iltasyazilim
FD Üye
Bir gün Hz Abbas, Allah Resûlüne (asm) gelmiş, “Ya Resûlallah! Bana Allah’tan dileyeceğim birşey öğret! demiş, Allah Resûlü (asm) de “Allah’tan afiyet dile! diye karşılık vermişlerdi Birkaç gün sonra Hz Abbas aynı soruyu sormuş, yine Allah Resûlü (asm), “Ey Abbas, ey Peygamberin amcası, Allah’tan dünya ve ahirette afiyet dileyin buyurmuşlardı1
Hz Enes’in rivayet ettiğine göre bizzat kendisi de—aslını namazlarda okuduğumuz—şu meâldeki duâyı okurlardı: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize dünyada da, ahirette de iyilik ver Ve bizi Cehennem azabından koru’2
Sıhhat, âfiyet olmadıktan sonra ne gerektiği gibi ibadet ve ne de iyilik yapabiliriz Kanuni Sultan Süleyman “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi derken sihhat ve afiyetin devlet gibi büyük bir nimet olduğunu belirtmekteydi
Evet, insan böylesine büyük bir nimeti isteyecek Allah’tan ve onu korumak için de gerekli olan her şeyi yapacaktır
Ya belâ ve musîbetler? Onlar istenmez Meselâ savaş istenmez Ama düşmanla çarpışma zorunda kalınırsa mertçe düşmana karşı mücadele verilir Allah Resûlü (asm) düşmanla karşı karşıya geldiği bir savaş gününde ashabına, “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyiniz Allah’tan huzur ve âfiyet dileyiniz Karşılaştığınızda da sabrediniz, dayanınız3 buyurmuşlardı
Demek asıl olan huzur, âsâyiş ve afiyet istemektir Savaş, vs gibi belâ ve musîbetlerin de hiçbiri istenmez Ama bir musîbete düçar olan mü’min, Allah’ın kullarına aslâ zulmetmeyeceğini; adaleti, rahmeti ve hikmeti gereği kuluna musîbetler verebileceğini; o musîbetin sırrını bilip ona göre hareket ettiğinde de yine kulun lehine, kârına hükmedeceğini düşünmelidir
Günahlardan arındıran, makam ve dereceleri yükselten musîbetlerin şer olduğunu kim söyleyebilir? Musîbet ya geçmişteki hataların sonucu veya ileride verilecek mükâfatın başlangıcı değil midir?
Bize düşen Allah’tan iyilik ve âfiyet istemek, istemediğimiz halde geldiğinde de belâ ve musîbetlere, sır ve hikmetlerini düşünüp sabretmektir
Dipnotlar:
1 Tirmizî, Daavat: 85
2 A’raf Sûresi: 156 3 Müslim, Zikir: 26
Hz Enes’in rivayet ettiğine göre bizzat kendisi de—aslını namazlarda okuduğumuz—şu meâldeki duâyı okurlardı: “Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize dünyada da, ahirette de iyilik ver Ve bizi Cehennem azabından koru’2
Sıhhat, âfiyet olmadıktan sonra ne gerektiği gibi ibadet ve ne de iyilik yapabiliriz Kanuni Sultan Süleyman “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sihhat gibi derken sihhat ve afiyetin devlet gibi büyük bir nimet olduğunu belirtmekteydi
Evet, insan böylesine büyük bir nimeti isteyecek Allah’tan ve onu korumak için de gerekli olan her şeyi yapacaktır
Ya belâ ve musîbetler? Onlar istenmez Meselâ savaş istenmez Ama düşmanla çarpışma zorunda kalınırsa mertçe düşmana karşı mücadele verilir Allah Resûlü (asm) düşmanla karşı karşıya geldiği bir savaş gününde ashabına, “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyiniz Allah’tan huzur ve âfiyet dileyiniz Karşılaştığınızda da sabrediniz, dayanınız3 buyurmuşlardı
Demek asıl olan huzur, âsâyiş ve afiyet istemektir Savaş, vs gibi belâ ve musîbetlerin de hiçbiri istenmez Ama bir musîbete düçar olan mü’min, Allah’ın kullarına aslâ zulmetmeyeceğini; adaleti, rahmeti ve hikmeti gereği kuluna musîbetler verebileceğini; o musîbetin sırrını bilip ona göre hareket ettiğinde de yine kulun lehine, kârına hükmedeceğini düşünmelidir
Günahlardan arındıran, makam ve dereceleri yükselten musîbetlerin şer olduğunu kim söyleyebilir? Musîbet ya geçmişteki hataların sonucu veya ileride verilecek mükâfatın başlangıcı değil midir?
Bize düşen Allah’tan iyilik ve âfiyet istemek, istemediğimiz halde geldiğinde de belâ ve musîbetlere, sır ve hikmetlerini düşünüp sabretmektir
Dipnotlar:
1 Tirmizî, Daavat: 85
2 A’raf Sûresi: 156 3 Müslim, Zikir: 26