Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Allah Sevgisi

Allah Sevgisi
0
138

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Allah Sevgisi

Muhabbetullah, yani Allah sevgisi; nefsin, zât ve sıfatlarıyla mükemmel olan Allah'a meyletmesidir Sevginin meydana gelmesinde ön şart, sevilen varlığın tanınmasıdır Allah'ın künhünü (nitelik ve niceliğini) akıl ile idrâk mümkün değil ise de, zâtının kendini vasıflandırdığı kadarıyla da olsa O'nu tanımak, O'na inanmayı ve sevmeyi gerektirir İslâm düşünürü İmam Gazâlî, kişiyi Allah sevgisine götüren beş sebepten bahseder:

a) İnsan kendi varlığını, varlığının kemâlini ve devamını sever; yokluğunu, kemâlinin azlığını ise sevmez, ondan nefret eder Bu durum, insanı Allah'ı sevmeye götürür Çünkü kendisini ve Rabbını bilen, varlığının devam ve kemâlinin kendinden değil; Allah'tan olduğunu bilir İnsanı yoktan var eden, yaşatan, kemâl sıfatlarını yaratmakla kendisini olgunluğa ulaştıran ve güzelliğe ulaşma sebeplerini yaratan, bu sebepleri kullanmaya hidâyet eden Allah'tır Yoksa, insanın kendi başına ne varlığı, ne de devam ve kemâli olabilir Varlıklar arasında kendi kendine var olan yalnız Allah'tır O'ndan başka her şey, O'nun kuvvet ve kudretiyle vardır Başkasından meydana gelen kendi zâtını seven bir ârif, onu meydana getireni ve (inanıyorsa) kendini yoktan var edip yaşatan ve bizâtihî kaim olup başkalarını da yaşatanı elbette sever O'nu sevmemesi, kendine ve Rabbına olan cehâletinden ileri gelir Muhabbet, mârifetin meyvesidir, onun için mârifetten sonra gelir Mârifet (Allah'ı tanıma) olmazsa muhabbet de olmaz Mârifet zayıf olursa muhabbet de zayıf olur Bunun için Hasanı Basrî: Rabbını bilen O'nu sever; dünyayı bilen ondan nefret ederdemiştir

b) İnsan, malını koruyan, kendisiyle güzel bir şekilde tatlı tatlı konuşan, kendisine yardımda bulunan, düşmanlarına karşı savunan, kendisine, ailesine, çolukçocuğuna iyilik yapan ve ihsanda bulunanı sever Bu sevgi, Allah'ı sevmeyi gerektirir Çünkü bütün bu iyilikleri kendisine yapan ve yaptıran Allah'tır Bunlara ilâveten insanlara her çeşit nimetleri veren yine Allah'tır Allah'ın verdiği nimetleri sayacak olsanız, sayıp bitiremezsiniz(16Nahl, 18) Çok kere Allah'ın nimetileri bir insan kanalıyla diğerine intikal eder Nimetin gerçek sahibi ise Allah'tır Ayrıca iyilik eden adamı, iyilik olarak kullanılan malı yaratan, o maldaki tasarrufun kudret ve irâdesini o adama nasip eden, kişiyi nimet verene karşı sevdiren, O'nu da diğerine karşı meylettiren muhakkak ki yine Allah'tır Allah'ın bu sebepleri onda yaratması ve malını ona vermesinin kendi hakkında hayırlı olmasını bildirmekle onu bu işi yapmaya mecbur etmiş ve adamın da muhâlefet etme imkânı kalmamıştır Demek ki; asıl ihsanda bulunan, onu bu işe mecbur edendir Onun eli ise ihsânı yapmakta bir vâsıtadır Demek ki; kişinin kendisine iyilik edeni sevmesi, o adamı iyiliğe muvaffak kılan Allah'ı sevmeyi gerektirir

c) İnsan, yapılan iyilikten şahsî bir faydası olmazsa bile iyiliği yapanı sever, yapmayandan nefret eder Kendisi ile ilgili olmasa bile adâleti ve insanlara merhamet ve yumuşaklıkla muâmele etmesiyle tanınan bir idâreci insanların sevgisini kazanırken, bunun zıddına zulmü ve acımasızlığıyla tanınan bir yönetici de nefret kazanır Bu, ihsanda bulunan kimseyi sırf ihsanı yüzünden sevmektir Bu sevgi, ihsandan bir fayda görmeyende de görülür Bu üçüncü sebep de yalnız Allah'ı sevmeyi gerektirir Zira O, kendi fazlından, önce bütün mahlûkatı yarattı Onların zarûrî ihtiyaçları olan organlarını tamamladığı gibi, zarûrî olmadığı halde ihtiyaç olduğu sanılan sebepleri yaratmakla onları nimet ve refaha kavuşturdu Sonra ihtiyaçlarından fazla olan birtakım süs ve ziynetlerle onları güzelleştirdi İnsan hayatı için zarûrî olmayan gerek fizikî güzellikleri ve gerekse tabiatta olan dış güzellikleri yaratan Allah, bu yönüyle de sevilmeye en lâyık olandır

d) Sevmenin dördüncü sebebi, bir fayda ummak için değil; yalnız güzelliğinden ve kemâlinden ötürüdür Allah zât ve sıfatları itibarıyla güzeldir Çirkinlik, bir noksanlıktır Noksanlık Allah'a yakışmaz Allah'ın her sıfatı kemâl noktasındadır Âlim, bilgili, kudretli, cömert insan; şahsî menfaati olmasa bile diğer insanlar tarafından sevilir Kişileri sevdiren, onlardaki bu güzel sıfatlardır Oysa sevgi sebebi olan bu sıfatlar, Allah'ın aynı kemâl sıfatlarıyla mukayese dahi edilebilecek olgunlukta değildir Halbuki bu sıfatları da insana bahşeden yine Allah'tır Eksik güzelliklerle sevilmeye hak kazanan bir varlığa mukabil Allah'ın daha çok sevilmesi gerekir Çünkü Allah herkesten daha çok âlim, daha kudretli, daha cömerttir Eşi, benzeri, ortağı, dengi yoktur Ezelî ve ebedîdir Her şeyi yoktan var eden, varlığında başkasına muhtaç olmayan, fazl, celâl, cemâl, kudret ve kemâl sahibidir Şayet ilminden dolayı bir âlimin, kudretinden dolayı bir kaadirin, olgunluğundan dolayı bir kâmilin, bağışlayıcılığından dolayı bir bağışlayanın, ihsanından dolayı bir varlığın sevilmesi gerekiyorsa bütün bu sıfatlar en kâmil derecede Allah'ta vardır Dolayısıyla bu yönü itibarıyla da en çok sevilmeye lâyık olan yine Allah'tır

e) İki kişi arasındaki münâsebet ve benzerlik, sevginin sebebidir Aynı cinsler birbirleriyle münâsebet kurarlar Bu münâsebet zamanla sevgiye dönüşür Her ne kadar cins, şekil ve sûret sözkonusu değilse de, kul ile Allah arasında gizli bir münâsebet vardır İnsanın, Allah'ın güzel vasıflarıyla vasıflanması emredilir: Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanıngibi Bu ahlâk da ilim, iyilik, ihsan, lütuf, hayırda bulunmak, insanlara merhametli olmak, onlara öğüt verip doğru yola getirmek, bâtıldan uzaklaştırmak ve benzeri dînî faziletlerdir Allah ile kul arasında, anlaşılması güç olan özel münâsebetler de vardır Ona şekil verip rûhumdan üflediğimde(15Hıcr, 29) Bu üstün münâsebetten dolayı melekler bile insana secde etmekle emrolunmuşlardır Yine insan, özel münâsebet neticesi, yeryüzünde halîfe (2Bakara, 30) olarak yaratılmıştır Bu tür münâsebetler de insanın Allah'ı sevmesini gerektiren sebeplerdir Bütün bunların dışında kul Allah'ı, O'ndan gelecek bir nimet karşılığı değil; O yalnızca Allah olduğu için sevmelidir O'nu sevmenin ilk alâmeti O'na inanmak ve kayıtsız şartsız emirlerine itaat etmektir De ki: 'Eğer Allah'ı seviyorsanız bana (Hz Muhammed'e) uyun ki Allah da sizi sevsin(3Âli İmrân, 31) Bu âyet, Allah'ı sevmenin ve Allah tarafından sevilmenin şartı olarak Hz Peygamber'e mutlak itaati öngörüyor

Hz Muhammed (sas)'e itaat, esasta onu elçi olarak gönderen Allah'a itaattir Ona isyan ise Allah'a isyandır İsyan ile sevgi bir arada bulunamaz Allah'ı sevmek, diğer varlıkları sevmemeyi gerektirmez Ancak, yaratılanı yaratan gibi, yaratanı da yaratılan gibi sevmek küfürdür Hıristiyanlar Hz İsa'yı Allah gibi, Allah'ı sever gibi sevdiklerinden küfre girmişlerdir İnsanlardan bazıları, Allah'tan başkasını Allah'a endâddenk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır(2Bakara, 165)

Allah'ı sevmenin ve Allah tarafından sevilmenin özelliği; O'na iman, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve şiddetli olmak, Allah yolunda cihad etmek, iman ve İslâm'ından dolayı kınayıcının kınamasından korkmamaktır (5Mâide, 54) Hiç kimsenin sevgisi Allah sevgisinden daha ileri olamaz: De ki: 'Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesâda uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Rasûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin Allah fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez(9Tevbe, 24)

Allah'ı sevmek, zamanla O'nun tarafından sevilme nimetini kazandırır Allah'ın sevdiği kullar ise âhiretin korku ve üzüntüsünden kurtulmuş olur İyi bil ki Allah'ın dostlarınasevdiklerine korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir(10Yûnus, 62) Kul, sevgisiyle Allah'a itaat eder, farz ibâdetlerin yanında nâfile ibâdetlerle de Allah'a mânevî yakınlık kazanmaya çalışır Nihayet İlâhî lütuf ile Allah'ın sevgisine lâyık olur Eşyaya benzemekten münezzeh olan Allah bir kulunu sevdimi onun gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve yürüyen ayağı olur Yani kul, Allah'ın görmesini istediği şeyi görür, işitmesini istediği şeyi işitir, tutmasını istediği şeyi tutar Daha açık ifadeyle Allah sevdiği kuluna daima râzı olduğu işleri yapmayı nasip eder

Allah sevgisinin, diğer mahlûkatı sevmeye engel olmadığını söylemiştik Ana, baba, eş, evlât, dünya ve dünya nimetleri de sevilir Ancak bu sevgi, Allah sevgisinden daha üstün olmamalıdır Sevgi, insanı sevdiğine bağlar Ondan ayrılmak ise en büyük ıstırap kaynağıdır Aşırı derecede dünyayı seven ve ona bağlanan insan, bir gün ondan ayrılacağını düşündükçe kahrolur Allah'a ve âhirete inanmayan ve hayat olarak sadece dünya hayatını kabul eden kâfir için, ölüm en büyük felâkettir Ölümü inkâr, Allah'ı ve âhireti inkâr kadar kolay değildir

Kâfir için sevdiklerinden ayrılma ve ıstırap kaynağı olan ölüm, mü'min için sevdiğine kavuşma ânıdır İman; sadece mârifet ile olmaz, sevgi de gerekir Sevgi; imanı olgunlaştırır Allah'ı ve Rasûlullah'ı her şeyden daha çok sevmek, mü'minin imanının kemâlini gösterir Nefsim hâriç, seni her şeyden daha çok seviyorum ya Rasûlallah!diyen Hz Ömer'e, Peygamberimiz (sas): Beni nefsindenkendinden de çok sevmedikçe kâmil mü'min olamazsın, ey Ömer!demişti Hz Ömer de: Seni kendimden de çok seviyorum ey Allah'ın Rasûlüdeyince Peygamber Efendimiz Şimdi oldu ey Ömer!buyurmuştu

Yukarıda işaret edildiği gibi Peygamber'i sevmek, insanlığının ötesinde, Allah'ın elçisi olduğu içindir, yani Allah onu sevdiği içindir Yine, cihada çıkacak olan İslâm askerlerine maddî yardımda bulunmak üzere herşeyini bağışlayan Hz Ebû Bekir'e Peygamberimiz: Geride ailene ne bıraktın?diye sorunca, Allah ve Rasûlünün sevgisini bıraktım, ey Allah'ın Rasûlüdiyerek imanın sevgi ile doruk noktaya çıktığının numûnesini vermiştir Hz Peygamber (sas) de şöyle duâ etmiştir: Allah'ım, Seni sevmeyi ve Seni seveni sevmeyi ve Senin sevgine beni yaklaştıracak şeyi sevmeyi bana nasip et ve Senin sevgini bana kendimden, âilemden ve (sıcak ve harâretli günde) soğuk sudan bana daha sevimli kıl(Tirmizî, Deavât 72, 73) (2)
Kavram TefsiriAhmed Kalkan
 
858,496Konular
981,671Mesajlar
29,757Kullanıcılar
firat118Son üye
Üst Alt