YARAB HABERİN NERDEN ALAYIM
BİR KAMİL MURŞİTE VARAYIM
HAKKIN YOLUNA KURBAN OLAYIM
Cevremizdeki bazı insanların zaman zaman ‘Bir murşide bağlanmak gerek, tovbe alıp tasavvuf terbiyesine girmek lazım!’ diye soze başladıklarında, kendilerine nedense hep aynı karşılık verilir:
“Allah ile kul arasına kimse giremez!
Coğu kimseler bu sozle, tasavvuf yoluna girenlerin Allah ile aralarına Allah’ın razı olmadığı kimseleri koyduğunu, bir murşide bağlanmakla şirk tehlikesine duştuklerini, kendilerinin ise boyle bir tehlikeden uzak olduklarını anlatmaya calışırlar
Acaba işin gerceği boyle mi?
Bu sozun gercek manası bilinmezse fitne kacınılmaz olur; zarar verir Bu zarar imana dokunur, dini zedeler, din kardeşliğini sarsar, kardeşlik ruhunu oldurur
Allah ile kul arasına kimse giremez sozu, niyete gore farklı sonuclar doğurur Eğer bu soz:
“Ben Allah’a kullukta onumde kimseyi istemem, peygamber, kitap, alim, murşit tanımam, istediğim gibi kulluk yaparım, keyfimce ibadet ederim
Anlamında soyleniyorsa insanı dinden cıkarır Daha doğrusu boyle duşunen kimse kufur, isyan ve gaflet icinde kalmış demektir Eğer bu soz:
“Ben Allah’a giden yolda Allah’ın peygamberi ve kitabı ile yetinirim, onlar ne diyorsa onu yaparım, başka kimseyi kabul etmem, alimlere bakmam, velilere bağlanmam, mezhepler beni ilgilendirmez, dini kendi anladığım gibi yaşarım
Anlamında soylenmişse, soyleyen sorumludur Bu kişi inanc esaslarını zorlamış, kendini tehlikeli bir sona doğru surukluyor demektir Cunku arada alimler olmadan kendi başına dinin oğrenilmesi, anlaşılması ve yaşanması nasıl mumkun olacak!?
Oysa Kur’an ve Sunnet, hak yolda birlik (cemaat) olmayı, bu beraberliğin başındaki imama itaat etmeyi, topluca Allah’ın ipine sarılmayı, hep birlikte tovbe etmeyi, bilmediklerimizi alimlere sormayı, takva ve iyilikte yardımlaşmayı, bunun icin Allah’ın sadık kulları ile beraber olmayı acıkca emretmektedir
Dinin hukmu bu iken, bir mumin hangi delil ve mantıkla, ‘Bana bunlar gerekmez’ diyebilir? Dese bile bunun Allah katında ne kıymeti olabilir? Eğer bu soz:
“Allah benim her halimi goruyor, biliyor, sozumu işitiyor, niyazımı dinliyor Ben namazda, secdede, zikirde, duada ve tovbede kalbimi Rabbime bağlıyorum Onun icin gonlume kimseyi koyamam, kimseden bir şey bekleyemem Benim korkum, sevgim, niyetim, hedefim sadece Allah’tır
Anlamında soyleniyorsa ne guzel İşin doğrusu da budur, boyle olması lazımdır
Zaten butun peygamberler kalbi dunyadan cekip bu şekilde Allah’a bağlamak icin gelmişlerdir Onlara varis olan alimlerin ve kamil murşitlerin işi de budur Buna Allah adamı olmak denir
Ama ne var ki, kalbin butun varlıklardan cekilip sadece Yuce Allah’a bağlanması kolayca elde edilecek bir nimet değildir Bu tam bir hurriyet halidir Arifler o hali elde etmek icin nefisleri ile bir omur mucadele vermekte ve Allah ile aralarına giren engelleri yok etmek icin mucadele etmektedirler
Şu halde Allah ile aramızdaki engeller nedir?
Allah’a gitmek, Allah’a kavuşmak deyince ne anlaşılmalıdır?
Bizi ilgilendiren konu budur
Allah’a gitmek gonul ile olur Allah’a ulaşmak bir haldir, sevgidir, aşktır Bu kavuşma dışa doğru değil, ice doğrudur Kalıp ile değil kalp iledir
Kalpleriyle manevi engelleri gecenler, nefislerini aşanlar Yuce Mevla’yı bulurlar Allahu Teala’nın insana şah damarından daha yakın olduğunu anlarlar Bu buluşma O’nun razı olduğu amelleri yaparak gercekleşir
Bu iş insanın nefsi ve keyfine gore değil, Yuce Allah’ın cizdiği sınırlara gore olur Bu sınırlara din denir
Bizi Yuce Allah’a goturecek tek din İslam’dır İslam, Kur’an ve Sunnetin cizdiği yoldur Kur’an, Yuce Rabbine kavuşmak isteyenlere yolu şoyle tarif eder:
“Kim Rabbine kavuşmak istiyorsa salih amel yapsın ve Rabbine ibadetinde hic kimseyi ortak etmesin
Demek ki Yuce Allah’a gitmek icin iman, ihlas ve salih amel lazımdır Allah’a giden yola uyanık kalple varılır, sevgi ile engeller aşılır, ihlasla hedef bulunur Bu yolun başı ve sonu edepten ibarettir
Bu yolun en buyuk engeli nefis, en azılı duşmanı şeytan, en sarp yokuşu dunyadır Nefis edeple suslenmeden, şeytan sindirilmeden, dunya sevgisi kalpten silinmeden Yuce Allah’a gidilemez
Buna manevi terbiye ve arınma denir Kendisini aşamayan insan, varlığın sahibine ulaşamaz Bir arif şoyle diyor:
Allah’a giden yol iki adımdır:
Birinci adımda nefsine bas
İkinci adımda Rabbine kavuşursun
KAYNAKLARIYLA TASAVVUF
DR DİLAVER SELVİ
BİR KAMİL MURŞİTE VARAYIM
HAKKIN YOLUNA KURBAN OLAYIM
Cevremizdeki bazı insanların zaman zaman ‘Bir murşide bağlanmak gerek, tovbe alıp tasavvuf terbiyesine girmek lazım!’ diye soze başladıklarında, kendilerine nedense hep aynı karşılık verilir:
“Allah ile kul arasına kimse giremez!
Coğu kimseler bu sozle, tasavvuf yoluna girenlerin Allah ile aralarına Allah’ın razı olmadığı kimseleri koyduğunu, bir murşide bağlanmakla şirk tehlikesine duştuklerini, kendilerinin ise boyle bir tehlikeden uzak olduklarını anlatmaya calışırlar
Acaba işin gerceği boyle mi?
Bu sozun gercek manası bilinmezse fitne kacınılmaz olur; zarar verir Bu zarar imana dokunur, dini zedeler, din kardeşliğini sarsar, kardeşlik ruhunu oldurur
Allah ile kul arasına kimse giremez sozu, niyete gore farklı sonuclar doğurur Eğer bu soz:
“Ben Allah’a kullukta onumde kimseyi istemem, peygamber, kitap, alim, murşit tanımam, istediğim gibi kulluk yaparım, keyfimce ibadet ederim
Anlamında soyleniyorsa insanı dinden cıkarır Daha doğrusu boyle duşunen kimse kufur, isyan ve gaflet icinde kalmış demektir Eğer bu soz:
“Ben Allah’a giden yolda Allah’ın peygamberi ve kitabı ile yetinirim, onlar ne diyorsa onu yaparım, başka kimseyi kabul etmem, alimlere bakmam, velilere bağlanmam, mezhepler beni ilgilendirmez, dini kendi anladığım gibi yaşarım
Anlamında soylenmişse, soyleyen sorumludur Bu kişi inanc esaslarını zorlamış, kendini tehlikeli bir sona doğru surukluyor demektir Cunku arada alimler olmadan kendi başına dinin oğrenilmesi, anlaşılması ve yaşanması nasıl mumkun olacak!?
Oysa Kur’an ve Sunnet, hak yolda birlik (cemaat) olmayı, bu beraberliğin başındaki imama itaat etmeyi, topluca Allah’ın ipine sarılmayı, hep birlikte tovbe etmeyi, bilmediklerimizi alimlere sormayı, takva ve iyilikte yardımlaşmayı, bunun icin Allah’ın sadık kulları ile beraber olmayı acıkca emretmektedir
Dinin hukmu bu iken, bir mumin hangi delil ve mantıkla, ‘Bana bunlar gerekmez’ diyebilir? Dese bile bunun Allah katında ne kıymeti olabilir? Eğer bu soz:
“Allah benim her halimi goruyor, biliyor, sozumu işitiyor, niyazımı dinliyor Ben namazda, secdede, zikirde, duada ve tovbede kalbimi Rabbime bağlıyorum Onun icin gonlume kimseyi koyamam, kimseden bir şey bekleyemem Benim korkum, sevgim, niyetim, hedefim sadece Allah’tır
Anlamında soyleniyorsa ne guzel İşin doğrusu da budur, boyle olması lazımdır
Zaten butun peygamberler kalbi dunyadan cekip bu şekilde Allah’a bağlamak icin gelmişlerdir Onlara varis olan alimlerin ve kamil murşitlerin işi de budur Buna Allah adamı olmak denir
Ama ne var ki, kalbin butun varlıklardan cekilip sadece Yuce Allah’a bağlanması kolayca elde edilecek bir nimet değildir Bu tam bir hurriyet halidir Arifler o hali elde etmek icin nefisleri ile bir omur mucadele vermekte ve Allah ile aralarına giren engelleri yok etmek icin mucadele etmektedirler
Şu halde Allah ile aramızdaki engeller nedir?
Allah’a gitmek, Allah’a kavuşmak deyince ne anlaşılmalıdır?
Bizi ilgilendiren konu budur
Allah’a gitmek gonul ile olur Allah’a ulaşmak bir haldir, sevgidir, aşktır Bu kavuşma dışa doğru değil, ice doğrudur Kalıp ile değil kalp iledir
Kalpleriyle manevi engelleri gecenler, nefislerini aşanlar Yuce Mevla’yı bulurlar Allahu Teala’nın insana şah damarından daha yakın olduğunu anlarlar Bu buluşma O’nun razı olduğu amelleri yaparak gercekleşir
Bu iş insanın nefsi ve keyfine gore değil, Yuce Allah’ın cizdiği sınırlara gore olur Bu sınırlara din denir
Bizi Yuce Allah’a goturecek tek din İslam’dır İslam, Kur’an ve Sunnetin cizdiği yoldur Kur’an, Yuce Rabbine kavuşmak isteyenlere yolu şoyle tarif eder:
“Kim Rabbine kavuşmak istiyorsa salih amel yapsın ve Rabbine ibadetinde hic kimseyi ortak etmesin
Demek ki Yuce Allah’a gitmek icin iman, ihlas ve salih amel lazımdır Allah’a giden yola uyanık kalple varılır, sevgi ile engeller aşılır, ihlasla hedef bulunur Bu yolun başı ve sonu edepten ibarettir
Bu yolun en buyuk engeli nefis, en azılı duşmanı şeytan, en sarp yokuşu dunyadır Nefis edeple suslenmeden, şeytan sindirilmeden, dunya sevgisi kalpten silinmeden Yuce Allah’a gidilemez
Buna manevi terbiye ve arınma denir Kendisini aşamayan insan, varlığın sahibine ulaşamaz Bir arif şoyle diyor:
Allah’a giden yol iki adımdır:
Birinci adımda nefsine bas
İkinci adımda Rabbine kavuşursun
KAYNAKLARIYLA TASAVVUF
DR DİLAVER SELVİ