iltasyazilim
FD Üye
Sırların sırrına ermek için sende anahtâr vardırSezai Karakoç
Ta'zim (hürmet), insanı küçültmez, bilakis, yüceltir Doğruların yıkılışı, bir ânişidir Çünkü bunlar, şâhın kapısında beklerler Halkı Hakk'a çağırmaya memur edilmişlerdir Bunlar, ellerini birbirlerine vurduğu zaman gözden kaybolacak kadar küçülür Başına gelecek bir iş olursa, sabır eliyle karşıla Şifâ buluncaya kadar dur; bağırma, çağırma Şifâ gelirse, şükür eliyle al Celal perdesi açılırsa secdeye kapan Allah, Peygamber sevgisini, fâkirlik hâli ve bela takip eder Belâ karşısında dağ gibi olmalısın
İmân sahibinin çoğu hali, sıkıntıyla geçer Elindeki şeyler çok bile olsa yine de sıkıntı içindedir Çünkü, bağlanmış olduğu birçok prensipler vardır Onları yerine getirmek güçlüğü içinde kıvranır Dünyada ancak bir prensibe bağlı olmayanlar rahat eder Onlar da hiçbir dine söz vermeyen dinsizlerdir
Allah'tan başka ilah yokdediğin zaman, bir dâvâ peşine düşmüş oluyorsun Her dâvâda şâhit isterler Şâhidi olmayan, dâvâyı kaybeder Bu durumda şâhit, emirleri tutmak ve yasakları bir yana atmaktır Bu laf, boş değildir Derinliğine süzül, dal
Hiçbir söz, amelsiz kabul edilmez ve hiçbir amel de ihlâs olmadan makbûl değildir İhlâs, Peygamber'in yoludur Eğer kapına gelen dilenci bir hediye getirseydi, hemen alırdın Bana mı?demezdin Hiç geri çevirmek istemezdin
İmân sâhibinin ferâsetinden sakının! Çünkü o, Allah'ın verdiği nûrla bakarİbadet, gelip geçici şeyleri, muayyen bir zaman için terk demektir Sözlerimizin değeri ve tefsîri, mânevîdir Burada maddenin sözü geçmez
Allah yolcusunun iç âleminde aksaklık göremezsin
Kerem sahibi olmak için, ilâhî ve kudsî sırları saklamak şarttır
Aza kanaat, nefsin kısmetini kaçırmak değildir Ağlamak, ibadettir Ağlamak, dikkat buyurun, Hakk'a karşı tevâzû göstermenin şiddet halidir
Aklı kâlbe çevir, kâlbi sır yap, sırrı yokluğa ilet, yokluğu varlığa çevir Ondan sonra kendini bir seyret bakalım Çalış, hiç kimseye eziyet için gayret etme Herkese iyi niyet besle Ancak, cemiyetin düzeni için bir şey yapılacaksa onu da yap, geri durma Bu, ibâdet sayılır
Dünya, ahrete perdedir ahrete dalmak ise dünya ve öbür âlemin sahibine perdedir Yaratılmışlara dalmak, Yaratan'dan ayırır Hangi yaratığa gönül kaptırırsan, ruh pencerene perde çekmiş olursun
Velâyet hâlinin işareti vardır O işaretler, velilerin yüzlerinde okunur Onu anlayış sahipleri sezer O işaretler, velâyet hâlini anlatmağa yeter Dile hâcet (gerek) yoktur
Kâlbinizi dünyaya kaptırırsanız, Rabbinizin yüce makamı perdeler arkasına girer, ruhânî hava, tarafınıza esmez Allah hem Azîz, hem de Celîldir
Hiç kimsenin kadere yüklenerek hak talep etmeğe yetkisi yoktur Her genişliğin bir sıkıntısı çıkar Her ferahlıkta bir darlık saklıdır Her belâ, bir iyiliğin öncüsüdür Siyahla olduğunuz zaman katiyen beyazı unutmayınız
Bu, mana âlemi ile ilgili bir sözdür Edepli olunuz
Nefsini çok kırma, onun da dünyada bazı alacakları vardır Bir şeye iptila bir imtihandır, herkese nasip olmaz
Herkes, iptilanın neden geldiğini fark edemez Ancak binde bir kişi anlar Anlayınca da Hakk'a döner İptila insanı ayıltmak için gelir, uzlet bir ibadettir
Temizlik dıştan içe geçmez Bir insanın iç âlemi temiz olunca, kâlbi nurla dolar; iç, sonra nefis, sonra beden temizlenmelidir Önce evin içini yap, kapısını sonra takarsın İç yapılmadan, dışının yapılmasında hayır yoktur Yaratıcı olmadan yaratılmış olmaz Ev olmayan yerde kapı da olmaz Harap olmuş yere kilit asan olmaz
Ahiret olmayan yerde dünya olmaz Hiç kimsenin göğüs boşluğuna Allah iki kâlb koymadı
Bir şeyler istiyorsan, her şey teslim edilmez Yanlışın var Şahit isterler Mihenk taşına vururlar, ayarını ölçerler Bakın altın diye satman kabil olmaz Her şeyi ehli bilir Kış ve yaza inanmak, onları olduğu gibi kabul etmek, onların eziyetini hafifletir
İşte belalara da inanmak bunun gibi bir şeydir Hak'tan geldiğine inanmak ve sabırlı olmaktır Sabırlı insanlar, Allah'ın heybet nuru altındadırlar, ölüdürler Hayat insana emanet verilmiştir İbadet için verilmiştir Dünyada her şey emanettir Rızkın için üzüntüye düşme, o seni arar, o kadar arar ki sen o kadar arayamazsın Ateşten o kadar korkma: Sanki ona tapıyorsun Dünyadaki cennet, onun yakınlığıdır Ahiretteki asıl cennet ise, onun varlığına nazardır
İmân sahiplerinin kâlbi yaratılmadan, İmânları yazıldı Bu geçmişin bilgisidir Bunun üzerinde münakaşa caiz değildir Ona dayanarak hüküm yürütmek doğru olmaz Bizden evvel gelen sahabe ve uyanlara yeten bir din bize nasıl yetmiyor? Bu sözleri söyleyenin yanında doğruluk vardır Onunla her dinsizin ve münafığın kellesini keser
Doğruluk yeryüzünde Allah'ın kılıcıdır Hangi şeyin üzerine konsa onu keser
Hayır, iki kelime üzerinde toplanmıştır Allah'ın emrini yüce bilmek ve kullarına şefkat göstermek İçi bozuklara ancak Allah yolcuları güler, buğz gösterir
Tövbe, bir kuvvettir Her iyiliğin kâlbi sayılır İç âlemi temizler Tövbeyi önce kâlbinizle sonra dilinizle
Din emrinin hazır olmadığı bir yerde zındıklık başlar Cennet derece, makam arayanlar içindir Manevi tüccarlar onu ararlar Oruç içinde oruç, bahçe içinde bahçe, ev içinde ev vardır İmân ve irfan sahibi Allah'tan dünyayı istemez Ahiret talebinde bulunmaz Mevla'sından Mevlayı ister İnsanların iç âlemlerini, hak ile olan bazı hallerini sezmeyen onlara hürmet edemez
İbadet bir sanattır Hazine Allah'ın birlik nurunu kâlbine doldurmaktır Allah'ı zikreden daima diridir, ölmez Bir hayattan öbür âleme geçer
Bir andan fazla ona ölüm gelmez Yazın geldiğine hakikaten inanmayacak olursan, ensen yandığı zaman inanırsın
İyi kullar, öbür âleme intikal ettikleri zaman nimet içine düşerler Nimet sevdikleri için verilmemiştir Hakk'a uydukları için verilmiştir
Ateş nedir ki İmân sahibi ondan korksun? Ateş, İmân sahibinden korkar ve kaçar Allah'a sığınır
İmân ve ihlâs sahiplerinden kaçmamak, o cehennem ateşinin haddine mi düşmüş İmân sahiplerine dil uzatma, ona eziyet etme, gıybet etme Sakın hem çok sakın Sonra yine sakın! İmân sahiplerine taarruz etme, onlara kötülük isnat etme! Onların üzerine titreyen bir sahip bulunmaktadır
Kısmetini alıp yiyen taât içindedir, Kader bahsine cehalet ayağıyla vurmayınız Kader ilminin geçmişte yazdığı şeylere dokunmak olmaz Bu güzel hallerini anlattığımız kimselerin tutumları seni mest ediyor Fakat bu, eline bir şey getirmez Onlar gibi olmağa çalışmak lazımdır Temenni hiç kimseyi kurtaramaz, temenni ahmakların çukurudur Kurtuluş yolu: Ümit ve korku birlikte yürürse kazanılır
Böyle bir ermişi, rüyada görmüşler ölümünden bir müddet sonra
Rabbin sana ne gibi işler yaptı, diye sormuşlar
Haberim yok, demiş Bir ayağımı sırat köprüsüne koyduğum zaman öbür ayağımı Cennette gördüm, demiş
Ayık olun, insanda bir et parçası vardır O iyi olunca bütün duygular güzelleşir O, fesada uğrarsa, bütün duygular iyiliğini kaybeder İşte o et parçası kâlptir Bunu anlamak iç zenginliği yapar, iç zenginliği olmayan duygusuz yaşar; ibadet, ona bir zevk vermez İç zenginliğinde, ruhun erimesi lazımdır Secdeye vardığın zaman, hakiki varlığın serinliğini duyuyor musun?
Allah insana sahip olmasa her şey ondan el çeker İmân sahibine eziyet etmek, Kâbe'yi on beş defa yıkmaktan, günah itibariyle daha büyüktür
Peygamber'e sevginin şartı, fakr halidir
Allah sevgisi için de bela şarttır Her velâyet halini bela takip eder Sebebi, Allah sevgisi iddia edilmesin diye
Ölümün gelmesini bekleme Ölüm anında bütün kapılar yüzüne kapanır; tövbe etmeye gücün yetmez olur
İhsan kapısı kapanmadan acele et!
Ölüm imân sahibini sevindirir Küfür ehlini ürkütür Münafıkları korkutur
Hatalı işlere karşı susmak yasaktır O zaman konuşmak ibadet sayılır
Sabır yardımcı çağırır, insanı yükseltir, insanı aziz kılar Tek olmağa alışırsan, BİR olandan ülfet ve birlik gelir
Ahiret sevgisinin zerresi kâlbinde yaşasa, ilâhi nur senden uzak durur
Ayık ol, sonra yazık olur Hak katına ancak doğruluk adımlarıyla varılır
Haram yemek, din cesedine zehirdir
Yollar geniş ve serbest, fakat siz, görmüyorsunuz Nefis dünyada yap der; öbür âlemde Niye yaptındiye sana çıkışır
Allah dostu; sessiz, sözsüz haykırıyor Sözümü kabul ediniz Benden daha güzel söz eden olmaz Yeryüzünde bu asırda benden daha sağlam ve güzel söz eden bulamazsınız Fakat bunları benden bilmeyiniz Kuvvetim Hakk'ın'dır Onun bihurufu lafzı kuvveti dili ile söylüyorum Ve bunları halk için yaparım, benim için değil
Hastaları ziyaret ediniz Cenaze törenlerinde hazır bulunmağa gayret ediniz, Çünkü bunlar, bu âlemin ötesinde bir başka âlemin varlığını hatırlatır Yakında her şeyle aranız açılacak Bu ayrılış size danışılmadan yapılacak, ayrılacaksınız
Sizi ferahlandıran cümle eşya yürüyüp gidecek; giderken sizden izin almayacak Dikkat buyurun Çok dikkat edin Siz yürümeyeceksiniz; eşya yürüyüp gidecek diyoruz her şey açık söylenemez, ifade kuvveti yetmez Yukarıdaki sözü tekrar tekrar okuyunuz Çok rica ederim, Mü'min kardeşlerim
Göçtüğünüz âlemde yorulacaksınız, güçlükler sizi saracak Yüzünüze bakan olmayacak Sebebi öbür âlemi dünyada hatıra getirmediğinizdendir
İnsanlara ve fani varlıklara güvenen kimse, rahat olamaz
İlmi artanın korkusu da artar Sözlerimizin sertliğine gücenmemenizi rica ederim
Sabır, zilleti izzete tebdil eder
İmân gözüyle her şeyin taksiminin Allah tarafından olduğunu görüp anlayan, bir şey istemek için utanç duyar
Bir kimse Allah ile olursa; onu kimse ürkütemez, ne cin taifesi, ne de insanlar, ne yer haşeresi, ne de yırtıcı hayvanlar, hiçbiri o büyük zatı korkutamaz Hiçbir yaratık o kişiye dokunamaz
Zahit, dünya ile ahiret, Korku sahibi, Cennetle Cehennem, İrfan sahibi, yaratılanla Yaratıcı arasındadır Önce, gözünü kapayan perdeyi arala Sonra yalvar
Bu halde bulunan insanın haline, ne insan, ne cin, cümle yaratıklar içinden bir tanesi bile akıl erdiremez
Öğünmeyi hiçe sayanın, kötülemeleri kendiliğinden sıfıra düşer
Muaz (Radiyallâhu Anhü), Gelin, bir ânımızı İmânlı geçirelimdermiş Resul'e şikâyet etmişler Resul: Muaz'ı haline bırakınızbuyurmuştur Sabrın asıl manası, Hakk'ın kaza ve kaderine boyun eğmektir
Cesedin gitmiş gibi bir ruhani âleme dalarsın Bu işler sükûn ister, huzur ister, maddi şeylerin kâlpten çıkmasını ister
Allah, Kitabı Celil'inde bazı yaratıkları üzerine yemin eder Bu Allah'a mahsus bir sırdır Bu sırları bilenler her yerde, her şehirde ya vardır yahut kervanlar halinde geçerler Fakat hepsi de deve adımı gibi sessiz, gürültüsüz geçerler
Bunları görebilmek, sohbetlerinde bulunabilmek için: Rütbe ve mansıb dilenme Çocuklar gibi sopadan ata binme!
Ömer'in devede iken kamçısı düşmüş, inmiş almış başkasından istememiş; başkasına minnettar olmamak için
Bilir misin! Dağ, benliğinden geçti mi; sahra olur Çınar, azâmetli bir ağaçtır Fakat aslı yerden kök salan bir tohumdur, ne bahtiyardır
O susamış ki, yakan güneş altında Hızır'dan bir kadeh su dahi istemez Bu lakırdılar herkes için değildir Zira ne derece mükemmel va'zu nasihat edersen et, koyunun kurt soyuna mazhar olması mümkün değildir
Gayb hazinesinin âlem gözüne kapalı kapısının aralığından biraz bakalım:
Göz, bir alettir Dışarıdaki bir cisimden gelen ziya (ışık) dalgaları, o cismin şeklini dimağa (zihne) kadar götürür ve biz o cismi görürüz Fakat cismi dışarıda görürüz
Kulak, bir alettir Dışardan gelen ses dalgaları, kulaktan dimağa kadar girer, duyarız; fakat sesi daima çıktığı yerde duyarız, kulağımızda değil
Burun, bir alettir Bir yerden koku dalgaları burnumuza kadar gelir Kokuyu burnumuzda duyarız, dışarıda değil
Gören, duyan kim? Kokuyu alan sen Ben, kulum ile görür, işitirimKoku alırım, değil
Bu küçük misali halletmeğe bak Bunun hallinde Fethvardır Feth, kuvvetin bilinen sırrıdır
Görünmede hüner yoktur Görünmeyeni görmede hüner vardır
Beşerin (insanın) anlama hududuna ilâhi sır ve kuvvetlerin varlığı ancak mucize, büyük tesadüf, şans kelimeleri ile girer ve beşer yine bunu gaflet hududundan çıkamadığı için şüphe hâlinde idrak eder, reddedemez
NOT:Yukarıdaki yazı, Dr Münir Derman'ın Allah Dostu Der Ki isimli kitabından alınmıştır
Haberi Gönderen: Osman Gamsız
Ta'zim (hürmet), insanı küçültmez, bilakis, yüceltir Doğruların yıkılışı, bir ânişidir Çünkü bunlar, şâhın kapısında beklerler Halkı Hakk'a çağırmaya memur edilmişlerdir Bunlar, ellerini birbirlerine vurduğu zaman gözden kaybolacak kadar küçülür Başına gelecek bir iş olursa, sabır eliyle karşıla Şifâ buluncaya kadar dur; bağırma, çağırma Şifâ gelirse, şükür eliyle al Celal perdesi açılırsa secdeye kapan Allah, Peygamber sevgisini, fâkirlik hâli ve bela takip eder Belâ karşısında dağ gibi olmalısın
İmân sahibinin çoğu hali, sıkıntıyla geçer Elindeki şeyler çok bile olsa yine de sıkıntı içindedir Çünkü, bağlanmış olduğu birçok prensipler vardır Onları yerine getirmek güçlüğü içinde kıvranır Dünyada ancak bir prensibe bağlı olmayanlar rahat eder Onlar da hiçbir dine söz vermeyen dinsizlerdir
Allah'tan başka ilah yokdediğin zaman, bir dâvâ peşine düşmüş oluyorsun Her dâvâda şâhit isterler Şâhidi olmayan, dâvâyı kaybeder Bu durumda şâhit, emirleri tutmak ve yasakları bir yana atmaktır Bu laf, boş değildir Derinliğine süzül, dal
Hiçbir söz, amelsiz kabul edilmez ve hiçbir amel de ihlâs olmadan makbûl değildir İhlâs, Peygamber'in yoludur Eğer kapına gelen dilenci bir hediye getirseydi, hemen alırdın Bana mı?demezdin Hiç geri çevirmek istemezdin
İmân sâhibinin ferâsetinden sakının! Çünkü o, Allah'ın verdiği nûrla bakarİbadet, gelip geçici şeyleri, muayyen bir zaman için terk demektir Sözlerimizin değeri ve tefsîri, mânevîdir Burada maddenin sözü geçmez
Allah yolcusunun iç âleminde aksaklık göremezsin
Kerem sahibi olmak için, ilâhî ve kudsî sırları saklamak şarttır
Aza kanaat, nefsin kısmetini kaçırmak değildir Ağlamak, ibadettir Ağlamak, dikkat buyurun, Hakk'a karşı tevâzû göstermenin şiddet halidir
Aklı kâlbe çevir, kâlbi sır yap, sırrı yokluğa ilet, yokluğu varlığa çevir Ondan sonra kendini bir seyret bakalım Çalış, hiç kimseye eziyet için gayret etme Herkese iyi niyet besle Ancak, cemiyetin düzeni için bir şey yapılacaksa onu da yap, geri durma Bu, ibâdet sayılır
Dünya, ahrete perdedir ahrete dalmak ise dünya ve öbür âlemin sahibine perdedir Yaratılmışlara dalmak, Yaratan'dan ayırır Hangi yaratığa gönül kaptırırsan, ruh pencerene perde çekmiş olursun
Velâyet hâlinin işareti vardır O işaretler, velilerin yüzlerinde okunur Onu anlayış sahipleri sezer O işaretler, velâyet hâlini anlatmağa yeter Dile hâcet (gerek) yoktur
Kâlbinizi dünyaya kaptırırsanız, Rabbinizin yüce makamı perdeler arkasına girer, ruhânî hava, tarafınıza esmez Allah hem Azîz, hem de Celîldir
Hiç kimsenin kadere yüklenerek hak talep etmeğe yetkisi yoktur Her genişliğin bir sıkıntısı çıkar Her ferahlıkta bir darlık saklıdır Her belâ, bir iyiliğin öncüsüdür Siyahla olduğunuz zaman katiyen beyazı unutmayınız
Bu, mana âlemi ile ilgili bir sözdür Edepli olunuz
Nefsini çok kırma, onun da dünyada bazı alacakları vardır Bir şeye iptila bir imtihandır, herkese nasip olmaz
Herkes, iptilanın neden geldiğini fark edemez Ancak binde bir kişi anlar Anlayınca da Hakk'a döner İptila insanı ayıltmak için gelir, uzlet bir ibadettir
Temizlik dıştan içe geçmez Bir insanın iç âlemi temiz olunca, kâlbi nurla dolar; iç, sonra nefis, sonra beden temizlenmelidir Önce evin içini yap, kapısını sonra takarsın İç yapılmadan, dışının yapılmasında hayır yoktur Yaratıcı olmadan yaratılmış olmaz Ev olmayan yerde kapı da olmaz Harap olmuş yere kilit asan olmaz
Ahiret olmayan yerde dünya olmaz Hiç kimsenin göğüs boşluğuna Allah iki kâlb koymadı
Bir şeyler istiyorsan, her şey teslim edilmez Yanlışın var Şahit isterler Mihenk taşına vururlar, ayarını ölçerler Bakın altın diye satman kabil olmaz Her şeyi ehli bilir Kış ve yaza inanmak, onları olduğu gibi kabul etmek, onların eziyetini hafifletir
İşte belalara da inanmak bunun gibi bir şeydir Hak'tan geldiğine inanmak ve sabırlı olmaktır Sabırlı insanlar, Allah'ın heybet nuru altındadırlar, ölüdürler Hayat insana emanet verilmiştir İbadet için verilmiştir Dünyada her şey emanettir Rızkın için üzüntüye düşme, o seni arar, o kadar arar ki sen o kadar arayamazsın Ateşten o kadar korkma: Sanki ona tapıyorsun Dünyadaki cennet, onun yakınlığıdır Ahiretteki asıl cennet ise, onun varlığına nazardır
İmân sahiplerinin kâlbi yaratılmadan, İmânları yazıldı Bu geçmişin bilgisidir Bunun üzerinde münakaşa caiz değildir Ona dayanarak hüküm yürütmek doğru olmaz Bizden evvel gelen sahabe ve uyanlara yeten bir din bize nasıl yetmiyor? Bu sözleri söyleyenin yanında doğruluk vardır Onunla her dinsizin ve münafığın kellesini keser
Doğruluk yeryüzünde Allah'ın kılıcıdır Hangi şeyin üzerine konsa onu keser
Hayır, iki kelime üzerinde toplanmıştır Allah'ın emrini yüce bilmek ve kullarına şefkat göstermek İçi bozuklara ancak Allah yolcuları güler, buğz gösterir
Tövbe, bir kuvvettir Her iyiliğin kâlbi sayılır İç âlemi temizler Tövbeyi önce kâlbinizle sonra dilinizle
Din emrinin hazır olmadığı bir yerde zındıklık başlar Cennet derece, makam arayanlar içindir Manevi tüccarlar onu ararlar Oruç içinde oruç, bahçe içinde bahçe, ev içinde ev vardır İmân ve irfan sahibi Allah'tan dünyayı istemez Ahiret talebinde bulunmaz Mevla'sından Mevlayı ister İnsanların iç âlemlerini, hak ile olan bazı hallerini sezmeyen onlara hürmet edemez
İbadet bir sanattır Hazine Allah'ın birlik nurunu kâlbine doldurmaktır Allah'ı zikreden daima diridir, ölmez Bir hayattan öbür âleme geçer
Bir andan fazla ona ölüm gelmez Yazın geldiğine hakikaten inanmayacak olursan, ensen yandığı zaman inanırsın
İyi kullar, öbür âleme intikal ettikleri zaman nimet içine düşerler Nimet sevdikleri için verilmemiştir Hakk'a uydukları için verilmiştir
Ateş nedir ki İmân sahibi ondan korksun? Ateş, İmân sahibinden korkar ve kaçar Allah'a sığınır
İmân ve ihlâs sahiplerinden kaçmamak, o cehennem ateşinin haddine mi düşmüş İmân sahiplerine dil uzatma, ona eziyet etme, gıybet etme Sakın hem çok sakın Sonra yine sakın! İmân sahiplerine taarruz etme, onlara kötülük isnat etme! Onların üzerine titreyen bir sahip bulunmaktadır
Kısmetini alıp yiyen taât içindedir, Kader bahsine cehalet ayağıyla vurmayınız Kader ilminin geçmişte yazdığı şeylere dokunmak olmaz Bu güzel hallerini anlattığımız kimselerin tutumları seni mest ediyor Fakat bu, eline bir şey getirmez Onlar gibi olmağa çalışmak lazımdır Temenni hiç kimseyi kurtaramaz, temenni ahmakların çukurudur Kurtuluş yolu: Ümit ve korku birlikte yürürse kazanılır
Böyle bir ermişi, rüyada görmüşler ölümünden bir müddet sonra
Rabbin sana ne gibi işler yaptı, diye sormuşlar
Haberim yok, demiş Bir ayağımı sırat köprüsüne koyduğum zaman öbür ayağımı Cennette gördüm, demiş
Ayık olun, insanda bir et parçası vardır O iyi olunca bütün duygular güzelleşir O, fesada uğrarsa, bütün duygular iyiliğini kaybeder İşte o et parçası kâlptir Bunu anlamak iç zenginliği yapar, iç zenginliği olmayan duygusuz yaşar; ibadet, ona bir zevk vermez İç zenginliğinde, ruhun erimesi lazımdır Secdeye vardığın zaman, hakiki varlığın serinliğini duyuyor musun?
Allah insana sahip olmasa her şey ondan el çeker İmân sahibine eziyet etmek, Kâbe'yi on beş defa yıkmaktan, günah itibariyle daha büyüktür
Peygamber'e sevginin şartı, fakr halidir
Allah sevgisi için de bela şarttır Her velâyet halini bela takip eder Sebebi, Allah sevgisi iddia edilmesin diye
Ölümün gelmesini bekleme Ölüm anında bütün kapılar yüzüne kapanır; tövbe etmeye gücün yetmez olur
İhsan kapısı kapanmadan acele et!
Ölüm imân sahibini sevindirir Küfür ehlini ürkütür Münafıkları korkutur
Hatalı işlere karşı susmak yasaktır O zaman konuşmak ibadet sayılır
Sabır yardımcı çağırır, insanı yükseltir, insanı aziz kılar Tek olmağa alışırsan, BİR olandan ülfet ve birlik gelir
Ahiret sevgisinin zerresi kâlbinde yaşasa, ilâhi nur senden uzak durur
Ayık ol, sonra yazık olur Hak katına ancak doğruluk adımlarıyla varılır
Haram yemek, din cesedine zehirdir
Yollar geniş ve serbest, fakat siz, görmüyorsunuz Nefis dünyada yap der; öbür âlemde Niye yaptındiye sana çıkışır
Allah dostu; sessiz, sözsüz haykırıyor Sözümü kabul ediniz Benden daha güzel söz eden olmaz Yeryüzünde bu asırda benden daha sağlam ve güzel söz eden bulamazsınız Fakat bunları benden bilmeyiniz Kuvvetim Hakk'ın'dır Onun bihurufu lafzı kuvveti dili ile söylüyorum Ve bunları halk için yaparım, benim için değil
Hastaları ziyaret ediniz Cenaze törenlerinde hazır bulunmağa gayret ediniz, Çünkü bunlar, bu âlemin ötesinde bir başka âlemin varlığını hatırlatır Yakında her şeyle aranız açılacak Bu ayrılış size danışılmadan yapılacak, ayrılacaksınız
Sizi ferahlandıran cümle eşya yürüyüp gidecek; giderken sizden izin almayacak Dikkat buyurun Çok dikkat edin Siz yürümeyeceksiniz; eşya yürüyüp gidecek diyoruz her şey açık söylenemez, ifade kuvveti yetmez Yukarıdaki sözü tekrar tekrar okuyunuz Çok rica ederim, Mü'min kardeşlerim
Göçtüğünüz âlemde yorulacaksınız, güçlükler sizi saracak Yüzünüze bakan olmayacak Sebebi öbür âlemi dünyada hatıra getirmediğinizdendir
İnsanlara ve fani varlıklara güvenen kimse, rahat olamaz
İlmi artanın korkusu da artar Sözlerimizin sertliğine gücenmemenizi rica ederim
Sabır, zilleti izzete tebdil eder
İmân gözüyle her şeyin taksiminin Allah tarafından olduğunu görüp anlayan, bir şey istemek için utanç duyar
Bir kimse Allah ile olursa; onu kimse ürkütemez, ne cin taifesi, ne de insanlar, ne yer haşeresi, ne de yırtıcı hayvanlar, hiçbiri o büyük zatı korkutamaz Hiçbir yaratık o kişiye dokunamaz
Zahit, dünya ile ahiret, Korku sahibi, Cennetle Cehennem, İrfan sahibi, yaratılanla Yaratıcı arasındadır Önce, gözünü kapayan perdeyi arala Sonra yalvar
Bu halde bulunan insanın haline, ne insan, ne cin, cümle yaratıklar içinden bir tanesi bile akıl erdiremez
Öğünmeyi hiçe sayanın, kötülemeleri kendiliğinden sıfıra düşer
Muaz (Radiyallâhu Anhü), Gelin, bir ânımızı İmânlı geçirelimdermiş Resul'e şikâyet etmişler Resul: Muaz'ı haline bırakınızbuyurmuştur Sabrın asıl manası, Hakk'ın kaza ve kaderine boyun eğmektir
Cesedin gitmiş gibi bir ruhani âleme dalarsın Bu işler sükûn ister, huzur ister, maddi şeylerin kâlpten çıkmasını ister
Allah, Kitabı Celil'inde bazı yaratıkları üzerine yemin eder Bu Allah'a mahsus bir sırdır Bu sırları bilenler her yerde, her şehirde ya vardır yahut kervanlar halinde geçerler Fakat hepsi de deve adımı gibi sessiz, gürültüsüz geçerler
Bunları görebilmek, sohbetlerinde bulunabilmek için: Rütbe ve mansıb dilenme Çocuklar gibi sopadan ata binme!
Ömer'in devede iken kamçısı düşmüş, inmiş almış başkasından istememiş; başkasına minnettar olmamak için
Bilir misin! Dağ, benliğinden geçti mi; sahra olur Çınar, azâmetli bir ağaçtır Fakat aslı yerden kök salan bir tohumdur, ne bahtiyardır
O susamış ki, yakan güneş altında Hızır'dan bir kadeh su dahi istemez Bu lakırdılar herkes için değildir Zira ne derece mükemmel va'zu nasihat edersen et, koyunun kurt soyuna mazhar olması mümkün değildir
Gayb hazinesinin âlem gözüne kapalı kapısının aralığından biraz bakalım:
Göz, bir alettir Dışarıdaki bir cisimden gelen ziya (ışık) dalgaları, o cismin şeklini dimağa (zihne) kadar götürür ve biz o cismi görürüz Fakat cismi dışarıda görürüz
Kulak, bir alettir Dışardan gelen ses dalgaları, kulaktan dimağa kadar girer, duyarız; fakat sesi daima çıktığı yerde duyarız, kulağımızda değil
Burun, bir alettir Bir yerden koku dalgaları burnumuza kadar gelir Kokuyu burnumuzda duyarız, dışarıda değil
Gören, duyan kim? Kokuyu alan sen Ben, kulum ile görür, işitirimKoku alırım, değil
Bu küçük misali halletmeğe bak Bunun hallinde Fethvardır Feth, kuvvetin bilinen sırrıdır
Görünmede hüner yoktur Görünmeyeni görmede hüner vardır
Beşerin (insanın) anlama hududuna ilâhi sır ve kuvvetlerin varlığı ancak mucize, büyük tesadüf, şans kelimeleri ile girer ve beşer yine bunu gaflet hududundan çıkamadığı için şüphe hâlinde idrak eder, reddedemez
NOT:Yukarıdaki yazı, Dr Münir Derman'ın Allah Dostu Der Ki isimli kitabından alınmıştır
Haberi Gönderen: Osman Gamsız