iltasyazilim
FD Üye
Ali Müzeyyen'in hayatı
Ali Müzeyyen'in biyografisi
Meşhûr velîlerden olan ve ismi, Ali bin Muhammed Müzeyyen'dir, künyesi Ebü'lHasan'dır Bağdât'ta doğmuştur Daha Sonra Mekkei mükerremeye yerleşmiştir ve 939 (H328)de orada vefât etmiştir Kabri Mekke'dedir Vaktinde yaşamış evliyânın büyüklerindenCüneydi Bağdâdî, Sehl bin Abdullah ve diğer tasavvuf ehli büyük âlimlerle görüşüp sohbet etti Tasavvufta yüksek haller sâhibi idi Haramlardan ve belirsiz şeylerden son derece sakınır, dünyâya hiç gönül vermezdi
Başından geçen bir hâdiseyi kendisi şöyle anlatmıştır: Tebük Çölünde idim Su edinmek için bir kuyunun başına gittim Kuyunun başında iken ayağım kayıp ansızın kuyuya düştüm Kuyunun içinde geniş bir yer gördüm Orada bir yeri düzeltip oturdum Kendi kendime dedim ki: Eğer Allah indinde makbûl bir kul isem, bende bir şey varsa, burada, ölüp kalmam Suyun bozulup, ahali için faydasız hâle gelmesine sebeb olmam Böyle dedikten sonradan heyecânım gitti, sâkinleştim, kalbim rahatladı Bu halde otururken pat diye bir hışırtı işittim Merak edip etrafıma bakınırken iri bir yılanın yukardan aşağıya içten kuyuya indiğini gördüm Hâlime bakıp, kendimi denetim ettim sâkindim, telâşım yoktu Yılan kuyuya indi, etrafımda dolaşmaya başladı Ben son derece sâkindim Hiç ürpermiyor, rahatsız olmuyordum Yılan etrâfımda dolaştıktan sonra kuyruğunu sıkıca vücûduma sardı Sonradan beni çekerek kuyudan çıkardı Dışarı çıkınca vücûduma doladığı kuyruğunu çözüp beni bıraktı ve gözden kayboldu Nereye gittiğini göremedim Sanki yer yarıldı yere girdi ya da gökyüzüne uçup kayboldu!
Câfer Huldî şöyle anlatmıştır: Ali Müzeyyen'i dâvet ettim Sohbet sırasında bana faydalanacağım bir şey söyle dedim Buyurdu ama: Bir şeyin kaybolduğu zaman yâhut da bir kimseyle buluşmak istediğin vakit şu duâyı oku: Yâ câmiannâsî liyevmin lâ raybe fîhi İnnellahe lâ yuhlifülmîâd İcmâ' beynî ve beyneduânın sonuna istediğin şeyin adını ilâve et Allahü teâlâ aradığın şeyi ya da insanı bulmanı nasîb eder Ben bu duâyı okuyup ne istedimse duâm kabûl olundu
Kendisi şöyle anlatmıştır: Mekke'de idim İçime bir yolculuğa çıkmak arzusu düştü Yola çıktım Birri Meymun denilen yere vardığımda, ölmek üzere olan birini gördüm Yaklaşıp; Lâ ilâhe illallah de!dedim Gözünü açıp şu beyti okudu:
Bulursa cân azığı gönlüm muhabbet gibi doludur
Âşıkların ölümü muhabbet borcunun üstüne olur
Daha Sonra vefât etti Lâzım olan hazırlıkları yapıp namazını kıldırıp defnettim Bu hâdiseden sonradan içimden seyahat arzusu çıktı; Mekke'ye geri döndüm
Ali Müzeyyen hazretleri buyurdu ama:
Bir kalpte, âhiret arzusu çoğaldıkça, dünyâ düşüncesi o kalpten kaybolur
Tasavvuf, her şeyin sâhibi olan Allahü telânın emirlerine büyük bir teslimiyetle boyun eğmektir
Allah yolunda nefsi ile yürümek isteyen, daha birincil adımında hatâ etmiş demektir Nefsini terkedip de ihlâs ile her şeyde Allahü teâlânın rızâsını düşünerek yola çıkarsa, Allahü teâlâ ona, kendisine kavuşturacak rehberi tanıtır
Ucub sâhibi, iyi amellerini beğenip güzel ve kusursuz görebilen kimse, yavaş yavaş helâke gider Yaptığı kötülükleri iyi zanneden ise zâten felâkettedir
Ucub, Allahü teâlânın ebedî hoşnutsuzluğuna sebeb olur
Yemin ederim oysa helâk olanlar kalplerinde zenginlik sevgisi taşıdıkları için helâk olurlar
Bir kimse, dış görünüş îtibariyle sıddîklar mertebesinde de olsa, bir göz açıp kapayacak dek zaman, kalbi, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere meylederse, o kimse ilerleyemez
Allahü teâlânın, kendisine kâfi olduğunu bilmeyen kimseyi, Allahü teâlâ mahlûklara muhtâc eder
Bir kimsenin bir günâh işledikten daha sonra her tarafta günah işlemesi, birincil günâhın cezâsıdır Bir sevap işledikten sonradan tekrar sevab dağlamak de, birinci sevabın karşılığı, mükâfâtıdır
Mârifet; Allahü teâlânın Rubûbiyyetinin yâni kemâl sıfatlarla muttasıf ve eksik sıfatlardan uzaklığının kemâlde olduğunu, kendi nefsinin O'nun kölesi bulunduğunu idrâk etmek, O'nun her şeyin sâhibi olduğunu, her şeyin O'nunla var ve kâim olduğunu, her şeyin O'na döneceğini ve tüm mahlûkların rızkının O'na âid olduğunu anlayışlı olmak demektir
*
Ali Müzeyyen'in biyografisi
Meşhûr velîlerden olan ve ismi, Ali bin Muhammed Müzeyyen'dir, künyesi Ebü'lHasan'dır Bağdât'ta doğmuştur Daha Sonra Mekkei mükerremeye yerleşmiştir ve 939 (H328)de orada vefât etmiştir Kabri Mekke'dedir Vaktinde yaşamış evliyânın büyüklerindenCüneydi Bağdâdî, Sehl bin Abdullah ve diğer tasavvuf ehli büyük âlimlerle görüşüp sohbet etti Tasavvufta yüksek haller sâhibi idi Haramlardan ve belirsiz şeylerden son derece sakınır, dünyâya hiç gönül vermezdi
Başından geçen bir hâdiseyi kendisi şöyle anlatmıştır: Tebük Çölünde idim Su edinmek için bir kuyunun başına gittim Kuyunun başında iken ayağım kayıp ansızın kuyuya düştüm Kuyunun içinde geniş bir yer gördüm Orada bir yeri düzeltip oturdum Kendi kendime dedim ki: Eğer Allah indinde makbûl bir kul isem, bende bir şey varsa, burada, ölüp kalmam Suyun bozulup, ahali için faydasız hâle gelmesine sebeb olmam Böyle dedikten sonradan heyecânım gitti, sâkinleştim, kalbim rahatladı Bu halde otururken pat diye bir hışırtı işittim Merak edip etrafıma bakınırken iri bir yılanın yukardan aşağıya içten kuyuya indiğini gördüm Hâlime bakıp, kendimi denetim ettim sâkindim, telâşım yoktu Yılan kuyuya indi, etrafımda dolaşmaya başladı Ben son derece sâkindim Hiç ürpermiyor, rahatsız olmuyordum Yılan etrâfımda dolaştıktan sonra kuyruğunu sıkıca vücûduma sardı Sonradan beni çekerek kuyudan çıkardı Dışarı çıkınca vücûduma doladığı kuyruğunu çözüp beni bıraktı ve gözden kayboldu Nereye gittiğini göremedim Sanki yer yarıldı yere girdi ya da gökyüzüne uçup kayboldu!
Câfer Huldî şöyle anlatmıştır: Ali Müzeyyen'i dâvet ettim Sohbet sırasında bana faydalanacağım bir şey söyle dedim Buyurdu ama: Bir şeyin kaybolduğu zaman yâhut da bir kimseyle buluşmak istediğin vakit şu duâyı oku: Yâ câmiannâsî liyevmin lâ raybe fîhi İnnellahe lâ yuhlifülmîâd İcmâ' beynî ve beyneduânın sonuna istediğin şeyin adını ilâve et Allahü teâlâ aradığın şeyi ya da insanı bulmanı nasîb eder Ben bu duâyı okuyup ne istedimse duâm kabûl olundu
Kendisi şöyle anlatmıştır: Mekke'de idim İçime bir yolculuğa çıkmak arzusu düştü Yola çıktım Birri Meymun denilen yere vardığımda, ölmek üzere olan birini gördüm Yaklaşıp; Lâ ilâhe illallah de!dedim Gözünü açıp şu beyti okudu:
Bulursa cân azığı gönlüm muhabbet gibi doludur
Âşıkların ölümü muhabbet borcunun üstüne olur
Daha Sonra vefât etti Lâzım olan hazırlıkları yapıp namazını kıldırıp defnettim Bu hâdiseden sonradan içimden seyahat arzusu çıktı; Mekke'ye geri döndüm
Ali Müzeyyen hazretleri buyurdu ama:
Bir kalpte, âhiret arzusu çoğaldıkça, dünyâ düşüncesi o kalpten kaybolur
Tasavvuf, her şeyin sâhibi olan Allahü telânın emirlerine büyük bir teslimiyetle boyun eğmektir
Allah yolunda nefsi ile yürümek isteyen, daha birincil adımında hatâ etmiş demektir Nefsini terkedip de ihlâs ile her şeyde Allahü teâlânın rızâsını düşünerek yola çıkarsa, Allahü teâlâ ona, kendisine kavuşturacak rehberi tanıtır
Ucub sâhibi, iyi amellerini beğenip güzel ve kusursuz görebilen kimse, yavaş yavaş helâke gider Yaptığı kötülükleri iyi zanneden ise zâten felâkettedir
Ucub, Allahü teâlânın ebedî hoşnutsuzluğuna sebeb olur
Yemin ederim oysa helâk olanlar kalplerinde zenginlik sevgisi taşıdıkları için helâk olurlar
Bir kimse, dış görünüş îtibariyle sıddîklar mertebesinde de olsa, bir göz açıp kapayacak dek zaman, kalbi, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere meylederse, o kimse ilerleyemez
Allahü teâlânın, kendisine kâfi olduğunu bilmeyen kimseyi, Allahü teâlâ mahlûklara muhtâc eder
Bir kimsenin bir günâh işledikten daha sonra her tarafta günah işlemesi, birincil günâhın cezâsıdır Bir sevap işledikten sonradan tekrar sevab dağlamak de, birinci sevabın karşılığı, mükâfâtıdır
Mârifet; Allahü teâlânın Rubûbiyyetinin yâni kemâl sıfatlarla muttasıf ve eksik sıfatlardan uzaklığının kemâlde olduğunu, kendi nefsinin O'nun kölesi bulunduğunu idrâk etmek, O'nun her şeyin sâhibi olduğunu, her şeyin O'nunla var ve kâim olduğunu, her şeyin O'na döneceğini ve tüm mahlûkların rızkının O'na âid olduğunu anlayışlı olmak demektir
*