iltasyazilim
FD Üye
Albert Camus Felsefesi Hakkında Bilgi
Albert Camus ve Felsefesi
Çağımızın kayda değer ve insani bunaltan sorunları karşısında asilik felsefesini bir çıkış yolu olarak gören Albert Camus, modern bir sanatkâr ve filozof Camus, dekorlarin gitgide artarak daraldığı bir dünyada insanlik durumunun gittikçe derinleşen trajedisine parmak basarak umuda doğru bir başkaldırıyı sinyâl etti Dünyayı akla tutarsız olarak görebilen ve insan bilinci ile dünya arasındaki kopuşu absurde olarak niteleyen Camus, ölümle birlikte herşeyin birgün sona ereceğini bilerek umutsuzlugu ve karamsarlığı değil de, umudu ve yaşama aşkının savunucusu oldu
Camus'nün felsefeye en büyük katkısı , insanların ne berraklık ne de anlam sunan dünyada bunları aramalarının sonucu olarak oluşan absürtfikridir Filozof bu felsefesini Sisifos Söylencesinde açıklayıp Yabancıve Vebagibi romanlarında da işlemiştir
Çoğunlukla varoluşçulukla birlikte ele alınan Absürdizm(Abuk Subuk, bağdaşmazlık felsefesi) ile çoğu yazan ilgilenmiş ve bu felsefi akıl akımını kendine göre yorumlamıştır, Camus abuk subuk'nın kurucusu değildir lakin bu us akımında önemli bir yer tutar
Varoluşçuluk ve Absürdizm Hakkındaki Görüşleri
Bir Takım eleştirmenler Camus'yü kategorize etmeye çalışarak onun bir varoluşçu veya absürdist olduğunu söyler Eleştirmenlerin mi veya Camus'nün kendi ifadesinin mi doğru olup olmadığı tartışılmakla birlikte, Camus etiketlenmeyi sevmediğini belirterek varoluşçu olduğu tanımına aleyhinde çıkar: Hayır, ben bir varoluşçu değilim Sartre ile isimlerimizin ast yana anılmasına defalarca şaştık Sartre ve ben kitaplarımızı birbirimizle gerçekte tanışmadan önce yayımladık Birbirimizi tanıdığımızda ise ne değin bambaşka olduğumuzu anladık Sartre bir varoluşçudur, benim yayımladığım tek düşünce kitabı Sisifos Söylencesi'dir ve güya varoluşçu filozoflara aleyhinde doğrultulmuştur
Camus, makalelerinde okuyanı dualizmle tanıştırır Mutluluk ve hüzün, yaşam ve ölüm, karanlık ve aydınlık Hayatın değişik biçimlerde geçtiğini ve insanın ölümlü olduğu gerçeği de budur Sisifos Söyleni'de bu dualizm bir çelişki halini alır: Bir yanda yaşayarak hayatlarımıza değer vermekte öte yandan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini de bilmekteyiz Bu çelişkiyle yaşamak Absürt'ün ta kendisidir Eğer hayatımızın yararsız ve boşu boşuna olduğunu biliyorsak, kendimizi öldürmeli miyiz? Bu trajedik kısır döngü nasıl aşılabilir? Camus saçma kavramını burada kurar: yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olan insan Fakat Camus intihardan yanlamasına değildir, yaşamın anlamsızlığının yok edilemeyeceğinin bilincindedir lakin bununla savaşmaktan kaçınmaz *
Albert Camus ve Felsefesi
Çağımızın kayda değer ve insani bunaltan sorunları karşısında asilik felsefesini bir çıkış yolu olarak gören Albert Camus, modern bir sanatkâr ve filozof Camus, dekorlarin gitgide artarak daraldığı bir dünyada insanlik durumunun gittikçe derinleşen trajedisine parmak basarak umuda doğru bir başkaldırıyı sinyâl etti Dünyayı akla tutarsız olarak görebilen ve insan bilinci ile dünya arasındaki kopuşu absurde olarak niteleyen Camus, ölümle birlikte herşeyin birgün sona ereceğini bilerek umutsuzlugu ve karamsarlığı değil de, umudu ve yaşama aşkının savunucusu oldu
Camus'nün felsefeye en büyük katkısı , insanların ne berraklık ne de anlam sunan dünyada bunları aramalarının sonucu olarak oluşan absürtfikridir Filozof bu felsefesini Sisifos Söylencesinde açıklayıp Yabancıve Vebagibi romanlarında da işlemiştir
Çoğunlukla varoluşçulukla birlikte ele alınan Absürdizm(Abuk Subuk, bağdaşmazlık felsefesi) ile çoğu yazan ilgilenmiş ve bu felsefi akıl akımını kendine göre yorumlamıştır, Camus abuk subuk'nın kurucusu değildir lakin bu us akımında önemli bir yer tutar
Varoluşçuluk ve Absürdizm Hakkındaki Görüşleri
Bir Takım eleştirmenler Camus'yü kategorize etmeye çalışarak onun bir varoluşçu veya absürdist olduğunu söyler Eleştirmenlerin mi veya Camus'nün kendi ifadesinin mi doğru olup olmadığı tartışılmakla birlikte, Camus etiketlenmeyi sevmediğini belirterek varoluşçu olduğu tanımına aleyhinde çıkar: Hayır, ben bir varoluşçu değilim Sartre ile isimlerimizin ast yana anılmasına defalarca şaştık Sartre ve ben kitaplarımızı birbirimizle gerçekte tanışmadan önce yayımladık Birbirimizi tanıdığımızda ise ne değin bambaşka olduğumuzu anladık Sartre bir varoluşçudur, benim yayımladığım tek düşünce kitabı Sisifos Söylencesi'dir ve güya varoluşçu filozoflara aleyhinde doğrultulmuştur
Camus, makalelerinde okuyanı dualizmle tanıştırır Mutluluk ve hüzün, yaşam ve ölüm, karanlık ve aydınlık Hayatın değişik biçimlerde geçtiğini ve insanın ölümlü olduğu gerçeği de budur Sisifos Söyleni'de bu dualizm bir çelişki halini alır: Bir yanda yaşayarak hayatlarımıza değer vermekte öte yandan eninde sonunda yok olacağımız gerçeğini de bilmekteyiz Bu çelişkiyle yaşamak Absürt'ün ta kendisidir Eğer hayatımızın yararsız ve boşu boşuna olduğunu biliyorsak, kendimizi öldürmeli miyiz? Bu trajedik kısır döngü nasıl aşılabilir? Camus saçma kavramını burada kurar: yaşamın beyhudeliğinin bilincinde olan insan Fakat Camus intihardan yanlamasına değildir, yaşamın anlamsızlığının yok edilemeyeceğinin bilincindedir lakin bununla savaşmaktan kaçınmaz *