Ali Kuşçu Kimdir? +2ALİ KUŞÇU 1548891718 1548891718 alikuscukimdir5c52364af309calikuscukimdir5c52364af309c http:wwwakatorgasttarihindenalikuscu Türkİslam dünyasının büyük gökbilim ve kelam alimi olan Ali Kuşçu, XV yüzyıl başlarında Semerkant’ta doğdu Babası Muhammed, ünlü Türk Sultanı ve astronomu Uluğ Bey’in kuşçusu olduğu için, ailesi ‘Kuşçu’ lakabıyla meşhur oldu Ufak yaştan itibaren matematik ve astronomiye alaka duyan Ali Kuşçu, devrin en büyük alimleri olan Bursalı Kadızâde Rumî, Gıyâseddin Cemşîd ve Muînuddîn Kâşî’den matematik ve astronomi dersi aldı sonradan bilgisini çoğaltmak için Kirman’a gitti Burada Hallü Eşkâli Kamer (Ay Safhalarının Açıklanması) adlı risale ile Şerhi Tecrîd adlı eserini yazdıAli Kuşçu, Semerkant ve Kirman'da eğitimini tamamladıktan daha sonra Uluğ Bey'e yardımcı ve rasathanesine müdür olmuştu 1449'da hacca gitmek istedi Tebriz'de Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan kendisine büyük hürmet gösterdi ve Fatih'le barışma görüşmelerinde yardımını istedi Ali Kuşçu, Uzun Hasan'ın sözcülüğünü yaptıktan daha sonra Fatih'in davetiyle İstanbul'a geldi XV yüzyılın ilk yarısında, Semerkant, dünyanın en önemli bilim merkeziydi Uluğ Bey Rasathanesi, gök bilgisi araştırmaları için en içten sonuçları alıyordu Rasathanenin genç müdürü Ali Kuşçu, gece gündüz demeden çalışıyor, bilimsel gerçeklere yenilerini katmak için uğraşıp didiniyordu Gökyüzü bilgisi (astronomi), ayrıca değişmez kuralların, kanunların saptama edilmesine yarıyor, ayrıca de gözlemlerle denetim edilebiliyordu Otuz yıla yakın bu işte çalışan Ali Kuşçu, bir gün ansızın her şeyi yüzüstü bırakarak hacca gitmeye karar vermişti Buna da sebep, en olmayacak bir zamanda, sevgili hükümdarı Uluğ Bey'in 1449 yılında öldürülmesiydi Gürgân tahtının bu bilgin ve kudretli hûkümdarı, kendi öz oğlu Abdüllâtif'in ihânetine uğramıştı Uluğ Bey, Ali Kuşçu için bambaşka bir mânâ taşıyordu Her şeyden önce hocasıydı Ondan matematik ve gökbilim dersleri almış, eserlerini uzun uzun incelemiş, sohbetlerinde bulunmuş, hâttâ Doğancıbaşısı olduğu için, adının ucundaki “Kuşçu lâkabı bile bu nedenle yadigâr kalmıştıUluğ Bey, kendi kurduğu rasathaneye de müdür olarak Ali Kuşçu'yu lâyık görmüş, demin deneyimsiz bir çağdayken bu dev rasathanenin başındaki çalışmalarda, ona bana kalırsa asistan olmuştu İşte Uluğ Bey'in bir ihanete kurban artan bir şekilde öldürülmesi Ali Kuşçu'yu can evinden vuran bir olaydı Ali Kuşçu bu olayla çok kırıldı Çoluk çocuğunu toparlayıp Tebriz'e geldi Uzun Hasan kendisine böylece saygı gösterdi ama, Konstantiniye Fâtih'i, bir devri kapayıp yenisini açan genç cihangirle ihtilâfında arabuluculuk etmesini istedi Genç Fâtih'in de alim olduğunu, bilginlere büyük saygı gösterdiğini biliyordu İstanbul'da olup bitenler, kuş kanadıyla Tebriz'e ulaşıyordu Şiîlerin casusları ve habercileri yalnız padişahın savaş niyetlerine ve hazırlıklarına dair haberler ulaştırmakla kalmıyorlardı Bunun üstüne Ali Kuşçu, kendisine bunca şeref eden Uzun Hasan'ın dileğini kırmayarak yol hazırlıklarını tamamladı Semerkant'ta Kızıl Elma olarak bilinen eski Bizantium'a ulaştı Haberciler; onun geleceğini daha önceden saraya uçurmuşlardı Huzura kabul edildiği zaman Osmanlı hükümdarından beklemediği kadar övgü fark etti Çünkü, kendisinden önce, eserleri İstanbul'ca biliniyordu Uluğ Bey Rasathanesi'ndeki çalışmalarından, Semerkant'a aylarca uzaktan yer alan İstanbul'daki hükümdarın haberi vardı Osmanlı tahtında oturan II Mehmet (Fatih), gayet itinalı, akıllı, uyanık bir padişahtı Âdet olan merasimle Uzun Hasan'ın elçisini kabul etmiş, dileklerini dinlemiş, fakat anında geri dönmesine izin vermemişti Ondan, gelip artık batıya kaymış olan ilim merkezlerini aydınlatmasını, bilgisiyle İstanbul medreselerinde ilim heveslisi gençleri yetiştirmesini rica etti Bu önerge, Ali Kuşçu için beklenmedik bir iltifattı Cefâlı olduğu kadar şefkatli olduğunu da bildiği Fatih'in isteği, onun için dikte demekti Fakat, ahlâkı içten bir ilim adamı olduğunu şu sözlerle kanıt etti: “Hünkârım müsade verirlerse önce Tebriz'e döneyim Çünkü burada bulunuşumun hakiki sebebi, Akkoyunlu Hükümdarı'nın elçisi olmaktır Elçiye zeval yoktur Gerektir ki, hünkârımın lütûfkâr davetini kabul etmeden önce vazifemi iyi bir sonuca ulaştırdığımı, beni gönderen, bana güvenmiş olan insana bildireyim Ali Kuşçu'nun bu mazereti, Fatih'e son derece akla yakın göründü Padişah; iki şeye birden sevinmişti: Kuşçu, davetini kabul etmişti, gelip buradaki ilim öğrencilerini yetiştirecekti İkincisi ise, son derece mert ve ahlâklı bir insandı Her haliyle, medreselerde yetiştireceği gençlere örnek olacaktı Bu sebeple, bir müddet daha davetli ettikten sonra kendisine müsade verdi Kıymetli matematik ve gökbilim bilgini Ali Kuşçu, sözünü tuttu İki sene sonra, ailesini de alarak Tebriz'den hareket etti Osmanlı İmparatorluğunun sınırlarından karşılanarak ihtişam içinde İstanbul'a getirildi Ölümüne kadar da gençleri yetiştirmekle uğraştı Kuşçu’nun ders vermeye başlamasıyla, İstanbul medreselerinde astronomi ve matematik alanında büyük gelişme oldu Ali Kuşçu’nun İstanbul’a gelişi önemlidir; çünkü o zamana kadar İstanbul’da gökbilim ile uğraşan güçlü bir bilgin yoktu Ali Kuşçu, Osmanlılar arasında astronomi bilimini yaydı Ali Kuşçu 1474’te İstanbul’da vefat etti ALİ KUŞÇU’NUN ESERLERİAli Kuşçu'nun öbür alanlardaki eserlerini beş grupta toplamak mümkündür · 1 Astronomi Eserleri1: id o 11 Şerhi Zîci Uluğ Bey: Süleymaniye, Carullah, nr 1493, 215 yaprak o 12 Risâle fî Halli Eşkâli Mu‘addili’lKamer li'lMesîr (Fâide fî Eşkâli ‘Utârid): Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, III Ahmet, nr 3843, yaprak 270b273a o 13 Risâle fî Asli'lHâricYumkin fî'sSufliyyeyn: Bursa İl Ahali Kütüphanesi, Hüseyin Çelebi, nr 7518, yaprak 124b125b o 14 Şerh ‘ale'tTuhfeti'şŞâhiyye fî'lHey'e: Süleymaniye, Ayasofya, nr 2643, 64 yaprak o 15 Risâle der ‘İlmi Hey'e: Süleymaniye, Ayasofya, nr 26401, 24 yaprak o 16 elFethiyye fî ‘İlmi'lHey'e2: Süleymaniye, Ayasofya, nr 27331, 70 yaprak o 17 Risâle fî Halli Eşkâli'lKamer: Bursa İl Halk Müziği Kütüphanesi, Hüseyin Çelebi, nr 7517, yaprak 119b123b · 2 Matematik Eserleri: o 21 erRisâletu'lMuhammediyye fî'lHisâb: Süleymaniye, Ayasofya, nr 27332, yaprak 71b168b o 22 Risâle der ‘İlmi Hisâb: Süleymaniye, Ayasofya, nr 26402, yaprak 25b72b · 3 Kelâm ve Usûli Fıkıh Eserleri: o 31 benzerŞerhu'lCedîd ‘ale'tTecrîd: Süleymaniye, Çorlulu Ali Paşa, nfr 305, 285 yaprak o 32 Hâşiye ‘ale'tTelvîh: Süleymaniye, Carullah, nr14382, yaprak 13b20a · 4 Mekanik Aletleri Hakkındaki Eseri: o 41 etTezkire fî Âlâti'rRuhâniyye3 · 5 Dil ve Belagat Eserleri: o 51 Şerhu'rRisâleti'lVad‘iyye: ‘Adûduddîn İcî'nin Fâ'ide fî'lVad‘ adlı risâlesinin şerhidir (Köprülü, nr II, 3391; Râgıb Paşa, nr 12856, 12893; Kayseri Raşid Efendi, nr 10014) o 52 elİfsâh: İbn Hâcib (öh646)'in Arapçanın tümce yapısı konusunda kaleme aldığı elUyak fi'nNahv adlı eserinin şerhidir (Raşid Efendi, nr 9226, Topkapı Sarayı Müzesi, Itimat Hazinesi, nr 1891, 1892) o 53 el‘Unkûdu'zZevâhir fî Nazmi'lCevâhir: Arapça sarf ilmi konusunda kaleme aldığı bir giriş ve üç bölümden oluşan bir eseridir (Süleymaniye, Fatih, nr 4676, 148 yaprak; Yeni Cami, nr 11811; Laleli, nr 303010; Şehit Ali Paşa, nr 2576, 2577, 2578) Sultan Selim döneminde Müftüzâde Abdürrahim göre şerh edilmiştir o 54 Şerhu'şŞâfiye: İbn Hâcib'in sarf ilmindeki benzerŞâfî adlı eserinin Farsça şerhidir (Köprülü, nr 1598, vr42234) o 55 Risâle fî Beyâni Vad‘i'lMufredât: Kelimelerin bir amaç için konulmasıyla ilgili ufak bir risaledir (Süleymaniye, Şehit Ali Paşa, nr 2830; Hafit Efendi, nr, 450, vr 80b81a; Köprülü, nr 161035) o 56 Fâ'ide liTahkîki Lâmi'tTa‘rîf: Harfi tarifin bir takım özellikleri üzerinde duran tek varaklık bir risâledir (Köprülü, nr 159321; Süleymaniye, Reşid Efendi, nr 103239) o 57 Risâle mâ Ene Kultu: Taftazanî'nin Telhîsu'lMiftâh üzerine yazdığı ve elMutavveldiye bilinen şerhte geçen mâ ene kultuibaresiyle ilgili olarak yazılmıştır Risâle fî Beyâni Sebebi Takdîmi'lMusnedi İleyh diye de anılır (Süleymaniye, Reşid Efendi, nr 103230; vr 183187; Köprülü, nr III, 7043; Ragıb Efendi, nr 374, vr208211) o 58 Risâle fî'lHamd: Seyyid Şerîf elCurcânî'nin elHâşiyetu'lKubrâ'sında söz konusu ettiği hamdile ilgili sözlerin tahkikine dair bir risaledir (Süleymaniye, Fatih, nr 5384, vr 6870) o 59 Risâle fî ‘İlmi’lMe‘ânî: İlmi Me‘ânî konusunda minik bir risâledir (Süleymaniye, Carullah, nr 2060, vr 136137) o 510 Risâle fî Bahsi’lMufred: Arapça’da basit ve mürekkep kavramlar hakkında dil felsefesi ağırlıklı bir risaledir (Süleymaniye, Pertevniyal, nr 896, vr 7b8b; Şehit Ali Paşa, nr 2761, vr 6368) o 511 Risâle fî’lFenni’sSânî min ‘İlmi’lBeyân: Belagat ilimlerinden beyân ilmi hakkında kısa bir risaledir (Süleymaniye, Yazma Bağışlar, nr 4140, vr 78a81a) o 512 Tefsîru’lBakara ve Âli ‘İmrân: Kehhâle tarafından zikredilen bu eserin herhangi bir nüshasına rastlanmamıştır4 o 513 Risâle fî'lİsti‘âre: Bu risâlede realite, mecaz, istiare ve alegori konuları örneklerle incelenmektedir5 Kaynaklarda Ali Kuşçu'ya nispet edilen, ancak nüshaları tespit edilemeyen başka eserler de vardır Bunlar: Târîhu Ayasofya, Tefsîru'zZehraveyn, Mahbûbu'lHamâ'il, Risâle fî Mevdû‘ati'l‘Ulûm, Meserretu'lKulûb fî Def‘i'lKurûb6