iltasyazilim
FD Üye
Akdeniz Bölgesinde Kullanılan Müzik Aletleri Hangileridir
Akdeniz Bölgesinin Şarkıları
Akdeniz Bölgesi Müzik Aletleri Nelerdir
Sipsi:
Halk çalgılarımızın üfleme ile (nefesli)çalman en minik boylu çalgılarından birisi olup, Batı Akdeniz Bölgesinde özellikle teke yöresi; denilen Burdur, Isparta, Denizli, Muğla, Afyon ve Antalya'nın bilhassa Korkuteli Elmalı dolaylarında maksimum da Burdur'da ve yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedirözellikle Dirmil'de (Altınyayla), Acıpayam'da ve Çameli dolaylarında asker sevkıyatına düğünlere giden çalgılar dışarıya zurna eşliğinde davul çalarken,kapalı yerlerdeki eğlencelerde ise sesinin zurna dek can sıkıcı olmaması nedeniyle sipsiyi seçim ederler Dolayısıyla da sipsi kapalı yer ve eğlentilerinin baş sazı olarak kabul görür
Genel Olarak sazlıklarda yetişen su kamışı da denilen kargıdan yapılan sipsi, ceset ve ağızlık olmak üzere iki parçadan oluşur Sesin çıkmasını sağlayan ve ağza alman kısmına ağızlık, ağızlığın takıldığı ses perdelerinin bulunduğu kısma da karoser(gödlek)denilmektedir Ağızlık yaklaşık 45cm, ceset ise l525cmarasında değişmektedir Ayrıca çam dallarının filizlerinden, söğüt dallarından, içi manâsız ot ve çavdarlardan ve kartalın kanat kemiğinden yapılan sipsilere de rastlanılmaktadır
Kutsal bir sının sesi olarak kabul edilen sipsi hakkında anlatılan halk hikâyesi epeyce ilginçtir HzAli bir gün çobanlardan birisine fazla önemli bir giz verir ve bu sırrı kimseye anlatmamasını, söylememesini ister Fakat çoban verilen bu önemli sırrı birilerine anlatma ihtiyacını duyarak bir gün sazlıkların, kargıların, kamışların bulunduğu bir çukura girip kendisine anlatılan bu sırrı burada anlatıverir Çobanın bu anlattığı sırları orada bulunan sazlıklar, kargılar, kamışlar kulaklarını açıp dinlerler İşte bu denli oynak ve tiz sesli hoş ezgiler günümüzde sipsiden nağme olarak meydana çıkan bu sırlardır
Sipsinin Ses Perdeleri Ve Ses Genişliği
Yöresinde önde beş, arkada bir edinmek üzere toplam altı perdesi bulunmaktadır Fakat radyolarımızda günümüzde kullanılan sipsilerin ses aralığı genişletilmiş, perde sayısı yediye çıkarılmıştır Bir Takım yöre parçalarının çalınması için ek fa diyez perdesine gereksinim duyulmuştur Bunun için radyolarda yedi ses perdeli sipsilerde kullanılmaktadır Sipsinin ses genişliği 1,5 oktavdır Yarım sesleri çıkarmak için perde bulunmadığından bu sesler nefes yardımıyla çıkarılır Sipsiye ses olarak eş çalgıların başında tulum gelmektedir Bilindiği gibi tulum Doğu Karadeniz bölgesi millet çalgılarımızdandır ve birçok vakit sipsi sesi ile ayırt etmekte zorluk çekilir
Sipsinin Akort Durumu
Sipsinin kendine özgü ve fazla garip bir ayar lama sistemi vardır Ağızlığm gövdeye geçen kısmındaki gevşemiş olan kapağın üzerine iplik dolanır Böylece aşağı yukarı oynatmak suretiyle istenilen ayar elde edilmiş olur Yeniden ağızlığın üstüne açılan kanalın içine saç kılı geçirilerek,ayarlanmış akordun değişmemesi sağlanır
Sipsinin Çalınma Şekli
Sipsi dış görünüş olarak minik, çalınış itibarıyla fazla baskı olan nefesli adalet çalgılarımızdan birisidir Eksik perdeli oluşu çalınmasını bir kat daha güçleştirir Oysa beceriksiz perdeli olması yöre özelliğindendir Yedi delinmiş sipsilerin, alttan iki deliği açık edinmek üzere diğer delikler kapatılarak çalınır Ağızlığın baş kısmı dil ile veya herhangi bir madde ile kapatılarak üflenir Sipsinin kenar seslerinde devamlı olarak üstten beş delik (perde) kapalı olarak tutulur(arka delik dahil)En manâlı özelliklerinden bir adam başına nefes alıp verme, yani sesi hiç kesmeden sürekli olarak nefes çevirme olayıdır bu nedenle kesintisiz çalındığı için sipsi çalanın dudakları yorulmaktadır ve ağızlık ile gövdenin birleştiği yere ara sıra zurnada olduğu gibi plastik bir maddeden lüle' denen vasıta geçirilir Bunun görevi ise yorulan dudakları bir lüleye dayamak koşuluyla dinlendirmek ve daha uzun vakit çalınmasını sağlamaktır
Sipsi çalabilmek için önce kuvvetli bir nefese gereklilik vardır Tiz ve ince seslere doğru bayağı şiddetinden daha zinde bir nefes gerekmektedir Aynı tonda ve kuvvetle üflenildiği süre sipsi çalınamaz ve yanlış ses çıkar Genel Olarak sipsiyi çalan sanatçılar la mi çarpmasını kesintisiz yaparlar ancak,bu da sipsinin yöresel özelliğindendir En kayda değer özelliklerinden bir tanesi de sipsi çalım sırasındaki trillerdir Genellikle lisesinden alt çene kesintisiz ve devamlı olmak üzere kaslar aracılığıyla titretilir ve üstteki ön dişler ağızlıkta yer alan alıngan kapağa dokundurularak tril meydana getirilirTrilsiz sipsi çalanlar yörede sipsi sanatçısı olarak kabul edilmemektedir Bir Zamanlar Teke yöresinde delikleri ve ölçüleri benzer olan iki sipsi bağlı yandan iple bağlanarak çalınır, bu müşteri sipsilere 'çifte sipsi' denilirdi Fakat bu cins sipsiler fazlaca elverişli olmadığından ve sesler tutmadığı için günümüzde kullanılmamaktadır
Sipsi çalınırken ağızlık uzun zaman ağızda kaldığı için ıslanmakta ve tutaklık(tutukluk) yapmaktadır Tutaklık yapmasını durdurmak için mahalli sanatçılar ilginç bir yöntem kullanmaktadırlar:
Kurutmak için ilk önce güvercin kanadındaki tüylerden ağızlığın içine sokularak ıslaklığın giderilmesi, benzer durum büyük tüy ile vücut kısmına da uygulanarak ses perdelerinin açılması sağlanır Yeniden ağızlığın tıkanmaması ve ıslanma sırasındaki sesin değişmemesi için sipsinin ağızlık bölümüne açılan kanaldaki kapağın altına saç kılı geçirilir
Sipsinin Yapılışı:
Bilindiği gibi sipsi, Batı Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan halk çalgılarından birisidir Kullanıldığı yörelerde sipsi yapan ve çalan kişiye göre değişmektedir Bazı bölgelerimizde tek kamıştan yapılmakta olup, bu cins sipsilere 'Bucak Sipsisi' de denilmektedir Yani ağızlık ve vücut kısımları tek parçadan oluşur
Bucak Sipsisi
Bu cins sipsilerin ağızlarının bozulması halinde kullanımı sona ermektedir ve yörede yaygın değildir Bu yüzden daha çok portatif ağızlıklı sipsiler kullanılır
Yörede ressam olarak sipsi çalabilen kişiler, çaldıkları sipsiyi kendi ustalık ve üslupları ile kendileri yaparlar Sipsi yapan kişi 35 takvim kurumuş olan, demir kargı da denilen içi anlamsız 567 mm çapındaki (doğru içe çap) kargıyı keserek yapım için çalışmaya başlar Söz konusu kargıların ekleri 2021 cm olarak düzgün bir şekilde, belirgin bir çakıyla her iki kadar keser Yukarıda da belirttiğimiz gibi sipsi, yapan ve çalan kişiye kadar değişmektedir Sipsi yapımcısı, sürükleyici şekilde kesmiş olduğu bu kargının üzerine elindeki enstrüman ile açacak olduğu ses perdelerinin yerlerini ölçülü bir şekilde işaretler sonradan 4mm Çapında, yuvarlak ve ucu sivri bir şişi ateşte kızdırarak, işaretlemiş olduğu ses perdelerinin üstüne yakarak deler Bu işlem bittikten daha sonra herhangi bir kargıyı boydan badana dörde bölerek, delmiş olduğu kargının içine sokar ve deliklerdeki çapakların, pisliklerin temizlenmesi için de çabuk bir şekilde döndürülür Temizleme işlemi bittikten sonra söz konusu parçayı içine çakarak gövdeyi ıslık sesi veriyor mu vermiyor mu diye üfler Eğer düdük sesi gibi net bir ses alabiliyorsa, yapılan sipsi iyi olmuş demektir Eğer ıslık sesi alınamıyorsa, alınıncaya dek yukarıdaki işlemler baştan yapılır
Meydana gelen kısım, sipsinin gövdesini oluşturmaktadır Söz konusu gövdenin içi, zeytinyağı ile yağlanır Bu Nedenle zeytinyağı kargı da vernik görevi görerek sesin net çıkmasını sağlar
Sipsinin ağızlık kısmının yapılışı da kişiden kişiye değişir 4 mm Çapındaki ince ve içi anlamsız boru yani kargı tek tarafı sürükleyici olacak şekilde çakı ile kesilir Boruya düşey olacak 11,5 mm içe doğru kanal başlamak için hazırlık yapılır Kesilen bu kargıya yatay olarak yaklaşık 3cmlik kanal açılır
Sipsinin Ağızlık Kısmı
Açılan bu kanalın üzerindeki parçaya ağızlık kapağı denilir Laf konusu kargının içinde çapak ve pislikler olduğundan, yine kesilmiş kargı ile içi temizlenir sonra bu kapağın üzeri bariz bir çakı ile az miktarda yani üzerinin kabuğu alınacak şekilde kazınır daha sonra ateşle kızdırılmış demir parçası ile ağızlık kapağının üzeri 2şer mm arayla çok hafif bir şekilde yakılır Bunun nedeni ise ağızlığın çalım sırasında tutaklık yapmasını önlemektirEğer ağızlık gövdenin boşluğuna geçmiyorsa bariz bir çakı ile hafif bir şekilde yontulur ve iç içe geçmesi sağlanır Yapılan bu ağızlık bişkin (pişkin) olabilmesi yani sesin gür ve net çıkması için bir takım işlemler yapılır:
Bir bardak yarısına kadar su ile doldurulur ve yapılan bu ağızlık suyun içine konularak iki gün bekletilir daha sonra çıkartılarak kurumaya bırakılır Bu Nedenle de ağızlığın tutaklık yapmasını önüne geçilmiş olunur Sipsi ağza alınarak çalman bir millet çalgısı olduğu için, haliyle ıslanacaktır Islanma sırasında ağızlığın sesi değişmektedir Bu değişikliği durdurmak için ağızlık suyun içinde bekletilir Beklediği vakit içinde yeterince su emer ve ağza alınıp çalındığı vakit ıslandığında kabarma veya ses değişikliğine meydan vermez Ağızlık keza indirimli (arık) ayrıca de tarla kargısından yapıldığında iyi netice vermektedir İyi bir ağızlık aralıksız olarak 1520 gün dek çalındıktan sonra oluşur Çünkü ıslanıp kuruyan ağızlık, bulunduğu ortama alışılmış ve bundan sonraki günlerde değişime but uydurmuş, bişkin bir ağızlık olmuştur
Sipsi üstünde yapılan süslemeler:
Genel Olarak Teke yöresinde sipsilerin, ağızlık ve kılıflarının üstüne çeşitli işlemeleri süslemeler yapılır Sipsinin yani gövdenin delik aralarına (perde aralarına) Ala çarpıkdenilen çöğüre benzeyen dikenli bir ağaçtan bir kabuk geçirilir Kabuk bu ağaçtan, gövdenin (sipsi gövdesinin) kalınlığına kadar filiz kısmından kesilerek geçirilir Görünüşte donuk yani kül renginde olan bu ağaç, üzeri çakı ile hafif bir şekilde kazındığı vakit altındaki kırmızı renk ortaya çıkmaktadır Vaktiyle sipsi gövdelerinin ve kılıflarının üstüne bu ağaçtan süs olarak kabuk geçirilir Derhal ise bu ağacın rengine benzer ve basit bulunduğu için tercih edilen kiraz kabuğu kullanılmaktadır Akıcı boğumlu filiz dallarından sipsinin gövdesine göre kesilen kiraz, perde aralarına yalnızca kabuğu gelecek şekilde kesilir ve kesilen bu kabuğun üzeri zedelenmeyecek şekilde hafifçe vurularak kabuğun ağaçtan ayrılması sağlanır Ağaçtan ayrılan bu kabuğun içindeki ağaca özgü madde, söz konusu kabuğun birbirine sürtülmesi sonucu çıkarılır sonra temizlenmiş olan zar biçiminde oysa ince kabuk gövdenin perde aralarına yani delik aralarına zorlanarak geçirilir Bu vakit sonradan laf konusu kabuk kurumuş olacağından gevşekliğini kaybederek gövdeyi sımsıkı sarar Bu Nedenle bir daha hiçbir şekilde oynama ve kayma olmayıp, bu kiraz kabuklarının da sese uzakta yakından etkisi bulunmamaktadır
Ağızlık kısmında, yukarıda değinilen ağacın kabuğundan süs olarak geçirilir Ağızlığın kapağının üst kısmına gövdede uygulanan yöntemle kiraz kabuğu geçirilir Tekrar ağızlığın gövdeye geçen kısmına da kiraz kabuğu geçirilir Bu bir çeşit süsleme olmakla birlikte kapağın üzerine çıkarılıp indirilerek sesin değişimi de sağlanır Yani bir nesil akort olayı buradan yapılır
Sipsi kılıfı, sipsinin kırılmaması için kalın ve içi manâsız kargıdan yapılır Sipsi içine konulduktan sonradan içi söğüt veya herhangi bir ağaçtan yapılan mantar şeklindeki tıpa ile kapatılır Bu tıpanın kaybolmaması için de bir ucu da kılıftan iple bağlanır Tıpanın üstüne hayvan ve kuş motifleri yapılır Kılıfın üstüne ise gerek kiraz kabuğu geçirilir, gerekse tekrar hayvan, kuş ve yöre motiflerini yansıtan süslemeler yakılarak yapılır
Sipsi ile Çalınan Yöre Ezgileri ve Ölçüleri
Batı Akdeniz Bölgesi (Teke Yöresi) insanlar oyunları ve millet denilince, ağır zeybek oyunlarından fazla Teke oyunları, kıvrak zeybek oyunları, sipsi havaları ve gurbet havaları akla gelmektedir Sipsi ile çalman halk ezgilerinin oyunlu alanlarına sipsi oyunlarıda denilmektedir Genellikle teke yöresinde sipsi ile çalman ezgilerin ölçüleri dokuz zamanlıdır Örneğin 94, 98, 916'lık gibi Ama şunu da belirtmekte fayda vardır 9 zamanlı ölçülerin dışındaki ezgiler de çalınabilmektedir Yani özetle sipsinin karakterine zıt düşmeyecek yöre ezgileri sipsi ile çalınmaktadır
Teke yöresinde, daha açık konuşmak gerekirse sipsinin kullanıldığı bölgelerde karakteristik olarak sipsiye benzer (ses olarak) cura bağlamayı gösterebiliriz Bunun yanına orta zirve tambura bağlama, an bağlama, darbuka, def, sipsiye eşlik eden çalgılardır Genel Olarak kabak kemane ile aynı yerde yalnız olarak kullanılmaz Çünkü ses olarak kabak kemane ile aynıdır *
Akdeniz Bölgesinin Şarkıları
Akdeniz Bölgesi Müzik Aletleri Nelerdir
Sipsi:
Halk çalgılarımızın üfleme ile (nefesli)çalman en minik boylu çalgılarından birisi olup, Batı Akdeniz Bölgesinde özellikle teke yöresi; denilen Burdur, Isparta, Denizli, Muğla, Afyon ve Antalya'nın bilhassa Korkuteli Elmalı dolaylarında maksimum da Burdur'da ve yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedirözellikle Dirmil'de (Altınyayla), Acıpayam'da ve Çameli dolaylarında asker sevkıyatına düğünlere giden çalgılar dışarıya zurna eşliğinde davul çalarken,kapalı yerlerdeki eğlencelerde ise sesinin zurna dek can sıkıcı olmaması nedeniyle sipsiyi seçim ederler Dolayısıyla da sipsi kapalı yer ve eğlentilerinin baş sazı olarak kabul görür
Genel Olarak sazlıklarda yetişen su kamışı da denilen kargıdan yapılan sipsi, ceset ve ağızlık olmak üzere iki parçadan oluşur Sesin çıkmasını sağlayan ve ağza alman kısmına ağızlık, ağızlığın takıldığı ses perdelerinin bulunduğu kısma da karoser(gödlek)denilmektedir Ağızlık yaklaşık 45cm, ceset ise l525cmarasında değişmektedir Ayrıca çam dallarının filizlerinden, söğüt dallarından, içi manâsız ot ve çavdarlardan ve kartalın kanat kemiğinden yapılan sipsilere de rastlanılmaktadır
Kutsal bir sının sesi olarak kabul edilen sipsi hakkında anlatılan halk hikâyesi epeyce ilginçtir HzAli bir gün çobanlardan birisine fazla önemli bir giz verir ve bu sırrı kimseye anlatmamasını, söylememesini ister Fakat çoban verilen bu önemli sırrı birilerine anlatma ihtiyacını duyarak bir gün sazlıkların, kargıların, kamışların bulunduğu bir çukura girip kendisine anlatılan bu sırrı burada anlatıverir Çobanın bu anlattığı sırları orada bulunan sazlıklar, kargılar, kamışlar kulaklarını açıp dinlerler İşte bu denli oynak ve tiz sesli hoş ezgiler günümüzde sipsiden nağme olarak meydana çıkan bu sırlardır
Sipsinin Ses Perdeleri Ve Ses Genişliği
Yöresinde önde beş, arkada bir edinmek üzere toplam altı perdesi bulunmaktadır Fakat radyolarımızda günümüzde kullanılan sipsilerin ses aralığı genişletilmiş, perde sayısı yediye çıkarılmıştır Bir Takım yöre parçalarının çalınması için ek fa diyez perdesine gereksinim duyulmuştur Bunun için radyolarda yedi ses perdeli sipsilerde kullanılmaktadır Sipsinin ses genişliği 1,5 oktavdır Yarım sesleri çıkarmak için perde bulunmadığından bu sesler nefes yardımıyla çıkarılır Sipsiye ses olarak eş çalgıların başında tulum gelmektedir Bilindiği gibi tulum Doğu Karadeniz bölgesi millet çalgılarımızdandır ve birçok vakit sipsi sesi ile ayırt etmekte zorluk çekilir
Sipsinin Akort Durumu
Sipsinin kendine özgü ve fazla garip bir ayar lama sistemi vardır Ağızlığm gövdeye geçen kısmındaki gevşemiş olan kapağın üzerine iplik dolanır Böylece aşağı yukarı oynatmak suretiyle istenilen ayar elde edilmiş olur Yeniden ağızlığın üstüne açılan kanalın içine saç kılı geçirilerek,ayarlanmış akordun değişmemesi sağlanır
Sipsinin Çalınma Şekli
Sipsi dış görünüş olarak minik, çalınış itibarıyla fazla baskı olan nefesli adalet çalgılarımızdan birisidir Eksik perdeli oluşu çalınmasını bir kat daha güçleştirir Oysa beceriksiz perdeli olması yöre özelliğindendir Yedi delinmiş sipsilerin, alttan iki deliği açık edinmek üzere diğer delikler kapatılarak çalınır Ağızlığın baş kısmı dil ile veya herhangi bir madde ile kapatılarak üflenir Sipsinin kenar seslerinde devamlı olarak üstten beş delik (perde) kapalı olarak tutulur(arka delik dahil)En manâlı özelliklerinden bir adam başına nefes alıp verme, yani sesi hiç kesmeden sürekli olarak nefes çevirme olayıdır bu nedenle kesintisiz çalındığı için sipsi çalanın dudakları yorulmaktadır ve ağızlık ile gövdenin birleştiği yere ara sıra zurnada olduğu gibi plastik bir maddeden lüle' denen vasıta geçirilir Bunun görevi ise yorulan dudakları bir lüleye dayamak koşuluyla dinlendirmek ve daha uzun vakit çalınmasını sağlamaktır
Sipsi çalabilmek için önce kuvvetli bir nefese gereklilik vardır Tiz ve ince seslere doğru bayağı şiddetinden daha zinde bir nefes gerekmektedir Aynı tonda ve kuvvetle üflenildiği süre sipsi çalınamaz ve yanlış ses çıkar Genel Olarak sipsiyi çalan sanatçılar la mi çarpmasını kesintisiz yaparlar ancak,bu da sipsinin yöresel özelliğindendir En kayda değer özelliklerinden bir tanesi de sipsi çalım sırasındaki trillerdir Genellikle lisesinden alt çene kesintisiz ve devamlı olmak üzere kaslar aracılığıyla titretilir ve üstteki ön dişler ağızlıkta yer alan alıngan kapağa dokundurularak tril meydana getirilirTrilsiz sipsi çalanlar yörede sipsi sanatçısı olarak kabul edilmemektedir Bir Zamanlar Teke yöresinde delikleri ve ölçüleri benzer olan iki sipsi bağlı yandan iple bağlanarak çalınır, bu müşteri sipsilere 'çifte sipsi' denilirdi Fakat bu cins sipsiler fazlaca elverişli olmadığından ve sesler tutmadığı için günümüzde kullanılmamaktadır
Sipsi çalınırken ağızlık uzun zaman ağızda kaldığı için ıslanmakta ve tutaklık(tutukluk) yapmaktadır Tutaklık yapmasını durdurmak için mahalli sanatçılar ilginç bir yöntem kullanmaktadırlar:
Kurutmak için ilk önce güvercin kanadındaki tüylerden ağızlığın içine sokularak ıslaklığın giderilmesi, benzer durum büyük tüy ile vücut kısmına da uygulanarak ses perdelerinin açılması sağlanır Yeniden ağızlığın tıkanmaması ve ıslanma sırasındaki sesin değişmemesi için sipsinin ağızlık bölümüne açılan kanaldaki kapağın altına saç kılı geçirilir
Sipsinin Yapılışı:
Bilindiği gibi sipsi, Batı Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan halk çalgılarından birisidir Kullanıldığı yörelerde sipsi yapan ve çalan kişiye göre değişmektedir Bazı bölgelerimizde tek kamıştan yapılmakta olup, bu cins sipsilere 'Bucak Sipsisi' de denilmektedir Yani ağızlık ve vücut kısımları tek parçadan oluşur
Bucak Sipsisi
Bu cins sipsilerin ağızlarının bozulması halinde kullanımı sona ermektedir ve yörede yaygın değildir Bu yüzden daha çok portatif ağızlıklı sipsiler kullanılır
Yörede ressam olarak sipsi çalabilen kişiler, çaldıkları sipsiyi kendi ustalık ve üslupları ile kendileri yaparlar Sipsi yapan kişi 35 takvim kurumuş olan, demir kargı da denilen içi anlamsız 567 mm çapındaki (doğru içe çap) kargıyı keserek yapım için çalışmaya başlar Söz konusu kargıların ekleri 2021 cm olarak düzgün bir şekilde, belirgin bir çakıyla her iki kadar keser Yukarıda da belirttiğimiz gibi sipsi, yapan ve çalan kişiye kadar değişmektedir Sipsi yapımcısı, sürükleyici şekilde kesmiş olduğu bu kargının üzerine elindeki enstrüman ile açacak olduğu ses perdelerinin yerlerini ölçülü bir şekilde işaretler sonradan 4mm Çapında, yuvarlak ve ucu sivri bir şişi ateşte kızdırarak, işaretlemiş olduğu ses perdelerinin üstüne yakarak deler Bu işlem bittikten daha sonra herhangi bir kargıyı boydan badana dörde bölerek, delmiş olduğu kargının içine sokar ve deliklerdeki çapakların, pisliklerin temizlenmesi için de çabuk bir şekilde döndürülür Temizleme işlemi bittikten sonra söz konusu parçayı içine çakarak gövdeyi ıslık sesi veriyor mu vermiyor mu diye üfler Eğer düdük sesi gibi net bir ses alabiliyorsa, yapılan sipsi iyi olmuş demektir Eğer ıslık sesi alınamıyorsa, alınıncaya dek yukarıdaki işlemler baştan yapılır
Meydana gelen kısım, sipsinin gövdesini oluşturmaktadır Söz konusu gövdenin içi, zeytinyağı ile yağlanır Bu Nedenle zeytinyağı kargı da vernik görevi görerek sesin net çıkmasını sağlar
Sipsinin ağızlık kısmının yapılışı da kişiden kişiye değişir 4 mm Çapındaki ince ve içi anlamsız boru yani kargı tek tarafı sürükleyici olacak şekilde çakı ile kesilir Boruya düşey olacak 11,5 mm içe doğru kanal başlamak için hazırlık yapılır Kesilen bu kargıya yatay olarak yaklaşık 3cmlik kanal açılır
Sipsinin Ağızlık Kısmı
Açılan bu kanalın üzerindeki parçaya ağızlık kapağı denilir Laf konusu kargının içinde çapak ve pislikler olduğundan, yine kesilmiş kargı ile içi temizlenir sonra bu kapağın üzeri bariz bir çakı ile az miktarda yani üzerinin kabuğu alınacak şekilde kazınır daha sonra ateşle kızdırılmış demir parçası ile ağızlık kapağının üzeri 2şer mm arayla çok hafif bir şekilde yakılır Bunun nedeni ise ağızlığın çalım sırasında tutaklık yapmasını önlemektirEğer ağızlık gövdenin boşluğuna geçmiyorsa bariz bir çakı ile hafif bir şekilde yontulur ve iç içe geçmesi sağlanır Yapılan bu ağızlık bişkin (pişkin) olabilmesi yani sesin gür ve net çıkması için bir takım işlemler yapılır:
Bir bardak yarısına kadar su ile doldurulur ve yapılan bu ağızlık suyun içine konularak iki gün bekletilir daha sonra çıkartılarak kurumaya bırakılır Bu Nedenle de ağızlığın tutaklık yapmasını önüne geçilmiş olunur Sipsi ağza alınarak çalman bir millet çalgısı olduğu için, haliyle ıslanacaktır Islanma sırasında ağızlığın sesi değişmektedir Bu değişikliği durdurmak için ağızlık suyun içinde bekletilir Beklediği vakit içinde yeterince su emer ve ağza alınıp çalındığı vakit ıslandığında kabarma veya ses değişikliğine meydan vermez Ağızlık keza indirimli (arık) ayrıca de tarla kargısından yapıldığında iyi netice vermektedir İyi bir ağızlık aralıksız olarak 1520 gün dek çalındıktan sonra oluşur Çünkü ıslanıp kuruyan ağızlık, bulunduğu ortama alışılmış ve bundan sonraki günlerde değişime but uydurmuş, bişkin bir ağızlık olmuştur
Sipsi üstünde yapılan süslemeler:
Genel Olarak Teke yöresinde sipsilerin, ağızlık ve kılıflarının üstüne çeşitli işlemeleri süslemeler yapılır Sipsinin yani gövdenin delik aralarına (perde aralarına) Ala çarpıkdenilen çöğüre benzeyen dikenli bir ağaçtan bir kabuk geçirilir Kabuk bu ağaçtan, gövdenin (sipsi gövdesinin) kalınlığına kadar filiz kısmından kesilerek geçirilir Görünüşte donuk yani kül renginde olan bu ağaç, üzeri çakı ile hafif bir şekilde kazındığı vakit altındaki kırmızı renk ortaya çıkmaktadır Vaktiyle sipsi gövdelerinin ve kılıflarının üstüne bu ağaçtan süs olarak kabuk geçirilir Derhal ise bu ağacın rengine benzer ve basit bulunduğu için tercih edilen kiraz kabuğu kullanılmaktadır Akıcı boğumlu filiz dallarından sipsinin gövdesine göre kesilen kiraz, perde aralarına yalnızca kabuğu gelecek şekilde kesilir ve kesilen bu kabuğun üzeri zedelenmeyecek şekilde hafifçe vurularak kabuğun ağaçtan ayrılması sağlanır Ağaçtan ayrılan bu kabuğun içindeki ağaca özgü madde, söz konusu kabuğun birbirine sürtülmesi sonucu çıkarılır sonra temizlenmiş olan zar biçiminde oysa ince kabuk gövdenin perde aralarına yani delik aralarına zorlanarak geçirilir Bu vakit sonradan laf konusu kabuk kurumuş olacağından gevşekliğini kaybederek gövdeyi sımsıkı sarar Bu Nedenle bir daha hiçbir şekilde oynama ve kayma olmayıp, bu kiraz kabuklarının da sese uzakta yakından etkisi bulunmamaktadır
Ağızlık kısmında, yukarıda değinilen ağacın kabuğundan süs olarak geçirilir Ağızlığın kapağının üst kısmına gövdede uygulanan yöntemle kiraz kabuğu geçirilir Tekrar ağızlığın gövdeye geçen kısmına da kiraz kabuğu geçirilir Bu bir çeşit süsleme olmakla birlikte kapağın üzerine çıkarılıp indirilerek sesin değişimi de sağlanır Yani bir nesil akort olayı buradan yapılır
Sipsi kılıfı, sipsinin kırılmaması için kalın ve içi manâsız kargıdan yapılır Sipsi içine konulduktan sonradan içi söğüt veya herhangi bir ağaçtan yapılan mantar şeklindeki tıpa ile kapatılır Bu tıpanın kaybolmaması için de bir ucu da kılıftan iple bağlanır Tıpanın üstüne hayvan ve kuş motifleri yapılır Kılıfın üstüne ise gerek kiraz kabuğu geçirilir, gerekse tekrar hayvan, kuş ve yöre motiflerini yansıtan süslemeler yakılarak yapılır
Sipsi ile Çalınan Yöre Ezgileri ve Ölçüleri
Batı Akdeniz Bölgesi (Teke Yöresi) insanlar oyunları ve millet denilince, ağır zeybek oyunlarından fazla Teke oyunları, kıvrak zeybek oyunları, sipsi havaları ve gurbet havaları akla gelmektedir Sipsi ile çalman halk ezgilerinin oyunlu alanlarına sipsi oyunlarıda denilmektedir Genellikle teke yöresinde sipsi ile çalman ezgilerin ölçüleri dokuz zamanlıdır Örneğin 94, 98, 916'lık gibi Ama şunu da belirtmekte fayda vardır 9 zamanlı ölçülerin dışındaki ezgiler de çalınabilmektedir Yani özetle sipsinin karakterine zıt düşmeyecek yöre ezgileri sipsi ile çalınmaktadır
Teke yöresinde, daha açık konuşmak gerekirse sipsinin kullanıldığı bölgelerde karakteristik olarak sipsiye benzer (ses olarak) cura bağlamayı gösterebiliriz Bunun yanına orta zirve tambura bağlama, an bağlama, darbuka, def, sipsiye eşlik eden çalgılardır Genel Olarak kabak kemane ile aynı yerde yalnız olarak kullanılmaz Çünkü ses olarak kabak kemane ile aynıdır *