Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Anadolu Selçuklu Devleti Hakkında Bilgi

Anadolu Selçuklu Devleti Hakkında Bilgi

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
ANADOLU SELÇUKLULAR

Kendilerini İslam mücahidi olarak gören Türkmen beyliği Danişmendliler, Anadolu ’nun kuzeyindeönemli bir güce sahiptiler Ama bununla birlikte dört Selçuklu beyi ortaya çıkmıştı Bunlar, halden memnun olmayan Türkmenlerin yardımıyla kuzeni Alp Arslan ’a başkaldıran ve bu uğurda can veren Kutalmış ’ın oğullarıydı; babalarının bu durumu onlara Anadolu yaylasının güney kıyılarında emin bir haysiyet kazandırmıştı Kutalmışoğulları, Fatimilerle bağlantı kurmayı amaçlıyorlardı, ama Süleyman hariç, hepsi Melikşah ’ın takibinden kurtulamayıp öldüler

Birlik içindeki bir Bizans, rahatlıkla Türkmen akınına aleyhinde koyabilirdi, ama general ve bürokratlar arasındaki iç savaş artan şiddetiyle devam etti Tutsaklıktan kurtulan İmparator Romanos ’un gözlerine rakipleri tarafından eksen çekildi ve bu kötü muamele sonucunda öldü Veliahtlık iddiasında bulunanlar, Türkmenlerin desteğine gereksinme duyuyor, Türkmen beyleri de bu nedenle yeni yeni kentleri ele geçirme fırsatını yakalıyorlardı Bu bağlamda Süleyman, İznik ’(Nikaia)e yerleşti ve böylece Rum Selçuklu Sultanlığı ’nın, yani Roma İmparatorluğu ’nun toprakları üstünde bulunan Anadolu Selçuklu Sultanlığı ’nın kurucusu oldu Dikkati çeken kayda değer husus, Sultanlık ünvanını veren bu defa Büyük Selçuklu İmparatorluğu ile ittifak eden halife yok, tersine Anadolu Selçukluları ’nı o zamanlar henüz kuvvetli olan Danişmendlilere aleyhinde kullanmayı uman Bizans diplomasisi olmuştu

Askeriyenin ve toprak ağalarının temsilcisi olan imparator Aleksios 1 Komnenos ’un (10811118) yönetiminde Bizans yeniden istikrara kavuştu, ve 1086 ’da imparatorluğun batıdaki en güvenli olmayan düşmanı olan Norman kontu Robert Guiscard bir anda öldü Türkmenlere gelince; imparator biliyordu fakat, daha önce IV Romanos ’un da denediği gibi, büyük bir askeri saldırıyla bile bu işin üstesinden gelinemezdi Aleksios, Süleyman ’la bir cins saldırmazlık antlaşması (Modus vivendi) imzaladı; bu da kendisine doğuda gücünü genişletme olanağı veriyordu Bu ise Melikşah ile sürtüşmeye yol açtı Süleyman 1086 ’da Büyük Selçuklu ordusuyla giriştiği bir savaşta öldü Genç oğlu Kılıç Arslan tutsak alındı Türkmenleri denetleme altında tutmayı önemsediği ve yeni bir Selçuklu hanedanlığı ile doğacak rekabeti önlemek için her şeyini ortaya koyduğu halde, Melikşah bu ülkeyi aracısız işgal etmeyi düşünmedi Hatta Aleksios ’a bir mukavele önerdi, fakat ihtiyatlı imparator bunu imzalamayı, Sultanın ölümüne dek erteledi 1 Kılıç Arslan (10921107), sonra babasının mirasını üstlenebilirdi, ama keza Bizans ’ın ayrıca de Büyük Selçukluların desteklediği Danişmendlilerin tehdidi altındaydı

Birinci Haçlı Seferi ’nden İstanbul ’un Fethine (10971204)

Anadolu ’da ufak adımlar stratejisi uygulayan Aleksios, İstanbul ’un kapıları önüne dek gelmiş olan büyük Haçlı Orduları göre önemli biçimde rahatsız ediliyordu Karakteristik özelliği olan diplomasi sanatındaki ustalığıyla, Anadolu ’yu ele geçirmek değil, geçiş yolu olarak göstermek isteyen Haçlıların savaş gücünden, kendi planları doğrultusunda yararlandı 1097 ’de İznik ’i, kısa bir süre içinde de Anadolu ’nun bütün kıyılarını yeniden ele geçirdi Türkmenler bu nedenle Anadolu ’nun içlerine hapsedilmiş ve yeni oluşan Haçlı devletleri doğru klasik İslam ülkeleriyle olan bağlantıları kesilmişti

Başkenti Konya (İkonion) ya kaydıran Anadolu Selçukluları için ise Danişmendlilerle anlaşmazlık başlıca sorunu oluşturuyordu İran ’daki Büyük Selçuklu kuzenleriyle olan ilişkileri ise her zamanki gibi kötüydü Sonunda 1 Kılıç Arslan da tıpatıp çok eskiden babası gibi bunlara karşısında savaşırken öldü İmparator İoannes Komnenos ’un (11181143) Anadolu ’nun güney kıyılarında başarıyla yürüttüğü kara harekatları, Anadolu Selçukluları ile Danişmendlilerin zaman zaman birlikte hareket etmelerine niçin oldu 1141 ‘de son manâlı Danişmendlinin ölümünden sonradan şart değişti Anadolu Selçukluları sultanı II Kılıç Arslan (11561192) artık Anadolu topraklarındaki en kayda değer İslam hükümdarı haline geldi Bizans tarafında, doğu Akdeniz havzasında en kudretli ve saygın Hıristiyan monark olan imparator Manuel 1 Komnenos (11431180), Türklere aleyhinde askeri bir harekatı gerçekleştirebilmek için yeteri kadar güçlüydü Oysa 1176 tarihinde felaketle sonuçlanan ve ikinci Malazgirt olarak nitelenen Myriokephalon (Sultan Dağı üstünde bir boğaz) Savaşı, bunun için artık fazla geç olduğunu açık açık ortaya koydu Sultan doğudaki küçük Türk beylikleriyle savaşlarında daha bağımsızlık hareket yapabilmek uğruna bu zaferden gerçi tam olarak yararlanmadı, ama Türkmenlerin Batı Anadolu ’ya gerçekleştirdikleri ani akınları önlemek için de ne istekli ne de buna muktedirdi

II Kılıç Arslan ’ın 1186 ’da görünen o ki, göçebe servet uygulamasına dayanarak imparatorluğu 10 oğlu arasında paylaştırması, herkesin herkesle çatışmasına niçin oldu Bu, zayıflamış Bizanslıların yok, Kilikya Ermenilerinin lehine oldu; Hükümdarları II Leon (11871219), Antakya Prensliği ’nin hamisi olarak ortaya çıktı ve 1198 ’de Kutsal Roma Cermen İmparatoru VI Heinrich ’in elinden krallık tacı giydi Anadolu Selçukluları ’nda en nihayet I Keyhüsrev ’le (12041211) tek hükümdarlık sistemi resmileşmiş oldu 1204 ’te İstanbul, tarihinde ilk olarak bir dış düşman göre fethedildi Lakin Müslümanlar veya dinsizler yok, Dördüncü Haçlı Seferi ’ne katılanlar göre Bu, Bizanslılar ve Romalılar aralarında yüzyıllardır süregelen ve Haçlı seferlerinin beklentileri karşılamaması dolayısıyla derinleşen güvensizliğin bir sonucuydu

Anadolu Selçukluları ’nın Parlak Dönemi (12041243)
İstanbul bundan böyle, boğazın iki yan bölgeleri içine alan Latin İmparatorluğu ’nun başkentiydi Ege ’deki adalar Venedik ’e verilmiş iken, imparatorluğun uydu devletleri, Yunanistan ’ın da büyük bölümünü ellerinde bulunduruyordu Epir, Trabzon ve Kuzeybatı Anadolu ’da Rum beylikleri ortaya çıktı

bu arada, Bizans İmparatorluk geleneğine değerinde veren Theodor 1 Laskaris (12041222) İznik Bizans İmparatorluğu ’nu kurdu Büyük Selçuklu Sultanlığı, nihai olarak minik devletlere ayrılarak dağıldı ve Mısır ve Suriye ’deki Eyyubi sultanlarının gücü, Sultan Selahaddin ’in 1 1193 ’te ölümüyle kayıplara uğradı, pek ancak Doğu Akdeniz havzası, çok sayıda devlet aralarında parçalandı

Anadolu Selçukluları bu durumdan hemen yararlandılar Gerçi ortak savaşlardan daha sonra —sırası gelmişken 1 Keyhüsrev 1211 ‘de savaşta öldü— Laskaris hanedanlığının ele geçirdiği bölgeyi tanımak zorunda kaldılar, lakin Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında geniş bir alanı ele geçirip, Kırım, Ermeni Kilikya ve Trabzon ’da da etkilerini artırdılar Doğudaki lokal Türk beyliklerini dikkate almadılar ve tesir alanlarını Sancı ’ya kadar genişlettiler Ama bu çatışmalar bittikten hemen sonradan, Anadolu Selçukluları, tüm komşu güçlerle barışçıl ilişkiler kurmayı başarıyla gerçekleştirdiler, öyle ancak Anadolu, hanedanlığın en manâlı hükümdarı Sultan I Keykubât (12191236) yönetiminde altın çağını yaşadı

13 yüzyıl seyahatnameleri Anadolu ’yu, tıpkı Bizans ’ın en iyi dönemlerinde olduğu gibi, idareli gelişmeler ülkesi olarak betimler her zaman olduğu üzere ziraat ön plandadır, lakin sultan artık fiziksel teşviklerde bulunmaktadır; ayrıca bağcılık, bahçecilik ve meyvecilik de yapılmaktadır Maden ocaklarından gümüş, bakır, demir ve şap çıkarılmakta ve dağlık ormanlardan odun indirilmektedir Türkmenlerin tarımdaki payı zor tanı edilebilir, ama her halükârda ülkenin sadece bir bölümü göçebeleşme sürecine girmiş ve huzurlu dönemlerde göçebelerle yerleşik halk aralarında müşterek bir yaşam sürdürülebilmiştir Göçebe hayat tarzının temelini her ne kadar hayvancılık oluşturuyorsa da, sığır ve beygir yetiştiriciliğinin Türkler gelmeden önce de Anadolu ’da manâlı bir rol oynadığı dikkatten kaçırılmamalıdır Gerçi Türkmenler halı dokumacılığını Anadolu ’ya getirdiler, fakat kaynakların “halı terimiyle, Anadolu ’da eskiden beri yapımı aşina altın ve simle tamamlanmış halı veya lüks tekstil dokumacılığını kastedip etmediği kesin değildir Bazı alanlarda, örneğin moda ürünü olarak da Fransa ve İngiltere ’de bile revaçta olan Türkmen başlığı gibi kuşkusuz spesifik bir takım ipuçları var Her ne ise, çoğu tarım ürünü, dış satım malı olarak saptanabilir Bir geçiş ülkesi olarak da Anadolu emin bir rol oynar Ticaret anlaşmalarının imzalanması ve kıymetli altın sikkelerin bastırılmasıyla Sultanlar Anadolu Selçuklu ülkesini, dünya ticaret ailesi halkasına dahil etmişlerdir Kişisel Olarak kendileri ve diğer yüksek rütbeli devlet adamları, ulaşımı; insan, hayvan ve eşyalar için konaklama ve depolama amaçlı tesisler yaptırmak suretiyle teşvik etmişlerdir 13 yüzyıldan kalan kervansarayların kalıntıları bugün, Samsun ’dan çıkıp, Tokat, Sivas ve Kayseri üzerinden Konya ’ya dışarı giden ve buradan da Alanya, Antalya, Denizli ve Kütahya ’ya ayrılan kervan yolunun etrafını süslemektedir Selçuklu döneminden kalma bir takım köprüler hala günümüzde ulaşıma hizmet etmektedir

“Rum ülkesinin, Ermenilerin, Frenklerin ve Suriye ’nin Sultanı hükümdar kentteki köşklerde, taşradaki saraylarda ikamet eder, etrafındaki bilgin ve sanatçılara layık verirdi İran Örneğine kadar işleri yürüten ve birçoğu da zaten İranlı olan memurları görevlendirirdi Yazı dili Arapça ve Farsçaydı İç ve dış yönetim biçiminin ayrıntılarına burada girmeyecek, bürokratik ve merkezi yönetim anlayışları üstüne genel bir değinmeyle yetineceğiz

Devlete Ait din Sünni İslam ’dı 13 yüzyılda yapılıp da sultan ve onun devlet adamları kadar vakfedilen cami ve medreselerin sayısı çoktur Medreseler din adamıyla yetinmiyor, bununla birlikte memur da yetiştiriyordu İslam ’ın, yöneticilerden istediği sosyal talepler; hamam, şifahane ve öteki hayır kurumları gibi dağıtılmış yapılana karşılanıyordu Sultanlar, Sünni hüküm danlar olarak tanınmaya büyük tartma verdikleri halde, öteki farklı görüşlere, siyasal ve sosyal ayaklanmalara kaynaklık etmedikleri sürece hoşgörüyle yaklaşıyorlardı Hatta Anadolu ’da uygulanan İslam anlayışı, öteki Arapİslam ülkelerinde kuşkuyla algılanan din dışı izler taşıyordu Pek fakat, ünlü mutasavvıf ve şair Celaleddin Rumi (ö 1271) kadar Konya ’da kurulan ve sultanlarca hararetle desteklenen Mevlevi Dergahı ’nın ibadet biçiminde, müzik ve dansa merkezi bir işlev yüklenmiştir

Devletin hoşgörüsü, Hıristiyan kiliselerin cemaatini de kapsıyordu Dinler arası evlilikler toplumun her sınıfında sık rastlanan bir olaydı Hatta Konya sarayında Hıristiyan olup hanedanla akrabalığı yer alan yüksek rütbeli kişiler vardı Zamanla İslam ’a geçişler arttı; bunun nedeni bazen kariyerinde yükselme isteği, ara sıra de İslam ’ın başarısını Tanrının istediği yönündeki cana yakın inanış idi Dinler arası sohbetleriyle Mevlevi Dergahı, Hıristiyanların İslam toplumuna uyumu hususunda çok katkı maddesi sağlamıştır Ama Anadolu ’daki Rum Hıristiyan cemaati, metropol İstanbul ’dan öbür olmak ve kilise mallarına el konulması nedenleriyle dağınık bir durumda kalmışlar ve değil olmaya mahkum olmuşlardır

Saray kültürü, idareli gelişmesi, dışarıda karşı barışçıllığı ve dinsel hoşgörüsüyle Anadolu Selçuklu Sultanlığı, tarihçiler kadar çoğunlukla fazla pembe gözlüklerle betimlenmiştir sırası gelmişken, fakat yeni araştırmalarla layıkıyla ortaya çıkan bir husus göz ardı edilmiştir: Türkmenlerin rolü Türkmenler, beylerinin yönetiminde, imparatorluğun kenar bölgelerinde yaşıyor, bu nedenle sınır korumasında yardımsever oldukları gibi, kültürel gelişim içindeki ülkeye en az zarar verecek konumda bulunuyorlardı Onları kontrol etmek, dinç bir merkezi idare için deha zordu, ve bu bir defa ortadan kalktı mı, kendilerine verilen odak alanlarının sınırlarını genişletmek için akınlara kalkışırlardı Laf konusu halk müziği grupları, örneğin Batı Anadolu ’daki Rumlar için böyle akınlar, sonuçları itibariyle korkunç olurdu Yalnızca, kararsız boydaşlarına muhtaç almak istemeyen sultanlar, esir ve paralı askerlerden oluşan hazır bir ordu kurdular; böylece Türkmenlerin devletle olan zorunlu bağları daha da gevşedi Otlakçılık aleyhine tarımın gelişmesi ve yönetimin merkezi uygulamaları, Türkmenlerin yaşam alanlarını gitgide daralttı Bunun sonucunda, onlar da devlete karşısında düşüncesiz, hatta düşmanca bir tavır içine girdiler

Türkmenler kendi İslam anlayışlarını Orta Asya ’dan beraberlerinde getirmişlerdi Her zamanki gibi, cami ve medreselerin uzakta olduğu yerlerde, bazıları muhtemelen eski Şamanlara benzeyen şeyhler ve dervişler, artık sivilleşmiş devlette yeri olmayan “gaza geleneğini canlı tutuyorlardı Tarikat izlerinden diğer bu ilkel dindarlık anlayışında, ağaç ve taşların yüceltilmesi ya da ilkel toplumlarda olduğu üzere konuk misafir etme pratikleri gibi İslam öncesi unsurlar da vardı Göçebe kadınları yüzlerini açıkta bırakır, toplum içinde, kentlerde güzel karşılanmayacak ölçüde serbestçe dolaşırlardı Ister Hıristiyan ister Müslüman olsun, kent halkı Türkmenleri itici bulur, onları aşağılardı Türkmenler bu ülkenin imajını, Batılı gözlemcilerin daha 12yüzyılda “Türkiyeden bahsedebileceği kadar belirlemişlerse de, yaşamlarını devletten ve sultanlığın yarattığı kültürden az daha iyice soyutlanmış bir şekilde sürdürüyorlardı

Daha 1 Keykubad vaktinde Anadolu Selçuklu Sultanlığı ’nın dış politika ufukları kararmaya başlamıştı 1220 ’de Moğol hükümdarı Cengiz Han ’ın (ö 1227) orduları İran ’ı zapt edip, Türkmen ve diğer halklardan oluşan bir grubu batıya doğru zorladılar Sultan, Doğu Anadolu ’da baş bildiren bu huzursuzluğun üstesinden geldi, ancak oğlu ve ardılı II Keyhüsrev ’e (1236 1246) ağır bir miras bıraktı Yeni sultan bu durumun haberdar görünüyordu Monarşik yönetimini desteklemek için, tahta geçer geçmez, kardeşini bertaraf etti; bu, Selçuklu Hanedanlığı ’nın tarihinde eşi görünmeyen bir dilekçe idi 1240 yılında, gezgin Türkmen şeyhi Baba Ishak ’tan etkilenerek Türkmenler Doğu Anadolu ’da ayaklandılar ve sultan bu halk müziği ayaklanmasını acımasız bir sertlikle bastırdı Bu şekilde sarsılmış Anadolu Selçuklu Sultanlığı, Moğollarla askeri açıdan karşı karşıya gelmek için yeteri dek enerjik değildi 1243 tarihli Kösedağı yenilgisinden daha sonra II Keyhüsrev, ülkesinin batısına kaçtı; sırası gelmişken muzaffer Moğollar, Kayseri ’yi talan ediyorlardı II Keyhüsrev ’in veziri ise duruma hâkim olup, onlarla bir mütareke anlaşması sağladı

Moğol Hükümdarlığı ve Beylikler Dönemi ’nin Başlangıcı (12431307)
Anadolu Selçuklu Sultanlığı, bundan böyle Moğollara haraç ödeyen uydu bir devlet haline gelmiş, fakat geçici bir zaman için işgal edilmekten kurtulmuştu II Keyhüsrev ’in kendi arasında dargın oğullarının yerine, Moğolların müdahalesine meydan vermeksizin, devleti şimdiye kadarki haliyle tutmaya çalışan vezirler yönetimi üstlenmişlerdi Bu devlet adamlarının başında, allah vergisi Rum olan Celaleddin Karatay geliyordu

Bu görece sükünet, 1256 ’da başta alıngan bir şekilde bozuldu İran ’ın Moğol hükümdarı Hülagu Han, Orta Asya ’dan gelen göçebe akınları için yere gereksinim duyup, böylece ordu komutanı Baycu ’ya, askerleriyle birlikte Anadolu ’ya çekilmesini emreder Bu, antlaşmaya tutarsız davranışınlar ardından her ne değin doğrudan düşmanca bir kasıt yahut da, yine de Moğol göçebeler, Anadolu için ciddi bir tehdit oluşturuyorlardı, özellikle de çayır alanlarını kaybetmeyi göze alması gereken Türkmenler için Türkmen ve Hıristiyanlardan oluşan Anadolu Selçuklu Sultanlığı ordusu, Moğollar tarafından darmadağın edildi ve Karatay ’ın yerine, “Pervane adıyla tarihe geçen Muineddin Süleyman göreve getirildi

Anadolu Selçuklu Sultanlığı, ismen Moğolların hâkimiyeti aşağıda görünürken, fiilen egemen devletlere ayrıldı Bunun nedeni, Selçuklu Hanedanlığı ’nın erkek soyunun 1307 ’de Moğollar kadar değil edilmesi değildir, aksine gelişen olayların yanı sıra oluşan bir durumdur; çünkü sultanlar on senelerdir bundan böyle anılmaya değerinde bir rol oynamamışlardır *
 
858,497Konular
981,963Mesajlar
29,963Kullanıcılar
Üst Alt