Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Allah(c.c) Nerede ? [ForumTr İslam Timi]

Allah(c.c) Nerede ? [ForumTr İslam Timi]

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
AKIL BİR MAHLUKTUR, HALIKINI İHATA EDEMEZ

Nerede sorusu bir mekanı yani yeri akla getiriyor Oysa mekan, maddi varlıklar için söz konusudur Allah nerede, şeklindeki bir soru Allah da diğer varlıklar gibidir, onların bir mekanı vardır, şu halde Allah’ın da bir mekanı olmalıdır mantığının ürünüdür Eğer Rabbimizi bir maddi varlık gibi düşünürsek daha baştan yanlış yapar ve çıkmaza gireriz
İnsanın hayaline gelen ne olursa olsun, o Allah değildir! Çünkü insanın hayali sınırlıdır Sınırlı olan sonsuz olanı içine alamaz İnsan ancak yaratılmış olanları hayal veya tasavvur edebilir Allah ise, yarattıklarına benzemez Bütün varlıklar Allah tarafından var edilmiştir Oysa Allah ezelidir, yani varlığının başlangıcı ve sonu yoktur Bir kudsi hadiste “Allah vardı ve beraberinde hiçbir şey yoktu deniliyor Ne madde, ne cisim, ne hareket, ne zaman, ne mekan Maddi ve cismani olmayan için yer tasavvuru batıldır, anlamsızdır
Kainatın bir sınırı var değil mi? “Elbette Peki kainatın bittiği sınırın ötesinde ne var? “Bizce hiç bir şey Allah kainatın içinde mi? “Hayır Ustayı eserin içinde aramamalı Yaradan, yaratılanın içinde olamaz “Ama Allah ne kainatın içindedir, ne de sınırın ötesinde bir yerde Hem Allah var diyorum, hem de ne kainatın içinde, ne de dışında olmadığını söylüyorum Tezat gibi görünüyor değil mi? Halbuki Allah ne maddedir, ne de cisimdir ve ne de yer tutar Bizi yanıltan nokta şudur: Aklımız her varlığın mutlaka bir mekanda olması gerektiğini düşünüyor Çünkü, daima bir mekanda olan, yer tutan varlıklarla karşılaşmış Mekanı olmayan bir varlığı tasavvur edemiyor
Allah mekandan münezzeh olmakla beraber isimlerinin ve sıfatlarının tecellileri, yani görünümleriyle her yerdedir Akıl O'nun zatını kavrayamaz, ancak varlığını anlayabilir İsimlerini, sıfatlarını ve şuunatını(hallerkeyfiyeti) kuşatamaz, fakat onların var olduğunu bilebilir Nerden bilecek?Eserlerinden Her varlık sanatlı bir eserdir her eser gibi sanatkarını gösterir Kainat da bir büyük eserdir ve o da ustasının şahididir Çevremizde gördüğümüz her varlık ölçülü, düzenli ve süslü haliyle bize Rabbimizi anlatan birer mektuptur Yeter ki okumayı bilelim
Şu halde biz bu eserlere bakarak O’nun isimlerini ve sıfatlarını istediğimiz kadar düşünebiliriz, ama zatını düşünmemiz mümkün değildir

Bu konu da Bediüzzaman Said Nursi Hz ne diyor bir Bakalım:
Ey nefsi nâdan! Diyorsun ki: Ehadiyeti Zâtı İlahiye ile külliyeti ef'ali ve vahdeti şahsiyesiyle muinsiz umumiyeti rububiyeti ve ferdaniyeti ile şeriksiz şümulü tasarrufatı ve mekândan münezzehi yetiyle her yerde hazır bulunması ve nihayetsiz ulviyetiyle her şeye yakın olması ve birliği ile her işi bizzât elinde tutması; hakaiki Kur'an'iyedendir Kur'an ise hakîmdir Hakîm ise, akıl kabul etmeyen şeyleri akla tahmil etmez Akıl ise, zahirî bir münafatı görüyor Aklı teslime sevk edecek bir izah isterim
Elcevab: Madem öyledir, itminan için istersen, biz de Kur'an'ın feyzine istinaden diyoruz: İsmi Nur, çok müşkilatımızı halletmiş; inşâallah bunu da halleder Akla vâzıh, kalbe nuranî olacak temsil yolunu ihtiyar ile İmamı Rabbanî (RA) gibi deriz:
(Ben ne geceyim, ne de geceye kulluk ederim Ben bir hakikat güneşinin hadimiyim ki, size ondan haber getiriyorum)?
Temsil, i'cazı Kur'an'ın en parlak bir âyinesi olduğundan, biz dahi bir temsil ile şu sırra bakacağız Şöyle ki:
Bir tek zât, muhtelif meraya vasıtasıyla külliyet kesbeder Cüz'îyi hakikî iken, umumî şuunata mâlik bir küllî hükmüne geçer Meselâ: Şems bir cüz'îyi müşahhas iken, eşyayı şeffafe vasıtasıyla öyle bir küllî hükmüne geçer ki, rûyi zemini timsalleriyle, akisleriyle dolduruyor Hattâ katarat ve parlak zerrat adedince cilveleri bulunuyor Güneşin harareti ve ziyası ve ziyanın içinde olan yedi renkli elvanı seb'ası, herbirisi mukabilindeki eşyaya muhit, âmm ve şamil oldukları halde; her bir şeffaf şey dahi güneşin timsaliyle beraber harareti, hem ziyayı, hem elvanı seb'ayı göz bebeğinde saklıyor Ve safi kalbini ona bir taht yapıyor Demek Şems, vâhidiyet haysiyetiyle ona mukabil umum eşyaya muhit olduğu gibi, ehadiyet cihetiyle her bir şeyde Güneş çok vasıflarıyla beraber bir nevi cilvei zâtıyla bulunur Madem temsilden temessül bahsine geçtik Temessülün çok enva'ından şu mes'eleye medar olacak üç nev'ine işaret ederiz
Birincisi: Kesif, maddî şeylerin akisleridir O akisler hem gayrdır, ayn değil Hem mevattır, ölüdür Hüviyeti suriyesinden başka hiçbir hasiyete mâlik değil Meselâ sen âyineler mahzenine girsen, bir Said binler Said olur Fakat zîhayat yalnız sensin, ötekiler ölüdürler Hayat hassaları onlarda yoktur
İkincisi: Maddî nuraninin akisleridir Şu akis ayn değil, fakat gayr da değil Mahiyeti tutmuyor, fakat o nuraninin ekser hasiyetlerine mâliktir Onun gibi hayy sayılıyor Meselâ: Şems dünyaya girdi Her bir âyinede aksini gösterdi O akislerin her birinde, Güneş'in hassaları hükmünde olan ziya ve ziyadaki elvanı seb'a bulunuyor Eğer faraza Güneş zîşuur olsa idi, harareti aynı kudreti, ziyası aynı ilmi, elvanı seb'ası sıfatı seb'ası olsa idi; o vakit o tek ve yekta bir güneş, bir anda her bir âyinede bulunur, herbirisini kendine bir arş ve bir çeşit telefon yapabilirdi Birbirine mani olmazdı Herbirimizle âyinemiz vasıtasıyla görüşebilirdi Biz ondan uzak iken, o bize bizden daha yakın olurdu
Üçüncüsü: Nurani ruhların aksidir Şu akis, hem hayydır hem ayndır Fakat âyinelerin kabiliyeti nisbetinde tezahür ettiğinden, o ruhun mahiyeti nefsül emriyesini tamamen tutmuyor Meselâ: Hazreti Cebrail Aleyhisselâm, Dıhye suretinde huzuru Nebevîde bulunduğu bir anda, huzuru İlahîde haşmetli kanatlarıyla Arşı A'zam'ın önünde secdeye gider Hem o anda hesabsız yerlerde bulunur, evamiri İlahiyeyi tebliğ ederdi Bir iş bir işe mani olmazdı İşte şu sırdandır ki; mahiyeti nur ve hüviyeti nuraniye olan Hazreti Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, dünyada bütün ümmetinin salavatlarını birden işitir ve kıyamette bütün asfiya ile bir anda görüşür Birbirisine mani olmaz Hattâ evliyadan, ziyade nuraniyet kesbeden ve ebdal denilen bir kısmı, bir anda birçok yerlerde müşahede ediliyormuş Aynı zât, ayrı ayrı çok işleri görüyormuş Evet nasıl cismaniyata cam ve su gibi şeyler âyine olur Öyle de, ruhaniyata dahi hava ve esir ve âlemi misalin bazı mevcudatı âyine hükmünde ve berk ve hayal sür'atinde bir vasıtai seyr ü seyahat suretine geçerler ve o ruhanîler hayal sür'atiyle o merayayı nazifede, o menazili latifede gezerler Bir anda binler yerlere girerler Madem Güneş gibi âciz ve müsahhar mahluklar ve ruhanî gibi madde ile mukayyed nimnurani masnu'lar, nuraniyet sırrıyla bir yerde iken pek çok yerlerde bulunabilirler Mukayyed bir cüz'î iken, mutlak bir küllî hükmünü alırlar Bir anda cüz'î bir ihtiyar ile pek çok işleri yapabilirler
Acaba, maddeden mücerred ve muallâ ve tahdidi kayd ve zulmeti kesafetten münezzeh ve müberra ve şu umum envâr ve bütün nuraniyat onun envârı kudsiyei esmasının bir kesif zılali ve umum vücud ve bütün hayat ve âlemi ervah ve âlemi misal nimşeffaf bir âyinei cemali ve sıfâtı muhita ve şuunatı külliye olan bir Zâtı Akdes'in iradei külliye ve kudreti mutlaka ve ilmi muhitle tecellii sıfâtı ve cilvei ef'ali içindeki teveccühü ehadiyetinden hangi şey saklanabilir, hangi iş ağır gelebilir, hangi şey gizlenebilir, hangi ferd uzak kalabilir, hangi şahsiyet külliyet kesbetmeden ona yanaşabilir?
Evet nasıl Güneş kayıdsız nuru, maddesiz aksi vasıtasıyla sana, senin göz bebeğinden daha yakın olduğu halde; sen mukayyed olduğun için ondan gayet uzaksın Ona yanaşmak için, çok kayıdlardan tecerrüd etmek, çok meratibi külliyeden geçmek lâzım gelir Âdeta manen yer kadar büyüyüp, Kamer kadar yükselip, sonra doğrudan doğruya Güneşin mertebei asliyesine bir derece yanaşabilir ve perdesiz görüşebilirsin Öyle de: Celili Zülcemal, Cemili Zülkemal sana gayet yakındır, sen ondan gayet uzaksın Kalbin kuvveti, aklın ulviyeti varsa; temsildeki noktaları, hakikata tatbike çalış

(Sözler 16 söz 1şua)


http:img248**************img2482776islamtr5rr
 

Similar threads

Kâinatın ve kâinatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibâdet edilmeye lâyık tek Rab, Mevlâ, Huda'ya ait özel isim En yüce varlık olarak inanılan, bütün kemâl sıfatları şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek Ma'bud Varlığı zorunlu olan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
78
Sual: Düşmanın işkence ve tecavüzüne maruz kalacağını bilenin kendini ve yakınlarını öldürmesi veya acı duymamak için uyku hapı ile intihar etmesi günah mı? CEVAP Hastalık ve dünya sıkıntılarından kurtulmak için ölümü istemek caiz değildir Fakat dindeki fitneler sebebiyle ölüm istenebilir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
85
Yüce Yaratıcı Bakara 25 ayette “İman ederek salih amel işleyenlerin altından ırmaklar akan cennetlere gireceklerini ve kendilerine tertemiz eşler verileceğini söyler Burada eş anlamında Arapça (zevc) kelimesinin çoğulu olan (ezvac) kelimesi kullanılmıştır Arap dilinde bu kelime hem kadın, hem...
Cevaplar
0
Görüntüleme
84
Dua için ellerimizi açtığımızda, namaza kalktığımızda, evimizi düzenlerken, cenazemizi kabre koyarken dikkat ettiğimiz; otururken, kalkarken, yatarken her zaman ve her yerde yöneldiğimiz bir kıblemiz var İçimizdeki yönle aynı olan kıblemiz Mekke'deki Mescidi Haram'daki Kâbe Bunun ne büyük lütuf...
Cevaplar
0
Görüntüleme
97
Kâinatın ve kâinatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı vs olduğu gibi Halbuki Allahlardenilmemiş ve denilemez Manasındaki birlik ve özel isim olması nedeniyle Allah ne tanrı kelimesiyle ne de bir başka kelimeyle tercüme edilebilir İslâm'ın temel ilkesi olan Lâ İlâhe İllâllahtevhid kelimesi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
125
858,497Konular
982,015Mesajlar
29,998Kullanıcılar
OhSoYouParisSon üye
Üst Alt