarında hac farizasını yerine getirecek imkâna ulaştığında, haccı öğrenmesi ve yerine getirmesi farzdır Harama düşme tehlikesi olan ve somut imkanları yer alan bir kimsenin, nikahın şartlarını öğrenip evlenmesi ve keza nikahı düşüren şeyleri bilmesi farzdır Hanımını boşayan bir erkeğin, ona aleyhinde bundan sonradan nasıl davranacağını ve hukukunun ne olduğunu bilmesi farzdır Her müslümanın, kendisine haram kılınan us, fiil ve fikirleri öğrenmesi farzdır İmam Gazâlî’nin (RhA) dikkat çektiği gibi; (Gazâlî, İhyâ, I, 26) bid’atların yayıldığı, batıl zihin ve cereyanların her yanı sardığı, haramların hoş bir şey gibi anlatıldığı bir beldede büluğ çağına gelen bir genci, bu haramlara aleyhinde bilgilendirip onlardan gözetmek gerekir Çünkü haram fiil ve fikirler, kalbe ve beyne işlemeden giderilmelidir; yoksa tedavileri çok kuvvet olur Her mükellefin, annebaba hukukunu ve onlara aleyhinde gereken vazifelerini öğrenmesi farzı ayndır Her mü’minin, kimleri Allah için sevip, kimlere Allah için buğz edeceğini öğrenmesi, kimlerle birlik içinde hareket edip kimleri terketmesi gerektiğini bilmesi farzdır Her mü’minin, kendisini Hakk yolunda sevk ve yöneten imam, mürşid ya da halifeye, yani “ülû’lemr sıfatında olan kimseye karşısında vazifelerini bilmesi ve gereğini yerine getirmesi farzdır Zengin ve imkânı olan müslümanların, farz olan dini ilimlerin korunması ve yayılması için gerekli müesseseleri kurmaları ve korumaları farzdır İlmi ve ilim ehlini sevmek de farzdır Bu ilimlerin her mükellef kadar bilinmesi farz olduğu halde, günümüzde ihmalkârlık ve gaflet biribirine eklenince, ortaya Rabbini tanımaz, dinini yaşamaz, edebini ve haddini bilmez, kendi menfaatından başka kimseyi sevemez bir sürü insan çıkıverdi Bütün bu arızalar ve cahillik giderilmeden hakkıyla ne din yaşanabilir, ne de tasavvufun neşesine ulaşılabilir Öyleyse ilme koşmalıdır Meclis ve halkalarımızda ilim konuşulmalıdır Çantamızda, masamızda bir kitap bulunmalıdır İlim bir çeşit zikirdir Rahmet sebebidir İlim halkası Cennet bahçesidir İlmin bir kelimesi de kıymetlidir İlmin başı Allah sevgisi, sonu edebtir İlmin edebiyatını yapıp edebinden uzak kalmak felakettir Kişiyi Hakk’a yaklaştırmayan ilim, kuru bir zahmettir Gerçek âlim, evren için bir rahmettir