iltasyazilim
FD Üye
Sevgi kalplerin canı, ruhların gıdasıdır Sevmeyen kalp ölüdür
Bütün sevgiler, o duyguyu var edene, onu kalbimize koyanadır
Kendini yaratanı sevmeyen kalp, ruhunu yitiren bedenden daha soğuktur
Mü’min sevdiğini ALLAH için sevmelidir; bu onun en belirgin özelliklerinden biridir
Sevdiğini ALLAH rızâsı için sevmek, esasen Allah’ı sevmektir
Hatta Peygamber aleyhisselâm’a duyulan muhabbetin kaynağı da ALLAH sevgisidir
İnsan sevdiği kimseyi akrabası olduğu için, aralarında iş ve menfaat bağı bulunduğu için değil, Müslüman olduğu için sevmelidir
ALLAH rızâsı için sevdiği kardeşinin din ve dünyasının mükemmel olmasını arzu etmeli, başına bir sıkıntı gelmemesini dilemelidir
Böylece din kardeşine karşı kalbinde doğabilecek kötü duygulara fırsat vermemelidir
Müslümanlar Kardeştir
İmanın zevkine varabilmenin önemli şartlarından biri, sevdiği kimseyi ALLAH için sevmektir (Buhârî, Îmân 9, 14)
Sevmediği kimseyi, başka bir sebeple değil, sırf ALLAH rızâsı için sevmemek de Cenâbı Hakk’ın değer verdiği erdemli bir davranıştır (Ebû Dâvûd, Sünnet 3)
Demek ki sevgi de, nefret de dünyevî bir maksat için değil, sadece ALLAH rızâsı için gösterilmelidir
Maddî bir çıkar, bedenî bir haz ümidiyle birini sevmenin veya menfaatine engel olduğu için birinden nefret etmenin ALLAH katında hiç önemi yoktur
ALLAH için beslenen sevgi, sevilenin bir iyiliği sebebiyle artmayacağı gibi, verdiği bir sıkıntı yüzünden de azalmaz
Peygamber Efendimiz’in anlattığı şu canlı sevgi örneğini dinleyelim:
Vaktiyle adamın biri, bir başka köydeki din kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı ALLAH Teâlâ, onu gözetlemek ve kendisiyle konuşmak için bir meleği görevlendirdi
Melek, adamın geçeceği yol üzerinde onu beklemeye başladı Yanına gelince:
“Nereye gidiyorsun, kardeş? diye sordu
“Şu ilerideki köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum
“O senin akraban mı?
“Hayır
“Ondan elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?
“Hayır Ben onu sırf ALLAH rızâsı için seviyorum; ziyâretine de bu sebeple gidiyorum
O zaman melek şunları söyledi:
“Sen onu nasıl seviyorsan ALLAH da seni öyle seviyor
Ben, bu müjdeyi vermek için ALLAH Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim (Müslim, Birr 38; Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 462, 50
Gördüğünüz gibi, ALLAH için beslenen sevginin karşılığı, ALLAH tarafından sevilmektir
Allah’a gönül veren kimse bütün mü’minleri sever; onların kendi kardeşi olduğunu düşünür Müslümanları Cenâbı Hakk’ın da sevip kendi yoluna ilettiğini ve İslâmiyet’le şereflendirdiğini bilir
İyi bir mü’min, bütün Müslümanlara değer verir Onların dokunulmaz haklarına saygı gösterir; kendilerine dua eder; iyiliklerini ister; kusurlarını örtmeye çalışır
Dünyada Müslümanlara kin beslemek, haset etmek, kötülüklerini istemek bir mânevî hastalıktır ALLAH Teâlâ onları cennete koyunca, gönüllerindeki bu tür marazî duyguları tamamen yok edecektir (A’râf 743; Hicr 1547)
Bunu böyle bilmeli ve gönül hastalıklarından kurtulmaya çalışmalıdır
Sevdiğini Söylemek
Müslüman; din kardeşlerine muhabbet beslemeli, hele ahbap ve arkadaşlarını daha çok sevmelidir Peygamber Efendimiz’in Mekke’den göç eden muhâcirler ile Medineli ensârı birbirine kardeş yaptığını dikkate almalı, gönül dostlarını has kardeşleri kabul etmeli, onlara olan muhabbetini ziyadeleştirmelidir
Muhabbeti büyütüp geliştiren sebeplerden biri, sevgiyi dillendirmektir Bunu bize sevgili Efendimiz öğretmiştir
Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi:
“Yâ Resûlallah! Ben şu adamı çok seviyorum dedi
Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve selem:
“Onu sevdiğini kendisine söyledin mi? diye sordu
“Hayır, söylemedim deyince:
“Hemen git ve ona kendisini sevdiğini söyle! buyurdu
Sahâbî yerinden kalktı; o zâtın arkasından yetişti ve:
“Ben seni ALLAH rızâsı için seviyorum dedi
O da ona şu nefis cevabı verdi:
“Beni rızâsı için sevdiğin ALLAH da seni sevsin (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Ahmed b Hanbel, Müsned, I, 140141, 150)
Peygamberler Sultanı, sevgiyi dile getirmeye işte böyle önem verirdi “Bir kimse din kardeşini sevdiği zaman, bunu ona söylesin buyururdu (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Tirmizî, Zühd 54; Ahmed b Hanbel, Müsned, IV, 130)
Şunu iyi bilmelidir: Kıyamet gününde, hiçbir gölgenin bulunmayacağı o korkunç mahşer yerinde, Cenâbı Hak yedi grup insana arşının gölgesini ikrâm edecektir Bu bahtiyarlardan biri ALLAH rızâsı için birbirini sevenlerdir (Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24; Müslim, Zekât 91)
ALINTIDIR
Bütün sevgiler, o duyguyu var edene, onu kalbimize koyanadır
Kendini yaratanı sevmeyen kalp, ruhunu yitiren bedenden daha soğuktur
Mü’min sevdiğini ALLAH için sevmelidir; bu onun en belirgin özelliklerinden biridir
Sevdiğini ALLAH rızâsı için sevmek, esasen Allah’ı sevmektir
Hatta Peygamber aleyhisselâm’a duyulan muhabbetin kaynağı da ALLAH sevgisidir
İnsan sevdiği kimseyi akrabası olduğu için, aralarında iş ve menfaat bağı bulunduğu için değil, Müslüman olduğu için sevmelidir
ALLAH rızâsı için sevdiği kardeşinin din ve dünyasının mükemmel olmasını arzu etmeli, başına bir sıkıntı gelmemesini dilemelidir
Böylece din kardeşine karşı kalbinde doğabilecek kötü duygulara fırsat vermemelidir
Müslümanlar Kardeştir
İmanın zevkine varabilmenin önemli şartlarından biri, sevdiği kimseyi ALLAH için sevmektir (Buhârî, Îmân 9, 14)
Sevmediği kimseyi, başka bir sebeple değil, sırf ALLAH rızâsı için sevmemek de Cenâbı Hakk’ın değer verdiği erdemli bir davranıştır (Ebû Dâvûd, Sünnet 3)
Demek ki sevgi de, nefret de dünyevî bir maksat için değil, sadece ALLAH rızâsı için gösterilmelidir
Maddî bir çıkar, bedenî bir haz ümidiyle birini sevmenin veya menfaatine engel olduğu için birinden nefret etmenin ALLAH katında hiç önemi yoktur
ALLAH için beslenen sevgi, sevilenin bir iyiliği sebebiyle artmayacağı gibi, verdiği bir sıkıntı yüzünden de azalmaz
Peygamber Efendimiz’in anlattığı şu canlı sevgi örneğini dinleyelim:
Vaktiyle adamın biri, bir başka köydeki din kardeşini ziyâret etmek için yola çıktı ALLAH Teâlâ, onu gözetlemek ve kendisiyle konuşmak için bir meleği görevlendirdi
Melek, adamın geçeceği yol üzerinde onu beklemeye başladı Yanına gelince:
“Nereye gidiyorsun, kardeş? diye sordu
“Şu ilerideki köyde bir din kardeşim var, onu ziyârete gidiyorum
“O senin akraban mı?
“Hayır
“Ondan elde etmek istediğin bir menfaatin mi var?
“Hayır Ben onu sırf ALLAH rızâsı için seviyorum; ziyâretine de bu sebeple gidiyorum
O zaman melek şunları söyledi:
“Sen onu nasıl seviyorsan ALLAH da seni öyle seviyor
Ben, bu müjdeyi vermek için ALLAH Teâlâ’nın sana gönderdiği elçisiyim (Müslim, Birr 38; Ahmed b Hanbel, Müsned, II, 462, 50
Gördüğünüz gibi, ALLAH için beslenen sevginin karşılığı, ALLAH tarafından sevilmektir
Allah’a gönül veren kimse bütün mü’minleri sever; onların kendi kardeşi olduğunu düşünür Müslümanları Cenâbı Hakk’ın da sevip kendi yoluna ilettiğini ve İslâmiyet’le şereflendirdiğini bilir
İyi bir mü’min, bütün Müslümanlara değer verir Onların dokunulmaz haklarına saygı gösterir; kendilerine dua eder; iyiliklerini ister; kusurlarını örtmeye çalışır
Dünyada Müslümanlara kin beslemek, haset etmek, kötülüklerini istemek bir mânevî hastalıktır ALLAH Teâlâ onları cennete koyunca, gönüllerindeki bu tür marazî duyguları tamamen yok edecektir (A’râf 743; Hicr 1547)
Bunu böyle bilmeli ve gönül hastalıklarından kurtulmaya çalışmalıdır
Sevdiğini Söylemek
Müslüman; din kardeşlerine muhabbet beslemeli, hele ahbap ve arkadaşlarını daha çok sevmelidir Peygamber Efendimiz’in Mekke’den göç eden muhâcirler ile Medineli ensârı birbirine kardeş yaptığını dikkate almalı, gönül dostlarını has kardeşleri kabul etmeli, onlara olan muhabbetini ziyadeleştirmelidir
Muhabbeti büyütüp geliştiren sebeplerden biri, sevgiyi dillendirmektir Bunu bize sevgili Efendimiz öğretmiştir
Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi:
“Yâ Resûlallah! Ben şu adamı çok seviyorum dedi
Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve selem:
“Onu sevdiğini kendisine söyledin mi? diye sordu
“Hayır, söylemedim deyince:
“Hemen git ve ona kendisini sevdiğini söyle! buyurdu
Sahâbî yerinden kalktı; o zâtın arkasından yetişti ve:
“Ben seni ALLAH rızâsı için seviyorum dedi
O da ona şu nefis cevabı verdi:
“Beni rızâsı için sevdiğin ALLAH da seni sevsin (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Ahmed b Hanbel, Müsned, I, 140141, 150)
Peygamberler Sultanı, sevgiyi dile getirmeye işte böyle önem verirdi “Bir kimse din kardeşini sevdiği zaman, bunu ona söylesin buyururdu (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Tirmizî, Zühd 54; Ahmed b Hanbel, Müsned, IV, 130)
Şunu iyi bilmelidir: Kıyamet gününde, hiçbir gölgenin bulunmayacağı o korkunç mahşer yerinde, Cenâbı Hak yedi grup insana arşının gölgesini ikrâm edecektir Bu bahtiyarlardan biri ALLAH rızâsı için birbirini sevenlerdir (Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24; Müslim, Zekât 91)
ALINTIDIR