iltasyazilim
FD Üye
ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM'IN HASTALANMASI ve ÖLMESİ
5365 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, kendisini ölüme götüren hastalığa yakalandığı zaman derdi ki:
Ey Aişe! Ben Hayber'de yediğim (zehirli) yemeğin elemini hep hissediyordum İşte şimdi kalp damarımın kesildiğini hissettiğim anlar geldi
Buhârî, Megâzî 83
5366 Yine Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı ağırlaşıp, ağrıları artınca, benim odamda tedavi edilmesi için diğer zevcelerinden müsaade istedi Onlar kendisine izin verdiler İki kişinin arasında çıktı Bunlardan biri amcası Abbâs İbnu Abdilmuttalib idi, bir başkası daha vardı Ayakları yerde sürünüyordu Odama girince ızdırabı daha da arttı
Ağızlarındaki bağları açılmamış yedi kırbadan üzerime su dökün, belki (iyileşir), insanlara bir vasiyette bulunurum!buyurdular Hz Hafsa'ya ait bir leğene oturttuk Sonra bu kırbalardan üzerine su dökmeye başladık (Bir müddet sonra) yeterince döktünüzdiye işaret edinceye kadar dökmeye devam ettik Sonra (iyileşerek) halka çıkıp namaz kıldırdı ve bir hitabede bulundu
5367 Yine Sahiheyn'de Ubeydullah İbnu Abdillah'tan gelen bir rivayette Ubeydullah der ki: Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın yanına girdim Ona: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığından bana anlatmaz mısın?dedim Anlatmaya başladı: Elbette! Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ağırlaştı ve: Halk namazını kıldı mı?diye sordu Biz: Hayır! Ey Allah'ın Resûlü, onlar sizi bekliyorlar!dedik
Leğene benim için su koyun!emrettiler Hz Aişe der ki: Hemen dediğini yaptık, o da yıkandı Sonra kalkmaya çalıştı, fakat üzerine baygınlık çöktü Sonra kendine geldi ve tekrar:
Cemaat namaz kıldı mı?diye sordu Hayır!dedik, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Resülü!Tekrar:
Benim için leğene su koyun!emretti Hz Aişe der ki:
Dediğini yaptık, yıkandı Sonra tekrar kalkmak istedi Yine üzerine baygınlık çöktü Sonra ayılınca:
İnsanlar namaz kıldı mı?diye sordu
Hayır! dedik, onlar sizi bekliyorlar, ey Allah'ın Resülü!Aleyhissalâtu vesselâm: Benim için leğene su koyun!dedi ve yıkandı Sonra kalkmaya yeltendi, yine üzerine baygınlık çöktü, sonra ayıldı
Halk namazı kıldı mı?diye sordu
Hayır, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Resülü!dedik Hz Aişe der ki:
Halk mescide çekilmiş, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yatsı namazı için bekliyorlardı
Hz Aişe der ki: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hz Ebu Bekr'e adam göndererek halka namaz kıldırmasını söyledi Elçi gelerek ona:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm halka namaz kıldırmanı emrediyor!dedi İnce duygulu bir kimse olan Ebu Bekr radıyallahu anh:
Ey Ömer halka namazı sen kıldır!dedi Hz Aişe'nin anlattığına göre, Hz Ömer:
Buna sen daha ziyade hak sahibisin (ehaksın)!cevabında bulundu Aişe der ki: O günlerde namazı Ebu Bekr radıyallahu anh kıldırdı Bilahare Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, kendinde bir hafiflik hissetti Biri Abbâs olmak üzere iki kişinin arasında, öğle namazı için çıktı O sırada namazı halka Ebu Bekr kıldırıyordu Ebu Bekr, Resülullah'ın geldiğini görünce, geri çekilmek istedi Aleyhissalâtu vesselâm geri çekilme diye işaret buyurdu Kendisini getirenlere: Beni yanına oturtundedi Onlar da Hz Ebu Bekr'in yanına oturttular Hz Ebu Bekr, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın namazına uyarak namaz kılıyordu Halk da Hz Ebu Bekr'in namazına uyarak namazını kılıyordu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm oturmuş vaziyette idi
Ubeydullah der ki: Abdullah İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ'nın yanına girdim ve:
Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın Aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı ile ilgili olarak anlattığını size anlatayım mı?dedim Bana: Haydi anlat!dedi Ben de bu hususta anlattığını naklettim Söylediklerimden hiçbir noktayı reddetmedi Sadece:
(Resülullah'ı mescide) Abbâs'la birlikte taşıyan ikinci şahsın ismini verdi mi?diye sordu Ben: Hayır söylemedideyince: O, Ali radıyallahu anh ididedi
5368 Bir rivayette Buhârî şu ziyadede bulundu: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hastalığı sırasında: Ben, yarın neredeyim? Ben, yarın neredeyim?diye sorarak Hz Aişe'nin yanında kalacağı günü öğrenmek isterdi Zevceleri, dilediği yerde kalma izni verdiler
Hz Aişe der ki: Aleyhissalâtu vesselâm, benim hücremde ve normal olarak bana uğramakta olduğu günde vefat ettiler Ayrıca Azîz ve Celîl olan Allah onun rûhu şerifelerini kabzettiği vakit, mübarek başları ciğerimle boğazım arasında (göğsümde) (yaslanmış vaziyette) idi Tükrüğü de tükrüğüme karışmıştı
(Aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı sırasında birara, kardeşim) Abdurrahmân İbnu Ebî Bekr radıyallahu anhümâ içeri girdi, elinde bir misvak vardı, dişlerini misvaklıyordu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm o misvağa baktı
Ver o misvağı bana!dedim O da verdi Dişlerimle kemirip yonttum ve ucunu geverek (yumuşatıp) Aleyhissalâtu vesselâm'a uzattım Resülullah, başı göğsüme yaslı vaziyette onunla dişlerini misvakladı
Buhârî, Megazî 83, Vudû 45, Ezân 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tıbb 21, İ'tisâm 5; Müslim, Salât 90, (418); Tirmizî, Cenâiz 8, (978, 979); Nesâî, Cenâiz 6, (4, 6, 7)
5369 Yine Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, sıhhati yerinde iken şöyle diyordu:
Hiçbir peygamber, cennetteki makamını görmeden kabzedilmez Bundan sonra hayatı devam ettirilir veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır
Aleyhissalatu vesselâm hastalandığı zaman O'nu, (başı) dizimin üstünde baygın vaziyette gördüm Bir ara kendine geldi Gözlerini evin tavanına dikti ve sonra: Ey Allah'ım! Refiki A'la'da (bulunmayı tercih ederim)dedi Bu sözü işitince ben (kendi kendime): Demek ki (makamı gösterildi) ve bizimle olmayı tercih etmiyordedim Bunun, sıhhatli iken bize söylediği şu hadis olduğunu anladım: Hiçbir peygamber cennetteki makamını görmeden kabzedilmez, sonra yaşamaya devam veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın telaffuz ettiği son söz: Allahım, Refiki A'la'dacümlesi oldu(Refiki A'la: Cennetin en yüksek makamında bulunan peygamberler cemaatidir)
Buhârî, Megazî 83, 84, Tefsîr, Nisa 13, Marda 19, Da'avât 29, Rikâk 41; Müslim, Fezâil 87, (2444); Muvatta, Cenâiz 46, (1, 238, 239); Tirmizî, Da'avât 77, (3490)
5370 İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm muhtazar (ölmeye yakın) iken evde birkısım erkekler vardı Bunlardan biri de Ömer İbnu'lHattâb radıyallahu anh idi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm:
Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalâlete düşmeyin!buyurdular Hz Ömer:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a ızdırap galebe çalmış olmalı Yanınızda Kur'ân var, Allah'ın kitabı sizlere yeterlidirdedi Oradakiler aralarında ihtilâfa düştü Kimisi: Yaklaşın, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm size vasiyet yazsın!diyor, kimi de, Hz Ömer radıyallahu anh'ın sözünü tekrar ediyordu
Gürültü ve ihtilâf artınca, Aleyhissalâtu vesselâm:
Yanımdan kalkın, yanımda münakaşa câiz değildir!buyurdu Bunun üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ: En büyük musibet, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!diyerek çıktı
Buhari, Megâzî 83, İlm 39, Cihâd 176, Cizye 6, İ'tisâm 26; Müslim, Vasiyye 22, (1637)
5371 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm muhtazar olduğu (ölüm anlarına geldiği) zaman, sık sık ızdıraplar bürümeye başladı Kerîmeleri Hz Fâtıma radıyallahu anhâ: Vay babacığım, ne ızdırab çekiyor!diye yakınmaya başladı Aleyhissalâtu vesselâm:
Bugünden sonra baban ızdırab çekmeyecek!buyur(arak onu teselli etmek iste)di Aleyhissalâtu vesselâm ölünce, Hz Fâtıma:
Vay babacığım! Rabbi, duasına icabet etti! Vay babacığım, gideceği yer Firdevs cennetidir! Vay babacığım, ölümünü Cibril'e haber verdikdiye yas etti Aleyhissalâtu vesselâm gömülünce de:
Ey Enes! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm üzerine toprak atmaya gönlünüz nasıl râzı oldu?diyerek ızdırabının azametini dile getirdi
Buhârî, Megâzî 83; Nesâî, Cenâiz 13, (4,13); İbnu Mâce, Cenâiz 65, (1629)
5372 Yine Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın amcası) Hz Abbâs radıyallahu anh, bir cemaate uğradı Aralarında Ensardan bir grup vardı Resûlullah'ın ızdırabı arttığı için ağlıyorlardı Onlara: Niye ağlıyorsunuz?diye sordu
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la beraberliklerimizi hatırladıkdediler Bunun üzerine Abbâs radıyallahu anh Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına girdi (ve ensarın ağlamakta olduğunu) ona haber verdi Aleyhissalâtu, vesselâm hemen başına boz renkli bir sargı sardı veya bir bürdenin kenarınıdemişti ve hücreden çıkıp minbere geçti Halka hitap etti Ensarı hayırla yâdetti ve onlara iyi muamele edilmesini vasiyet etti İlâveten dedi ki:
Allah bir kulunu dünya ile yanındaki arasında muhayyer bıraktı, o da Allah'ın yanındakini seçti: Bu söz üzerine Hz Ebu Bekr ağlamaya başladı ve: Ey Allah'ın Resülü! Annelerimiz, babalarımız sana feda olsunlar!dedi Biz de Bu ihtiyar adama da ne oluyor ki, Resülullah'ın: Allah bir kulunu dünya ile yanındaki arasında muhayyer bıraktı, kul da Allah'ın yanındakini tercih ettisözü üzerine ağlıyordedik Meğer burada muhayyer bırakılan Resûlullah'mış Bunu en iyi bilenimiz de Ebu Bekr radıyallahu anh imiş
Buhârî, Salât 80, Fezâil 3
RESÜLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM'IN YIKANMASI KEFENLENMESİ
5373 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkamak istedikleri zaman: Allah'a kasem olsun bilmiyoruz! Ölülerimizi soyduğumuz gibi, Resûlullah'ı da elbiselerinden soyacak mıyız, yoksa elbisesi üzerinde olduğu halde mi yıkayacağız?dediler Bu şekilde ihtilaf edince, Allah üzerlerine uyku attı Öyle ki, onlardan herbirinin çenesi göğüslerindeydi Beyt cihetinden, kim olduğu bilinemeyen bir konuşmacı:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı elbisesi üzerinde olduğu halde yıkayın!diye konuştu Bunun üzerine kalkıp, kamîsi üzerinde olduğu halde yıkadılar Su, kamîsin üzerinden dökülüyordu Aleyhissalâtu vesselâm'ın bedenini elleriyle değil, kamîsiyle ovuyorlardı
Hz Aişe sözlerine devamla dedi ki: Eğer, daha önce yaptığım işi şimdi yapacak olsaydım, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı kadınlarından başkası yıkamazdı
Ebu Dâvud, Cenâiz 32, (3141)
5374 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm üç Necrânî kumaş içerisine kefenlendi: İki parçalı bir hulle, bir de öldüğü sırada üzerinde bulunan kamîs
Âmiru'şSâbi'den kaydedilen bir rivayette İbnu Abbâs şu ziyadede bulunur: Aleyhissalâtu vesselâm'ı Hz Ali, Fazl ve Üsâme radıyallahu anhüm yıkadı ve bunlar kabrine indirdiler
Ebu Dâvud, Cenâiz 34, (3153)
5375 İmam Mâlik anlatıyor: Bana ulaştığına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm pazartesi günü vefat etti ve salı günü de defnedildi Halk namazını (cemaat halinde değil) ferd ferd kıldı, hiç kimse imamlık yapmadı
Bir kısmı: Minberin yanına defnedilsindedi Bazıları da: Bakî' mezarlığına defnedilsindedi Bu (münakaşaya) Hz Ebu Bekir geldi ve: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Her peygamber öldüğü yere defnedilirbuyurduğunu işitmiştimdedi Bunun üzerine, hemen orada mezar kazıldı
Aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkamak istedikleri vakit, gömleğini çıkarmak istediler Derken: Gömleği çıkarmayın!diye bir ses işittiler Bunun üzerine gömleği üzerinde olduğu halde yıkadılar
Muvatta, Cenâiz 27, (2, 231)
5376 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Kabrinde Resülûllah aleyhissalâtu vesselâm'ın altına kırmızı bir kadife kondu
Tirmizî, Cenâiz 55, (1048); Nesâî, Cenâiz 88, (4, 81); Müslim, Cenâiz 91, (967)
5377 Muhammed İbnu Ali İbni'lHüseyin anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın kabrine lahid yapan Ebu Talha'dır Aleyhissalâtu vesselâm'ın altına kadifeyi koyan, (Aleyhissâlatu vesselâm'ın) azadlısı şükran radıyallahu anh'dır
Tirmizî, Cenâiz 55, (1047)
5378 Kâsım İbnu Muhammed rahimullah anlatıyor: (Halam) Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın evine gidip yanına girdim ve: Ey anneciğim! Bana Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ve iki arkadaşının kabirlerini(n örtüsünü) aç da bir göreyim!dedim Üç kabri de benim için açıverdi Bunlar (yer seviyesinden ne) yukarıda ne de aşağıda idiler Kırmızı arsanın kumlarıyla kumlanmış idi
Ebu Dâvud, Cenâiz 72, (3220)
5379 İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ'nın anlattığına göre, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın kabrini yerden yükseltilmiş olarak görmüştür
Buhârî, Cenâiz 96
ÖLÜMÜN BAŞLANGICI VE GELİŞİ
5380 Ebu Sa'îdi'lHudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Lailahe illallah demeyi telkin
edin
Müslim, Cenâiz 1, 2, (916, 917); Tirmizî, Cenâiz 7, (976); Ebu Dâvud, Cenâiz 20, (3117); Nesâî, Cenâiz 4, (4, 5)
5381 Ma'kıl İbnu Yesâr radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Yâsin süresini okuyun
Ebu Dâvud, Cenâiz 24, (3121); İbnu Mâce, Cenâiz 4, (1448)
5382 Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: İnsan öldüğü zaman gözleri nasıl belerip kalıyor, görmez misiniz?buyurmuştu Cemaat:
Evet, görüyoruz!dediler Bunun üzerine:
İşte bu, gözünün, nefsini (çıkan ruhunu) takip etmesindendir!buyurdular
Müslim, Cenâiz 9, (921)
5383 Ümmü Seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Ebu Seleme radıyallahu anh'ın yanına girdi Ebu Seleme'nin gözleri açık kalmıştı; onları kapattı Sonra:
Ruh kabzedildi mi göz onu takip ederbuyurdu Ehlinden bazıları feryad u figân koparmıştı Aleyhissalâtu vesselâm:
Kendinize kötü temennide bulunmayın, hayır dua edin! Çünkü melekler, söylediklerinize âmin derler!buyurdu Sonra ilâve etti:
Allahım, Ebu Seleme'ye mağfiret buyur! Derecesini hidayete erenler arasında yükselt Arkasında kalanlar arasında ona sen halef ol! Ey âlemlerin Rabbi! Ona da bize de mağfiret buyur! Ona kabrini geniş kıl, orada ona nur ver!
Müslim, Cenâiz 7, (920); Tirmizî, Cenâiz 7, (977); Ebu Dâvud, Cenâiz 19, 21, (3115, 3118); Nesâî, Cenâiz 3, (4, 5)
5384 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Bir müslüman muhtazar olduğu (can çekişme anına girdiği) zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler:
Sen razı ve senden de (Rabbin) razı olarak (şu bedenden) çık Allah'ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş
Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en güzeli gibi çıkar Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler, tâ semanın kapısına kadar onu getirirler ve: Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!derler Sonra onu mü'minlerin ruhlarına getirirler Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin kendisine geldiği zamanki sevincinden daha çok sevinirler Ona:
Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?diye (dünyadakilerden haber) sorarlar :
Bırakın onu, onda hâla dünyanın tasası var!derler Bu gelen (kendisine dünyadan soran ruhlara):
Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?der Onlar:
0, annesine, Hâviye cehennemine götürüldü!derler Aleyhissalâtu vesselâm devamla der ki:
Kâfir muhtazar olduğu vakit, azab melekleri mish (denen kıldan kaba bir elbise) ile gelirler ve şöyle derler:
Bu cesedden kendin öfkeli, Allah'ın da öfkesini kazanmış olarak çık ve Allah'ın azabına koş!
Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cîfe kokusuyla çıkar onu arzın kapısına getirirler Orada:
Bu koku ne de pis!derler Sonunda onu kâfir ruhların yanına getirirler
Nesâî, Cenâiz 9, (3, 89)
5385 Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Mü'min alnının teriyle ölür
Tirmizî, Cenâiz 10, (982); Nesâî, Cenâiz 5, (4, 6)
5386 Ubeyd İbnu Halîd esSülemî Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabından birinden naklen anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ani ölüm, kâfir için gadabı ilahî'nin bir yakalamasıdır, mü'min için de bir rahmettir
Ebu Dâvud, Cenâiz 14, (3110)
CEVAZ
5387 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte demirci Ebu Seyf radıyallahu anh'ın yanına girdik O, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın oğlu İbrahim'in süt babası idi Aleyhissalâtu vesselam oğlunu aldı, öptü ve kokladı Daha sonra yanına tekrar girdik İbrahim can çekişiyordu Bu manzara karşısında Aleyhissalâtu vesselâm'ın gözlerinden yaş boşandı Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh:
Sen de mi (ağlıyorsun) ey Allah'ın Resülü?dedi Aleyhissalâtu vesselâm: Ey İbnu Avf! Bu merhamettir!buyurdu ve ağlamasına devam etti Sonra şöyle söyledi: Gözümüz yaş döker, kalbimiz hüzün çeker, fakat Rabbimizi razı etmeyecek söz sarfetmeyiz Ey İbrahim! Senin ayrılmandan bizler üzgünüz!
Buhârî, Cenâiz 44; Müslim, Fezâil 62, (2315); Ebu Dâvud, Cenâîz 28, (3126)
5388 Abdullah İbnu Ubeydillah İbni Ebî Müleyke anlatıyor: Hz Osman İbnu Affân radıyallahu anh'ın Mekke'de bir kızı vefat etti Cenazesinde bulunmak üzere geldik İbnu Ömer ve İbnu Abbâs radıyallahu anhüm de cenazede hazır oldular Ben ikisinin arasında oturuyordum Abdullah İbnu Ömer, tam karşısında bulunan Amr İbnu Osman'a:
Ağlamayı niye yasaklamıyorsun? Zira Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Ölü, ehlinin, kendisi üzerine ağlaması sebebiyle azab görürbuyurmuştur!dedi Bunun üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ: Hz Ömer radıyallahu anh bunun bir kısmını söylemiştidedi ve sonra İbnu Abbas konuşmasına devam ederek anlattı:
Hz Ömer'le Mekke'den çıktım elBeyda nam mevkie geldiğimizde, semüre ağacının gölgesinde bir yolcu gördü Bana:
Git bak bakalım! Bu yolcu neyin nesi?dedi Gittim baktım, meğer Süheyb imiş, gelip haber verdim Onu bana çağır!dedi Tekrar Süheyb'e dönüp:
Haydi yürü, Emir'ülMü'minine uğra!dedim
Hz Ömer radıyallahu anh hançerlendiği zaman Hz Süheyb radıyallahu anh, ağlayarak girdi Hem ağlıyor, hem de: Vay kardeşim, vay arkadaşım!diyordu Hz Ömer: Ey Süheyb bana mı ağlıyorsun? Aleyhissalâtu vesselâm: Ölü, ehlinin kendi üzerine ağlaması sebebiyle azab görürbuyurdu!dedi
İbnu Abbâs radıyallahu ahnüma der ki: Hz Ömer radıyallahu anh öldüğü zaman bunu Hz Aişe radıyallahu anhâ'ya hatırlatmıştım Şöyle dedi:
Allah Ömer'e rahmet buyursun! Vallahi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Allah, mü'mine, ehlinin üzerine ağlaması sebebiyle azab verirdemedi Lakin Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Allah, kâfirin azabını, ehlinin üzerine ağlamasıyla artırırbuyurdular
Hz Aişe sözlerine şöyle devam etti: (Bu meselede) size Kur'an yeter Orada Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez(Fâtır 18) buyrulmuştur
Bu söz üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhüm: Gerçek şu ki, güldüren de, ağlatan da Allah'tır, (gülmek ve ağlamak fıtri bir şe'niyettir, kişinin bundadahli yoktur)dedi
İbnu Müleyke der ki: İbnu Ömer bu konuşmalar karşısında hiçbir şey söylemedi (serdedilen delilleri ikna edici buldu)
Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Cenâiz 22, (928); Nesâî, Genâiz 15, (4,18,19)
5389 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Kendisine, İbnu Ömer radıyallahu anhümâ'nın: Sağ kimsenin üzerine ağlamasıyla ölüye azab edileceğini söylemekte olduğuhaber verilmişti Şu cevabı verdi:
Allah, Ebu Abbirrahman'ı (İbnu Ömer'i) mağfiret buyursun Aslında o, yalan söylemiyor, ancak unutmuş veya yanılmış olmalı Zira Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, (ölmüş) bir yahudi kadın cenazesine uğramıştı, yakınları onun üzerine ağlıyorlardı
Bunlar onun üzerine ağlıyorlar Ona da bu yüzden kabrinde azab ediliyor!buyurdu
Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Cenâiz 25, (931); Muvattâ, Cenâiz 37, (1, 234); Tirmizî, Cenâiz 25, (1004); Nesâî, Cenâiz 15, (4,17)
5390 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın âlinden birisi vefat etmişti Kadınlar, arkasından ağlamak üzere toplandılar Hz Ömer radıyallahu anh onları bundan men etmek ve geri çevirmek üzere kalktı Aleyhissalâtu vesselâm müdahale edip:
Ey Ömer! Bırak onları, çünkü göz ağlayıcıdır, kalp ızdıraba maruzdur, (ızdırabın yaşandığı) zaman yakındır!buyurdular
Nesâî, Cenâiz 16, (4,19)
5391 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, ölmüş bulunan Osmân İbnu Maz'ûn'u, gözlerinden yaşlar dökerek öptü
Tirmizî, Cenâiz 14, (989); Ebu Dâvud, Cenâiz 40, (3163); İbnu Mâce, Cenâiz 7, (1456)
5392 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Kurrâlar öldürüldüğü zaman, bir ay boyu kunut okudu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bir başka şey için bu kadar üzüldüğünü hiç görmedim
Buhârî, Cenâiz 41, Vitr 7, Cizye 8, Megazi 38, Da'avât 59; Müslim, Mesacid 29, (677)
MATEMDEN NEHİY
5393 Ümmü Seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: Ebu Seleme öldüğü zaman, şöyle dedim: Garip adam, diyarı gurbette öldü Ben de: Onun için öyle bir ağlayacağım ki, herkes ondan bahsetsin
Tam ağlamak için hazırlanmıştım ki, Saîd'den, bana yardım etmek isteyen bir kadın geldi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm onunla karşılaşmış ve kadına: Sen, Allah Teâlâ'nın tard ettiği şeytanı tekrar eve sokmak mı istiyorsun?dediler Bunun üzerine ben de ağlamaktan vazgeçtim ve ağlamadım
Müslim, Cenâiz 10, (922)
5394 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a Zeyd İbnu Hârise, Cafer İbnu Ebî Ta'lib ve Abdullah İbnu Ravâha radıyallahu anhüm'ün ölüm haberi gelince oturdu (Halinden) üzüntülü olduğu belliydi Ben kapı aralığından bakıyordum Yanına bir adam geldi ve: Cafer'in kadınları!dedi ve onların ağladıklarını haber verdi Aleyhissalâtu vesselâm derhal onları men etmesini emretti Adam gitti ve sonra geri gelip: Ben onları yasakladım, fakat onlar sözüme kulak asmadılardedi Aleyhissalâtu vesselâm ikinci sefer emrederek kadınları bundan nehyetmesini söyledi Ama o, kadınların yine kulak asmadıklarını haber verdi Aleyhissalâtu vesselâm yine: Yasakla onları!buyurdu Adam üçüncü sefer geri geldi ve:
Ey Allah'ın Resûlü! Allah'a yemin olsun kadınlar bana veya bize galebe çaldılardedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Ağızlarına toprak saç!emretti
Buhârî, Cenâiz 41, 46, Megâzî 44, Müslim, Cenâiz 30, (935); Ebu Dâvud, Cenâiz 25, (3122); Nesâî, Cenâiz 14, (4,15)
5395 Câbir İbnu Atik radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Abdullah İbnu Sâbit'e geçmiş olsun ziyaretine gelmişti Onu, (Allah'ın emri) galebe çalmış buldu Ona seslendi Fakat cevap alamadı Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm istirca'da bulundu İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci'ûndedi ve:
Biz (yaşamanı isteriz ama, Allah'ın emri) bize galebe çaldı ey Ebu'rRebî!dedi Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlamaya başladılar İbnu Atik radıyallahu anh kadınları susturmaya başladı Ancak Aleyhissalâtu vesselâm: Bırak onları ağlasınlar! Vâcip olduğu zaman tek ağlayan ağlamayacakbuyurdu
Vacip olan da ne?dediler
Öldüğü zaman (demektir)dedi Bunun üzerine kızı:
Allah'a yemin olsun, elimden gelse şehid olmanı isterim Çünkü sen (cihad için gerekli teçhizâtı) hazırladındedi Aleyhissalâtu vesselâm da:
Allah onun ecrini niyetine göre verdi Siz aranızda şehid olmayı ne zannedersiniz?buyurdular
Allah yolunda ölmek!dediler Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:
Öyleyse ümmetimin şehidleri cidden azdır Bilesiniz: Tâunda ölen şehittir, boğularak ölen şehittir, yeter ki seferi taatte olsun Zâtulcenb'ten ölen şehittir İshalden ölen şehittir, yanarak ölen şehittir, yıkık altında ölen şehittir, çacuk karnında ölen kadın şehittir
Muvatta, Cenâiz 36, (1, 233, 234); Ebu Dâvud, Cenâiz 15, (3111); Nesâî, Cenâiz 14, (4,13,14)
5396 İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Sa'd İbnu Ubâde'ye geçmiş olsun ziyaretinde bulundu (Yanına gelince) onu baygın buldu ve: Ölmüş olmalı!dedi Yanındakiler: Hayırdeyince, Aleyhissalâtu vesselâm ağladılar Resûlullah'ın ağladığını gören halk da ağladı
İşitmiyor musunuz, buyurdular, Allah Teâla Hazretleri ne gözyaşı sebebiyle ne de kalbin hüznüyle azab vermez Ancak şunun sebebiyle azab verir! ve dilini işaret ettiler yahut da merhamet eder
Buhârî, Cenâiz 45; Müslim, Cenâiz 12, (924)
5397 İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
(Izdırab ve mâtemi sebebiyle) yanaklarını yolan, üst başını yırt(ıp dövün)en, cahileye duasıyla dua eden bizden değildir
Buhârî, Cenâiz 36, 39, 40, Menâkıb 8; Müslim, İmân 165, (103); Tirmizî, Cenâiz 22, (999); Nesâî, Cenâiz 19, (4, 20)
5398 Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Bir kimse ölünce, arkada ağlayanları kalkıp: Vay benim dağım, vay efendimgibi sözler sarfederse, ona iki melek vekil kılınır, melekler ölen kimsenin göğsüne vura vura: Sen öyle misin?diye sorarlar
Tirmizî, Cenâiz 24, (1003)
5399 Nu'mân İbnu Beşîr radıyallahu anhümâ anlatıyor: Abdullah İbnu Ravâha radıyallahu anh bayılmıştı Kızkardeşi Amrâ ağlamaya başladı: Vay benim dağım vay şuyum, vay buyumdiye sayıp dökerek yakınıyordu Abdullah ayıldığı zaman:
Allah'a yemin olsun, o söylediklerini söylerken her defasında bana: Sen böyle misin?diye soruldudedi
Söylendiğine göre, Abdullah vefat ettiği zaman Amrâ arkasından ağlamadı
Buhârî, Megâzî, 44
5400 Hz Câbir İbnu Abdillah radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh'ın elinden tuttu, oğlu İbrahim'e gittiler Aleyhissalâtu vesselâm oğlunu can çekişir vaziyette buldu Kucağına aldı ve ağladı Abdurrahman:
Ağlıyor musun? Ağlamaktan bizi sen men etmedin mi? dedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Hayır (ağlamaktan değil), iki ahmak, fâcir sesten yasakladım: Musibet sırasındaki ses; yüzleri tırmalamak, cepleri yırtmak ve şeytan mâtemi
Tirmizî, Cenâiz 25, (1005)
5401 Esma Bintu Yezîd İbni'sSeken radıyallahu anhâ anlatıyor: Kadınlardan biri dedi ki: Ey Allah'ın Resülü! Bizim sana âsi olmamamız gereken şu ma'ruf (iyi amel) nedir?Aleyhissalâtu vesselâm:
Matem yapmayın!buyurdu Kadın:
Ey Allah'ın Resülü! Falan sülâle (nin kadınları) amcamın (vefatında matemime iştirak edip) yardımcım olmuşlardı Benim de mukabeleten borcumu ödemem gerekdedi Aleyhissalâtu vesselâm kadına (matem için) izin vermedi Kadın tekrar tekrar izin istedi
Kadın der ki:
Resülullah, sonunda onlara borcumu ödemem için izin verdi Onlara olan borcumu ödedikten sonra hiç matem tutmadım, şu ana kadar bir başka mateme de katılmadım Benim dışında matem tutmayan kadın da kalmadı
Tirmizî, Tefsîr, Mümtehine, (3304)
5402 HzHuzeyfe radıyallahu anh muhtazar (ölüme yakın) olunca: Ben ölünce, kimse üzerime ezan okumasın, ben bunun, ölüm haberinin duyurulması olmasından korkarım Zira ben, Aleyhissalâtu vesselâm'ın ölüm haberinden yasakladığını işittim Öyleyse ben öldüm mü, üzerime namaz kılsınlar Beni Rabbime (sessizce) taşısınlardedi
Tirmizî, Cenâiz 12, (986); İbnu Mâce, Cenâiz 14, (1476)
5403 Ebu Sa'idi'lHudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm matemci kadına da, onu dinleyene de lânet etti
Ebu Dâvud, Cenâiz 20, (3128)
5404 İbnu Ömer radıyallahu anhümâ'nın anlattığına göre, Abdurrahman (İbnu Ebi Bekr esSıddîk) radıyallahu anh'ın kabri üzerinde bir çadır görmüştü, seslendi:
Ey oğlum! Çadırı mezarın üstünden kaldır Çünkü onu, (sağken işlediği) ameli gölgelemektedir
Buhârî, Cenâiz 82, (muallak olarak kaydetmiştir)
ÖLÜYÜ YIKAMA VE KEFENLEME
5405 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Bir adam, Arafat'ta Resülullah ile beraber dururken devesi onu (yere atıp) boynunu kırdı ve adam öldü Aleyhissalâtu vesselâm: Adamı su ve sidr ile gasledin, iki parça bezle kefenleyin, kefene tahnît yapmayın (koku sürmeyin) Başını da örtmeyin Allah onu Kıyamet günü telbiye ederek diriltecektir!buyurdu
Buhârî, Cenâiz 20, 21, 22, Cezâu'sSayd 13, 20, 21; Müslim, Hacc 94, (1206); Ebu Dâvud, Cenâiz 84, (3238, 3239, 3240, 3241); Tirmizî, Hacc 105, (951); Nesâî, Hacc 98, 99,100,101 (5,195197)
5406 Leyla Bintu Kâif esSakafiyye anlatıyor: Ben Ümmü Külsûm Binti Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkayan kadınlar arasında idim Resülullah aleyhissalâtu vesselâm da kapının yanında idi Yanında Ümmü Külsüm'un kefeni vardı, bize parça parça veriyordu İlk verdiği parça izâr idi Sonra gömleği(dır'), sonra başörtüsünü (hımâr) sonra göğüs örtüsünü (milhafe) verdi Ümmü Külsüm sonra bir başka giysinin içine konuldu
Ebu Dâvud, Cenâiz 36, (3157)
5407 Ebu Sa'îdi'lHudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: Ölü, (Kıyamet günü), içinde öldüğü elbise ile diriltilecekdediğini işittim
Ebu Dâvud, Cenâiz 18, (3114)
5408 Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kefen(e fazla ödeme)de ileri gitmeyin Çünkü çabuk çürütülür
Ebu Dâvud, Cenâiz 35, (3154)
5409 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Hamza İbnu Abdilmuttalib'i tek parçadan müteşekkil çizgili bir kumaşla kefenledi
Tirmizî, Cenâiz 20, (997)
5410 Abdullah İbnu Amr İbni'IAs radıyallahu anhüma anlatıyor:
Ölü üç parça ile kefenlenir: Gömlek giydirilir, izar bağlanır, üçüncü giysi olan lifafeye sarılır Eğer sadece bir kat giysi varsa onunla kefenlenir
Muvatta, Cenâiz 7, (1, 224)
CENAZENİN TEŞYİİ VE TAŞINMASI
5411 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim cenazeyi takip eder ve önce üç kere taşırsa (ölen kardeşine karşı olan) borcunu ödemiş olur
Tirmizî, Cenâiz 50,(1041)
5412 Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah alehissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Cenazeyi ne ses (matem), ne de ateşle takip etmeyin
Bir rivayette şu ziyade var: Cenazenin önünde yürümeyin
Muvatta, Cenâiz 13, (1, 226); Ebu Dâvud, Cenâiz 46, (3171)
5413 İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalatu vesselâm'ı, Hz Ömer ve Hz Ebu Bekir'i cenazenin önünde yürürlerken gördüm
Ebu Dâvud, Cenâiz 49, (3179); Tirmizî, Cenâiz 26, (1007,1008); Nesaî, Cenâiz 56, (4, 56)
5414 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm cenazenin önünde yürürdü Hz Ebu Bekr, Hz Ömer, Hz Osman da (önde yürürdü)
Tirmizî, Cenâiz 26, (1007)
Rezîn şu ziyadede bulundu: Siz teşyî ederken cenazenin önünde, arkasında, sağında, solunda ve yakınında yürüyün!
Rezîn'in ziyâdesini Buhârî muallak olarak zikretmiştir
5415 Ümmü Atiyye radıyallahu anhümâ anlatıyor: Cenazeyi takipten (biz kadınlar) men edildik ama bunda çok şiddet gösterilmedi
Buhârî, Cenâiz 30; Müslim, Cenâiz 235, (938); Ebu Dâvud, Cenâiz 44, (3167)
5416 Muğîre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Binekli, cenazenin ardından yürür, yaya ise dilediği yerden Çocuğa da namaz kılınır Annebabası için mağfiret ve rahmetle dua edilir
Tirmizî, Cenâiz 42, (1031); Nesâî, Cenâiz 55, 56, (4, 55, 56); Ebu Dâvud, Cenâiz 49, (4180)
5417 Hz Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir cenazeye katılmıştı Birkısım binekliler gördü
(Binerek cenaze teşyi etmekten) utanmıyor musunuz? Allah'ın melekleri yaya olsunlar da siz hayvanların sırtında olun (olacak şey değil)!buyurdular
Tirmizî, Cenâîz 28, (1012); Ebu Dâvud, Cenâiz 48, (3177)
5418 Hz Câbir İbnu Semure radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm Ebu'dDahdâh'ın cenazesini yayan takip etti At sırtında geri döndü
Müslim, Cenâiz 89, (965); Tirmizî, Cenâiz 29, (1014); Ebu Dâvud, Cenâiz 48, (3178); Nesâî, Cenâiz 95, (4, 85, 86)
CENAZEYİ DEFİNDE SÜR'AT
5419 Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Cenazede çabuk olun Eğer sâlih biri ise, kendisine iyilik yapmış olursunuz Böyle biri değilse, belayı bir an önce sırtınızdan atmış olursunuz
Buhârî, Cenâiz 52; Müslim, Cenâiz 51, (944); Muvatta, Cenâiz 56, (1, 243); Ebu Dâvud, Cenâiz 50, (3181); Tirmizî, Cenâiz 30, (1015); Nesâî, Cenâîz 44, (4, 42)
5420 Ubâdetu'bnu'sSâmid radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm cenazeyi takip ettiği vakit, cenaze mezara konuncaya kadar oturmazdı Bir yahudi âlimi (bir gün) karşısına çıkıp:
Ey Muhammed biz de böyle yaparız!dedi Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: Onlara muhalefet edin! Oturun!emrettiler!
Ebu Dâvud, Cenâiz, 47, (3176); Tirmizî, Cenâiz, 35, (1020)
5421 Âmir İbnu Rebî'a radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Sizden biri bir cenazenin geçtiğini görürse, cenaze ile birlikte yürümese bile, cenazeyi geride bırakıncaya veya cenaze kendisini geride bırakıncaya veya cenaze onu geride bırakmadan, yere konuncaya kadar oturmasın
Buhârî, Cenâiz 47, 48; Müslim, Cenâiz 74; (958); Ebu Dâvud, Cenâiz 47, (3172); Tirmizî, Cenâiz 51, (1042); Nesâî, Cenâiz 45, (4, 44)
5422 Muhammed İbnu Sîrîn rahimehullah anlatıyor: Hasan İbnu Ali ve İbnu Abbas radıyallahu anhüm (otururlar iken) bir cenaze geçmişti Hz Hasan derhal ayağa kalktı, İbnu Abbâs ayağa kalkmadı Hasan radıyallahu anh:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir yahudinin cenazesine ayağa kalkmadı mı?dedi: Bunun üzerine İbnu Abbâs da ayağa kalktı Cenâze için kalktı sonra tekrar oturdu
Bir rivayette: Ben melekler için, yani cenaze ile birlikte olan melekler için ayağa kalktımdenmiştir
Nesâî, Cenâiz 47, (4, 46)
5423 Hasan İbnu Ali radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm otururken bir yahudi cenazesi geçiyordu Yahudi cenâzesinin başından yukarıda olmasını iyi karşılamadı ve ayağa kalktı
Nesâi, Cenâiz 47, (4, 47)
ŞEHİDİN DEFNİ
5424 Hişâm İbnu Âmir anlatıyor: Uhud günü Ensâr, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelip: Bize yara ve meşakkat isabet etti, ne emredersiniz (ey Allah'ın Resülü)?dediler Aleyhissalâtu vesselâm da:
Kabirleri genişletin ve derinleştirin Bir kabre ikiüç kişiyi birden koyun!buyurdular
Öyleyse hangisi öne konsun?denildi
Kur'an'ı daha çok bilen!buyurdular
5425 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Uhud şehidlerini (defin sırasında), her iki kişinin (cesedini) bir giysiye koyuyor, sonra da: Kur'an'ı hangisi daha çok almıştı?diye sorup, onlardan birine işaret edildiği takdirde, onu lahidde öne koyuyordu Sonra da: Ben bunlara şahidim!diyordu Onları kanlarıyla defnetmelerini emretti Onlara cenâze namazı kılmadı, onları yıkamadı da
Buhârî, Cenâiz 73, 74, 75, 76, 79, Megâzî 26; Ebu Dâvud, Cenâiz 31, (3138); Tirmizî, Cenâiz 46, (1036); Nesâî, Cenâiz 61, (4, 62)
(İbnu Deybe hadisin bir meselesi ile ilgili olarak şu açıklamayı yapar): Derim ki: İki kişinin, bir giysi içinde, derileri birbirlerine değecek şekilde birleştirilmeleri câiz değildir Öyleyse bu birleştirmehadisesi, ikisinin arasına bir perde konduktan sonra gerçekleştirilmiş olacağına yahut o giysinin ikisi arasında bölünmüş olacağına hamledilir Zahir mâna da bunu gerektiriyor çünkü hadiste geçen onlardan birine işaret edildiği takdirde, onu lahidde öne koyuyorduibaresi bunu ifade eder Her birinin müstakil veya aralarında bir perde olmadan birini öne almak mümkün değildir
5426 Hz Cabir radıyallahu anh anlatıyor: Uhud günü, halam, kabristanımıza gömmek için babamı (Uhud'dan Medineye) getirmişti O sırada Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın tellâli şöyle nida etti: Ölüleri yerlerine geri götürün!
Ebu Dâvud, Cenâiz 42, (3165); Tirmizî, Cihâd 37, (1717); Nesâî, Cenâiz 83, (4, 79)
5427 İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Uhud şehidlerinin üzerinden demir(den mamul silah, zırh gibi şeyler)in ve deri(den mamul kan bulaşmamış giyecek)lerin çıkarılmasını ve onların elbiseleri ve kanlarıyla gömülmelerini emretti
Ebu Dâvud, Cenâiz 31, (3134)
DEFİNDE TA'CİL
5428 Husayn İbnu Vahvah radıyallahu anh anlatıyor: Talha İbnu'IBerâ hastalandığı zaman, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ona geçmiş olsun ziyaretine geldi (Yakınlarına Ben onda ölüm alâmetinin zuhurunu gördüm (Ölümünü) bana hemen haber verin ve acele davranın Çünkü, müslüman bir kimsenin cesedinin ailesi içerisinde hapsedilmesi uygun değildirbuyurdular
Ebu Dâvud, Cenâiz 38, (3159)
5429 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Resülullah aleyhissalatu vesselam bir hutbe irad etti Hutbesinde, ashabından, ölmüş, yetersiz bir kefene sarılıp, geceleyin defnedilmiş bir zâtı zikretti Sonra kişinin, mecbur kalmadıkça geceleyin gömülmesini yasakladı, ta ki üzerine namaz kılınsın Ve dedi ki:
Biriniz kardeşini kefenledi mi, kefenini güzel yapsın!
Müslim, Cenâiz 49, (943); Ebu Dâvud, Cenâiz 34, (3148); Nesâi, Cenâiz 37, (4, 33)
5430 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, geceleyin bir kabre girdi Kendisine bir kandil yakılmıştı Uzanmış vaziyetteki cenazeyi kıble cihetinden aldı (Ölüye): Muhakkak ki sen çok dua eden, çok Kur'an okuyan (yufka yürekli) bir kimseydin Allah sana rahmetini bol kılsın!diye dua etti ve dört kere tekbir getirdi
Tirmizî, Cenâiz 62, (1057)
5431 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bir kızının defnine şahid olduk Bu definde Resülullah kabrin üzerine oturmuştu Aleyhissalâtu vesselâm'ın gözlerinden yaş aktığını gördüm
Aranızda bu gece günah işlemeyen (cima yapmayan) var mı?buyurdular Ebu Talha radıyallahu anh: Ey Allah'ın Resulü! Ben varım!dedi Aleyhissalâtu vesselâm da:
Öyleyse kabrine in!buyurdular
Ravi der ki: Ebu Talha kabre inip onu defnetti
Buhari, Cenaiz 72
5432 Hz İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Lahid bize, şakk bizden başkasına aittir
Ebu Dâvud, Cenâiz 65, (3208); Tirmizî, Cenâiz 53, (1045); Nesâî, Cenâiz 85, (4, 80)
5433 Ebu'IHeyyâc elEsedî anlatıyor: Bana, Hz Ali radıyallahu anh: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın beni göndermiş olduğu şeye ben de seni göndereyim mi?diye sordu ve Resülullah'ın kendisine:
Haydi git, kırıp dökmedik put, düzlemedik yüksek kabir bırakma!dediğini anlattı
Müslim, Cenâiz 93, (969); Ebu Dâvud, Cenâiz 72, (3218); Nesâî, Cenâiz 99, (4, 88, 89)
5434 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm kabrin kireçlenmesini, üzerine bina yapılmasını, üzerine oturulmasını, üzerine yazı yazılmasını ve ayakla basılmasını yasakladı
Müslim, Cenâiz 94, (970); Ebu Dâvud, Cenâiz 76, (3225, 3226); Tirmizî, Cenâiz 58, (1052); Nesâî, Cenâiz 96, (4, 86, 88)
5435 Muttalib İbnu Ebî Vedâ'a anlatıyor: Osmân İbnu Maz'ün öldüğü zaman, cenazesi Medine'den dışarı çıkarıldı ve gömüldü Osman radıyallahu anh, muhacirlerden ölen kimse idi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, bir adama Osman için bir kaya (getirerek mezar yerini belli etmesini) emretti Adam (bir taş aldı, fakat) taşımaya güç yetiremedi Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bizzat gidip kollarını sıvadı Râvi der ki: Sanki ben sıvadığı sırada Resülullah'ın kollarının beyazlığını görür gibiyim Sonra kayayı getirip Osman'ın baş tarafına koydu ve: Bununla, kardeşimin kabrini işaretliyorum, âilemden ölenleri bunun yanına gömeceğimbuyurdu
Ebu Dâvud, Cenâiz 63, (3206)
ÖLÜNÜN NAKLİ
5436 Abdullah İbnu Ebî Müleyke anlatıyor: Abdurrahman İbnu Ebî Bekr radıyallahu anhümâ Mekke yakınlarında bir yer olan Hubşiyy'de vefat ettiği zaman Mekke'ye taşındı ve orada defnedildi Hz Aişe radıyallahu anhâ Mekke'ye gelince Abdurrahmân'ın kabrine uğradı ve şu beyitleri okudu:
Biz (Irak Kralı) Cezîme'ye uzun zaman (kırk yıl hizmet eden) iki nedîmesi (Mâlik ve Akîl) gibiydik
Öyle ki (hakkımızda): Bunlar ebediyen ayrılmayacaklardenmişti
Vakta ki, ben ve (kardeşim) Mâlik uzun beraberlikten sonra ayrılınca, sanki tek gece beraber kalmadık gibi oldu
Hz Aişe sonra şunları söyledi: Vallahi ben burada olsaydım, öldüğün yerde defnedilirdin Eğer ölümüne hazır olsaydım ziyaretine de gelmezdim
Tirmizî, Cenâiz 60, (1055)
5437 Hz Osman radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, ölünün defnini tamamlayınca, kabri üzerinde durur ve:
Kardeşiniz için (Allah'tan) mağfiret talep edin, onun için (karşılaşacağı sorgulamada) metânet dileyin Zira şimdi ona hesap sorulacak!buyururdu
Ebu Dâvud, Cenâiz 73, (3221)
5438 Hz Ali radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bir ölünün defin işini tamamlayınca şöyle derdi: Allahım, bu kulundur, sana gelmiştir Sen ise yanına inilenin en hayırlısısın Ona mağfiret et, onun girdiği yeri (kabri) geniş kıl
Rezîn tahric etmiştir
5439 Hz Bureyde radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, Ölünce, kabrinin üzerine iki yaş çubuk konmasını tavsiye etmiştir
Buhârî, Cenâiz 82, (Bab başlığında muallak olarak kaydetmiştir)
5440 Urvetu'bnu'zZübeyr, Hz Aişe radıyallahu anhâ'dan naklen anlattığına göre, Urve'nin kardeşi Abdullah İbnu'zZübeyr'e Aişe dedi ki:
Beni arkadaşlarımla birlikte defnedin Resülullah'la birlikte odaya defnetmeyin Zira ben, O'nunla birlikte tezkiye olunmamdan hoşlanmam
Buhârî, Cenâiz 96, İ'tisâm 16
KABİR ZİYARETİNİN YASAKLANMASI
5441 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Allah kabirleri çok ziyaret eden kadınlara ve kabirlerin üzerine mescidler yapanlara, kandiller takanlara da lanet etsin
Tirmizî, Cenâiz 61
5442 Abdullah İbnu Amr İbni'IAs radıyallahu anhüma anlatıyor:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir ölü defnettik Defin işi bitince Aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte ölünün (çıktığı evin) kapısının hizasına kadar geldik Orada gelmekte olan bir kadınla karşılaştık Zannımca, Aleyhissalâtu vesselâm onu tanıdı Bu, Hz Fâtıma radıyallahu anhâ idi
Evden niye ayrıldın?diye sordu
Şu ölünün sahibine geldim Ölülerine olan merhamet duygularımı onlara ifade ettim (Allah rahmet etsin dedim) veya ölüleri sebebiyle onlara taziyede (başsağlığı dileğinde) bulundumdedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Belki sen onlarla birlikte kabirlere kadar vardın!?dedi Hz Fâtıma:
Allah korusun! O hususta sizin zikrettiğiniz günahı işittim, (hiç kabre kadar, gider miyim!)dedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Eğer onlarla kabirlere kadar gitmiş olsaydındiyerek ciddî bir tehditte bulundu
Râvilerden biri, Küd dan maksadın kabirler olduğunu zannederimdedi
Ebu Dâvud, Cenâiz 26, (3123); Nesâî, Cenâiz 27, (4, 27)
KABİR ZİYARETİNE CEVAZ
5443 Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ben sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim Artık onları ziyaret edebilirsiniz Çünkü onlar size ahireti hatırlatır
Müslim, Cenâiz 106, (977); Ebu Dâvud, Cenâiz 81, (3235); Tirmizî, Cenâiz 60, (1054); Nesâî, Cenâiz 100, (4, 89)
5444 Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Rabbimden anneme istiğfar talep etmek için izin istedim, fakat bana izin vermedi Kabrini ziyaret etmem için izin istedim, buna izin verdi
Müslim, Cenâiz 105, (976); Ebu Dâvud, Cenâiz 81, (3234); Nesâî, Cenâiz 108, (5, 90)
ZİYARETÇİ NE DEMELİDİR?
5445 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Medine ehlinin mezarlarına uğramıştı Mezarlara yüzünü çevirerek: Esselamu aleyküm (selam üzerinize olsun) ey kabir halkı! Allah sizi de bizi de mağfiret buyursun Sizler bizim seleflerimizsiniz Biz de arkadan geleceğizbuyurdular
Tirmizî, Cenâiz 59, (1053)
5446 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir mezarlığa uğramıştı: Selam üzerinize olsun ey mü'minler cemaatinin mahalle halkı! İnşaallah biz de sizlere kavuşacağız!buyurdular
Ebu Dâvud, Cenâiz 83, (3237)
Müslim ve Nesâî'de Büreyde'den gelen bir rivayette şu ziyade var: Allah'tan bizim için de sizin için de afiyet dilerim
KABİRLER ÜZERİNE OTURMA
5447 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Birinizin bir kor üzerine oturup elbisesini oradan da bedenini yakması, kendisi için bir kabrin üzerine oturmaktan daha hayırlıdır
Müslim, Cenâiz 96, (971); Ebu Dâvud, Cenâiz 77, (3228); Nesâî, Cenâiz 105, (4, 95)
5448 Hz Ali radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre kabirlere dayanır, üzerlerine yatardı
Muvattâ, Cenâiz 34, (1, 233)
5449 Osman İbnu Hakim anlatıyor: Hârice İbnu Zeyd elimden tutup beni bir kabrin üzerine oturttu ve amcan Zeyd İbnu Sâbit radıyallahu anh'tan haber verdi Buna göre, Zeyd şöyle demişti: Kabir üzerine oturmanın mekruhluğu, onun üzerinde abdest bozanlaradır
Buhârî, Cenâiz 82, (bab başlığında muallak olarak gelmiştir)
TA'ZİYE HAKKINDA
5450 Ebu Berze elEslemî radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kim çocuğunu kaybeden bir anneye ta'ziyede bulunursa cennette ona bir bürde giydirilir
Tirmizî, Cenâiz 74, (1076)
5451 İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kim (bir belâya) mâruz olana taziyede bulunursa, ona öbürünün sevabının bir misli verilir
Tirmizî, Cenâiz 71, ( 1073)
5452 Abdullah İbnu Ca'fer anlatıyor: Ca'fer'in ölüm haberi geldiği zaman, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: Ca'fer ailesi için yemek yapın! Çünkü onlara, onları meşgul eden (haber) geldi!buyurdular
Tirmizî, Cenâiz 21, (998); Ebu Dâvud, Cenâiz 30, (3132)
5453 Hz Aişe radıyallahu anhâ şöyle buyurdular: Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir(Hz Aişe bu sözüyle) günah cihetiyle demek istemiştir
Muvatta, Cenâiz 45, (1, 238); Ebu Dâvud, Cenâiz 64, (3207)
5454 Ebu Katâde radıyallahu anh anlatıyor: Bir cenaze geçirilmişti Resülullah aleyhissalâtu vesselam: Hem o istirahata kavuştu, hem de ondan istirahata kavuşuldu!buyurdular Bunun üzerine, yanındakiler:
Ey Allah'ın Resülü, istirahata kavuşanve ondan istirahata kavuşankimdir, bu ne demektir?diye sordular Şu açıklamayı yaptı:
Mü'min kul (ölünce), dünyanın yorgunluk ve ağrılarından kurtulur Fâcir (ölünce) ondan da kullar, memleket, agaçlar ve hayvanlar kurtulur
Buhârî, Rikâk 42; Müslim, Cenâiz 61, (950); Muvatta, Cenâiz 54, (1, 241, 242); Nesâî, Cenâiz 48, 49 (4, 48)
5455 İbnu Amr İbni'lAs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Medine'de doğan bir adam Medine'de ölmüş idi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm namazını kıldırdı, sonra da: Keşke doğduğu yerden başka bir yerde ölseydi!buyurdu Oradakiler Niçin?diye sorunca açıkladı:
Kul doğduğu yerin dışında ölürse, cennette doğduğu yerle eserinin kesildiği (ecelinin geldiği) yerin arası mukayese edilir!
Nesâî, Cenâiz 8, (4, 7)
KABİR AZABI
5456 Hâni Mevlâ Osmân İbnu Affân radıyallahu anh anlatıyor: Hz Osman radıyallahu anh, bir kabrin üzerinde durunca sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı Kendisine: Cenneti ve cehennemi hatırladığın vakit ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca ağlıyorsun!dediler Bunun üzerine: Çünkü Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
Kabir, ahiret menzillerinin birinci menzilidir Kişi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır Ondan kurtulamazsa ondan sonrakiler bundan daha zordur, daha şediddir
Hz Osman devamla Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şu sözünü de nakletti:
(Ahiret âleminden gördüğüm) manzaraların hiçbiri kabir kadar korkutucu ve ürkütücü değildi!
Rezin şu ziyadeyi kaydetti: Hâni der ki: Hz Osman radıyallahu anh'ın şu beyti irşad ettiğini işittim:
Eğer ondan necat buldunsa, büyük musibetten kurtuldun, Aksi halde senin kurtulacağını hayal etmem
Tirmizi, Zühd 5, (2309)
5457 Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor: Şu ayet ininceye kadar kabir azabından şüphelenmeye devam etmiştik (Meâlen): Sayınızın çokluğuyla övünmek sizi oyaladı Öyle ki, kabirleri ziyaret ettiniz
Tirmizi, Tefsir Tekâsür, (3352)
5458 Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın anlattığına göre, bir yahudi kadın, yanına girdi Kabir azabından bahsederek:
Seni kabir azabından Allah korusun!dedi Aişe de Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a kabir azabından sordu Aleyhissalâtu vesselâm:
Evet, kabir azabı haktır Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!buyurdu Hz Aişe der ki:
Bundan sonra Aleyhissalâtu vesselâm'ı namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim
Buhâri; Cenâiz 89; Müslim, Mesâcid 123, (584); Nesâî, Cenâiz 115, (4,104,105)
5459 İbnu Abbas radıyallahu anhümâ anlatıyor Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) iki kabre uğradı ve:
(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar Azabları da büyük bir günahtan değilbuyurdular Sonra sözlerine şöyle devam ettiler:
Evet! Biri, nemîmede (lâf getirip götürmede) bulunurdu Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdıAleyhissalâtu vesselâm sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü Birini birinin üzerine dikti, birini de öbürünün üzerine dikti Sonra da:
Belki bunlar yaş kaldıkça azapları hafifler!buyurdular
Buhâri, Vudû 55, 56, Cenâiz 82, 89, Edeb 46, 49; Müslim, Tahâret 111, (292); Tirmizi, Tahâret 53, (70); Ebu Dâvud, Tahâret 11, (20, 21); Nesâî, Tahâret 27, (1, 2830)
5460 İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya cehennemdeki) yeri arzedilir Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir) Kendisine:
Allah seni Kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin işte budur!denilir
Buhârî, Cenâiz 90, Bed'ü'lHalk 8, Rikâk 42; Müslim, Cennet 65, (2866); Muvatta, Cenâiz 47, (1, 239); Tirmizî, Cenâiz 70, (1072); Nesâî, Cenâiz 116, (4, 107)
5461 Zeyd İbnu Sâbit radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bizimle birlikte, Benî Neccâr'a ait bir bahçede bulunduğu sırada bindiği katır, onu aniden saptırdı, nerdeyse (sırtından yere) atacaktı Karşısında beş veya altı kabir vardı Aleyhissalâtu vesselâm:
Bu kabirlerin sahiplerini bilen var mı?buyurdular Bir adam:
Ben biliyorum!deyince, Aleyhissalâtu vesselâm:
Ne zaman öldüler?dedi Adam:
Şirk devrinde!deyince Aleyhissalâtu vesselâm;
Bu ümmet kabirde fitneye maruz kılınacak Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım şahsen işitmekte olduğum kabir azabını size de işittirmesi için Allah'a dua ederdimbuyurdular ve sonra şunları söylediler: Kabir azabından Allah'a sığının!Oradakiler:
Kabir azabından Allah'a sığınırız!dediler Aleyhissalâtu vesselâm:
Cehennem azabından da Allah'a sığının!dedi
Cehennem azabından Allah'a sığınırızdediler
Fitnelerin açık ve kapalı olanından Allah'a sığının!dedi
Açık ve kapalı her çeşit fitneden Allah'a sığınırız!dediler
Deccal'ın fitnesinden Allah'a sığının!buyurdu
Deccal'ın fitnesinden Allah'a sığınırız!dediler
Müslim, Cennet 67, (2867)
5462 Ebu Eyyub elEnsârî radıyallahu anh anlatıyor: Güneş battıktan sonra, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkmıştı, bir ses işitti: Bu, kabirlerinde azab çeken yahudiler(in sesidir)!buyurdular
Buhâri, Cenâiz 88; Müslim, Cennet 69, (2869); Nesâi, Cenâiz 114, (4, 102)
5463 Nesâi Hz Enes radıyallahu anh'tan naklediyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir kabirden bir ses işitmişti: Bu ne zaman öldü? (Bileniniz var mı?buyurdular
Cahiliye devrinde!dediler Bu cevaba sevindi ve:
Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım kabir azabını size de işittirmesi için dua ederdimbuyurdular
Müslim, Cennet 68, (2868); Nesâî, Cenâîz 114, (4, 102)
MÜNKER VE NEKİRİN SUALLERİ
5464 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kul kabrine konulup, yakınları da ondan ayrılınca ki o, geri dönenlerin ayak seslerini işitir kendisine iki melek gelir Onu oturtup:
Muhammed aleyhissalâtu vesselâm denen kimse hakkında ne diyordun?diye sorarlar Mü'min kimse bu soruya:
Şehadet ederim ki, O, Allah'ın kulu ve elçisidir!diye cevap verir Ona:
Cehennemdeki yerine bak! Allah orayı cennette bir mekâna tebdil ettidenilir (Adam bakar) her ikisini de görür Allah da ona, kabrinden cennete bakan bir pencere açar Eğer ölen kâfir ve münafık ise (meleklerin sorusuna):
(Sorduğunuz zâtı) bilmiyorum Ben de herkesin söylediğini söylüyordum!diye cevap verir Kendisine:
Anlamadın ve uymadın!denilir Sonra kulaklarının arasına demirden bir sopa ile vurulur (Sopanın acısıyla) öyle bir çığlık atar ki, onu (insan ve cinlerden ibaret olan) iki ağırlık dışında ona yakın olan bütün (kulak sahipleri) işitir
Buhâri, Cenâiz 68, 87; Müslim, Cennet 70, (2870); Ebu Dâvud, Cenâiz 78, (3231); Nesâi, Cenâiz 110, (4, 97, 98); Tirmizi, Cenâiz 70, (1071) Ebu Hureyre'den,
KÜTÜBÜ SİTTE
5365 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, kendisini ölüme götüren hastalığa yakalandığı zaman derdi ki:
Ey Aişe! Ben Hayber'de yediğim (zehirli) yemeğin elemini hep hissediyordum İşte şimdi kalp damarımın kesildiğini hissettiğim anlar geldi
Buhârî, Megâzî 83
5366 Yine Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı ağırlaşıp, ağrıları artınca, benim odamda tedavi edilmesi için diğer zevcelerinden müsaade istedi Onlar kendisine izin verdiler İki kişinin arasında çıktı Bunlardan biri amcası Abbâs İbnu Abdilmuttalib idi, bir başkası daha vardı Ayakları yerde sürünüyordu Odama girince ızdırabı daha da arttı
Ağızlarındaki bağları açılmamış yedi kırbadan üzerime su dökün, belki (iyileşir), insanlara bir vasiyette bulunurum!buyurdular Hz Hafsa'ya ait bir leğene oturttuk Sonra bu kırbalardan üzerine su dökmeye başladık (Bir müddet sonra) yeterince döktünüzdiye işaret edinceye kadar dökmeye devam ettik Sonra (iyileşerek) halka çıkıp namaz kıldırdı ve bir hitabede bulundu
5367 Yine Sahiheyn'de Ubeydullah İbnu Abdillah'tan gelen bir rivayette Ubeydullah der ki: Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın yanına girdim Ona: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığından bana anlatmaz mısın?dedim Anlatmaya başladı: Elbette! Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ağırlaştı ve: Halk namazını kıldı mı?diye sordu Biz: Hayır! Ey Allah'ın Resûlü, onlar sizi bekliyorlar!dedik
Leğene benim için su koyun!emrettiler Hz Aişe der ki: Hemen dediğini yaptık, o da yıkandı Sonra kalkmaya çalıştı, fakat üzerine baygınlık çöktü Sonra kendine geldi ve tekrar:
Cemaat namaz kıldı mı?diye sordu Hayır!dedik, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Resülü!Tekrar:
Benim için leğene su koyun!emretti Hz Aişe der ki:
Dediğini yaptık, yıkandı Sonra tekrar kalkmak istedi Yine üzerine baygınlık çöktü Sonra ayılınca:
İnsanlar namaz kıldı mı?diye sordu
Hayır! dedik, onlar sizi bekliyorlar, ey Allah'ın Resülü!Aleyhissalâtu vesselâm: Benim için leğene su koyun!dedi ve yıkandı Sonra kalkmaya yeltendi, yine üzerine baygınlık çöktü, sonra ayıldı
Halk namazı kıldı mı?diye sordu
Hayır, onlar sizi bekliyorlar ey Allah'ın Resülü!dedik Hz Aişe der ki:
Halk mescide çekilmiş, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yatsı namazı için bekliyorlardı
Hz Aişe der ki: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Hz Ebu Bekr'e adam göndererek halka namaz kıldırmasını söyledi Elçi gelerek ona:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm halka namaz kıldırmanı emrediyor!dedi İnce duygulu bir kimse olan Ebu Bekr radıyallahu anh:
Ey Ömer halka namazı sen kıldır!dedi Hz Aişe'nin anlattığına göre, Hz Ömer:
Buna sen daha ziyade hak sahibisin (ehaksın)!cevabında bulundu Aişe der ki: O günlerde namazı Ebu Bekr radıyallahu anh kıldırdı Bilahare Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, kendinde bir hafiflik hissetti Biri Abbâs olmak üzere iki kişinin arasında, öğle namazı için çıktı O sırada namazı halka Ebu Bekr kıldırıyordu Ebu Bekr, Resülullah'ın geldiğini görünce, geri çekilmek istedi Aleyhissalâtu vesselâm geri çekilme diye işaret buyurdu Kendisini getirenlere: Beni yanına oturtundedi Onlar da Hz Ebu Bekr'in yanına oturttular Hz Ebu Bekr, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın namazına uyarak namaz kılıyordu Halk da Hz Ebu Bekr'in namazına uyarak namazını kılıyordu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm oturmuş vaziyette idi
Ubeydullah der ki: Abdullah İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ'nın yanına girdim ve:
Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın Aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı ile ilgili olarak anlattığını size anlatayım mı?dedim Bana: Haydi anlat!dedi Ben de bu hususta anlattığını naklettim Söylediklerimden hiçbir noktayı reddetmedi Sadece:
(Resülullah'ı mescide) Abbâs'la birlikte taşıyan ikinci şahsın ismini verdi mi?diye sordu Ben: Hayır söylemedideyince: O, Ali radıyallahu anh ididedi
5368 Bir rivayette Buhârî şu ziyadede bulundu: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hastalığı sırasında: Ben, yarın neredeyim? Ben, yarın neredeyim?diye sorarak Hz Aişe'nin yanında kalacağı günü öğrenmek isterdi Zevceleri, dilediği yerde kalma izni verdiler
Hz Aişe der ki: Aleyhissalâtu vesselâm, benim hücremde ve normal olarak bana uğramakta olduğu günde vefat ettiler Ayrıca Azîz ve Celîl olan Allah onun rûhu şerifelerini kabzettiği vakit, mübarek başları ciğerimle boğazım arasında (göğsümde) (yaslanmış vaziyette) idi Tükrüğü de tükrüğüme karışmıştı
(Aleyhissalâtu vesselâm'ın hastalığı sırasında birara, kardeşim) Abdurrahmân İbnu Ebî Bekr radıyallahu anhümâ içeri girdi, elinde bir misvak vardı, dişlerini misvaklıyordu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm o misvağa baktı
Ver o misvağı bana!dedim O da verdi Dişlerimle kemirip yonttum ve ucunu geverek (yumuşatıp) Aleyhissalâtu vesselâm'a uzattım Resülullah, başı göğsüme yaslı vaziyette onunla dişlerini misvakladı
Buhârî, Megazî 83, Vudû 45, Ezân 39, 46, 47, 51, 67, 68, 70, Hibe 14, Humus 4, Enbiya 19, Tıbb 21, İ'tisâm 5; Müslim, Salât 90, (418); Tirmizî, Cenâiz 8, (978, 979); Nesâî, Cenâiz 6, (4, 6, 7)
5369 Yine Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, sıhhati yerinde iken şöyle diyordu:
Hiçbir peygamber, cennetteki makamını görmeden kabzedilmez Bundan sonra hayatı devam ettirilir veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır
Aleyhissalatu vesselâm hastalandığı zaman O'nu, (başı) dizimin üstünde baygın vaziyette gördüm Bir ara kendine geldi Gözlerini evin tavanına dikti ve sonra: Ey Allah'ım! Refiki A'la'da (bulunmayı tercih ederim)dedi Bu sözü işitince ben (kendi kendime): Demek ki (makamı gösterildi) ve bizimle olmayı tercih etmiyordedim Bunun, sıhhatli iken bize söylediği şu hadis olduğunu anladım: Hiçbir peygamber cennetteki makamını görmeden kabzedilmez, sonra yaşamaya devam veya öbür dünyaya gitme hususunda muhayyer bırakılır
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın telaffuz ettiği son söz: Allahım, Refiki A'la'dacümlesi oldu(Refiki A'la: Cennetin en yüksek makamında bulunan peygamberler cemaatidir)
Buhârî, Megazî 83, 84, Tefsîr, Nisa 13, Marda 19, Da'avât 29, Rikâk 41; Müslim, Fezâil 87, (2444); Muvatta, Cenâiz 46, (1, 238, 239); Tirmizî, Da'avât 77, (3490)
5370 İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm muhtazar (ölmeye yakın) iken evde birkısım erkekler vardı Bunlardan biri de Ömer İbnu'lHattâb radıyallahu anh idi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm:
Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalâlete düşmeyin!buyurdular Hz Ömer:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a ızdırap galebe çalmış olmalı Yanınızda Kur'ân var, Allah'ın kitabı sizlere yeterlidirdedi Oradakiler aralarında ihtilâfa düştü Kimisi: Yaklaşın, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm size vasiyet yazsın!diyor, kimi de, Hz Ömer radıyallahu anh'ın sözünü tekrar ediyordu
Gürültü ve ihtilâf artınca, Aleyhissalâtu vesselâm:
Yanımdan kalkın, yanımda münakaşa câiz değildir!buyurdu Bunun üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ: En büyük musibet, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!diyerek çıktı
Buhari, Megâzî 83, İlm 39, Cihâd 176, Cizye 6, İ'tisâm 26; Müslim, Vasiyye 22, (1637)
5371 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm muhtazar olduğu (ölüm anlarına geldiği) zaman, sık sık ızdıraplar bürümeye başladı Kerîmeleri Hz Fâtıma radıyallahu anhâ: Vay babacığım, ne ızdırab çekiyor!diye yakınmaya başladı Aleyhissalâtu vesselâm:
Bugünden sonra baban ızdırab çekmeyecek!buyur(arak onu teselli etmek iste)di Aleyhissalâtu vesselâm ölünce, Hz Fâtıma:
Vay babacığım! Rabbi, duasına icabet etti! Vay babacığım, gideceği yer Firdevs cennetidir! Vay babacığım, ölümünü Cibril'e haber verdikdiye yas etti Aleyhissalâtu vesselâm gömülünce de:
Ey Enes! Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm üzerine toprak atmaya gönlünüz nasıl râzı oldu?diyerek ızdırabının azametini dile getirdi
Buhârî, Megâzî 83; Nesâî, Cenâiz 13, (4,13); İbnu Mâce, Cenâiz 65, (1629)
5372 Yine Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın amcası) Hz Abbâs radıyallahu anh, bir cemaate uğradı Aralarında Ensardan bir grup vardı Resûlullah'ın ızdırabı arttığı için ağlıyorlardı Onlara: Niye ağlıyorsunuz?diye sordu
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la beraberliklerimizi hatırladıkdediler Bunun üzerine Abbâs radıyallahu anh Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanına girdi (ve ensarın ağlamakta olduğunu) ona haber verdi Aleyhissalâtu, vesselâm hemen başına boz renkli bir sargı sardı veya bir bürdenin kenarınıdemişti ve hücreden çıkıp minbere geçti Halka hitap etti Ensarı hayırla yâdetti ve onlara iyi muamele edilmesini vasiyet etti İlâveten dedi ki:
Allah bir kulunu dünya ile yanındaki arasında muhayyer bıraktı, o da Allah'ın yanındakini seçti: Bu söz üzerine Hz Ebu Bekr ağlamaya başladı ve: Ey Allah'ın Resülü! Annelerimiz, babalarımız sana feda olsunlar!dedi Biz de Bu ihtiyar adama da ne oluyor ki, Resülullah'ın: Allah bir kulunu dünya ile yanındaki arasında muhayyer bıraktı, kul da Allah'ın yanındakini tercih ettisözü üzerine ağlıyordedik Meğer burada muhayyer bırakılan Resûlullah'mış Bunu en iyi bilenimiz de Ebu Bekr radıyallahu anh imiş
Buhârî, Salât 80, Fezâil 3
RESÜLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM'IN YIKANMASI KEFENLENMESİ
5373 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkamak istedikleri zaman: Allah'a kasem olsun bilmiyoruz! Ölülerimizi soyduğumuz gibi, Resûlullah'ı da elbiselerinden soyacak mıyız, yoksa elbisesi üzerinde olduğu halde mi yıkayacağız?dediler Bu şekilde ihtilaf edince, Allah üzerlerine uyku attı Öyle ki, onlardan herbirinin çenesi göğüslerindeydi Beyt cihetinden, kim olduğu bilinemeyen bir konuşmacı:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı elbisesi üzerinde olduğu halde yıkayın!diye konuştu Bunun üzerine kalkıp, kamîsi üzerinde olduğu halde yıkadılar Su, kamîsin üzerinden dökülüyordu Aleyhissalâtu vesselâm'ın bedenini elleriyle değil, kamîsiyle ovuyorlardı
Hz Aişe sözlerine devamla dedi ki: Eğer, daha önce yaptığım işi şimdi yapacak olsaydım, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı kadınlarından başkası yıkamazdı
Ebu Dâvud, Cenâiz 32, (3141)
5374 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm üç Necrânî kumaş içerisine kefenlendi: İki parçalı bir hulle, bir de öldüğü sırada üzerinde bulunan kamîs
Âmiru'şSâbi'den kaydedilen bir rivayette İbnu Abbâs şu ziyadede bulunur: Aleyhissalâtu vesselâm'ı Hz Ali, Fazl ve Üsâme radıyallahu anhüm yıkadı ve bunlar kabrine indirdiler
Ebu Dâvud, Cenâiz 34, (3153)
5375 İmam Mâlik anlatıyor: Bana ulaştığına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm pazartesi günü vefat etti ve salı günü de defnedildi Halk namazını (cemaat halinde değil) ferd ferd kıldı, hiç kimse imamlık yapmadı
Bir kısmı: Minberin yanına defnedilsindedi Bazıları da: Bakî' mezarlığına defnedilsindedi Bu (münakaşaya) Hz Ebu Bekir geldi ve: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Her peygamber öldüğü yere defnedilirbuyurduğunu işitmiştimdedi Bunun üzerine, hemen orada mezar kazıldı
Aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkamak istedikleri vakit, gömleğini çıkarmak istediler Derken: Gömleği çıkarmayın!diye bir ses işittiler Bunun üzerine gömleği üzerinde olduğu halde yıkadılar
Muvatta, Cenâiz 27, (2, 231)
5376 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Kabrinde Resülûllah aleyhissalâtu vesselâm'ın altına kırmızı bir kadife kondu
Tirmizî, Cenâiz 55, (1048); Nesâî, Cenâiz 88, (4, 81); Müslim, Cenâiz 91, (967)
5377 Muhammed İbnu Ali İbni'lHüseyin anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın kabrine lahid yapan Ebu Talha'dır Aleyhissalâtu vesselâm'ın altına kadifeyi koyan, (Aleyhissâlatu vesselâm'ın) azadlısı şükran radıyallahu anh'dır
Tirmizî, Cenâiz 55, (1047)
5378 Kâsım İbnu Muhammed rahimullah anlatıyor: (Halam) Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın evine gidip yanına girdim ve: Ey anneciğim! Bana Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ve iki arkadaşının kabirlerini(n örtüsünü) aç da bir göreyim!dedim Üç kabri de benim için açıverdi Bunlar (yer seviyesinden ne) yukarıda ne de aşağıda idiler Kırmızı arsanın kumlarıyla kumlanmış idi
Ebu Dâvud, Cenâiz 72, (3220)
5379 İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ'nın anlattığına göre, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın kabrini yerden yükseltilmiş olarak görmüştür
Buhârî, Cenâiz 96
ÖLÜMÜN BAŞLANGICI VE GELİŞİ
5380 Ebu Sa'îdi'lHudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Lailahe illallah demeyi telkin
edin
Müslim, Cenâiz 1, 2, (916, 917); Tirmizî, Cenâiz 7, (976); Ebu Dâvud, Cenâiz 20, (3117); Nesâî, Cenâiz 4, (4, 5)
5381 Ma'kıl İbnu Yesâr radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ölülerinize (ölmek üzere olanlara) Yâsin süresini okuyun
Ebu Dâvud, Cenâiz 24, (3121); İbnu Mâce, Cenâiz 4, (1448)
5382 Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: İnsan öldüğü zaman gözleri nasıl belerip kalıyor, görmez misiniz?buyurmuştu Cemaat:
Evet, görüyoruz!dediler Bunun üzerine:
İşte bu, gözünün, nefsini (çıkan ruhunu) takip etmesindendir!buyurdular
Müslim, Cenâiz 9, (921)
5383 Ümmü Seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Ebu Seleme radıyallahu anh'ın yanına girdi Ebu Seleme'nin gözleri açık kalmıştı; onları kapattı Sonra:
Ruh kabzedildi mi göz onu takip ederbuyurdu Ehlinden bazıları feryad u figân koparmıştı Aleyhissalâtu vesselâm:
Kendinize kötü temennide bulunmayın, hayır dua edin! Çünkü melekler, söylediklerinize âmin derler!buyurdu Sonra ilâve etti:
Allahım, Ebu Seleme'ye mağfiret buyur! Derecesini hidayete erenler arasında yükselt Arkasında kalanlar arasında ona sen halef ol! Ey âlemlerin Rabbi! Ona da bize de mağfiret buyur! Ona kabrini geniş kıl, orada ona nur ver!
Müslim, Cenâiz 7, (920); Tirmizî, Cenâiz 7, (977); Ebu Dâvud, Cenâiz 19, 21, (3115, 3118); Nesâî, Cenâiz 3, (4, 5)
5384 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Bir müslüman muhtazar olduğu (can çekişme anına girdiği) zaman rahmet melekleri, beyaz bir ipekle gelirler ve şöyle derler:
Sen razı ve senden de (Rabbin) razı olarak (şu bedenden) çık Allah'ın rahmet ve reyhanına ve sana gadabı olmayan Rabbine kavuş
Bunun üzerine ruh, misk kokusunun en güzeli gibi çıkar Öyle ki melekler onu birbirlerine verirler, tâ semanın kapısına kadar onu getirirler ve: Size arzdan gelen bu koku ne kadar güzel!derler Sonra onu mü'minlerin ruhlarına getirirler Onlar, onun gelmesi sebebiyle sizden birinin kaybettiği şeyinin kendisine geldiği zamanki sevincinden daha çok sevinirler Ona:
Falanca ne yaptı? Falanca ne yaptı?diye (dünyadakilerden haber) sorarlar :
Bırakın onu, onda hâla dünyanın tasası var!derler Bu gelen (kendisine dünyadan soran ruhlara):
Falan ölmüştü, yanınıza gelmedi mi?der Onlar:
0, annesine, Hâviye cehennemine götürüldü!derler Aleyhissalâtu vesselâm devamla der ki:
Kâfir muhtazar olduğu vakit, azab melekleri mish (denen kıldan kaba bir elbise) ile gelirler ve şöyle derler:
Bu cesedden kendin öfkeli, Allah'ın da öfkesini kazanmış olarak çık ve Allah'ın azabına koş!
Bunun üzerine, cesedden, en kötü bir cîfe kokusuyla çıkar onu arzın kapısına getirirler Orada:
Bu koku ne de pis!derler Sonunda onu kâfir ruhların yanına getirirler
Nesâî, Cenâiz 9, (3, 89)
5385 Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Mü'min alnının teriyle ölür
Tirmizî, Cenâiz 10, (982); Nesâî, Cenâiz 5, (4, 6)
5386 Ubeyd İbnu Halîd esSülemî Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabından birinden naklen anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ani ölüm, kâfir için gadabı ilahî'nin bir yakalamasıdır, mü'min için de bir rahmettir
Ebu Dâvud, Cenâiz 14, (3110)
CEVAZ
5387 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte demirci Ebu Seyf radıyallahu anh'ın yanına girdik O, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın oğlu İbrahim'in süt babası idi Aleyhissalâtu vesselam oğlunu aldı, öptü ve kokladı Daha sonra yanına tekrar girdik İbrahim can çekişiyordu Bu manzara karşısında Aleyhissalâtu vesselâm'ın gözlerinden yaş boşandı Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh:
Sen de mi (ağlıyorsun) ey Allah'ın Resülü?dedi Aleyhissalâtu vesselâm: Ey İbnu Avf! Bu merhamettir!buyurdu ve ağlamasına devam etti Sonra şöyle söyledi: Gözümüz yaş döker, kalbimiz hüzün çeker, fakat Rabbimizi razı etmeyecek söz sarfetmeyiz Ey İbrahim! Senin ayrılmandan bizler üzgünüz!
Buhârî, Cenâiz 44; Müslim, Fezâil 62, (2315); Ebu Dâvud, Cenâîz 28, (3126)
5388 Abdullah İbnu Ubeydillah İbni Ebî Müleyke anlatıyor: Hz Osman İbnu Affân radıyallahu anh'ın Mekke'de bir kızı vefat etti Cenazesinde bulunmak üzere geldik İbnu Ömer ve İbnu Abbâs radıyallahu anhüm de cenazede hazır oldular Ben ikisinin arasında oturuyordum Abdullah İbnu Ömer, tam karşısında bulunan Amr İbnu Osman'a:
Ağlamayı niye yasaklamıyorsun? Zira Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Ölü, ehlinin, kendisi üzerine ağlaması sebebiyle azab görürbuyurmuştur!dedi Bunun üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ: Hz Ömer radıyallahu anh bunun bir kısmını söylemiştidedi ve sonra İbnu Abbas konuşmasına devam ederek anlattı:
Hz Ömer'le Mekke'den çıktım elBeyda nam mevkie geldiğimizde, semüre ağacının gölgesinde bir yolcu gördü Bana:
Git bak bakalım! Bu yolcu neyin nesi?dedi Gittim baktım, meğer Süheyb imiş, gelip haber verdim Onu bana çağır!dedi Tekrar Süheyb'e dönüp:
Haydi yürü, Emir'ülMü'minine uğra!dedim
Hz Ömer radıyallahu anh hançerlendiği zaman Hz Süheyb radıyallahu anh, ağlayarak girdi Hem ağlıyor, hem de: Vay kardeşim, vay arkadaşım!diyordu Hz Ömer: Ey Süheyb bana mı ağlıyorsun? Aleyhissalâtu vesselâm: Ölü, ehlinin kendi üzerine ağlaması sebebiyle azab görürbuyurdu!dedi
İbnu Abbâs radıyallahu ahnüma der ki: Hz Ömer radıyallahu anh öldüğü zaman bunu Hz Aişe radıyallahu anhâ'ya hatırlatmıştım Şöyle dedi:
Allah Ömer'e rahmet buyursun! Vallahi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Allah, mü'mine, ehlinin üzerine ağlaması sebebiyle azab verirdemedi Lakin Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: Allah, kâfirin azabını, ehlinin üzerine ağlamasıyla artırırbuyurdular
Hz Aişe sözlerine şöyle devam etti: (Bu meselede) size Kur'an yeter Orada Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez(Fâtır 18) buyrulmuştur
Bu söz üzerine İbnu Abbâs radıyallahu anhüm: Gerçek şu ki, güldüren de, ağlatan da Allah'tır, (gülmek ve ağlamak fıtri bir şe'niyettir, kişinin bundadahli yoktur)dedi
İbnu Müleyke der ki: İbnu Ömer bu konuşmalar karşısında hiçbir şey söylemedi (serdedilen delilleri ikna edici buldu)
Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Cenâiz 22, (928); Nesâî, Genâiz 15, (4,18,19)
5389 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Kendisine, İbnu Ömer radıyallahu anhümâ'nın: Sağ kimsenin üzerine ağlamasıyla ölüye azab edileceğini söylemekte olduğuhaber verilmişti Şu cevabı verdi:
Allah, Ebu Abbirrahman'ı (İbnu Ömer'i) mağfiret buyursun Aslında o, yalan söylemiyor, ancak unutmuş veya yanılmış olmalı Zira Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, (ölmüş) bir yahudi kadın cenazesine uğramıştı, yakınları onun üzerine ağlıyorlardı
Bunlar onun üzerine ağlıyorlar Ona da bu yüzden kabrinde azab ediliyor!buyurdu
Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Cenâiz 25, (931); Muvattâ, Cenâiz 37, (1, 234); Tirmizî, Cenâiz 25, (1004); Nesâî, Cenâiz 15, (4,17)
5390 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın âlinden birisi vefat etmişti Kadınlar, arkasından ağlamak üzere toplandılar Hz Ömer radıyallahu anh onları bundan men etmek ve geri çevirmek üzere kalktı Aleyhissalâtu vesselâm müdahale edip:
Ey Ömer! Bırak onları, çünkü göz ağlayıcıdır, kalp ızdıraba maruzdur, (ızdırabın yaşandığı) zaman yakındır!buyurdular
Nesâî, Cenâiz 16, (4,19)
5391 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, ölmüş bulunan Osmân İbnu Maz'ûn'u, gözlerinden yaşlar dökerek öptü
Tirmizî, Cenâiz 14, (989); Ebu Dâvud, Cenâiz 40, (3163); İbnu Mâce, Cenâiz 7, (1456)
5392 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Kurrâlar öldürüldüğü zaman, bir ay boyu kunut okudu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bir başka şey için bu kadar üzüldüğünü hiç görmedim
Buhârî, Cenâiz 41, Vitr 7, Cizye 8, Megazi 38, Da'avât 59; Müslim, Mesacid 29, (677)
MATEMDEN NEHİY
5393 Ümmü Seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: Ebu Seleme öldüğü zaman, şöyle dedim: Garip adam, diyarı gurbette öldü Ben de: Onun için öyle bir ağlayacağım ki, herkes ondan bahsetsin
Tam ağlamak için hazırlanmıştım ki, Saîd'den, bana yardım etmek isteyen bir kadın geldi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm onunla karşılaşmış ve kadına: Sen, Allah Teâlâ'nın tard ettiği şeytanı tekrar eve sokmak mı istiyorsun?dediler Bunun üzerine ben de ağlamaktan vazgeçtim ve ağlamadım
Müslim, Cenâiz 10, (922)
5394 Hz Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a Zeyd İbnu Hârise, Cafer İbnu Ebî Ta'lib ve Abdullah İbnu Ravâha radıyallahu anhüm'ün ölüm haberi gelince oturdu (Halinden) üzüntülü olduğu belliydi Ben kapı aralığından bakıyordum Yanına bir adam geldi ve: Cafer'in kadınları!dedi ve onların ağladıklarını haber verdi Aleyhissalâtu vesselâm derhal onları men etmesini emretti Adam gitti ve sonra geri gelip: Ben onları yasakladım, fakat onlar sözüme kulak asmadılardedi Aleyhissalâtu vesselâm ikinci sefer emrederek kadınları bundan nehyetmesini söyledi Ama o, kadınların yine kulak asmadıklarını haber verdi Aleyhissalâtu vesselâm yine: Yasakla onları!buyurdu Adam üçüncü sefer geri geldi ve:
Ey Allah'ın Resûlü! Allah'a yemin olsun kadınlar bana veya bize galebe çaldılardedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Ağızlarına toprak saç!emretti
Buhârî, Cenâiz 41, 46, Megâzî 44, Müslim, Cenâiz 30, (935); Ebu Dâvud, Cenâiz 25, (3122); Nesâî, Cenâiz 14, (4,15)
5395 Câbir İbnu Atik radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Abdullah İbnu Sâbit'e geçmiş olsun ziyaretine gelmişti Onu, (Allah'ın emri) galebe çalmış buldu Ona seslendi Fakat cevap alamadı Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm istirca'da bulundu İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci'ûndedi ve:
Biz (yaşamanı isteriz ama, Allah'ın emri) bize galebe çaldı ey Ebu'rRebî!dedi Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlamaya başladılar İbnu Atik radıyallahu anh kadınları susturmaya başladı Ancak Aleyhissalâtu vesselâm: Bırak onları ağlasınlar! Vâcip olduğu zaman tek ağlayan ağlamayacakbuyurdu
Vacip olan da ne?dediler
Öldüğü zaman (demektir)dedi Bunun üzerine kızı:
Allah'a yemin olsun, elimden gelse şehid olmanı isterim Çünkü sen (cihad için gerekli teçhizâtı) hazırladındedi Aleyhissalâtu vesselâm da:
Allah onun ecrini niyetine göre verdi Siz aranızda şehid olmayı ne zannedersiniz?buyurdular
Allah yolunda ölmek!dediler Aleyhissalâtu vesselâm açıkladı:
Öyleyse ümmetimin şehidleri cidden azdır Bilesiniz: Tâunda ölen şehittir, boğularak ölen şehittir, yeter ki seferi taatte olsun Zâtulcenb'ten ölen şehittir İshalden ölen şehittir, yanarak ölen şehittir, yıkık altında ölen şehittir, çacuk karnında ölen kadın şehittir
Muvatta, Cenâiz 36, (1, 233, 234); Ebu Dâvud, Cenâiz 15, (3111); Nesâî, Cenâiz 14, (4,13,14)
5396 İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Sa'd İbnu Ubâde'ye geçmiş olsun ziyaretinde bulundu (Yanına gelince) onu baygın buldu ve: Ölmüş olmalı!dedi Yanındakiler: Hayırdeyince, Aleyhissalâtu vesselâm ağladılar Resûlullah'ın ağladığını gören halk da ağladı
İşitmiyor musunuz, buyurdular, Allah Teâla Hazretleri ne gözyaşı sebebiyle ne de kalbin hüznüyle azab vermez Ancak şunun sebebiyle azab verir! ve dilini işaret ettiler yahut da merhamet eder
Buhârî, Cenâiz 45; Müslim, Cenâiz 12, (924)
5397 İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
(Izdırab ve mâtemi sebebiyle) yanaklarını yolan, üst başını yırt(ıp dövün)en, cahileye duasıyla dua eden bizden değildir
Buhârî, Cenâiz 36, 39, 40, Menâkıb 8; Müslim, İmân 165, (103); Tirmizî, Cenâiz 22, (999); Nesâî, Cenâiz 19, (4, 20)
5398 Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Bir kimse ölünce, arkada ağlayanları kalkıp: Vay benim dağım, vay efendimgibi sözler sarfederse, ona iki melek vekil kılınır, melekler ölen kimsenin göğsüne vura vura: Sen öyle misin?diye sorarlar
Tirmizî, Cenâiz 24, (1003)
5399 Nu'mân İbnu Beşîr radıyallahu anhümâ anlatıyor: Abdullah İbnu Ravâha radıyallahu anh bayılmıştı Kızkardeşi Amrâ ağlamaya başladı: Vay benim dağım vay şuyum, vay buyumdiye sayıp dökerek yakınıyordu Abdullah ayıldığı zaman:
Allah'a yemin olsun, o söylediklerini söylerken her defasında bana: Sen böyle misin?diye soruldudedi
Söylendiğine göre, Abdullah vefat ettiği zaman Amrâ arkasından ağlamadı
Buhârî, Megâzî, 44
5400 Hz Câbir İbnu Abdillah radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh'ın elinden tuttu, oğlu İbrahim'e gittiler Aleyhissalâtu vesselâm oğlunu can çekişir vaziyette buldu Kucağına aldı ve ağladı Abdurrahman:
Ağlıyor musun? Ağlamaktan bizi sen men etmedin mi? dedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Hayır (ağlamaktan değil), iki ahmak, fâcir sesten yasakladım: Musibet sırasındaki ses; yüzleri tırmalamak, cepleri yırtmak ve şeytan mâtemi
Tirmizî, Cenâiz 25, (1005)
5401 Esma Bintu Yezîd İbni'sSeken radıyallahu anhâ anlatıyor: Kadınlardan biri dedi ki: Ey Allah'ın Resülü! Bizim sana âsi olmamamız gereken şu ma'ruf (iyi amel) nedir?Aleyhissalâtu vesselâm:
Matem yapmayın!buyurdu Kadın:
Ey Allah'ın Resülü! Falan sülâle (nin kadınları) amcamın (vefatında matemime iştirak edip) yardımcım olmuşlardı Benim de mukabeleten borcumu ödemem gerekdedi Aleyhissalâtu vesselâm kadına (matem için) izin vermedi Kadın tekrar tekrar izin istedi
Kadın der ki:
Resülullah, sonunda onlara borcumu ödemem için izin verdi Onlara olan borcumu ödedikten sonra hiç matem tutmadım, şu ana kadar bir başka mateme de katılmadım Benim dışında matem tutmayan kadın da kalmadı
Tirmizî, Tefsîr, Mümtehine, (3304)
5402 HzHuzeyfe radıyallahu anh muhtazar (ölüme yakın) olunca: Ben ölünce, kimse üzerime ezan okumasın, ben bunun, ölüm haberinin duyurulması olmasından korkarım Zira ben, Aleyhissalâtu vesselâm'ın ölüm haberinden yasakladığını işittim Öyleyse ben öldüm mü, üzerime namaz kılsınlar Beni Rabbime (sessizce) taşısınlardedi
Tirmizî, Cenâiz 12, (986); İbnu Mâce, Cenâiz 14, (1476)
5403 Ebu Sa'idi'lHudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm matemci kadına da, onu dinleyene de lânet etti
Ebu Dâvud, Cenâiz 20, (3128)
5404 İbnu Ömer radıyallahu anhümâ'nın anlattığına göre, Abdurrahman (İbnu Ebi Bekr esSıddîk) radıyallahu anh'ın kabri üzerinde bir çadır görmüştü, seslendi:
Ey oğlum! Çadırı mezarın üstünden kaldır Çünkü onu, (sağken işlediği) ameli gölgelemektedir
Buhârî, Cenâiz 82, (muallak olarak kaydetmiştir)
ÖLÜYÜ YIKAMA VE KEFENLEME
5405 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Bir adam, Arafat'ta Resülullah ile beraber dururken devesi onu (yere atıp) boynunu kırdı ve adam öldü Aleyhissalâtu vesselâm: Adamı su ve sidr ile gasledin, iki parça bezle kefenleyin, kefene tahnît yapmayın (koku sürmeyin) Başını da örtmeyin Allah onu Kıyamet günü telbiye ederek diriltecektir!buyurdu
Buhârî, Cenâiz 20, 21, 22, Cezâu'sSayd 13, 20, 21; Müslim, Hacc 94, (1206); Ebu Dâvud, Cenâiz 84, (3238, 3239, 3240, 3241); Tirmizî, Hacc 105, (951); Nesâî, Hacc 98, 99,100,101 (5,195197)
5406 Leyla Bintu Kâif esSakafiyye anlatıyor: Ben Ümmü Külsûm Binti Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ı yıkayan kadınlar arasında idim Resülullah aleyhissalâtu vesselâm da kapının yanında idi Yanında Ümmü Külsüm'un kefeni vardı, bize parça parça veriyordu İlk verdiği parça izâr idi Sonra gömleği(dır'), sonra başörtüsünü (hımâr) sonra göğüs örtüsünü (milhafe) verdi Ümmü Külsüm sonra bir başka giysinin içine konuldu
Ebu Dâvud, Cenâiz 36, (3157)
5407 Ebu Sa'îdi'lHudrî radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın: Ölü, (Kıyamet günü), içinde öldüğü elbise ile diriltilecekdediğini işittim
Ebu Dâvud, Cenâiz 18, (3114)
5408 Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kefen(e fazla ödeme)de ileri gitmeyin Çünkü çabuk çürütülür
Ebu Dâvud, Cenâiz 35, (3154)
5409 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Hamza İbnu Abdilmuttalib'i tek parçadan müteşekkil çizgili bir kumaşla kefenledi
Tirmizî, Cenâiz 20, (997)
5410 Abdullah İbnu Amr İbni'IAs radıyallahu anhüma anlatıyor:
Ölü üç parça ile kefenlenir: Gömlek giydirilir, izar bağlanır, üçüncü giysi olan lifafeye sarılır Eğer sadece bir kat giysi varsa onunla kefenlenir
Muvatta, Cenâiz 7, (1, 224)
CENAZENİN TEŞYİİ VE TAŞINMASI
5411 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: Kim cenazeyi takip eder ve önce üç kere taşırsa (ölen kardeşine karşı olan) borcunu ödemiş olur
Tirmizî, Cenâiz 50,(1041)
5412 Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah alehissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Cenazeyi ne ses (matem), ne de ateşle takip etmeyin
Bir rivayette şu ziyade var: Cenazenin önünde yürümeyin
Muvatta, Cenâiz 13, (1, 226); Ebu Dâvud, Cenâiz 46, (3171)
5413 İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalatu vesselâm'ı, Hz Ömer ve Hz Ebu Bekir'i cenazenin önünde yürürlerken gördüm
Ebu Dâvud, Cenâiz 49, (3179); Tirmizî, Cenâiz 26, (1007,1008); Nesaî, Cenâiz 56, (4, 56)
5414 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm cenazenin önünde yürürdü Hz Ebu Bekr, Hz Ömer, Hz Osman da (önde yürürdü)
Tirmizî, Cenâiz 26, (1007)
Rezîn şu ziyadede bulundu: Siz teşyî ederken cenazenin önünde, arkasında, sağında, solunda ve yakınında yürüyün!
Rezîn'in ziyâdesini Buhârî muallak olarak zikretmiştir
5415 Ümmü Atiyye radıyallahu anhümâ anlatıyor: Cenazeyi takipten (biz kadınlar) men edildik ama bunda çok şiddet gösterilmedi
Buhârî, Cenâiz 30; Müslim, Cenâiz 235, (938); Ebu Dâvud, Cenâiz 44, (3167)
5416 Muğîre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Binekli, cenazenin ardından yürür, yaya ise dilediği yerden Çocuğa da namaz kılınır Annebabası için mağfiret ve rahmetle dua edilir
Tirmizî, Cenâiz 42, (1031); Nesâî, Cenâiz 55, 56, (4, 55, 56); Ebu Dâvud, Cenâiz 49, (4180)
5417 Hz Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir cenazeye katılmıştı Birkısım binekliler gördü
(Binerek cenaze teşyi etmekten) utanmıyor musunuz? Allah'ın melekleri yaya olsunlar da siz hayvanların sırtında olun (olacak şey değil)!buyurdular
Tirmizî, Cenâîz 28, (1012); Ebu Dâvud, Cenâiz 48, (3177)
5418 Hz Câbir İbnu Semure radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm Ebu'dDahdâh'ın cenazesini yayan takip etti At sırtında geri döndü
Müslim, Cenâiz 89, (965); Tirmizî, Cenâiz 29, (1014); Ebu Dâvud, Cenâiz 48, (3178); Nesâî, Cenâiz 95, (4, 85, 86)
CENAZEYİ DEFİNDE SÜR'AT
5419 Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Cenazede çabuk olun Eğer sâlih biri ise, kendisine iyilik yapmış olursunuz Böyle biri değilse, belayı bir an önce sırtınızdan atmış olursunuz
Buhârî, Cenâiz 52; Müslim, Cenâiz 51, (944); Muvatta, Cenâiz 56, (1, 243); Ebu Dâvud, Cenâiz 50, (3181); Tirmizî, Cenâiz 30, (1015); Nesâî, Cenâîz 44, (4, 42)
5420 Ubâdetu'bnu'sSâmid radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm cenazeyi takip ettiği vakit, cenaze mezara konuncaya kadar oturmazdı Bir yahudi âlimi (bir gün) karşısına çıkıp:
Ey Muhammed biz de böyle yaparız!dedi Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm: Onlara muhalefet edin! Oturun!emrettiler!
Ebu Dâvud, Cenâiz, 47, (3176); Tirmizî, Cenâiz, 35, (1020)
5421 Âmir İbnu Rebî'a radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Sizden biri bir cenazenin geçtiğini görürse, cenaze ile birlikte yürümese bile, cenazeyi geride bırakıncaya veya cenaze kendisini geride bırakıncaya veya cenaze onu geride bırakmadan, yere konuncaya kadar oturmasın
Buhârî, Cenâiz 47, 48; Müslim, Cenâiz 74; (958); Ebu Dâvud, Cenâiz 47, (3172); Tirmizî, Cenâiz 51, (1042); Nesâî, Cenâiz 45, (4, 44)
5422 Muhammed İbnu Sîrîn rahimehullah anlatıyor: Hasan İbnu Ali ve İbnu Abbas radıyallahu anhüm (otururlar iken) bir cenaze geçmişti Hz Hasan derhal ayağa kalktı, İbnu Abbâs ayağa kalkmadı Hasan radıyallahu anh:
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir yahudinin cenazesine ayağa kalkmadı mı?dedi: Bunun üzerine İbnu Abbâs da ayağa kalktı Cenâze için kalktı sonra tekrar oturdu
Bir rivayette: Ben melekler için, yani cenaze ile birlikte olan melekler için ayağa kalktımdenmiştir
Nesâî, Cenâiz 47, (4, 46)
5423 Hasan İbnu Ali radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm otururken bir yahudi cenazesi geçiyordu Yahudi cenâzesinin başından yukarıda olmasını iyi karşılamadı ve ayağa kalktı
Nesâi, Cenâiz 47, (4, 47)
ŞEHİDİN DEFNİ
5424 Hişâm İbnu Âmir anlatıyor: Uhud günü Ensâr, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelip: Bize yara ve meşakkat isabet etti, ne emredersiniz (ey Allah'ın Resülü)?dediler Aleyhissalâtu vesselâm da:
Kabirleri genişletin ve derinleştirin Bir kabre ikiüç kişiyi birden koyun!buyurdular
Öyleyse hangisi öne konsun?denildi
Kur'an'ı daha çok bilen!buyurdular
5425 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Uhud şehidlerini (defin sırasında), her iki kişinin (cesedini) bir giysiye koyuyor, sonra da: Kur'an'ı hangisi daha çok almıştı?diye sorup, onlardan birine işaret edildiği takdirde, onu lahidde öne koyuyordu Sonra da: Ben bunlara şahidim!diyordu Onları kanlarıyla defnetmelerini emretti Onlara cenâze namazı kılmadı, onları yıkamadı da
Buhârî, Cenâiz 73, 74, 75, 76, 79, Megâzî 26; Ebu Dâvud, Cenâiz 31, (3138); Tirmizî, Cenâiz 46, (1036); Nesâî, Cenâiz 61, (4, 62)
(İbnu Deybe hadisin bir meselesi ile ilgili olarak şu açıklamayı yapar): Derim ki: İki kişinin, bir giysi içinde, derileri birbirlerine değecek şekilde birleştirilmeleri câiz değildir Öyleyse bu birleştirmehadisesi, ikisinin arasına bir perde konduktan sonra gerçekleştirilmiş olacağına yahut o giysinin ikisi arasında bölünmüş olacağına hamledilir Zahir mâna da bunu gerektiriyor çünkü hadiste geçen onlardan birine işaret edildiği takdirde, onu lahidde öne koyuyorduibaresi bunu ifade eder Her birinin müstakil veya aralarında bir perde olmadan birini öne almak mümkün değildir
5426 Hz Cabir radıyallahu anh anlatıyor: Uhud günü, halam, kabristanımıza gömmek için babamı (Uhud'dan Medineye) getirmişti O sırada Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın tellâli şöyle nida etti: Ölüleri yerlerine geri götürün!
Ebu Dâvud, Cenâiz 42, (3165); Tirmizî, Cihâd 37, (1717); Nesâî, Cenâiz 83, (4, 79)
5427 İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Uhud şehidlerinin üzerinden demir(den mamul silah, zırh gibi şeyler)in ve deri(den mamul kan bulaşmamış giyecek)lerin çıkarılmasını ve onların elbiseleri ve kanlarıyla gömülmelerini emretti
Ebu Dâvud, Cenâiz 31, (3134)
DEFİNDE TA'CİL
5428 Husayn İbnu Vahvah radıyallahu anh anlatıyor: Talha İbnu'IBerâ hastalandığı zaman, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm ona geçmiş olsun ziyaretine geldi (Yakınlarına Ben onda ölüm alâmetinin zuhurunu gördüm (Ölümünü) bana hemen haber verin ve acele davranın Çünkü, müslüman bir kimsenin cesedinin ailesi içerisinde hapsedilmesi uygun değildirbuyurdular
Ebu Dâvud, Cenâiz 38, (3159)
5429 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Resülullah aleyhissalatu vesselam bir hutbe irad etti Hutbesinde, ashabından, ölmüş, yetersiz bir kefene sarılıp, geceleyin defnedilmiş bir zâtı zikretti Sonra kişinin, mecbur kalmadıkça geceleyin gömülmesini yasakladı, ta ki üzerine namaz kılınsın Ve dedi ki:
Biriniz kardeşini kefenledi mi, kefenini güzel yapsın!
Müslim, Cenâiz 49, (943); Ebu Dâvud, Cenâiz 34, (3148); Nesâi, Cenâiz 37, (4, 33)
5430 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, geceleyin bir kabre girdi Kendisine bir kandil yakılmıştı Uzanmış vaziyetteki cenazeyi kıble cihetinden aldı (Ölüye): Muhakkak ki sen çok dua eden, çok Kur'an okuyan (yufka yürekli) bir kimseydin Allah sana rahmetini bol kılsın!diye dua etti ve dört kere tekbir getirdi
Tirmizî, Cenâiz 62, (1057)
5431 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bir kızının defnine şahid olduk Bu definde Resülullah kabrin üzerine oturmuştu Aleyhissalâtu vesselâm'ın gözlerinden yaş aktığını gördüm
Aranızda bu gece günah işlemeyen (cima yapmayan) var mı?buyurdular Ebu Talha radıyallahu anh: Ey Allah'ın Resulü! Ben varım!dedi Aleyhissalâtu vesselâm da:
Öyleyse kabrine in!buyurdular
Ravi der ki: Ebu Talha kabre inip onu defnetti
Buhari, Cenaiz 72
5432 Hz İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Lahid bize, şakk bizden başkasına aittir
Ebu Dâvud, Cenâiz 65, (3208); Tirmizî, Cenâiz 53, (1045); Nesâî, Cenâiz 85, (4, 80)
5433 Ebu'IHeyyâc elEsedî anlatıyor: Bana, Hz Ali radıyallahu anh: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın beni göndermiş olduğu şeye ben de seni göndereyim mi?diye sordu ve Resülullah'ın kendisine:
Haydi git, kırıp dökmedik put, düzlemedik yüksek kabir bırakma!dediğini anlattı
Müslim, Cenâiz 93, (969); Ebu Dâvud, Cenâiz 72, (3218); Nesâî, Cenâiz 99, (4, 88, 89)
5434 Hz Câbir radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm kabrin kireçlenmesini, üzerine bina yapılmasını, üzerine oturulmasını, üzerine yazı yazılmasını ve ayakla basılmasını yasakladı
Müslim, Cenâiz 94, (970); Ebu Dâvud, Cenâiz 76, (3225, 3226); Tirmizî, Cenâiz 58, (1052); Nesâî, Cenâiz 96, (4, 86, 88)
5435 Muttalib İbnu Ebî Vedâ'a anlatıyor: Osmân İbnu Maz'ün öldüğü zaman, cenazesi Medine'den dışarı çıkarıldı ve gömüldü Osman radıyallahu anh, muhacirlerden ölen kimse idi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, bir adama Osman için bir kaya (getirerek mezar yerini belli etmesini) emretti Adam (bir taş aldı, fakat) taşımaya güç yetiremedi Resulullah aleyhissalâtu vesselâm bizzat gidip kollarını sıvadı Râvi der ki: Sanki ben sıvadığı sırada Resülullah'ın kollarının beyazlığını görür gibiyim Sonra kayayı getirip Osman'ın baş tarafına koydu ve: Bununla, kardeşimin kabrini işaretliyorum, âilemden ölenleri bunun yanına gömeceğimbuyurdu
Ebu Dâvud, Cenâiz 63, (3206)
ÖLÜNÜN NAKLİ
5436 Abdullah İbnu Ebî Müleyke anlatıyor: Abdurrahman İbnu Ebî Bekr radıyallahu anhümâ Mekke yakınlarında bir yer olan Hubşiyy'de vefat ettiği zaman Mekke'ye taşındı ve orada defnedildi Hz Aişe radıyallahu anhâ Mekke'ye gelince Abdurrahmân'ın kabrine uğradı ve şu beyitleri okudu:
Biz (Irak Kralı) Cezîme'ye uzun zaman (kırk yıl hizmet eden) iki nedîmesi (Mâlik ve Akîl) gibiydik
Öyle ki (hakkımızda): Bunlar ebediyen ayrılmayacaklardenmişti
Vakta ki, ben ve (kardeşim) Mâlik uzun beraberlikten sonra ayrılınca, sanki tek gece beraber kalmadık gibi oldu
Hz Aişe sonra şunları söyledi: Vallahi ben burada olsaydım, öldüğün yerde defnedilirdin Eğer ölümüne hazır olsaydım ziyaretine de gelmezdim
Tirmizî, Cenâiz 60, (1055)
5437 Hz Osman radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, ölünün defnini tamamlayınca, kabri üzerinde durur ve:
Kardeşiniz için (Allah'tan) mağfiret talep edin, onun için (karşılaşacağı sorgulamada) metânet dileyin Zira şimdi ona hesap sorulacak!buyururdu
Ebu Dâvud, Cenâiz 73, (3221)
5438 Hz Ali radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, bir ölünün defin işini tamamlayınca şöyle derdi: Allahım, bu kulundur, sana gelmiştir Sen ise yanına inilenin en hayırlısısın Ona mağfiret et, onun girdiği yeri (kabri) geniş kıl
Rezîn tahric etmiştir
5439 Hz Bureyde radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre, Ölünce, kabrinin üzerine iki yaş çubuk konmasını tavsiye etmiştir
Buhârî, Cenâiz 82, (Bab başlığında muallak olarak kaydetmiştir)
5440 Urvetu'bnu'zZübeyr, Hz Aişe radıyallahu anhâ'dan naklen anlattığına göre, Urve'nin kardeşi Abdullah İbnu'zZübeyr'e Aişe dedi ki:
Beni arkadaşlarımla birlikte defnedin Resülullah'la birlikte odaya defnetmeyin Zira ben, O'nunla birlikte tezkiye olunmamdan hoşlanmam
Buhârî, Cenâiz 96, İ'tisâm 16
KABİR ZİYARETİNİN YASAKLANMASI
5441 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Allah kabirleri çok ziyaret eden kadınlara ve kabirlerin üzerine mescidler yapanlara, kandiller takanlara da lanet etsin
Tirmizî, Cenâiz 61
5442 Abdullah İbnu Amr İbni'IAs radıyallahu anhüma anlatıyor:
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte bir ölü defnettik Defin işi bitince Aleyhissalâtu vesselâm'la birlikte ölünün (çıktığı evin) kapısının hizasına kadar geldik Orada gelmekte olan bir kadınla karşılaştık Zannımca, Aleyhissalâtu vesselâm onu tanıdı Bu, Hz Fâtıma radıyallahu anhâ idi
Evden niye ayrıldın?diye sordu
Şu ölünün sahibine geldim Ölülerine olan merhamet duygularımı onlara ifade ettim (Allah rahmet etsin dedim) veya ölüleri sebebiyle onlara taziyede (başsağlığı dileğinde) bulundumdedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Belki sen onlarla birlikte kabirlere kadar vardın!?dedi Hz Fâtıma:
Allah korusun! O hususta sizin zikrettiğiniz günahı işittim, (hiç kabre kadar, gider miyim!)dedi Aleyhissalâtu vesselâm:
Eğer onlarla kabirlere kadar gitmiş olsaydındiyerek ciddî bir tehditte bulundu
Râvilerden biri, Küd dan maksadın kabirler olduğunu zannederimdedi
Ebu Dâvud, Cenâiz 26, (3123); Nesâî, Cenâiz 27, (4, 27)
KABİR ZİYARETİNE CEVAZ
5443 Büreyde radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Ben sizi kabirleri ziyaretten men etmiştim Artık onları ziyaret edebilirsiniz Çünkü onlar size ahireti hatırlatır
Müslim, Cenâiz 106, (977); Ebu Dâvud, Cenâiz 81, (3235); Tirmizî, Cenâiz 60, (1054); Nesâî, Cenâiz 100, (4, 89)
5444 Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Rabbimden anneme istiğfar talep etmek için izin istedim, fakat bana izin vermedi Kabrini ziyaret etmem için izin istedim, buna izin verdi
Müslim, Cenâiz 105, (976); Ebu Dâvud, Cenâiz 81, (3234); Nesâî, Cenâiz 108, (5, 90)
ZİYARETÇİ NE DEMELİDİR?
5445 İbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, Medine ehlinin mezarlarına uğramıştı Mezarlara yüzünü çevirerek: Esselamu aleyküm (selam üzerinize olsun) ey kabir halkı! Allah sizi de bizi de mağfiret buyursun Sizler bizim seleflerimizsiniz Biz de arkadan geleceğizbuyurdular
Tirmizî, Cenâiz 59, (1053)
5446 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bir mezarlığa uğramıştı: Selam üzerinize olsun ey mü'minler cemaatinin mahalle halkı! İnşaallah biz de sizlere kavuşacağız!buyurdular
Ebu Dâvud, Cenâiz 83, (3237)
Müslim ve Nesâî'de Büreyde'den gelen bir rivayette şu ziyade var: Allah'tan bizim için de sizin için de afiyet dilerim
KABİRLER ÜZERİNE OTURMA
5447 Hz Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Birinizin bir kor üzerine oturup elbisesini oradan da bedenini yakması, kendisi için bir kabrin üzerine oturmaktan daha hayırlıdır
Müslim, Cenâiz 96, (971); Ebu Dâvud, Cenâiz 77, (3228); Nesâî, Cenâiz 105, (4, 95)
5448 Hz Ali radıyallahu anh'tan anlatıldığına göre kabirlere dayanır, üzerlerine yatardı
Muvattâ, Cenâiz 34, (1, 233)
5449 Osman İbnu Hakim anlatıyor: Hârice İbnu Zeyd elimden tutup beni bir kabrin üzerine oturttu ve amcan Zeyd İbnu Sâbit radıyallahu anh'tan haber verdi Buna göre, Zeyd şöyle demişti: Kabir üzerine oturmanın mekruhluğu, onun üzerinde abdest bozanlaradır
Buhârî, Cenâiz 82, (bab başlığında muallak olarak gelmiştir)
TA'ZİYE HAKKINDA
5450 Ebu Berze elEslemî radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kim çocuğunu kaybeden bir anneye ta'ziyede bulunursa cennette ona bir bürde giydirilir
Tirmizî, Cenâiz 74, (1076)
5451 İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kim (bir belâya) mâruz olana taziyede bulunursa, ona öbürünün sevabının bir misli verilir
Tirmizî, Cenâiz 71, ( 1073)
5452 Abdullah İbnu Ca'fer anlatıyor: Ca'fer'in ölüm haberi geldiği zaman, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm: Ca'fer ailesi için yemek yapın! Çünkü onlara, onları meşgul eden (haber) geldi!buyurdular
Tirmizî, Cenâiz 21, (998); Ebu Dâvud, Cenâiz 30, (3132)
5453 Hz Aişe radıyallahu anhâ şöyle buyurdular: Ölünün kemiğini kırmak, onu diri iken kırmak gibidir(Hz Aişe bu sözüyle) günah cihetiyle demek istemiştir
Muvatta, Cenâiz 45, (1, 238); Ebu Dâvud, Cenâiz 64, (3207)
5454 Ebu Katâde radıyallahu anh anlatıyor: Bir cenaze geçirilmişti Resülullah aleyhissalâtu vesselam: Hem o istirahata kavuştu, hem de ondan istirahata kavuşuldu!buyurdular Bunun üzerine, yanındakiler:
Ey Allah'ın Resülü, istirahata kavuşanve ondan istirahata kavuşankimdir, bu ne demektir?diye sordular Şu açıklamayı yaptı:
Mü'min kul (ölünce), dünyanın yorgunluk ve ağrılarından kurtulur Fâcir (ölünce) ondan da kullar, memleket, agaçlar ve hayvanlar kurtulur
Buhârî, Rikâk 42; Müslim, Cenâiz 61, (950); Muvatta, Cenâiz 54, (1, 241, 242); Nesâî, Cenâiz 48, 49 (4, 48)
5455 İbnu Amr İbni'lAs radıyallahu anhümâ anlatıyor: Medine'de doğan bir adam Medine'de ölmüş idi Resülullah aleyhissalâtu vesselâm namazını kıldırdı, sonra da: Keşke doğduğu yerden başka bir yerde ölseydi!buyurdu Oradakiler Niçin?diye sorunca açıkladı:
Kul doğduğu yerin dışında ölürse, cennette doğduğu yerle eserinin kesildiği (ecelinin geldiği) yerin arası mukayese edilir!
Nesâî, Cenâiz 8, (4, 7)
KABİR AZABI
5456 Hâni Mevlâ Osmân İbnu Affân radıyallahu anh anlatıyor: Hz Osman radıyallahu anh, bir kabrin üzerinde durunca sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı Kendisine: Cenneti ve cehennemi hatırladığın vakit ağlamıyorsun, fakat kabri hatırlayınca ağlıyorsun!dediler Bunun üzerine: Çünkü Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
Kabir, ahiret menzillerinin birinci menzilidir Kişi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır Ondan kurtulamazsa ondan sonrakiler bundan daha zordur, daha şediddir
Hz Osman devamla Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şu sözünü de nakletti:
(Ahiret âleminden gördüğüm) manzaraların hiçbiri kabir kadar korkutucu ve ürkütücü değildi!
Rezin şu ziyadeyi kaydetti: Hâni der ki: Hz Osman radıyallahu anh'ın şu beyti irşad ettiğini işittim:
Eğer ondan necat buldunsa, büyük musibetten kurtuldun, Aksi halde senin kurtulacağını hayal etmem
Tirmizi, Zühd 5, (2309)
5457 Hz Ali radıyallahu anh anlatıyor: Şu ayet ininceye kadar kabir azabından şüphelenmeye devam etmiştik (Meâlen): Sayınızın çokluğuyla övünmek sizi oyaladı Öyle ki, kabirleri ziyaret ettiniz
Tirmizi, Tefsir Tekâsür, (3352)
5458 Hz Aişe radıyallahu anhâ'nın anlattığına göre, bir yahudi kadın, yanına girdi Kabir azabından bahsederek:
Seni kabir azabından Allah korusun!dedi Aişe de Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a kabir azabından sordu Aleyhissalâtu vesselâm:
Evet, kabir azabı haktır Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını hayvanlar işitir!buyurdu Hz Aişe der ki:
Bundan sonra Aleyhissalâtu vesselâm'ı namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç görmedim
Buhâri; Cenâiz 89; Müslim, Mesâcid 123, (584); Nesâî, Cenâiz 115, (4,104,105)
5459 İbnu Abbas radıyallahu anhümâ anlatıyor Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) iki kabre uğradı ve:
(Bunlarda yatanlar) azab çekiyorlar Azabları da büyük bir günahtan değilbuyurdular Sonra sözlerine şöyle devam ettiler:
Evet! Biri, nemîmede (lâf getirip götürmede) bulunurdu Diğeri de idrar sıçrantısına karşı korunmazdıAleyhissalâtu vesselâm sonra yaş bir hurma dalı istedi, ikiye böldü Birini birinin üzerine dikti, birini de öbürünün üzerine dikti Sonra da:
Belki bunlar yaş kaldıkça azapları hafifler!buyurdular
Buhâri, Vudû 55, 56, Cenâiz 82, 89, Edeb 46, 49; Müslim, Tahâret 111, (292); Tirmizi, Tahâret 53, (70); Ebu Dâvud, Tahâret 11, (20, 21); Nesâî, Tahâret 27, (1, 2830)
5460 İbnu Ömer radıyallahu anhümâ anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Sizden biri ölünce, kendisine akşam ve sabah (cennet veya cehennemdeki) yeri arzedilir Cennet ehlinden ise, (yeri) cennet ehlinin (yeridir), ateş ehlinden ise (yeri) ateş ehlinin (yeridir) Kendisine:
Allah seni Kıyamet günü diriltinceye kadar senin yerin işte budur!denilir
Buhârî, Cenâiz 90, Bed'ü'lHalk 8, Rikâk 42; Müslim, Cennet 65, (2866); Muvatta, Cenâiz 47, (1, 239); Tirmizî, Cenâiz 70, (1072); Nesâî, Cenâiz 116, (4, 107)
5461 Zeyd İbnu Sâbit radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bizimle birlikte, Benî Neccâr'a ait bir bahçede bulunduğu sırada bindiği katır, onu aniden saptırdı, nerdeyse (sırtından yere) atacaktı Karşısında beş veya altı kabir vardı Aleyhissalâtu vesselâm:
Bu kabirlerin sahiplerini bilen var mı?buyurdular Bir adam:
Ben biliyorum!deyince, Aleyhissalâtu vesselâm:
Ne zaman öldüler?dedi Adam:
Şirk devrinde!deyince Aleyhissalâtu vesselâm;
Bu ümmet kabirde fitneye maruz kılınacak Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım şahsen işitmekte olduğum kabir azabını size de işittirmesi için Allah'a dua ederdimbuyurdular ve sonra şunları söylediler: Kabir azabından Allah'a sığının!Oradakiler:
Kabir azabından Allah'a sığınırız!dediler Aleyhissalâtu vesselâm:
Cehennem azabından da Allah'a sığının!dedi
Cehennem azabından Allah'a sığınırızdediler
Fitnelerin açık ve kapalı olanından Allah'a sığının!dedi
Açık ve kapalı her çeşit fitneden Allah'a sığınırız!dediler
Deccal'ın fitnesinden Allah'a sığının!buyurdu
Deccal'ın fitnesinden Allah'a sığınırız!dediler
Müslim, Cennet 67, (2867)
5462 Ebu Eyyub elEnsârî radıyallahu anh anlatıyor: Güneş battıktan sonra, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çıkmıştı, bir ses işitti: Bu, kabirlerinde azab çeken yahudiler(in sesidir)!buyurdular
Buhâri, Cenâiz 88; Müslim, Cennet 69, (2869); Nesâi, Cenâiz 114, (4, 102)
5463 Nesâi Hz Enes radıyallahu anh'tan naklediyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir kabirden bir ses işitmişti: Bu ne zaman öldü? (Bileniniz var mı?buyurdular
Cahiliye devrinde!dediler Bu cevaba sevindi ve:
Eğer birbirinizi defnetmemenizden korkmasaydım kabir azabını size de işittirmesi için dua ederdimbuyurdular
Müslim, Cennet 68, (2868); Nesâî, Cenâîz 114, (4, 102)
MÜNKER VE NEKİRİN SUALLERİ
5464 Hz Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
Kul kabrine konulup, yakınları da ondan ayrılınca ki o, geri dönenlerin ayak seslerini işitir kendisine iki melek gelir Onu oturtup:
Muhammed aleyhissalâtu vesselâm denen kimse hakkında ne diyordun?diye sorarlar Mü'min kimse bu soruya:
Şehadet ederim ki, O, Allah'ın kulu ve elçisidir!diye cevap verir Ona:
Cehennemdeki yerine bak! Allah orayı cennette bir mekâna tebdil ettidenilir (Adam bakar) her ikisini de görür Allah da ona, kabrinden cennete bakan bir pencere açar Eğer ölen kâfir ve münafık ise (meleklerin sorusuna):
(Sorduğunuz zâtı) bilmiyorum Ben de herkesin söylediğini söylüyordum!diye cevap verir Kendisine:
Anlamadın ve uymadın!denilir Sonra kulaklarının arasına demirden bir sopa ile vurulur (Sopanın acısıyla) öyle bir çığlık atar ki, onu (insan ve cinlerden ibaret olan) iki ağırlık dışında ona yakın olan bütün (kulak sahipleri) işitir
Buhâri, Cenâiz 68, 87; Müslim, Cennet 70, (2870); Ebu Dâvud, Cenâiz 78, (3231); Nesâi, Cenâiz 110, (4, 97, 98); Tirmizi, Cenâiz 70, (1071) Ebu Hureyre'den,
KÜTÜBÜ SİTTE