nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Yunan doğa filozofu Klazomenai'de doğan Anaksagoras Atina'da bir mektep açarak Perikles, Euripides, Arkhealos (bir takım yazarlara tarafından Sokrates), vb bir çok öğrenci yetiştirmiştir Bazı parçaları günümüze kadar kalan Tabiat Üstüne adlı bir eser yazdı Platon'un Phaidion'unda Sokrates onun dersinden söz açarHem Anaxagoras bir felsefe kitabı yazmştır aacak MS 6 yüzyılda Kilikyalı Simplicius'un çalışmalarının korunması doğru bu kitabın birincil bölümünün fragmanları hayatta kalabilmiştir
Anaksagoras Felsefesi
Anaxagoras, İyonya'dan Atina'ya araştırma biliminin esas esasını ve felsefesini getirmiştir Onun gökyüzü izlenimleri ve meteorların düşüşü ona evrensel düzenin yeni teorilerini biçimlendirme imkanını sunmuştur Peloponnesos'tan daha geniş ve yanıcı bir metal yığını olarak adlandırdığı Güneşin, gökkuşağının, meteorların, güneş tutulmalarının bilimsel açıklamasını yapmaya çalışmıştırİddia ettiği göksel varlılar en ince ayrıntısına kadar dünya'dan kopuk taş yığınlarıdır ve hızlıca sürtünerek dünyaya doğru alev topu halinde düşerler Anaksagoras, Empedokles gibi, Parmenides'in Varlık ne varlığa kazanç ne de geçip gider, ama değişmezdir kuramını kabul ediyordu Helenler varlığa gelişi ve geçip gidişi doğru olarak anlamıyorlar, çünkü hiç bir şey varlığa gelmez veya geçip gitmez, ama olan şeylerin bir karışması ve bir ayrılması vardır' İki düşünür de, bu nedenle, özdeğin yokedilemezliği konusunda anlaşmaktadırlar, ve ikisi de karışmaları nesneleri oluşturan v ayrılmaları nesnelerin yitişini açıklayan yokedilmez özdeksel parçacıklar konutlayarak bu kuramı açık değişim olgusu ile uzlaştırmaktadırlar Lakin Anaksagoras en son birimlerin toprak, hava, alev ve su olarak dört öğeye karşılık düşen parçacıklar olduğu konusunda Empedokles ile anlaşmamaktadır O parçaları niteliksel olarak tüm ile aynı olan her şeyin en son ve türetilmiş olduğunu öğretmektedir
Başlangıçta, her cins parçacık Anaksagoras'a göre bölünemez hiç bir parçacık yoktur biraraya karışmıştı Bütün şeyler biraradaydılar, ayrıca sayıda keza de küçüklükte ebedi olarak; çünkü ufak de sonsuzdu, ve tüm şeyler biraradayken, hiç biri küçüklükleri nedeniyle ayırdedilemiyordu Tüm şeyler bütündedirler En son parçacıklar ortaya çıkacak olan nesnede kesin bir türdeki parçacıkların baskın olacağı bir yolda biraraya getirildikleri vakit görgül nesneler doğmaktadır Böylece kökensel karışımda altın parçacıkları düzensiz olarak ve başka her cins parçacık türüyle karışık olarak bulunmaktadır; fakat altın parçacıkları başka parçacıklarla sonuçtaki görülür nesnenin hakim olarak altın parçacıklarından oluşacağı bir yolda biraraya getirildikleri süre, önümüzde görgül dünyanın altını durmaktadır Niçin başka parçacıklarla diyoruz? Çünkü somut görgül nesnelerde, tüm şeylerin parçacıkları vardır; yine de bunlar öyle bir yolda birleşmişlerdir oysa, bir parçacık türü baskındır ve bütün nesne adını bu olgudan almaktadır
Anaksagoras herşeyde herşeyin bir oranı vardır öğretisini savunuyordu ve bunun görünürdeki nedeni değişim olgusunu diğer türlü nasıl açıklayabileceğini anlayamamış olmasıydı Bu yolda Anaksagoras Parmenides'in varlık üstüne öğretisini korumaya çabalıyordu, ve bununla birlikte değişime aleyhinde gerçekçi bir tutumu da benimseyerek onu duyguların bir yanılsaması olarak dışlamıyor lakin bir olgu olarak kabul ederek Eleatik varlık kuramı ile uzlaştırmaya çalışıyordu Bu noktaya kadar Anaksagoras'ın felsefesi Empedokles'in Parmenides'i yorumlayış ve uyarlayışının bir türüdür, ve özel olarak dikkate layık hiç bir özgünlük göstermemektedir Ama şeylerin ilk kütleden oluşmasından sorumlu olan zor yada güç sorusuna geldiğiniz süre, Anaksagoras'ın felsefeye benzersiz katkısına da gelmiş oluyoruz Empedokles evrendeki devimi Sevgi ve Didişme olarak iki maddi kuvvete yüklemişti; fakat Anaksagoras bunun yerine Nous yada Lahza ilkesini getirmektedir Anaksagonas ile bir ışık, demin zayıf da olsa, dogmaya başlamaktadır, çünkü 'anlak'' derhal prensip olarak kabul edilmektedir' Nousun,' demektedir Anaksagoras, hem büyük ayrıca de ufak dirimli tüm şeyler üstüne gücü vardır Ve Nousun bütün döngü üzerinde gücü olduğu içindir fakat o ilk olarak dönmeye başlamıştı Ve Neus olacak olmuş, olmuş olan, şimdi olan ve olacak olan tüm işleri, ve ayrılmış yıldızların ve güneşin ve ayın ve havanın ve eterin derhal içinde dönmekte oldukları bu döngüyü düzene koydu Ve döngünün kendisi ayrılmayı yarattı, ve yoğun seyrekten, sıcak soğuktan , aydınlık karanlıktan, ve kuru ıslaktan ayrıldı Bir çok şeyin bir çok oranı vardır Lakin Nous dıştan hiç bir şey başka herhangi bir şeyden bütün olarak bölünmüş değildir Ve ayrıca büyük keza de ufak, bütün Nous benzeridir; oysa diğer hiç bir şey diğer herhangi bir şey benzemez, fakat her bir tekil şey en açık olarak kendi içinde en çoğunu kapsadığı şeylerdir ve şeylerdir Nous sonsuzdur ve kendi yönetmektedir, ve hiç bir şeyle karışmış değil ama yalnız başınadır,kendi kendisindedir' Öyleyse Anaksogoras Nousu nasıl düşünüyordu? Onun için Nous bütün şeylerin en güzeli ve en arısıdır,ve her şeye ilişkin tüm bilgiyi ve en büyük gücü taşımaktadır ; Ayrıca Nousun orada başka her şeyin kuşatıcı kütle içinde olduğu yer' olmasından da laf etmektedir Filozof bu nedenle Noustan yada Andan özdeksel terimlerde tüm şeylerin en incesi' olarak, ve uzayda yer kaplıyor olarak laf etmektedir Buna dayanarak Burner bildirmektedir ancak, Anaksagoras hiç bir süre cisimsel bir prensip düşüncesinin üzerine yüklemiş değildi Nousu öteki özdeksel şeylerden daha arı kılmıştır,ama hiç bir vakit özdeksel yada cisimsel olmayan bir şey düşüncesine erişmemiştir Zeller bunu kabul etmemektedir, ve Stace nasıl tüm felsefenin duygusal olmayan düşünceyi hissi düşünceleri bildirme amacıyla evrimlenmiş dilde açıklama yapmak zorunda olmanın güçlüğü aşağı çabalıyor' olduğu olgusunu belirtmektedir Böylece Metafizik'te Anaksagoras'ın gayesizce konuşan öncülleri arasında ayık bir insan gibi' durduğunu söyleyen Aristoteles yeniden demektedir ki Anaksagoras Hatıra evrenin biçimlenişini açıklama yapmak için bir deus ex machina olarak kullanmaktadır; ve ne süre bir şeyin zorunlu olduğunu açıklamakta güçlükle karşılaşsa, onu ortaya sürmektedir Fakat diğer durumlarda Andan başka herhangi bir şey'i niçin yapmaktadır Bu Nedenle Anaksagoras'ı bulduğu zaman tamamiyle yeni bir yaklaşımla karşısında karşıya kaldığını düşünerek, ilerleyip de Onun Andan hiç bir biçimde yararlanmadığını bulduğum süre tüm ölçüsüz beklentilerim tuzla buz oldu' diyen Sokrates'in hayal kırıklığını kolayca anlayabiliriz Anaksagoras, astronomiyle de ilgileniyordu Gökyüzündeki bütün cisimlerin Yer ile benzer maddeden meydana gelmiş olduğunu öne sürüyordu Bu fikre bir meteoru inceledikten daha sonra varmışdı böylece diğer gezegenlerde de yaşam olduğu düşünülebilir, diyordu Öne sürdüğü fikirlerden bir diğeri de Güneş'in bir tanrı olmayıp Peloponnesos Yarımadası'ndan büyükçe, kor halinde bir kütle olduğuydu Hem Anaksagoras, Ay'ın ışığını güneşten aldığını varsayıp Ay ve Güneş tutulmalarını bununla açıklamıştır Ayrıca, hayvanların anatomilerini incelemiş ve balıkların solungaçlarıyla nefes aldığını keşfetmişti
*
Anaksagoras Felsefesi
Anaxagoras, İyonya'dan Atina'ya araştırma biliminin esas esasını ve felsefesini getirmiştir Onun gökyüzü izlenimleri ve meteorların düşüşü ona evrensel düzenin yeni teorilerini biçimlendirme imkanını sunmuştur Peloponnesos'tan daha geniş ve yanıcı bir metal yığını olarak adlandırdığı Güneşin, gökkuşağının, meteorların, güneş tutulmalarının bilimsel açıklamasını yapmaya çalışmıştırİddia ettiği göksel varlılar en ince ayrıntısına kadar dünya'dan kopuk taş yığınlarıdır ve hızlıca sürtünerek dünyaya doğru alev topu halinde düşerler Anaksagoras, Empedokles gibi, Parmenides'in Varlık ne varlığa kazanç ne de geçip gider, ama değişmezdir kuramını kabul ediyordu Helenler varlığa gelişi ve geçip gidişi doğru olarak anlamıyorlar, çünkü hiç bir şey varlığa gelmez veya geçip gitmez, ama olan şeylerin bir karışması ve bir ayrılması vardır' İki düşünür de, bu nedenle, özdeğin yokedilemezliği konusunda anlaşmaktadırlar, ve ikisi de karışmaları nesneleri oluşturan v ayrılmaları nesnelerin yitişini açıklayan yokedilmez özdeksel parçacıklar konutlayarak bu kuramı açık değişim olgusu ile uzlaştırmaktadırlar Lakin Anaksagoras en son birimlerin toprak, hava, alev ve su olarak dört öğeye karşılık düşen parçacıklar olduğu konusunda Empedokles ile anlaşmamaktadır O parçaları niteliksel olarak tüm ile aynı olan her şeyin en son ve türetilmiş olduğunu öğretmektedir
Başlangıçta, her cins parçacık Anaksagoras'a göre bölünemez hiç bir parçacık yoktur biraraya karışmıştı Bütün şeyler biraradaydılar, ayrıca sayıda keza de küçüklükte ebedi olarak; çünkü ufak de sonsuzdu, ve tüm şeyler biraradayken, hiç biri küçüklükleri nedeniyle ayırdedilemiyordu Tüm şeyler bütündedirler En son parçacıklar ortaya çıkacak olan nesnede kesin bir türdeki parçacıkların baskın olacağı bir yolda biraraya getirildikleri vakit görgül nesneler doğmaktadır Böylece kökensel karışımda altın parçacıkları düzensiz olarak ve başka her cins parçacık türüyle karışık olarak bulunmaktadır; fakat altın parçacıkları başka parçacıklarla sonuçtaki görülür nesnenin hakim olarak altın parçacıklarından oluşacağı bir yolda biraraya getirildikleri süre, önümüzde görgül dünyanın altını durmaktadır Niçin başka parçacıklarla diyoruz? Çünkü somut görgül nesnelerde, tüm şeylerin parçacıkları vardır; yine de bunlar öyle bir yolda birleşmişlerdir oysa, bir parçacık türü baskındır ve bütün nesne adını bu olgudan almaktadır
Anaksagoras herşeyde herşeyin bir oranı vardır öğretisini savunuyordu ve bunun görünürdeki nedeni değişim olgusunu diğer türlü nasıl açıklayabileceğini anlayamamış olmasıydı Bu yolda Anaksagoras Parmenides'in varlık üstüne öğretisini korumaya çabalıyordu, ve bununla birlikte değişime aleyhinde gerçekçi bir tutumu da benimseyerek onu duyguların bir yanılsaması olarak dışlamıyor lakin bir olgu olarak kabul ederek Eleatik varlık kuramı ile uzlaştırmaya çalışıyordu Bu noktaya kadar Anaksagoras'ın felsefesi Empedokles'in Parmenides'i yorumlayış ve uyarlayışının bir türüdür, ve özel olarak dikkate layık hiç bir özgünlük göstermemektedir Ama şeylerin ilk kütleden oluşmasından sorumlu olan zor yada güç sorusuna geldiğiniz süre, Anaksagoras'ın felsefeye benzersiz katkısına da gelmiş oluyoruz Empedokles evrendeki devimi Sevgi ve Didişme olarak iki maddi kuvvete yüklemişti; fakat Anaksagoras bunun yerine Nous yada Lahza ilkesini getirmektedir Anaksagonas ile bir ışık, demin zayıf da olsa, dogmaya başlamaktadır, çünkü 'anlak'' derhal prensip olarak kabul edilmektedir' Nousun,' demektedir Anaksagoras, hem büyük ayrıca de ufak dirimli tüm şeyler üstüne gücü vardır Ve Nousun bütün döngü üzerinde gücü olduğu içindir fakat o ilk olarak dönmeye başlamıştı Ve Neus olacak olmuş, olmuş olan, şimdi olan ve olacak olan tüm işleri, ve ayrılmış yıldızların ve güneşin ve ayın ve havanın ve eterin derhal içinde dönmekte oldukları bu döngüyü düzene koydu Ve döngünün kendisi ayrılmayı yarattı, ve yoğun seyrekten, sıcak soğuktan , aydınlık karanlıktan, ve kuru ıslaktan ayrıldı Bir çok şeyin bir çok oranı vardır Lakin Nous dıştan hiç bir şey başka herhangi bir şeyden bütün olarak bölünmüş değildir Ve ayrıca büyük keza de ufak, bütün Nous benzeridir; oysa diğer hiç bir şey diğer herhangi bir şey benzemez, fakat her bir tekil şey en açık olarak kendi içinde en çoğunu kapsadığı şeylerdir ve şeylerdir Nous sonsuzdur ve kendi yönetmektedir, ve hiç bir şeyle karışmış değil ama yalnız başınadır,kendi kendisindedir' Öyleyse Anaksogoras Nousu nasıl düşünüyordu? Onun için Nous bütün şeylerin en güzeli ve en arısıdır,ve her şeye ilişkin tüm bilgiyi ve en büyük gücü taşımaktadır ; Ayrıca Nousun orada başka her şeyin kuşatıcı kütle içinde olduğu yer' olmasından da laf etmektedir Filozof bu nedenle Noustan yada Andan özdeksel terimlerde tüm şeylerin en incesi' olarak, ve uzayda yer kaplıyor olarak laf etmektedir Buna dayanarak Burner bildirmektedir ancak, Anaksagoras hiç bir süre cisimsel bir prensip düşüncesinin üzerine yüklemiş değildi Nousu öteki özdeksel şeylerden daha arı kılmıştır,ama hiç bir vakit özdeksel yada cisimsel olmayan bir şey düşüncesine erişmemiştir Zeller bunu kabul etmemektedir, ve Stace nasıl tüm felsefenin duygusal olmayan düşünceyi hissi düşünceleri bildirme amacıyla evrimlenmiş dilde açıklama yapmak zorunda olmanın güçlüğü aşağı çabalıyor' olduğu olgusunu belirtmektedir Böylece Metafizik'te Anaksagoras'ın gayesizce konuşan öncülleri arasında ayık bir insan gibi' durduğunu söyleyen Aristoteles yeniden demektedir ki Anaksagoras Hatıra evrenin biçimlenişini açıklama yapmak için bir deus ex machina olarak kullanmaktadır; ve ne süre bir şeyin zorunlu olduğunu açıklamakta güçlükle karşılaşsa, onu ortaya sürmektedir Fakat diğer durumlarda Andan başka herhangi bir şey'i niçin yapmaktadır Bu Nedenle Anaksagoras'ı bulduğu zaman tamamiyle yeni bir yaklaşımla karşısında karşıya kaldığını düşünerek, ilerleyip de Onun Andan hiç bir biçimde yararlanmadığını bulduğum süre tüm ölçüsüz beklentilerim tuzla buz oldu' diyen Sokrates'in hayal kırıklığını kolayca anlayabiliriz Anaksagoras, astronomiyle de ilgileniyordu Gökyüzündeki bütün cisimlerin Yer ile benzer maddeden meydana gelmiş olduğunu öne sürüyordu Bu fikre bir meteoru inceledikten daha sonra varmışdı böylece diğer gezegenlerde de yaşam olduğu düşünülebilir, diyordu Öne sürdüğü fikirlerden bir diğeri de Güneş'in bir tanrı olmayıp Peloponnesos Yarımadası'ndan büyükçe, kor halinde bir kütle olduğuydu Hem Anaksagoras, Ay'ın ışığını güneşten aldığını varsayıp Ay ve Güneş tutulmalarını bununla açıklamıştır Ayrıca, hayvanların anatomilerini incelemiş ve balıkların solungaçlarıyla nefes aldığını keşfetmişti
*