Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Allah Kainatı niçin yaratmıştır? 3

Allah Kainatı niçin yaratmıştır? 3

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
37
F-D Coin
19
67 MÜLK10: Ve kaâlû lev künnâ nesma’u ev na’kılü mâ künnâ fiy ashâbissa’ıyr
Ve derler ki: “Eğer biz işitmiş ve akıl etmiş (idrak etmiş) olsaydık burada ateş ehlinin içinde mi olurduk

Burda mefhumu muhalifinden hareketle kesin bir olgu görüyoruz Cehennem bekçilerine ne diyor o insanlar “Eğer biz onları işitmiş olsaydık, kulağımızdaki vakra alınmış olsaydı ve idrak etmiş olsaydık, kalbimizdeki ekinnet alınmış olsaydı, burada cehennemde mi olurduk? Sonuç olarak şu gerçekle karşılaşıyoruz Kulaklarında vakra olan ve kalbinde ekinnet olan kişiler cehennemdedir, ama bu engeller alınmışsa onlar mutlaka cennettedirler
Bu ayetlerde Allahû Teâlâ âmenû olanların cennete gideceğini kesinleştiriyor Bu kişi hiç ibadet edemeden hemen ölmüş olsa, Allahû Teâlâ o kişide bu değişiklikleri yaptığı için, Mülk suresinin 8, 9 ve 10 âyeti kerimelerine göre bu kişi cennete girecektir
Allahû Teâlâ onun âmenu olduğunu bildiği içinde Vel Asr suresinin başlangıçtaki iki âyeti kerimesine göre gene bu kişi mutlaka Allah’ın cennetine girecek Ama âmenu olmasaydı, bu kişi Yunus suresinin 7 ve 8 ayetleri gereğince mutlaka cehenneme gidecekti İşte Allahû Teâlâ bunun için “Bilenle bilmeyen bir olurmu? diyor Dînleri yaşayan insanlar Allah’a ulaşmayı dilemeleri gerektiğinden haberdar değiller
Bilmedikleri içinde bunu dilemiyorlar, dilemedikleri içinde gidecekleri yer ne yazık ki cehennem İşte bütün dünya insanlarını, Allah’ın bu hakikatlerini kendi dinlerinin gerektirdiği tek dinintek emrin Allah’a teslim emri olduğu sonucuna ulaştırmaktır ulaştıran, onları birleştiren ilke bu olacaktır

8 Basamak Sekizinci basamakta olan kişinin durumuna bakalım: Allahû Teâlâ’nın sünnetullahı o kişinin kalbine ulaşıyor Kalbin iki tane kapısı var Birinci kapısı şeytana dönük ve üzerinde hiçbir engel yok Her geçen gün, şeytanın karanlıkları, sadece nefsinizin karanlıklardan oluşan dünyasını daha çok karartıyor Rabbani kapısı ise, Allah’a dönük olması gereken kapısı ise, o da şeytana dönük ve o kapıyı Allahû Teâlâ, Allah’a döndürüyor Kaf sûresinin 33 ayeti kerimesi gereğince

9 Basamak
50 KAF33: Men haşiyerrahmâne bilgaybi ve câe bikalbin müniyb
Gaybde Rahman’a huşu duyan ve (Allah’a) dönük bir kalple (Allah'ın huzuruna) gelenlerdir

İşte kalbin nur kapısının şeytana dönük konumdan Allah’a dönük konuma gelmesi gerekiyor Çünkü Allahû Teâlâ, Zümer sûre’sinin 23 âyeti kerimesi gereğince nurlarını ikişer ikişer ve yukarıdan aşağıya indirdiğini söylüyor Yukarıdan aşağıya inen nurlarını kalbiniz için gönderiyor
Kalbinize girebilmesi için mutlaka kalbinizin nur kapısının yukarı dönmesi lazım ki yukarıdan aşağı inen nurlar kalbinizden içeriye girsin Dokuzuncu basamakta, Allahû Teâlâ kalbinizin nur kapısını Allah’a döndürüyor

10 Basamak Onuncu basamakta Allah, Allah’a ulaştırmayı dilediklerinin göğsünden kalbine bir nur yolu açıyor

6 EN’AM125: Femen yüridillâhü en yehdiyehü yeşrah sadrehü lil’islâm, ve men yürid en yudıllehü yec’al sadrehü dayyikan haracâ, ke’ennemâ yassa’’adü fiyssemâ’, kezâlike yec’alûllâhürricse alelleziyne lâ yü’minûn
Allah kimi hidayete erdirmeyi (ruhunu Allah'a ulaştırmayı) dilerse onun göğsünü teslime (İslâm’a) açar Kimi dalâlette bırakmayı dilerse onun göğsünü göğe çıkıyormuş gibi sıkıntılı kılar Allah mümin olmayanların üstüne işte böyle azap bırakır
Allah kimi kendi Zat’ına ulaştırmayı dilerse, hidayete erdirmeyi dilerse, onların göğsünü şerh eder, teslime açar, İslâm’a açar Kişinin göğsünden kalbine onuncu basamakta bu teslim yolu açılıyor

11 Basamak Bu noktada zikir yapmaya başlıyorsunuz ve zikir Allah’ın ismini «Allah, Allah, Allah» diye tekrar ettiğiniz için Allah’ın üzerinize farz kıldığı bir emri yerine getiriyorsunuz Allah da katından rahmet ve fazl isimli iki tane nur gönderiyor

24NUR21: Yâ eyyühelleziyne âmenû lâ tettebi’û hutuvâtişşeytân, ve men yettebi’ hutuvâtişşeytâni feinnehü ye’mürü bilfahşâi velmünker ve lev lâ fadlullahi aleyküm ve rahmetühü mâ zekâ minküm min ehadin ebeden ve lâkinnallahe yüzekkiy men yeşâ’, vallahü semiy’un aliym
Ey âmenû olanlar! Şeytanın adımlarına tâbî olmayın Kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o muhakkak ki (nefsi ve şeytan tarafından) fuhuşla ve münkerle emredilmiştir Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti üzerinize olmazsa (nefsinizin kalbine giremezse) içinizden hiçbiriniz ebediyyen nefsinizi tezkiye edemezsiniz Ve lâkin Allah (nurlarını kalbine göndererek) dilediği kişinin nefsini tezkiye eder Ve Allah işitir ve bilir

12 Basamak Nefsin tezkiye edilebilmesi için nurların gelmesi lazım, nurların gelmesi için de zikir yapılması lazım Zikir yapmaya onbirinci basamakta başlanır Allah’tan gelen rahmet ve fazl göğsümüze gelir, göğsümüzden açılmış olan yolu takip ederek kalbimize ulaşır Ama kalbin kapısı mühürlü, nefsinizin kapısı mühürlü Mührü açıp içeri giremeyen rahmet ve fazldan rahmet partikülleri, mührün kenarından içeri sızabilecek inceliğe sahipler Fazl hiç giremiyor On birinci ikinci basamakta %2 nur birikimi ile huşuya ulaşılır
Allahû Teâlâ huşu sahibi olanları anlatıyorHadid sûre’si 16 âyeti kerimesinde;

57 HADİD16: Elem ye’ni lilleziyne âmenû en tahşe’a kulûbühüm lizikrillâhi ve mâ nezele minelhakkı ve lâ yekûnû kelleziyne ûtülkitâbe min kablü fetâle aleyhimül’emedü fekaset kulûbühüm, ve kesiyrün minhüm fâsikuûn
Amenû olanların kalplerinde Allah'ın zikri ile (ve bu zikirle) Hak'tan inen şeyle (nurla) huşuya ulaşmak (huşu sahibi olmak) zamanı gelmedi mi? Kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen (ve bu zaman zarfında Allah’ı zikretmedikleri için) kalpleri kasiyet bağlayan (kalpleri zikirsizlikten kararan ve sertleşen ve hastalanan) kimseler gibi olmasınlar (Yani zikretsinler ki kalpleri kararmasın) Onların çoğu fasıklardır (hidayete erdikten sonra yoldan çıkanlardır)

“Aradan uzun zaman geçtiği için zikri unutan, kalpleri katılaşan ve kararanlar gibi olmayın diyor Allahû Teâlâ
Nur sûre’sinin 21 âyeti kerimesinde de nurlar anlatılmaktadır:

24NUR21: Yâ eyyühelleziyne âmenû lâ tettebi’û hutuvâtişşeytân, ve men yettebi’ hutuvâtişşeytâni feinnehü ye’mürü bilfahşâi velmünker ve lev lâ fadlullahi aleyküm ve rahmetühü mâ zekâ minküm min ehadin ebeden ve lâkinnallahe yüzekkiy men yeşâ’, vallahü semiy’un aliym
Ey amenu olanlar şeytanın adımlarına tâbî olmayın Kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o muhakkak ki (nefsi ve şeytan tarafından) fuhuşla ve münkerle emredilmiştir Eğer Allah'ın fazlı ve rahmeti üzerinize olmazsa (nefsinizin kalbine giremezse) içinizden hiçbiriniz ebediyyen nefsinizi tezkiye edemezsiniz Ve lâkin Allah (nurlarını kalbine göndererek) dilediği kişinin nefsini tezkiye eder Ve Allah işitir ve bilir

Zümer sûre’sinin 23 âyeti kerimesi :

39ZÜMER23: Allahü nezzele ahsenelhadîys, kitâben müteşâbihen mesâniy, takşa’ırru minhü cülûdülleziyne yahşevne rabbehüm, sümme teliynü cülûdühüm ve kulûbühüm ilâ zikrillâh, zâlike hüdallahi yehdiy bihi men yeşâ , ve men yudlilillâhü femâ lehü min hâd
Allah ihdas ettiği (nurların) ahsen olanlarını ikişer ikişer (rahmetfazl ve rahmetsalâvat) kitaba müteşabih (benzer) olarak indirir Bu (nurlardan) insanların derileri (tüyleri) ürperir ve Rabb’lerine karşı huşu sahibi olurlar, sonra Allah'ın zikri ile (bu nurlar) kişinin derilerini (vücudunu) ve (nefsinin) kalbini yumuşatır (titretir, aydınlatır, tezkiye eder ve böylece kişinin ruhunu Allah'a ulaştırır ve onu hidayete erdirir) İşte bu Allah'ın hidayetidir ki, Allah dilediği kişiyi (nefsini Allah’ın nurlarıyla tezkiye ederek ve böylece Zat’ına ulaştırarak) hidayete erdirir Kimi de dalâlette bırakırsa onun için bir hidayetçi yoktur

Ve Zümer sûre’sinin 22 âyeti kerimesinde nefsimize Allah’ın katından nurların geldiğini, kalbimize zikir yaptığımız zaman bu nurların gireceğini ifade ediyor

39 ZÜMER22 : Efemen şerehallahü sadrehü lil’islâmi fehüve alâ nûrin min rabbihî, feveylün lilkaâsiyeti kulûbühüm min zikrillâh, ülâike fiy dalâlin mübiyn
Allah’ın göğsünü İslâm’a açtığı ve Rabb’inden (kalbine gelen ) bir nur üzere olan kişi kalbi kasiyet bağlamış (kararmış ve sertleşmiş) gibi midir? Vay onlara ki kalpleri kasiyet bağlamıştır, zikir sebebiyle (zikir yapmadıkları için) Onlar açık bir dalâlet içindedirler

Sadece Allah’ın göğüslerini teslime, İslâm’a açtığı kişilerin kalbine Allah’ın zikri nuru ulaşabilir, diyor Allahû Teâlâ, Zümer 22 de 13 Basamak Böylece nefsin kalbinde % 2 nur birikimi olunca huşu sahibi oluruz Huşu sahibi olduğumuz zaman Allahû Teâlâ’dan mürşidimizi sorarız ve hacet namazını kılarız Bakara 45 , 46 ıncı âyeti kerimeler;

2 BAKARA45: Veste'ınu bissabri vessalât Ve inneha lekebiratün illâ alel haşi'ın
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin Fakat muhakkak ki bu, (hacet namazı ile kişiyi Allah’a ulaştıran mürşidi sormak ) huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir


2BAKARA46: Ellezine yezunnune ennehüm mülâku rabbihim ve ennehüm ileyhi raci'un
O (huşû sahibleri) ki, onlar, Rab’lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarını ve (sonunda ölümle) mutlaka O’na döneceklerini bilirler (yakîn derecesinde inanırlar)

Allahû Teâlâ bize o gece mürşidimizi gösterir Ve Allah’ın farz kıldığı bir olayı gerçekleştiririz

14 Basamak
5MAİDE35: Yâ eyyühelleziyne âmenûttekullahe vebteguû ileyhilvesiylete ve câhidû fiy sebiylihi le’alleküm tüflihûn
Ey (Allaha ulaşmayı dileyen imân sahipleri) âmenu olanlar! Allah’a karşı takva sahibi olun, O’na, Allah’a ulaştırmaya vesile olanı (vesile olan kişiyi Allah’tan) isteyin Ve Allah’ın yolunda cihad edin ve böylece felaha erin

Vasıtayı (mürşidi) Rabbimizden hacet namazıyla istemiş oluruz Ve Allah’ın göstermiş olduğu mürşide ulaşıp önünde diz çöküp tövbe etmemiz lazım Böyle bir tövbeyi gerçekleştirdiğimiz zaman ne olur?

25 FURKAN69: Yudâ’af lehül’azâbü yevmelkıyâmeti ve yahlüd fiyhi mühânâ
Kıyamet gününde onun için azap kat kat artar ve orada ebediyyen alçaltılarak kalır

Furkan 69’da Rabbimiz cehenneme gideceklerden bahsetmektedir Furkan 70, 71’de ise tövbe eden insanın durumunu anlatıyor

25 FURKAN70: İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahıymâ
Ama (Mürşidin önünde) tövbe eden ve (Mürşidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine iman yazıldığı için) mü’min olan ve (aynı sebeple) nefsi islah edici ameller işleyen kişinin Allah günahlarını sevaba çevirir Ve Allah günahları sevaba çeviren ve rahmet gönderendir

25 FURKAN71: Ve men tâbe ve amile sâlihan feinnehü yetûbü ilallahi metâbâ
Kim tövbe eder ve islâh edici amel (nefs tezkiyesi) işlerse muhakkak ki o Allah'a tövbeleri kabul edilmiş olarak ulaşır
 
858,506Konular
983,079Mesajlar
33,114Kullanıcılar
moleqySon üye
Üst Alt