iltasyazilim
FD Üye
Sual: Cennet nimetleri yalnız bedene mi olacaktır? Müminler ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı görecekler mi?
CEVAP
Cennet nimetlerini, lezzetlerini yalnız bedenin lezzeti zannetmek yanlıştır Dünyada yükselmeye başlayan bir ruh, bedenden ayrılınca, kıyamete kadar, her an yükselmeye devam eder Cennette beden, sonsuz kalabilecek evsafta dünyadakinden bambaşka özellikte var olacaktır Yükselmiş olan ruh, bu ceset ile birleşerek kıyamet hayatı başlayacaktır Cennette, bedenin ve ruhun çok farklı nimetleri, lezzetleri olacaktır Yüksek olanlar, Cennette de ruhun lezzetlerine önem vereceklerdir Ruhun lezzeti, bedenin lezzetlerinden çok farklı ve çok fazla olacaktır Ruhun lezzetlerinin en tatlısı, en yükseği de, Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek olacaktır
Cennet lezzetlerinin tadını alabilmek için, önce acı, sıkıntı çekmek lazım değildir; çünkü Cennetteki bedenin yapısı, dünyadaki gibi değildir Dünyadaki beden, yok olacak bir halde yaratıldı Takriben yüz sene dayanacak kadar sağlamdır Cennetteki beden ise, sonsuz kalacak, hiç yıpranmayacak sağlamlıktadır Aralarındaki benzerlik, insan ile aynadaki hayali arasındaki benzerlik gibidir İnsan aklı, kıyametteki varlıkları anlayamaz Akıl, his organları ile duyulanları ve bunlara benzeyenleri anlayabilir Cennet nimetlerini, lezzetlerini, dünyadakilere benzetmek, onlar üzerinde mantık, fikir yürütmek insanı, yanlış sonuçlara götürür Bilinmeyen şeylerin, bilinen şeylere benzetilmesi batıldır
Allahü teâlâyı, dünyada baş gözü ile görmek caiz ise de, kimse görmemiştir Peygamber efendimiz Miracda, ahirete giderek görmüştür
Allahü teâlâ, kıyamette, mahşer yerinde, kâfirlere kahır ve celal ile, yani azap edici olarak; salih müminlere ise, lütuf ve cemal ile yani büyük bir nimet, büyük bir zevk olarak görünecektir Cennette de, cemal sıfatı ile görünecektir
Müminlerin ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da Allahü teâlâyı görecekleri Kur'anı kerimde açıkça bildiriliyor:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, müminler Rablerine bakacaklardır) Kıyamet 22, 23
Meşhur bir hadisi şerif meali de şöyledir Peygamber efendimiz, ayın on dördüncü gecesi, parlayan dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, siz müminler Cennette Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz) Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban
Yunus suresinin, (Güzel amel edenlere, hüsna Cennet ve ziyadesi de vardır) mealindeki 26 âyeti kerimesindeki ziyade kelimesini Resulullah efendimiz rüyet Allahü teâlâyı görmek olarak açıklayıp, (Dolunayı gördüğünüz gibi kıyamette Rabbinizi açıkça görürsünüz) buyurdu (Buhari)
Kâfirler, cemal sıfatı ile görme nimetinden mahrum kalacaklardır Bir âyet meali şöyledir:
(Onlar kâfirler o gün Rablerini cemal sıfatı ile görmekten mahrumdur) Mutaffifin 15
Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek büyük nimettir Cennetteki bütün nimetlerden daha üstündür Kâfirler ise, Cennete giremeyeceği için bu büyük nimetten mahrum kalacaklardır Kâfirler, ahirette Allahü teâlâyı kahır sıfatı ile göreceklerdir, ancak bu görme bir nimet değil, büyük bir azap olacaktır
İmamı Şafii, imamı Malik hazretleri gibi mezhep sahibi büyük âlimler, (Bu âyeti kerime, müminlerin Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile göreceklerine bir delildir Çünkü öyle olmasaydı, Kâfirler göremeyecek buyurulmazdı) demişlerdir Hiç kimse denmiyor, kâfirler göremeyecek buyuruluyor (Hazin)
Araf suresinin 143 âyeti kerimesinde, Musa aleyhisselamın Allahü teâlâyı görmek istediği bildirilmektedir Bu da Allahü teâlânın görüleceğinin delilidir; çünkü bir peygamberin, imkansız olan şeyi Allahü teâlâdan istemesi abes, hatta cahillik olurdu Allahü teâlâ hakkında caiz olan ve olmayan şeyleri bilmemek ise peygamberliğe aykırıdır
İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehli sünnet âlimleri, sözbirliği ile Allahü teâlâ dünyada görülmezbuyurdu (1283)
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
(Dünyada Allahü teâlâyı gördüm diyen zındıktır Evliyanın kalb gözü ile görmesi rüyet değildir Onlara şühud hasıl olmaktadır) (İtikadname)
İmamı Gazali hazretleri de, (Allahü teâlâyı dünyada görmek mümkün olmaz) buyuruyor (İhya)
Dünyada Allahü teâlâyı görmek imkânsız olduğu için Hazreti Âişe, (Resulullahın Allahü teâlâyı gördüğünü söyleyen yalan söylemiş olur) buyurmuştur (Buhari)
İmamı Rabbani, Mevlana Halidi Bağdadi, Seyyid Abdülkadiri Geylani hazretleri gibi büyük zatlar ise, Peygamber efendimizin Miracda Allahü teâlâyı gördüğünü, ancak bunun dünya görmesi ile değil, ahiret görmesi ile görmek olduğunu bildirdiler
Fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehid ve evliyanın büyüklerinden Seyyid Abdülkadiri Geylani hazretleri buyuruyor ki:
Biz, Resulullahın Mirac gecesi Allahü teâlâyı görmesinin baş gözü ile olup, kalble ve rüyada olmadığına iman ederiz Zira Cabir bin Abdullah, Peygamber efendimizin Necm suresinin (Andolsun Onu, Sidretü'lMünteha'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü) mealindeki 13 ve 14 âyeti kerimeleri üzerine (Elbette Rabbimi gördüm), (Ben sidretü’lmüntehada Rabbimi gördüm Öyle ki, ilahi vechinin nuru, benim için zahir oldu) buyurduğunu bildirmiştir
Allahü teâlâ Mirac gecesinde kendisini habibine aynen göstermiş olduğunu, İbni Abbas hazretleri İsra suresinin tefsirinde bildiriyor Ve yine İbni Abbas hazretleri buyurdu ki:
Mirac gecesinde Resulullah, Allahü teâlâyı iki defa dünya gözü ile görmüştür Hullet Hazreti İbrahim için, kelam Musa aleyhisselam için, rüyet de Muhammed aleyhisselam için olmuştur (Gunye) Hullet, dostluk, Kelam, konuşma, Rüyet, baş gözü ile görme demektir
İmamı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
O Server, Mirac gecesinde Rabbini dünyada değil, ahirette gördü Çünkü o Server, o gece, zaman ve mekân çevresinden dışarı çıktı Ezeli ve ebedi bir an buldu Başlangıcı ve sonu bir olarak gördü Cennete gideceklerin, binlerce sene sonra, Cennete gidişlerini ve Cennette oluşlarını, o gece gördü İşte o makamdaki görmek, dünyada görmek değildir Ahiret görmesi ile görmektir Bu görmeyi dünyada gördü demek de mecaz olarak söylenmiştir Dünyadan gidip gördüğü ve yine dünyaya geldiği için dünyada gördü denilmiştir (1283)
Allahü teâlâ, dünyada görülmez Bu dünyada bu nimet nasip olsaydı, herkesten önce Hazreti Musa görürdü Peygamber efendimiz Miracda bu devletle şereflendi ise de, bu dünyada değildi Cennete girip oradan gördü Yani ahirette görmüş oldu Dünyada iken, ahirete karıştı ve gördü (317)
Necm suresinin, (Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı) mealindeki 17 âyeti kerimesini imamı Rabbani hazretleri, (Mirac gecesinde, gözü Allahü teâlâdan hiç ayrılmadı) diye açıklamakta ve Allahü teâlâyı ahirette dünya gözü ile gördüğünü bildirmektedir (1129)
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Allahü teâlâyı Miracda gördü Ancak bu görmesi dünyadaki görmek gibi değil idi (İtikadname)
Rüyada görmek, dünyada görmek değildir Peygamber efendimiz, Allahü teâlâyı rüyada gördüğünü Camiussagir’deki hadisi şerifte bildirmektedir İslâm âlimlerinden de rüyada görenler olmuştur
İmamı Nevevi hazretleri, (Enam suresi 103 âyetindeki Ona gözler erişemez demek, Onun zatının hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir Yoksa rüyet haktır) buyuruyor
Bid'at fırkalarından bazıları, (Enam) suresinin 103 âyetini delil getirerek, (Ona gözler erişemez) âyetine göre dünyada ve ahirette Allah’ı görmek imkânsızdır dediler Bunun yanlış olduğunu, Kur'anı kerim ve hadisi şerifler bildiriyor (Beydavi)
İmamı Rabbani hazretleri, Enam suresinin 103 âyetini açıklarken buyuruyor ki:
Müminler, ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı göreceklerdir (344 ve 90)
İmamı a’zam hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ ahirette görülecektir (Fıkhı ekber)
Kur'anı kerimde, (Dünyada kör olan, ahirette de kör olur) buyurulması, kâfirler içindir Müminler, ahirette Allahü teâlâyı görecektir (Berika)
Dünyada imandan mahrum olan, ahirette de rüyetten mahrum olur (Medarik)
Müminler, ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da, Allahü teâlâyı göreceklerdir (NuhbetülLeali)
Ehli sünnet âlimleri sözbirliği ile, (Allahü teâlâyı müminler görür, fakat Cehennemde kâfirler göremez) buyuruyor Ahirette Allahü teâlânın görüleceğinde icma vardır Bunu inkâr edenler diyor ki:
(Görmek için beş şart gerek: Görünen şey bir yerde olmalı, bir tarafta olmalı, karşısında olmalı, çok uzak ve çok yakın olmamalı ve gözden çıkan şualar o şeye ulaşmalı! Bakan ile bakılan şey arasında ışık olmak da şarttır Bu şartlar Allah için söylenemez ve görmek imkânsız olur)
Bu şartlar dünya ölçüleri ile ilgilidir Ahiret işleri, dünya işlerine hiç benzemez Dünyanın batısında olan bir kör, Allahü teâlânın kudreti ile dünyanın doğusundaki bir karıncayı görür Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilmez
Ayrıca, ahirette, cisim olarak görülecek, sınırlı görecek diyen hiçbir Ehli sünnet âlimi yoktur
Abdülhakı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dünyada anlaşılmadan bilindiği gibi, ahirette de anlaşılmadan görülecektir (Tekmilüliman)
İmamı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Müminler, Cennette Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir şeye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir (1266)
Her zaman görülecek mi?
Sual: Cennete giren müminler Allahü teâlâyı istedikleri her zaman görebilirler mi?
CEVAP
Tecelli genel ve özel olmak üzere iki kısımdır:
Genel tecelli bir Cuma günü kadar olur Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ Cennet ehline her Cuma günü tecelli eder) Camiussagir
Özel tecellide Cennettekiler eşit değildir İlim ve ameldeki olgunluklarına göre görürler En yüksek derecede olanlar, her zaman müşahede ederler (Feraidülfevaid)
Cennette görmek ne demek?
Sual: Abdurrahim Semerkandi, Füsuli imadi fıkıh kitabında diyor ki: (Bir kimse, Allah’ı Cennette görüyorum derse kâfirdir Cennetten görüyorum derse kâfir değildir Zira birincisinde Allah mekâna nispet edilmiştir (Cennetten görüyorum) sözündeki maksat, (Allah Cennette olacağı için, Onu Cennette görürüm) ise yine kâfirdir)
Okuduğum diğer kitaplarda ise, (Cennette Allah görülecektir) deniyor Bu nasıl küfür olur?
CEVAP
Bir kere tercüme Türkçe’ye uygun değil Cennette veya Cennetten görüyorum denmez Çünkü henüz Cennete gitmedi ki öyle bir şey desin Cennette veya Cennetten görülecek der
Tercüme düzgün değil, maksat açık anlatılamamış Ahirette, mahşerde Allahü teâlâ görülecektir Bu demek hâşâ, (Allah ahirettedir, mahşerdedir) demek değildir Allah Cennette de görülecektir Cennette müminlere hitap edecektir Böyle söylemek de hâşâ, (Allah, Cennettedir) anlamında değildir Allah mekândan münezzehtir (Allah, Cennettedir, ahirettedir, dünyadadır, kâinattadır, Arştadır) gibi sözlerin hepsi yanlıştır Cennette mekândan münezzeh olarak görülecektir
Cennetten görülecek derken, bir yönden görülecek demek de aynı şekilde caiz değildir O da mekân tayin edilmiş olur Din kitapları diyor ki:
Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak ve ihatasız, yani bir şekilde olmayarak görecektir Allahü teâlâyı ahirette görmeye inanırız Nasıl görüleceğini düşünmeyiz Çünkü, Onu görmeyi akıl anlayamaz İnanmaktan başka çare yoktur Felsefecilere ve Mutezile’ye ve Ehli sünnetten başka bütün fırkalara yazıklar olsun ki, kör olduklarından, buna inanmaktan mahrum kaldılar Görmedikleri, bilmedikleri şeyi gördükleri şeylere benzetmeye kalkarak iman şerefine kavuşamadılar (Mektubatı Rabbani 267)
Allahü teâlâyı müminler Cennette görecektir Fakat, nasıl olduğu bilinmeyen bir görmekle göreceklerdir Nasıl olduğu bilinmeyeni, anlaşılmayanı görmek de, nasıl olduğu anlaşılmayan bir görmek olur (Mektubatı Rabbani 317)
Allahü teâlâ, Cennette mümin kullarına (Kullarım, Benden daha ne istersiniz ki vereyim) buyuracak, Cennette, mekândan münezzeh olduğu halde cemalini gösterecektir (Miftahül cenne)
Kıyamette, mahşer yerinde, kâfirlere, kahr ve celal ile; salih müminlere ise, lütuf ve cemal ile görünecektir Müminler, Cennette, cemal sıfatı ile görecektir (İtikadname Mevlana Halidi Bağdadi)
İnkâr eden mahrum kalır
Sual: Cennette Allahü teâlânın görüleceğini inkâr eden, bozuk itikadının cezasını Cehennemde çektikten sonra Cennete girse, Allahü teâlâyı göremez mi?
CEVAP
İtikadı bozuk olan bir kimse, imanla ölür de, Cehennemde bozuk itikadının cezasını çektikten sonra Cennete girerse, Allahü teâlâyı görür Cennet, nimetlerden mahrum olma yeri değildir Allahü teâlânın Cennette görüleceğini inkâr edenlerin, Nass’ları yani mânâsı açık olan âyeti kerime ve hadisi şerifleri inkâr ettikleri için, Cennete hiç giremeyecekleri bildirilmektedir Kur’anı kerimde mealen, (Kıyamette ışıl ışıl parlayan yüzler, müminler Rablerine bakacaklardır) buyuruluyor (Kıyamet 22, 23)
Her âyeti kerimeyi inkâr küfür olduğu gibi, bu âyeti kerimeyi de inkâr küfür olur Peygamber efendimiz, bu âyeti kerimenin açıklaması olarak Kütübi sittenin hepsinde bulunan meşhur ve sahih bir hadisi şerifte, ayın dolunay olduğu bir zamanda buyuruyor ki:
(Gökteki şu Ay’ı nasıl net görüyorsanız, Cennette Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz) Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban
Bu meşhur hadisi de inkâr, yukarıdaki âyeti inkâr gibidir İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ akıl ve insaf versin de, Allahü teâlâ Cennette görülemez diyenler, Kur’anı kerimde açıkça bildirilmiş olan Nass’lara karşı gelmesinler Sahih hadisleri inkâr etmesinler Bunlar gibi, açık bildirilmiş olanlara iman etmek lazımdır Bunların nasıl olduklarını Allah bilir demeli Anlamadıkları için, (Aklım ermiyor) demeli Kendi aklına güvenip, anlamadığına inanmamak, çok yanlıştır (344)
Allahü teâlâyı Cennette görmeye inanmak şerefinden mahrum olanlar, bu saadete kavuşmakla nasıl şereflenebilir? (İnkâr eden, mahrum kalır) buyurulmuştur Cennette olup da görmemek de uygun değildir, çünkü İslamiyet, (Cennette olanların hepsi görecektir) diyor Bir kısmı görecek, bir kısmı görmeyecek demiyor (317)
Allahü teâlâyı görmeyi inkâr edenler, açık Nass’ları inkâr ettikleri için, Cennete giremeyeceklerdir
CEVAP
Cennet nimetlerini, lezzetlerini yalnız bedenin lezzeti zannetmek yanlıştır Dünyada yükselmeye başlayan bir ruh, bedenden ayrılınca, kıyamete kadar, her an yükselmeye devam eder Cennette beden, sonsuz kalabilecek evsafta dünyadakinden bambaşka özellikte var olacaktır Yükselmiş olan ruh, bu ceset ile birleşerek kıyamet hayatı başlayacaktır Cennette, bedenin ve ruhun çok farklı nimetleri, lezzetleri olacaktır Yüksek olanlar, Cennette de ruhun lezzetlerine önem vereceklerdir Ruhun lezzeti, bedenin lezzetlerinden çok farklı ve çok fazla olacaktır Ruhun lezzetlerinin en tatlısı, en yükseği de, Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek olacaktır
Cennet lezzetlerinin tadını alabilmek için, önce acı, sıkıntı çekmek lazım değildir; çünkü Cennetteki bedenin yapısı, dünyadaki gibi değildir Dünyadaki beden, yok olacak bir halde yaratıldı Takriben yüz sene dayanacak kadar sağlamdır Cennetteki beden ise, sonsuz kalacak, hiç yıpranmayacak sağlamlıktadır Aralarındaki benzerlik, insan ile aynadaki hayali arasındaki benzerlik gibidir İnsan aklı, kıyametteki varlıkları anlayamaz Akıl, his organları ile duyulanları ve bunlara benzeyenleri anlayabilir Cennet nimetlerini, lezzetlerini, dünyadakilere benzetmek, onlar üzerinde mantık, fikir yürütmek insanı, yanlış sonuçlara götürür Bilinmeyen şeylerin, bilinen şeylere benzetilmesi batıldır
Allahü teâlâyı, dünyada baş gözü ile görmek caiz ise de, kimse görmemiştir Peygamber efendimiz Miracda, ahirete giderek görmüştür
Allahü teâlâ, kıyamette, mahşer yerinde, kâfirlere kahır ve celal ile, yani azap edici olarak; salih müminlere ise, lütuf ve cemal ile yani büyük bir nimet, büyük bir zevk olarak görünecektir Cennette de, cemal sıfatı ile görünecektir
Müminlerin ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da Allahü teâlâyı görecekleri Kur'anı kerimde açıkça bildiriliyor:
(Kıyamet günü ışıl ışıl parlayan yüzler, müminler Rablerine bakacaklardır) Kıyamet 22, 23
Meşhur bir hadisi şerif meali de şöyledir Peygamber efendimiz, ayın on dördüncü gecesi, parlayan dolunaya bakıp buyurdu ki:
(Gökteki şu ayı nasıl net görüyorsanız, siz müminler Cennette Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz) Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban
Yunus suresinin, (Güzel amel edenlere, hüsna Cennet ve ziyadesi de vardır) mealindeki 26 âyeti kerimesindeki ziyade kelimesini Resulullah efendimiz rüyet Allahü teâlâyı görmek olarak açıklayıp, (Dolunayı gördüğünüz gibi kıyamette Rabbinizi açıkça görürsünüz) buyurdu (Buhari)
Kâfirler, cemal sıfatı ile görme nimetinden mahrum kalacaklardır Bir âyet meali şöyledir:
(Onlar kâfirler o gün Rablerini cemal sıfatı ile görmekten mahrumdur) Mutaffifin 15
Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile görmek büyük nimettir Cennetteki bütün nimetlerden daha üstündür Kâfirler ise, Cennete giremeyeceği için bu büyük nimetten mahrum kalacaklardır Kâfirler, ahirette Allahü teâlâyı kahır sıfatı ile göreceklerdir, ancak bu görme bir nimet değil, büyük bir azap olacaktır
İmamı Şafii, imamı Malik hazretleri gibi mezhep sahibi büyük âlimler, (Bu âyeti kerime, müminlerin Allahü teâlâyı cemal sıfatı ile göreceklerine bir delildir Çünkü öyle olmasaydı, Kâfirler göremeyecek buyurulmazdı) demişlerdir Hiç kimse denmiyor, kâfirler göremeyecek buyuruluyor (Hazin)
Araf suresinin 143 âyeti kerimesinde, Musa aleyhisselamın Allahü teâlâyı görmek istediği bildirilmektedir Bu da Allahü teâlânın görüleceğinin delilidir; çünkü bir peygamberin, imkansız olan şeyi Allahü teâlâdan istemesi abes, hatta cahillik olurdu Allahü teâlâ hakkında caiz olan ve olmayan şeyleri bilmemek ise peygamberliğe aykırıdır
İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ehli sünnet âlimleri, sözbirliği ile Allahü teâlâ dünyada görülmezbuyurdu (1283)
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
(Dünyada Allahü teâlâyı gördüm diyen zındıktır Evliyanın kalb gözü ile görmesi rüyet değildir Onlara şühud hasıl olmaktadır) (İtikadname)
İmamı Gazali hazretleri de, (Allahü teâlâyı dünyada görmek mümkün olmaz) buyuruyor (İhya)
Dünyada Allahü teâlâyı görmek imkânsız olduğu için Hazreti Âişe, (Resulullahın Allahü teâlâyı gördüğünü söyleyen yalan söylemiş olur) buyurmuştur (Buhari)
İmamı Rabbani, Mevlana Halidi Bağdadi, Seyyid Abdülkadiri Geylani hazretleri gibi büyük zatlar ise, Peygamber efendimizin Miracda Allahü teâlâyı gördüğünü, ancak bunun dünya görmesi ile değil, ahiret görmesi ile görmek olduğunu bildirdiler
Fıkıh ve hadis ilimlerinde müctehid ve evliyanın büyüklerinden Seyyid Abdülkadiri Geylani hazretleri buyuruyor ki:
Biz, Resulullahın Mirac gecesi Allahü teâlâyı görmesinin baş gözü ile olup, kalble ve rüyada olmadığına iman ederiz Zira Cabir bin Abdullah, Peygamber efendimizin Necm suresinin (Andolsun Onu, Sidretü'lMünteha'nın yanında önceden bir defa daha görmüştü) mealindeki 13 ve 14 âyeti kerimeleri üzerine (Elbette Rabbimi gördüm), (Ben sidretü’lmüntehada Rabbimi gördüm Öyle ki, ilahi vechinin nuru, benim için zahir oldu) buyurduğunu bildirmiştir
Allahü teâlâ Mirac gecesinde kendisini habibine aynen göstermiş olduğunu, İbni Abbas hazretleri İsra suresinin tefsirinde bildiriyor Ve yine İbni Abbas hazretleri buyurdu ki:
Mirac gecesinde Resulullah, Allahü teâlâyı iki defa dünya gözü ile görmüştür Hullet Hazreti İbrahim için, kelam Musa aleyhisselam için, rüyet de Muhammed aleyhisselam için olmuştur (Gunye) Hullet, dostluk, Kelam, konuşma, Rüyet, baş gözü ile görme demektir
İmamı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
O Server, Mirac gecesinde Rabbini dünyada değil, ahirette gördü Çünkü o Server, o gece, zaman ve mekân çevresinden dışarı çıktı Ezeli ve ebedi bir an buldu Başlangıcı ve sonu bir olarak gördü Cennete gideceklerin, binlerce sene sonra, Cennete gidişlerini ve Cennette oluşlarını, o gece gördü İşte o makamdaki görmek, dünyada görmek değildir Ahiret görmesi ile görmektir Bu görmeyi dünyada gördü demek de mecaz olarak söylenmiştir Dünyadan gidip gördüğü ve yine dünyaya geldiği için dünyada gördü denilmiştir (1283)
Allahü teâlâ, dünyada görülmez Bu dünyada bu nimet nasip olsaydı, herkesten önce Hazreti Musa görürdü Peygamber efendimiz Miracda bu devletle şereflendi ise de, bu dünyada değildi Cennete girip oradan gördü Yani ahirette görmüş oldu Dünyada iken, ahirete karıştı ve gördü (317)
Necm suresinin, (Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı) mealindeki 17 âyeti kerimesini imamı Rabbani hazretleri, (Mirac gecesinde, gözü Allahü teâlâdan hiç ayrılmadı) diye açıklamakta ve Allahü teâlâyı ahirette dünya gözü ile gördüğünü bildirmektedir (1129)
Mevlana Halidi Bağdadi hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, Allahü teâlâyı Miracda gördü Ancak bu görmesi dünyadaki görmek gibi değil idi (İtikadname)
Rüyada görmek, dünyada görmek değildir Peygamber efendimiz, Allahü teâlâyı rüyada gördüğünü Camiussagir’deki hadisi şerifte bildirmektedir İslâm âlimlerinden de rüyada görenler olmuştur
İmamı Nevevi hazretleri, (Enam suresi 103 âyetindeki Ona gözler erişemez demek, Onun zatının hakikatini gözler idrak ve ihata edemez demektir Yoksa rüyet haktır) buyuruyor
Bid'at fırkalarından bazıları, (Enam) suresinin 103 âyetini delil getirerek, (Ona gözler erişemez) âyetine göre dünyada ve ahirette Allah’ı görmek imkânsızdır dediler Bunun yanlış olduğunu, Kur'anı kerim ve hadisi şerifler bildiriyor (Beydavi)
İmamı Rabbani hazretleri, Enam suresinin 103 âyetini açıklarken buyuruyor ki:
Müminler, ahirette ve Cennette Allahü teâlâyı göreceklerdir (344 ve 90)
İmamı a’zam hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ ahirette görülecektir (Fıkhı ekber)
Kur'anı kerimde, (Dünyada kör olan, ahirette de kör olur) buyurulması, kâfirler içindir Müminler, ahirette Allahü teâlâyı görecektir (Berika)
Dünyada imandan mahrum olan, ahirette de rüyetten mahrum olur (Medarik)
Müminler, ahirette, Cennete girmeden önce de, girdikten sonra da, Allahü teâlâyı göreceklerdir (NuhbetülLeali)
Ehli sünnet âlimleri sözbirliği ile, (Allahü teâlâyı müminler görür, fakat Cehennemde kâfirler göremez) buyuruyor Ahirette Allahü teâlânın görüleceğinde icma vardır Bunu inkâr edenler diyor ki:
(Görmek için beş şart gerek: Görünen şey bir yerde olmalı, bir tarafta olmalı, karşısında olmalı, çok uzak ve çok yakın olmamalı ve gözden çıkan şualar o şeye ulaşmalı! Bakan ile bakılan şey arasında ışık olmak da şarttır Bu şartlar Allah için söylenemez ve görmek imkânsız olur)
Bu şartlar dünya ölçüleri ile ilgilidir Ahiret işleri, dünya işlerine hiç benzemez Dünyanın batısında olan bir kör, Allahü teâlânın kudreti ile dünyanın doğusundaki bir karıncayı görür Allahü teâlânın kudretinden şüphe edilmez
Ayrıca, ahirette, cisim olarak görülecek, sınırlı görecek diyen hiçbir Ehli sünnet âlimi yoktur
Abdülhakı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ dünyada anlaşılmadan bilindiği gibi, ahirette de anlaşılmadan görülecektir (Tekmilüliman)
İmamı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Müminler, Cennette Allahü teâlâyı cihetsiz ve keyfiyetsiz ve hiçbir şeye benzetmeyerek ve misali olmayarak görecektir (1266)
Her zaman görülecek mi?
Sual: Cennete giren müminler Allahü teâlâyı istedikleri her zaman görebilirler mi?
CEVAP
Tecelli genel ve özel olmak üzere iki kısımdır:
Genel tecelli bir Cuma günü kadar olur Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ Cennet ehline her Cuma günü tecelli eder) Camiussagir
Özel tecellide Cennettekiler eşit değildir İlim ve ameldeki olgunluklarına göre görürler En yüksek derecede olanlar, her zaman müşahede ederler (Feraidülfevaid)
Cennette görmek ne demek?
Sual: Abdurrahim Semerkandi, Füsuli imadi fıkıh kitabında diyor ki: (Bir kimse, Allah’ı Cennette görüyorum derse kâfirdir Cennetten görüyorum derse kâfir değildir Zira birincisinde Allah mekâna nispet edilmiştir (Cennetten görüyorum) sözündeki maksat, (Allah Cennette olacağı için, Onu Cennette görürüm) ise yine kâfirdir)
Okuduğum diğer kitaplarda ise, (Cennette Allah görülecektir) deniyor Bu nasıl küfür olur?
CEVAP
Bir kere tercüme Türkçe’ye uygun değil Cennette veya Cennetten görüyorum denmez Çünkü henüz Cennete gitmedi ki öyle bir şey desin Cennette veya Cennetten görülecek der
Tercüme düzgün değil, maksat açık anlatılamamış Ahirette, mahşerde Allahü teâlâ görülecektir Bu demek hâşâ, (Allah ahirettedir, mahşerdedir) demek değildir Allah Cennette de görülecektir Cennette müminlere hitap edecektir Böyle söylemek de hâşâ, (Allah, Cennettedir) anlamında değildir Allah mekândan münezzehtir (Allah, Cennettedir, ahirettedir, dünyadadır, kâinattadır, Arştadır) gibi sözlerin hepsi yanlıştır Cennette mekândan münezzeh olarak görülecektir
Cennetten görülecek derken, bir yönden görülecek demek de aynı şekilde caiz değildir O da mekân tayin edilmiş olur Din kitapları diyor ki:
Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak ve ihatasız, yani bir şekilde olmayarak görecektir Allahü teâlâyı ahirette görmeye inanırız Nasıl görüleceğini düşünmeyiz Çünkü, Onu görmeyi akıl anlayamaz İnanmaktan başka çare yoktur Felsefecilere ve Mutezile’ye ve Ehli sünnetten başka bütün fırkalara yazıklar olsun ki, kör olduklarından, buna inanmaktan mahrum kaldılar Görmedikleri, bilmedikleri şeyi gördükleri şeylere benzetmeye kalkarak iman şerefine kavuşamadılar (Mektubatı Rabbani 267)
Allahü teâlâyı müminler Cennette görecektir Fakat, nasıl olduğu bilinmeyen bir görmekle göreceklerdir Nasıl olduğu bilinmeyeni, anlaşılmayanı görmek de, nasıl olduğu anlaşılmayan bir görmek olur (Mektubatı Rabbani 317)
Allahü teâlâ, Cennette mümin kullarına (Kullarım, Benden daha ne istersiniz ki vereyim) buyuracak, Cennette, mekândan münezzeh olduğu halde cemalini gösterecektir (Miftahül cenne)
Kıyamette, mahşer yerinde, kâfirlere, kahr ve celal ile; salih müminlere ise, lütuf ve cemal ile görünecektir Müminler, Cennette, cemal sıfatı ile görecektir (İtikadname Mevlana Halidi Bağdadi)
İnkâr eden mahrum kalır
Sual: Cennette Allahü teâlânın görüleceğini inkâr eden, bozuk itikadının cezasını Cehennemde çektikten sonra Cennete girse, Allahü teâlâyı göremez mi?
CEVAP
İtikadı bozuk olan bir kimse, imanla ölür de, Cehennemde bozuk itikadının cezasını çektikten sonra Cennete girerse, Allahü teâlâyı görür Cennet, nimetlerden mahrum olma yeri değildir Allahü teâlânın Cennette görüleceğini inkâr edenlerin, Nass’ları yani mânâsı açık olan âyeti kerime ve hadisi şerifleri inkâr ettikleri için, Cennete hiç giremeyecekleri bildirilmektedir Kur’anı kerimde mealen, (Kıyamette ışıl ışıl parlayan yüzler, müminler Rablerine bakacaklardır) buyuruluyor (Kıyamet 22, 23)
Her âyeti kerimeyi inkâr küfür olduğu gibi, bu âyeti kerimeyi de inkâr küfür olur Peygamber efendimiz, bu âyeti kerimenin açıklaması olarak Kütübi sittenin hepsinde bulunan meşhur ve sahih bir hadisi şerifte, ayın dolunay olduğu bir zamanda buyuruyor ki:
(Gökteki şu Ay’ı nasıl net görüyorsanız, Cennette Rabbinizi, böyle açıkça göreceksiniz) Buhari, Müslim, İbni Mace, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ Ahmed, İbni Huzeyme, İbni Hibban
Bu meşhur hadisi de inkâr, yukarıdaki âyeti inkâr gibidir İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ akıl ve insaf versin de, Allahü teâlâ Cennette görülemez diyenler, Kur’anı kerimde açıkça bildirilmiş olan Nass’lara karşı gelmesinler Sahih hadisleri inkâr etmesinler Bunlar gibi, açık bildirilmiş olanlara iman etmek lazımdır Bunların nasıl olduklarını Allah bilir demeli Anlamadıkları için, (Aklım ermiyor) demeli Kendi aklına güvenip, anlamadığına inanmamak, çok yanlıştır (344)
Allahü teâlâyı Cennette görmeye inanmak şerefinden mahrum olanlar, bu saadete kavuşmakla nasıl şereflenebilir? (İnkâr eden, mahrum kalır) buyurulmuştur Cennette olup da görmemek de uygun değildir, çünkü İslamiyet, (Cennette olanların hepsi görecektir) diyor Bir kısmı görecek, bir kısmı görmeyecek demiyor (317)
Allahü teâlâyı görmeyi inkâr edenler, açık Nass’ları inkâr ettikleri için, Cennete giremeyeceklerdir