iltasyazilim
FD Üye
Alvan Hamevi biyografisi
Alvan Hamevi hakkında bilgi
Evliyânın büyüklerindendir İsmi, Ali bin Atiyye bin Hasan bin Muhammed bin Haddâd Heytî Hamevî Şâzilî olup, Alvân diye meşhûrdur 1468 (H873) senesinde doğmuştur Doğum yeri kesinkes belirlenmiş değildir 1530 (H936) senesi Cemâzilevvel ayında Hama'da vefât etti Vâz ettiği yerin civârında defnedildi Şâfiî mezhebinden ve Şâziliyye tarîkatındandır Alvân Hamevî, Buhârî ve Müslim'deki hadîsi şerîfleri Şemsüddîn Muhammed bin Dâvûd Bâzilî'den okudu Hama şehrinde Nûreddîn Ali bin Zühre Hımsî'den Buhârî'nin bâzı bölümlerini dinledi KutbülHaydarî, Burhâneddîn Nâcî, Bedreddîn Hasan bin Şihâbüddîn Dımeşkî, İbnüsSelâmî Halebî, İbnünNâsih Trablusî, Fahreddîn Osman Deymî Mısrî, Mahmûd bin Hasan bin Ali Bezûrî ve başkalarından ilim öğrendi Tasavvuf yolunu, Seyyid Ali bin Meymûn Magribî'den öğrendi Alvan Hamevî 1518 senesinde Hama şehrinde vâizlik yaptı Diğer vâizler gibi vâzını kâğıttan okuyordu Bir gün vâz ettiği câmiye Ali bin Meymûn uğradı Bir müddet dinledikten daha sonra; Ey Alvân! Bundan Böyle kâğıda bakmadan anlat!buyurdu Alvân buna aldırmayıp her yerde kâğıttan okudu Ali bin Meymûn tekrar önceki sözünü her tarafta etti Üçüncü defâ da söyleyince, onun Allahü teâlânın evliyâsından birisi olduğunu anladı Ona; Efendim! Ezbere hoş vâz edemiyorumdedi O da; Hele bir ezbere anlatın!buyurdu Alvân Hamevî; Efendim! Allahü teâlânın izni ile siz himmet eder, yardım ederseniz, yapabilirimdedi O; Allahü teâlâya tevekkül edip böyle yapbuyurdu Ertesi gün, yine vâz etmeye gitti Ama ihtiyat olarak yeniden yanına kâğıd aldı Vâz etmek üzere yerine oturduğunda Ali bin Meymûn hazretlerinin karşısında oturduğunu gördü Vâzını kâğıda bakmadan yaptı Ali bin Meymûn hazretlerinin bereketiyle Allahü teâlâ, Alvân Hamevî'ye kâğıda bakmadan söylev kâbiliyeti ihsân ettiVâzdan sonradan hocası ona İmâmı Gazâlî'nin İhyâ kitabını mütâlaa etmesini emretti Alvân Hamevî, 1518 senesiŞevvâl ayında,Mekkei mükerremede Temîm Medresesinde Şeyh Tâcüddîn'den ilim ve edeb öğrenip, icâzet aldı Âlimler onu methettiler Alvân Hamevî, ilim ile amelin berâberce yapılmasını bildirir, amelsiz ilmin insanlara tartma olacağını anlatırdı Çok kimse ondan ve eserlerinden istifâde etti Alvân Hamevî, Şeyh Zeynüddîn bin Şemma'ın hadîsi şerîf derslerinde de bulundu ve üstün bir dereceye yükseldi Alvân Hamevî, Şam civârında yetişen evliyânın büyüklerinden ilim, amel ve irşâd, insanlara doğru yolu manzara bakımından zamânının en meşhurlarından oldu Çok kerâmetleri görüldü Bu kerâmetleri oğlu Muhammed Şemsüddîn, TuhfetülHabîb adlı kitâbında yazıp istifâdeye sundu Alvân Hamevî'nin talebelerinden birisinin çocuğu olmuyordu Bu durumu hocasına arzetmişti Alvân Hamevî hazretleri bir gün o talebeyi çağırıp, beline eliyle vurdu Ondan sonra birkaç tâne erkek çocuğu oldu Alvân Hamevî, bir gece yatsı namazından sonradan talebeleriyle sohbet ederken, lâmbanın yağı bitti Bir talebe kalkıp yağ ayarlamak istedi O esnâda lâmba söndüAlvân Hamevî, talebesine; Yavrum, sen yerine otur Allahü teâlânın o kadar kulları vardır oysa, yağı olmayan bir lâmbanın yanmasını isteseler, derhâl yanarbuyurmasıyla, lâmba yandı ve sabaha kadar ışık verdi Oysa Alvân hazretlerinin söndürmesiyle söndü Talebelerinden biri, kâfileyle Mısır'a giderken, hayvanı yoruldu Kâfiledekiler onu beklemeyip, yollarına devâm ettiler O talebe yalnız kaldı Dahası yağan yağmurdan adamakıllı ıslandı Huzursuz zamanlarda Allahü teâlânın sevgili kullarından takviye istemeyi hatırladı ve hocası Alvân'ın ismini söyleyerek Allahü teâlâya yalvardı Derhal hocasını karşısında fark etti Hocası ona; Seni kâfileden geri bırakan nedir?diyerek hâl ve hatırını sordu ve yere çöken bineği tutup ayağa kaldırdı Eşyâsını yükledi Kendisini de üzerine bindirdi Onu en kısa zamanda kâfileye yetiştirdi Sonradan gözden kayboldu ve nereye gittiğini göremedi Ticâretle uğraşan bâzı talebeleri gemiyle yola çıktı Yolculuk esnâsında kasırga çıkıp, gemi batma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı Gemidekiler fazla korktular Gemide bulunan talebeleri, hocaları Alvân Hamevî'yi vesîle edip yardım istediler O esnâda Alvân Hamevî hazretleri denizden tanıdık şekli ile çıktı Üstünde daima giydiği elbiseleri vardı Herkesin gözü önünde gemiyi fırtına hasar vermeden sâhile götürüp kayboldu
Sultân Süleymân Han, Rodos'u fethe karar vermişti Adanın fethi sırasında,Alvân Hamevî'nin beyaz bir at üzerinde harbe katılıp yardım ettiği, kale kapısını açtığı görüldü Bu koşul, vezir ve ileri gelenlere haber verilince, sahiden kapının açık olduğunu gördüler Hep birlikte kapıdan içeri girdiklerinde, Alvân Hamevî'nin, bir toplulukla namaz kıldığını gördüler Sonradan hâdiseyi görebilen birisi Hama'da Alvân Hamevî ile karşılaşınca ağladı Alvân Hamevî ona; Yavrum, gördüğün şeylerden kimseye bahsetme, yahut helâk olursunbuyurdu Lakin o kişi bu durumu gizlice başkalarına söyleyince, Alvân Hamevî ona birini gönderip, bunları anlatmaktan men etmesini söyledi Gönderdiği kişi, gidip, Neden herkese anlatıyorsun? Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terketmesi müslümanlığın güzelliğindendir Bunu bilmiyor musun?dedi Hırsızlardan bir grup gece karanlığındaAlvân Hamevî'nin bulunduğu dergâha girdiler Niyetleri ona zulmetmek idi Alvân hazretlerini namaz kılar buldular Etrâfında göz kamaştıran bir nûr parlıyordu Ortalıkta kandil ve lâmba gibi bir aydınlatıcı yoktu Bunu gören hırsızlar, hatalı bir meslek yaptıklarını anlayıp tövbe ettiler Alvân Hamevî'nin talebelerinden birini cebren alıp uzaklara götürdüler Hapse atıp boynuna demir halka geçirdiler, ellerini, ayaklarını zincirle bağladılar Akşam olunca hocasının rûhâniyetinden destek istedi Bu esnâda ellerinde ve ayaklarındaki zincir ve boynundaki demir halka kırılıp yere düşmüş, hapishânenin kapısı açılıvermişti Kapıdaki nöbetçilerin de uyuduğunu görerek, rahatça oradan çıkıp, memleketine gitti Alvân Hamevî, bir Ramazan ayında talebelerinden birine buyurdu ama: Ben yarın vâz için mescide gittiğimde, üç yahûdî, mescid kapısına kazanç İkisi gider, biri kalır O, kapıdan vâz dinler ve netîcede müslüman olur Kalbime, bu meclisteki birinin vefât edeceği ve bir yahûdînin de müslüman olacağı geldi Ben, Allahü teâlâdan o müslümanın da yaşamasını ve o yahûdînin de müslüman olmasını istedimSabah olduğunda, Alvân Hamevî mescide geldi Vâz başladı Akşam buyurdukları tıpkı oldu
Alvân Hamevî, Bursa'ya hocası Ali bin Meymûn'u ziyârete geldiğinde, hocası, talebelerini yetiştirme vazîfesini ona verdi Talebeler, ilim sâhipleri, ileri gelenler mescide toplandılar Ali bin Meymûn, mescidin kapısında durup gelenlere; İçeri giriniz; ilim, irfân ve hakîkat bilgilerini ondan dinleyiniz Evet, işte bu, ilim öğreneceğimiz kişidir!buyurup, mutluluk ve neşe ile ellerini dizlerine vurdu Ali bin Meymûn, başka bir zamanda Alvân Hamevî hakkında; Bu zâta bağlanınız, sultanlar onun kapısına kazanç, hürmet ve derin saygı gösterir Allahü teâlâ onun şânını her yere yayar Kalplere onun sevgisini yerleştirirbuyurdu Tıpkı söylediği gibi oldu Bir vâzında şöyle buyurdu:
Ey kardeşim! Bir kılavuz ara Bâzı kimselerin o büyükler hakkındaki sözlerine layık verme Bunu bulamazsan, âlimlerden, Resûlullah efendimizin mübârek hayâtını, Eshâbının, Tâbiîn ve bu büyüklerin yolunda gidenlerin hayatlarını öğren Onların yürüdüğü yolda yürü Bu sûretle onların kavuştuklarına kavuşursun Mezhebinin imâmı olan zâtın yolunda yürü ve ona uy Zamânımızdaki âlim geçinen bozuk îtikât sâhiplerine aldanma Onlara uyma ve teşebbüs Onların meclisinde katılmak İbni Atâ, Hikem isimli eserinde buyurdu fakat: Kendi nefsinden râzı olmayan câhille berâber bulunman, nefsinden râzı olan âlimle berâber olmaktan hayırlıdır, iyidirYeniden şöyle buyurdu: Hâli ile sana menfaat vermeyen kimseyle dost olma Takvâ ehlinin, haramlardan kaçanın kölesi, hizmetçisi ol Onu sev Belki, Allahü teâlâ bu vesîle ile seni onların arasına katar Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Biliniz ama, Allahü teâlânın evliyâsı için azap korkusu yoktur Nîmetlere kavuşmamak üzüntüsü yoktur Onlar îmân edip takvâya ermiş olanlardır Dünyâ hayâtında da âhirette de onlar için müjdeler vardır(Yûnus sûresi: 6264) Ey kardeşim! Aralıksız Rabbini zikret, lahza, hatırla Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Rabbini fazla an(Âli İmrân sûresi: 41), Ey îmân edenler! Allahü teâlâyı çok zikr ediniz defalarca hatırlayınız Hiç unutmayınız(Ahzâb sûresi: 41), İyi biliniz ancak, kalpler, Allahü teâlânın zikri ile itmînâna, râhata kavuşur(Ra'd sûresi: 30) Zikirde fazla faydalar vardır Zikreden kimsenin kalbi parlar Nûru artar Zikrin, tesbih (Sübhanellah), tahmid (Elhamdülillah), tekbir (Allahü ekber), tehlîl (La ilâhe illallah) gibi çeşitleri vardır En üstünü tehlîldir Çünkü Peygamber efendimiz; Zikrin en üstünü Lâ ilâhe illallahtırveLâ ilâhe illallah sözü Cennet'in anahtarıdırbuyurmuştur İnsan ona Peygamber efendimize şehâdeti de ekleyerek söyleyip mânâsına inanmakla müslüman olur Onunla ebedî Cennet'te kalır Onun sebebi ile kul Cehennem'den kurtulur Zikretmek nedeniyle insanda Rabbinin sevgisi hâsıl olur Bir şeyi çok anan, onu çok severbuyrulmuşturHanımın hakkını korumak konusunda şöyle buyurmuştur:
Hanımına cebren bir meslek gördürürsen, Allahü teâlâya âsî olursun Yemek pişirmek, hamur yoğurmak, çamaşır yıkayıp temizlemek, ekmek yerine getirmek, ev süpürmek, dikiş dikmek vs onun vazîfesi değildir Çocuğu emzirmesi ve bakmasına kadar onun tüm bunları yapması ihsânıdır Eğer o yaptığı işe karşılık ödenti isteseydi, onun kıymetini daha iyi anlardın O hâlde, onu sana itâat ettirdiği ve işlerini gördürdüğü için Allahü teâlâya şükret Allahü teâlâ, Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor fakat: Şükrederseniz nîmetimi arttırırım(İbrâhim sûresi: 7) Peygamber efendimiz de; Müslümanların en iyisi, en faydalısı, zevcesine karşısında iyi ve yardımsever olandırbuyurmuştur Oğlu Muhammed, TuhfetülHabîb kitabında dedi fakat: O Kadar çok kimse babamdan ilim ve edeb öğrendi Bunların her biri âlim, kâmil olduOğlu Muhammed Ebü'lFeth ve Muhammed Ebü'lVefâ da bu âlimlerden idi Ömer Hamevî Eskaf elAkîbî de ondan ilim öğrendi Alvân Hamevî vefat hastalığına tutulmazdan önce vefât edeceğini, sonradan talebeleri ile bir kısım insanların yapacakları işleri haber verdi Zamânı gelince dediği ortaya çıktı Vefâtından az önce de teyemmüm etti Daha Sonra namaza başladı Fâtihai şerîfeyi okurken; İyyâkena'büdü ve iyyâkenesteînâyeti kerîmesini okurken vefât etti Vefâtı Şam'da duyulunca, Emevî Câmii hatîbi hutbede onun fazîletlerini söylediHerkes ağladı
Alvân Hamevî eserleri : 1) ÜssülMekâsıd fî Ta'zîmilMesâcid, 2) ElEmrüdDirâsi filAhkâmiMüte'allikâti bil Medâris, 3) BedîulMe'ânî fî Şerhi AkîdetmeslekŞeybânî, 4) Tuhfetülİhvân fî MesâililÎmân, 5) Tuhfetülİhvân minesSûfiyyeti bilKeşf, 6) TuhfetülHabîb, 7) TakrîbülFevâid ve TeshîlülMekâsıd *
Alvan Hamevi hakkında bilgi
Evliyânın büyüklerindendir İsmi, Ali bin Atiyye bin Hasan bin Muhammed bin Haddâd Heytî Hamevî Şâzilî olup, Alvân diye meşhûrdur 1468 (H873) senesinde doğmuştur Doğum yeri kesinkes belirlenmiş değildir 1530 (H936) senesi Cemâzilevvel ayında Hama'da vefât etti Vâz ettiği yerin civârında defnedildi Şâfiî mezhebinden ve Şâziliyye tarîkatındandır Alvân Hamevî, Buhârî ve Müslim'deki hadîsi şerîfleri Şemsüddîn Muhammed bin Dâvûd Bâzilî'den okudu Hama şehrinde Nûreddîn Ali bin Zühre Hımsî'den Buhârî'nin bâzı bölümlerini dinledi KutbülHaydarî, Burhâneddîn Nâcî, Bedreddîn Hasan bin Şihâbüddîn Dımeşkî, İbnüsSelâmî Halebî, İbnünNâsih Trablusî, Fahreddîn Osman Deymî Mısrî, Mahmûd bin Hasan bin Ali Bezûrî ve başkalarından ilim öğrendi Tasavvuf yolunu, Seyyid Ali bin Meymûn Magribî'den öğrendi Alvan Hamevî 1518 senesinde Hama şehrinde vâizlik yaptı Diğer vâizler gibi vâzını kâğıttan okuyordu Bir gün vâz ettiği câmiye Ali bin Meymûn uğradı Bir müddet dinledikten daha sonra; Ey Alvân! Bundan Böyle kâğıda bakmadan anlat!buyurdu Alvân buna aldırmayıp her yerde kâğıttan okudu Ali bin Meymûn tekrar önceki sözünü her tarafta etti Üçüncü defâ da söyleyince, onun Allahü teâlânın evliyâsından birisi olduğunu anladı Ona; Efendim! Ezbere hoş vâz edemiyorumdedi O da; Hele bir ezbere anlatın!buyurdu Alvân Hamevî; Efendim! Allahü teâlânın izni ile siz himmet eder, yardım ederseniz, yapabilirimdedi O; Allahü teâlâya tevekkül edip böyle yapbuyurdu Ertesi gün, yine vâz etmeye gitti Ama ihtiyat olarak yeniden yanına kâğıd aldı Vâz etmek üzere yerine oturduğunda Ali bin Meymûn hazretlerinin karşısında oturduğunu gördü Vâzını kâğıda bakmadan yaptı Ali bin Meymûn hazretlerinin bereketiyle Allahü teâlâ, Alvân Hamevî'ye kâğıda bakmadan söylev kâbiliyeti ihsân ettiVâzdan sonradan hocası ona İmâmı Gazâlî'nin İhyâ kitabını mütâlaa etmesini emretti Alvân Hamevî, 1518 senesiŞevvâl ayında,Mekkei mükerremede Temîm Medresesinde Şeyh Tâcüddîn'den ilim ve edeb öğrenip, icâzet aldı Âlimler onu methettiler Alvân Hamevî, ilim ile amelin berâberce yapılmasını bildirir, amelsiz ilmin insanlara tartma olacağını anlatırdı Çok kimse ondan ve eserlerinden istifâde etti Alvân Hamevî, Şeyh Zeynüddîn bin Şemma'ın hadîsi şerîf derslerinde de bulundu ve üstün bir dereceye yükseldi Alvân Hamevî, Şam civârında yetişen evliyânın büyüklerinden ilim, amel ve irşâd, insanlara doğru yolu manzara bakımından zamânının en meşhurlarından oldu Çok kerâmetleri görüldü Bu kerâmetleri oğlu Muhammed Şemsüddîn, TuhfetülHabîb adlı kitâbında yazıp istifâdeye sundu Alvân Hamevî'nin talebelerinden birisinin çocuğu olmuyordu Bu durumu hocasına arzetmişti Alvân Hamevî hazretleri bir gün o talebeyi çağırıp, beline eliyle vurdu Ondan sonra birkaç tâne erkek çocuğu oldu Alvân Hamevî, bir gece yatsı namazından sonradan talebeleriyle sohbet ederken, lâmbanın yağı bitti Bir talebe kalkıp yağ ayarlamak istedi O esnâda lâmba söndüAlvân Hamevî, talebesine; Yavrum, sen yerine otur Allahü teâlânın o kadar kulları vardır oysa, yağı olmayan bir lâmbanın yanmasını isteseler, derhâl yanarbuyurmasıyla, lâmba yandı ve sabaha kadar ışık verdi Oysa Alvân hazretlerinin söndürmesiyle söndü Talebelerinden biri, kâfileyle Mısır'a giderken, hayvanı yoruldu Kâfiledekiler onu beklemeyip, yollarına devâm ettiler O talebe yalnız kaldı Dahası yağan yağmurdan adamakıllı ıslandı Huzursuz zamanlarda Allahü teâlânın sevgili kullarından takviye istemeyi hatırladı ve hocası Alvân'ın ismini söyleyerek Allahü teâlâya yalvardı Derhal hocasını karşısında fark etti Hocası ona; Seni kâfileden geri bırakan nedir?diyerek hâl ve hatırını sordu ve yere çöken bineği tutup ayağa kaldırdı Eşyâsını yükledi Kendisini de üzerine bindirdi Onu en kısa zamanda kâfileye yetiştirdi Sonradan gözden kayboldu ve nereye gittiğini göremedi Ticâretle uğraşan bâzı talebeleri gemiyle yola çıktı Yolculuk esnâsında kasırga çıkıp, gemi batma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı Gemidekiler fazla korktular Gemide bulunan talebeleri, hocaları Alvân Hamevî'yi vesîle edip yardım istediler O esnâda Alvân Hamevî hazretleri denizden tanıdık şekli ile çıktı Üstünde daima giydiği elbiseleri vardı Herkesin gözü önünde gemiyi fırtına hasar vermeden sâhile götürüp kayboldu
Sultân Süleymân Han, Rodos'u fethe karar vermişti Adanın fethi sırasında,Alvân Hamevî'nin beyaz bir at üzerinde harbe katılıp yardım ettiği, kale kapısını açtığı görüldü Bu koşul, vezir ve ileri gelenlere haber verilince, sahiden kapının açık olduğunu gördüler Hep birlikte kapıdan içeri girdiklerinde, Alvân Hamevî'nin, bir toplulukla namaz kıldığını gördüler Sonradan hâdiseyi görebilen birisi Hama'da Alvân Hamevî ile karşılaşınca ağladı Alvân Hamevî ona; Yavrum, gördüğün şeylerden kimseye bahsetme, yahut helâk olursunbuyurdu Lakin o kişi bu durumu gizlice başkalarına söyleyince, Alvân Hamevî ona birini gönderip, bunları anlatmaktan men etmesini söyledi Gönderdiği kişi, gidip, Neden herkese anlatıyorsun? Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terketmesi müslümanlığın güzelliğindendir Bunu bilmiyor musun?dedi Hırsızlardan bir grup gece karanlığındaAlvân Hamevî'nin bulunduğu dergâha girdiler Niyetleri ona zulmetmek idi Alvân hazretlerini namaz kılar buldular Etrâfında göz kamaştıran bir nûr parlıyordu Ortalıkta kandil ve lâmba gibi bir aydınlatıcı yoktu Bunu gören hırsızlar, hatalı bir meslek yaptıklarını anlayıp tövbe ettiler Alvân Hamevî'nin talebelerinden birini cebren alıp uzaklara götürdüler Hapse atıp boynuna demir halka geçirdiler, ellerini, ayaklarını zincirle bağladılar Akşam olunca hocasının rûhâniyetinden destek istedi Bu esnâda ellerinde ve ayaklarındaki zincir ve boynundaki demir halka kırılıp yere düşmüş, hapishânenin kapısı açılıvermişti Kapıdaki nöbetçilerin de uyuduğunu görerek, rahatça oradan çıkıp, memleketine gitti Alvân Hamevî, bir Ramazan ayında talebelerinden birine buyurdu ama: Ben yarın vâz için mescide gittiğimde, üç yahûdî, mescid kapısına kazanç İkisi gider, biri kalır O, kapıdan vâz dinler ve netîcede müslüman olur Kalbime, bu meclisteki birinin vefât edeceği ve bir yahûdînin de müslüman olacağı geldi Ben, Allahü teâlâdan o müslümanın da yaşamasını ve o yahûdînin de müslüman olmasını istedimSabah olduğunda, Alvân Hamevî mescide geldi Vâz başladı Akşam buyurdukları tıpkı oldu
Alvân Hamevî, Bursa'ya hocası Ali bin Meymûn'u ziyârete geldiğinde, hocası, talebelerini yetiştirme vazîfesini ona verdi Talebeler, ilim sâhipleri, ileri gelenler mescide toplandılar Ali bin Meymûn, mescidin kapısında durup gelenlere; İçeri giriniz; ilim, irfân ve hakîkat bilgilerini ondan dinleyiniz Evet, işte bu, ilim öğreneceğimiz kişidir!buyurup, mutluluk ve neşe ile ellerini dizlerine vurdu Ali bin Meymûn, başka bir zamanda Alvân Hamevî hakkında; Bu zâta bağlanınız, sultanlar onun kapısına kazanç, hürmet ve derin saygı gösterir Allahü teâlâ onun şânını her yere yayar Kalplere onun sevgisini yerleştirirbuyurdu Tıpkı söylediği gibi oldu Bir vâzında şöyle buyurdu:
Ey kardeşim! Bir kılavuz ara Bâzı kimselerin o büyükler hakkındaki sözlerine layık verme Bunu bulamazsan, âlimlerden, Resûlullah efendimizin mübârek hayâtını, Eshâbının, Tâbiîn ve bu büyüklerin yolunda gidenlerin hayatlarını öğren Onların yürüdüğü yolda yürü Bu sûretle onların kavuştuklarına kavuşursun Mezhebinin imâmı olan zâtın yolunda yürü ve ona uy Zamânımızdaki âlim geçinen bozuk îtikât sâhiplerine aldanma Onlara uyma ve teşebbüs Onların meclisinde katılmak İbni Atâ, Hikem isimli eserinde buyurdu fakat: Kendi nefsinden râzı olmayan câhille berâber bulunman, nefsinden râzı olan âlimle berâber olmaktan hayırlıdır, iyidirYeniden şöyle buyurdu: Hâli ile sana menfaat vermeyen kimseyle dost olma Takvâ ehlinin, haramlardan kaçanın kölesi, hizmetçisi ol Onu sev Belki, Allahü teâlâ bu vesîle ile seni onların arasına katar Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Biliniz ama, Allahü teâlânın evliyâsı için azap korkusu yoktur Nîmetlere kavuşmamak üzüntüsü yoktur Onlar îmân edip takvâya ermiş olanlardır Dünyâ hayâtında da âhirette de onlar için müjdeler vardır(Yûnus sûresi: 6264) Ey kardeşim! Aralıksız Rabbini zikret, lahza, hatırla Allahü teâlâ Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor ki: Rabbini fazla an(Âli İmrân sûresi: 41), Ey îmân edenler! Allahü teâlâyı çok zikr ediniz defalarca hatırlayınız Hiç unutmayınız(Ahzâb sûresi: 41), İyi biliniz ancak, kalpler, Allahü teâlânın zikri ile itmînâna, râhata kavuşur(Ra'd sûresi: 30) Zikirde fazla faydalar vardır Zikreden kimsenin kalbi parlar Nûru artar Zikrin, tesbih (Sübhanellah), tahmid (Elhamdülillah), tekbir (Allahü ekber), tehlîl (La ilâhe illallah) gibi çeşitleri vardır En üstünü tehlîldir Çünkü Peygamber efendimiz; Zikrin en üstünü Lâ ilâhe illallahtırveLâ ilâhe illallah sözü Cennet'in anahtarıdırbuyurmuştur İnsan ona Peygamber efendimize şehâdeti de ekleyerek söyleyip mânâsına inanmakla müslüman olur Onunla ebedî Cennet'te kalır Onun sebebi ile kul Cehennem'den kurtulur Zikretmek nedeniyle insanda Rabbinin sevgisi hâsıl olur Bir şeyi çok anan, onu çok severbuyrulmuşturHanımın hakkını korumak konusunda şöyle buyurmuştur:
Hanımına cebren bir meslek gördürürsen, Allahü teâlâya âsî olursun Yemek pişirmek, hamur yoğurmak, çamaşır yıkayıp temizlemek, ekmek yerine getirmek, ev süpürmek, dikiş dikmek vs onun vazîfesi değildir Çocuğu emzirmesi ve bakmasına kadar onun tüm bunları yapması ihsânıdır Eğer o yaptığı işe karşılık ödenti isteseydi, onun kıymetini daha iyi anlardın O hâlde, onu sana itâat ettirdiği ve işlerini gördürdüğü için Allahü teâlâya şükret Allahü teâlâ, Kur'ânı kerîmde meâlen buyuruyor fakat: Şükrederseniz nîmetimi arttırırım(İbrâhim sûresi: 7) Peygamber efendimiz de; Müslümanların en iyisi, en faydalısı, zevcesine karşısında iyi ve yardımsever olandırbuyurmuştur Oğlu Muhammed, TuhfetülHabîb kitabında dedi fakat: O Kadar çok kimse babamdan ilim ve edeb öğrendi Bunların her biri âlim, kâmil olduOğlu Muhammed Ebü'lFeth ve Muhammed Ebü'lVefâ da bu âlimlerden idi Ömer Hamevî Eskaf elAkîbî de ondan ilim öğrendi Alvân Hamevî vefat hastalığına tutulmazdan önce vefât edeceğini, sonradan talebeleri ile bir kısım insanların yapacakları işleri haber verdi Zamânı gelince dediği ortaya çıktı Vefâtından az önce de teyemmüm etti Daha Sonra namaza başladı Fâtihai şerîfeyi okurken; İyyâkena'büdü ve iyyâkenesteînâyeti kerîmesini okurken vefât etti Vefâtı Şam'da duyulunca, Emevî Câmii hatîbi hutbede onun fazîletlerini söylediHerkes ağladı
Alvân Hamevî eserleri : 1) ÜssülMekâsıd fî Ta'zîmilMesâcid, 2) ElEmrüdDirâsi filAhkâmiMüte'allikâti bil Medâris, 3) BedîulMe'ânî fî Şerhi AkîdetmeslekŞeybânî, 4) Tuhfetülİhvân fî MesâililÎmân, 5) Tuhfetülİhvân minesSûfiyyeti bilKeşf, 6) TuhfetülHabîb, 7) TakrîbülFevâid ve TeshîlülMekâsıd *