iltasyazilim
FD Üye
sait faik abasıyanık alemdağ'da var bir yılan kitap özeti
Bu kitap 17 öbür küçük öyküden meydana gelmektedir Ben size bunlardan en ünlüsü olan ve kitabın da adını aldığı ‘Alemdağda var bir yılan ’ adlı öyküyü anlatacağım
Bir tiyatro çıkışı yazar yine öbür duygulara kapılmakta ve aklından geçen binbir türlü şeyi söylemektedir
Karşısına meydana çıkan iki genci görüp ‘elini ağzından çek! ’ diye bağırması buna en hoş misal Arkasını dönen bu iki genç kendilerine seslenenin kim olduğunu daha iyi anlayabilmek için ona dürüst yaklaşır
Hava soğuktur ve yazarımızın içine doğru yol bölge bir kar zerreciği yoldadır
O her akşam, sabah en iyi dostu olan Panço ’yu beklemektedir Ast yanına alçıdan üretilmiş pipolu aşçısıda vardır Onu beklemeye koyulurken dalar gider Ta ancak kaoıda duyulan bir tıkırtı ile ‘aha işte geldi ’ diyerek fırlayana kadar Panço gelir ve uç masanın üstünde duran sigaraya elini atar
Yazan yine dalar gider ve Panço ’nun ayrılmasından daha sonra öbür dünyalara dürüst bir aleme dalar Yoldan geçen simitçiden tutun da ta uzaklardan sesi gelen biletçi çocuğa değin olan herşey onun için bambaşka bir dünyadır Özet Olarak onun dışında Panço ’nun içinde yer alan herşey onun imrendiği ve onun için öteki dünya
Günlerden pazartesi Yine vapurun daha alçak kamarasındayım Tekrar hava karlı Yeniden İstanbul çirkin İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir halkı Kirli şehir Hele yağmurlu günlerde Başka günler güzel mi, yok; güzel yok Diğer günler de Köprüsü balgamlıdır Ast sokakları çamurludur, molozludur Geceleri kusmukludur Evler güneşe sırtını çevirmiştir Sokaklar dardır, esnafı gaddardır Millet her yerde böyle Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek
Yalnızlık dünyayı doldurmuş Hoşuna Gitmek, bir insanı sevmekle başlar herşey Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor
Hoş yer, hoş yer Alemdağı Şu saatte 15 metrelik ağaçları ile, Taşdeleni ile, yılanı ile… Fakat kış günü yılanlar inindedir Olsun Hava Alemdağda ılıktır Güneş yaprakları kıpkızıl yaprakların içinde doğmuştur
Sıra Panço ’da biraz da ondan laf edelim Panço, Panço, diye bağırınca yılan da, keçi de, keklik de, tavşan da oldukları yerde alçılanmış gibi kalıyorlar Bembeyaz kesiliyorlar Anında keskin bir bıçak çıkarıp cebimden kiminin kulağını, kiminin kanadının altını kesiyorum Kan akınca hareket başlıyor Beni bırakıp Panço ’ya koşuyorlar
Birde Panço ’nun pah biçilmez kürkü varKürkü görür görmez rahatladım Tavşanı, kekliği o ılık, şaşılacak kadar güzel kaygan ve hoş yılanı, kara tavuğu, Alemdağını, Taşdelen suyunu, çürümüş yaprakları, yaprakların üstüne yağan pelte pelte güneşi hatırladım *
Bu kitap 17 öbür küçük öyküden meydana gelmektedir Ben size bunlardan en ünlüsü olan ve kitabın da adını aldığı ‘Alemdağda var bir yılan ’ adlı öyküyü anlatacağım
Bir tiyatro çıkışı yazar yine öbür duygulara kapılmakta ve aklından geçen binbir türlü şeyi söylemektedir
Karşısına meydana çıkan iki genci görüp ‘elini ağzından çek! ’ diye bağırması buna en hoş misal Arkasını dönen bu iki genç kendilerine seslenenin kim olduğunu daha iyi anlayabilmek için ona dürüst yaklaşır
Hava soğuktur ve yazarımızın içine doğru yol bölge bir kar zerreciği yoldadır
O her akşam, sabah en iyi dostu olan Panço ’yu beklemektedir Ast yanına alçıdan üretilmiş pipolu aşçısıda vardır Onu beklemeye koyulurken dalar gider Ta ancak kaoıda duyulan bir tıkırtı ile ‘aha işte geldi ’ diyerek fırlayana kadar Panço gelir ve uç masanın üstünde duran sigaraya elini atar
Yazan yine dalar gider ve Panço ’nun ayrılmasından daha sonra öbür dünyalara dürüst bir aleme dalar Yoldan geçen simitçiden tutun da ta uzaklardan sesi gelen biletçi çocuğa değin olan herşey onun için bambaşka bir dünyadır Özet Olarak onun dışında Panço ’nun içinde yer alan herşey onun imrendiği ve onun için öteki dünya
Günlerden pazartesi Yine vapurun daha alçak kamarasındayım Tekrar hava karlı Yeniden İstanbul çirkin İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir halkı Kirli şehir Hele yağmurlu günlerde Başka günler güzel mi, yok; güzel yok Diğer günler de Köprüsü balgamlıdır Ast sokakları çamurludur, molozludur Geceleri kusmukludur Evler güneşe sırtını çevirmiştir Sokaklar dardır, esnafı gaddardır Millet her yerde böyle Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek
Yalnızlık dünyayı doldurmuş Hoşuna Gitmek, bir insanı sevmekle başlar herşey Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor
Hoş yer, hoş yer Alemdağı Şu saatte 15 metrelik ağaçları ile, Taşdeleni ile, yılanı ile… Fakat kış günü yılanlar inindedir Olsun Hava Alemdağda ılıktır Güneş yaprakları kıpkızıl yaprakların içinde doğmuştur
Sıra Panço ’da biraz da ondan laf edelim Panço, Panço, diye bağırınca yılan da, keçi de, keklik de, tavşan da oldukları yerde alçılanmış gibi kalıyorlar Bembeyaz kesiliyorlar Anında keskin bir bıçak çıkarıp cebimden kiminin kulağını, kiminin kanadının altını kesiyorum Kan akınca hareket başlıyor Beni bırakıp Panço ’ya koşuyorlar
Birde Panço ’nun pah biçilmez kürkü varKürkü görür görmez rahatladım Tavşanı, kekliği o ılık, şaşılacak kadar güzel kaygan ve hoş yılanı, kara tavuğu, Alemdağını, Taşdelen suyunu, çürümüş yaprakları, yaprakların üstüne yağan pelte pelte güneşi hatırladım *