Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Ankebut Suresindeki Mucizevi Coğrafi İşaretler

Ankebut Suresindeki Mucizevi Coğrafi İşaretler
0
106

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
ANKEBUT SURESİNDEKİ MUCİZEVÎ COĞRAFİ İŞARETLER


Günümüz coğrafya biliminde, dünyadaki herhangi bir bölgenin nokta olarak yer tespitinin yapılabilmesi, belirli ölçümlerle yapılmış enlemboylam koordinatlarının bilinmesine dayalıdır Bu koordinatlar iki unsur içermektedir; enlem (paralel) ve boylam(meridyen) Kuranı Kerim’deki anlatım ve cümlelerinin de bir koordinatı vardır; bunlar sure ve ayet numaralarıdır Peki, Kuran’da bahsedilen bir coğrafik mekânın geçtiği sure ve ayet numaralarının tam olarak enlem ve boylam karşılığı olduğunu fark etseniz ne düşünürdünüz? Üstelik o ayetlerde olayın meydana geldiği ya da kavimlerin yaşadığı bölgeye dair işaretler olduğu da anlatılıyorsa…

29 sure olan Ankebut suresinin 38 ayetinde Semud ve Ad kavminin meskenlerinden, yani oturdukları yerlerin beyan edildiği anlatımı vardır Ayetin bu açıklamasına göre helak olmuş bu toplulukların yaşadığı bölgenin Dünya üzerindeki coğrafi konumu, Kuran’da mucizevî bir işarete tekabül etmektedir

29 Sure (Ankebut) 38 Ayet


Semud kavminin yaşadığı Hicr bölgesinin Medine ile Şam arasında olduğuna dair birçok kaynakta bahsedilmektedir

Hicaz ile Şam arasında olduğu bilinen “Hicr bölgesini harita düzleminde gösterebilmek için pratik bir çizim olarak harita üzerinde iki noktayı gösterebilecek şehirlerarasında bir doğru çizildiğinde Ad ve Semud kavimlerinin yaşadığı Hicr mevkisinin bu doğrunun 29 kuzey paraleli ile 38 doğu meridyeninin kesiştiği noktada bulunduğunu görürüz

Harita:1


Harita:1’de görülebileceği üzere Hicaz bölgesindeki Medine ile Şam (Damascus) olan bu iki şehrin temsil ettiği noktaları birleştiren doğru parçasının tam orta noktası, çok küçük hata payları ihmal edilirse Ad ve Semud’un yaşadığı bölgenin merkezine (29:38 koordinatına) isabet etmektedir İsteyen herkes bu özelliklerin doğruluğunu herhangi bir harita üzerinde basit bir cetvel yardımıyla test edebileceği gibi, yaygın olarak kullanılan bazı harita programlarıyla da inceleyebilir Aşağıdaki alıntı bilgilerinde ve haritalarda bu özellikler anlaşılmaktadır

Hicr; Semud kavminin, Medine ile Şam arasında bulunan yurtlarının adıdır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

… Bu kavmin adı Semud'du Yerleri Medine ile Şam arasında Hicr'di
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız


Semud, Ad'dan sonra idi Onların yurtları, Hicaz ile Şam arasındaki, Vadi elKura ve çevresinde meşhur olup, Allah Resulü (s), hicretin 9 senesi Tebük'e giderken, onların yurtlarına uğramıştı
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Suudi Arabistan haritasında görüleceği üzere, Semud kavminin yaşadığı yerler olarak belirtilen Hicaz ile Şam arasındaki Vadi El Kura denilen bölge (Harita:2’de AlQurayyat olarak gösterilen bölge) 29 kuzey paraleli ve 38 doğu meridyeninin kesiştiği yerdedir

Görüldüğü gibi Semud kavminin yaşadığı yerlerin beyan edildiği belirtilen Ankebut suresinin sure numarası olan 29 rakamı o bölgenin kaçıncı paralelde olduğunu ve ayetin numarası olan 38 rakamının da hangi meridyende olduğunu net bir şekilde açıklamaktadır Bilindiği üzere Kuranı Kerim’in indirildiği dönemde paralel ve meridyen kavramları henüz bilinmiyordu

Harita:2


Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız





http:wwworsamorgtrtrtrUploads%C3%BCmler





Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız








Ayrıca, neden güney değil de kuzey paralelinin ya da neden batı meridyeni değil de doğu meridyeninin esas alındığı şeklinde bir soru akla gelebilir Ankebut suresinde o dönemde yaşayanlar ve ilk müslüman olan toplumlar kastedilerek, ‘’onların yaşadıkları yerleri siz de gördünüz’’ denilmektedir Bunun yanında birçok kaynakta peygamberimizin de onların yurtlarına uğradığı belirtiliyor Bu bilgilerden yola çıkarak o zamanki İslam ümmetinin de gördüğü ve uğradığı bir yer olması gerektiği ve bundan dolayı da yer itibariyle Arabistan Yarımadası çevresinde bulunması gerektiği, bundan yola çıkarak da kuzey paraleli ve doğu meridyenlerinin esas alınması gerektiği sonucuna varabiliriz Bununla beraber neden sure numarasının paralel olarak, ayet numarasının ise meridyen olarak kabul edildiği şeklinde de bir soru akla gelebilir Dünya yüzeyini bir koordinat düzlemi olarak düşünürsek, herhangi bir noktanın koordinatları verilirken önce X ekseninin değeri, sonra Y ekseninin değeri (x,y) şeklinde yazılır Kuran’dan bir ayet belirtilirken de önce sure numarası, sonra ayet numarası verilir Ayrıca sure ve ayet numaraları pozitif tam sayılardan oluştuğu için, koordinat düzleminde her iki bileşenin pozitif (+x, +y) olan bölgeyi dünya haritası üzerine uyarladığımızda, ekvatorun kuzeyi ve 0 meridyeninin doğusunda kalan bölge, kuzey paralelleri ve doğu meridyenlerine karşılık gelir Bu iki durumu bir arada düşündüğümüzde yukarıdaki soru net olarak aydınlanmaktadır Bu konudaki açıklamalar, bu kitaptaki paralel ve meridyenlere dayalı diğer coğrafi mucizeler için de geçerlidir

Ankebut Suresi (3537)
35 Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır
36 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe umut bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın! dedi
37 Fakat onu yalancılıkla itham ettiler Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar

Ankebut Suresi’nin 36 ayetinde Medyen halkından ve 37 ayetinde de onların yurtlarından söz edilmektedir Aslında bu ayet numaraları da sure numarası olan 29 ile birlikte Medyen halkının yaşadığı bölgenin coğrafi konumunu, yani paralel ve meridyenlerini işaret etmektedir
Medyen, Akabe körfezinden Humus vadisine kadar uzanan bölgenin adıdır
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Bunlar, Kuzey Arabistan ile Güney Filistin arasındaki bölgede ve Kızıldeniz ile Akabe Körfezi Kıyılarında olmak üzere, haritalarda 29 kuzey paralelini ve 35, 36, ve 37 doğu meridyenlerini kapsayan bölge Medyen olarak bilinen coğrafi bölgeyi belirlemektedir Ankebut 35 ayette de ‘’bırakılan bir ibret nişanesinden bahsedildiği için’’ 35 meridyenden itibaren, yani Akabe Körfezinin doğu kıyılarından itibaren başlatılabilir 35 ayet sadece Lut Kavmi ile ilişkili olarak kabul edilebilir Bu düşünce kabul edilmese bile 36 ve 37 meridyenlerle 29 paralelin birleştiği noktaların işaret ettiği bölge, Medyen halkının yaşadığı bölgelerin merkezini belirleyen toprak parçalarını belirttiğini kabul edebiliriz

Harita:3

Kaynak:Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Yukarıdaki harita, Medyen Kavminin yaşadığı coğrafi bölgeyi işaret etmektedir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

ve bu haritalar da



Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız





Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız




Kuran'da Ad ve Semud Kavimleri'nin isimleri daima birlikte anılır Dahası Allah, ayetlerde, Semud Kavmine Ad Kavmi'nin helakından ders almalarını öğütlediği belirtmektedir Bu anlatım, Semud Kavmi'nin Ad Kavmi hakkında detaylı bir bilgiye sahip olduğunu gösterir

Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik Salih Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur Ad sonrası sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın7 (Araf) 73, 74


Ayetlerden anlaşıldığına göre Ad Kavmi ve Semud Kavmi arasında bir ilişki vardır, hatta belki de Ad Kavmi, Semud Kavmi'nin tarihinin ve kültürünün bir parçasıdır Hz Salih, Semud Kavmi'ne Ad Kavmi'nin örneğini hatırlamalarını ve bundan ders almalarını emretmektedir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Ad kavmi, isyanları sebebiyle büyük bir azaba düşüp, helâk olmuştu İman ettikleri için bu azaptan kurtulan insanlar ise kendilerine yeni yurtlar kurmak üzere çeşitli bölgelere dağıldılar Bu dağılan insanlardan bir kısmı Semud denilen kimsenin evlatlarıdır Semud kavmi, Şam ile Hicaz arasındaki Hicr denilen bölgede yerleşmişti
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız


Semud kavmi Ad kavminin halefi olan bir topluluktur Aslında aynı topluluğun devamıdır Bundan dolayı Semud kavminin yaşadığı bölge olarak paralel ve meridyenlerin Ad kavmi için de geçerli olduğu düşünülebilir Zira Ad kavminden önceki yaşadıkları yerlerden (Arabistan Yarımadası’nın güneyi) göçenler Semud kavmini oluşturmaktadır




Yukarıda Medyen halkından bahseden bilgileri teyid eden ve expedia'dan alıntı yapılan haritanın koordinatlarını gösteren ek haritayı veriyorum
29 (Ankebut) : 35, 36, 37
35 Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır

36 Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe umut bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın! dedi

37 Fakat onu yalancılıkla itham ettiler Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar








LUT GÖLÜ’NÜN COĞRAFİ KONUMU

Ankebut Suresi (3132)
31 Elçilerimiz İbrahim'e (iki oğul ihsan edeceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: Biz bu memleket halkını helak edeceğiz Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir
32 (İbrahim) dedi ki: Ama orada Lut var! Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz Onu ve ailesini elbette kurtaracağız Yalnız karısı müstesna; o, kalacaklar arasındadır

Ankebut Suresinin 31 ayetinde Hz Lut peygamberin memleketinden ve o memleketin helak edileceğinden bahsedilir Aynı surenin 32ayetinde ise ‘’Orada Lut var’’ şeklinde bir cümle geçmektedir Bu konuda dikkati çekmek istediğimiz olay, Lut Gölü’nün coğrafi konum olarak 31 ve 32 paraleller arasında bulunmasıdır



Yukarıdaki haritada Ürdün ile İsrail arasındaki 408 m olarak gösterilen göl, Lut Gölü’dür Bazı kaynaklarda Ölü Deniz adıyla geçer Görüleceği üzere, Lut Peygamberin memleketi ile ilgili ayetlerin numaraları ile bu bölgenin ve Lut Gölü’nün arasında bulunduğu paralellerin numaraları “31 ve 32 ayet ile “31 ve 32 paralel arasında tam bir uyum vardır

Lut peygamberin memleketi ile Lut Gölü’nün coğrafi konumunun paralel ve meridyen bağıntısı ile ilgili ilginç ve farklı bir durum dikkati çekmektedir Bu konuda paralel ve meridyenlerin kesişim noktası değil, ayet numaralarından çıkarılan iki paralel aralığı esas alınmaktadır Bu durumun sebebi, Lut Gölü’nün merkezi olarak kabul edilebilecek bir noktanın veya Lut Gölü üzerindeki herhangi bir noktanın, sure ve ayet numaralarıyla temsil edilecek iki tamsayının oluşturduğu paralel ve meridyen değerlerinin kesişim noktasına denk gelmemesidir Yukarıdaki haritalarda Lut Gölü’nün coğrafi konumu incelendiğinde tamsayılarla temsil edilebilecek paralel ve meridyenlerin kesişim noktasına denk gelmediği görülmektedir Paralel değeri olarak ancak 31 derecenin küsuratını ifade eden dakika ve saniye değerlerine, meridyen olarak da 35 derecenin küsuratını ifade eden dakika ve saniye değerlerine karşılık gelebilmektedir Örneğin, 31 kuzey paraleli ile 35 doğu meridyeninin kesişim noktası Lut Gölü’ne denk gelseydi, o zaman, “neden 31 surenin 35 ayetinde Lut Gölü ile ilgili bir bilgi ve bağıntı aranmıyor? denilebilirdi Ayrıca neden iki meridyen aralığı değil de iki paralel aralığının esas alındığı konusuna da şöyle bir açıklama getirilebilir:

İki paralel aralığı, diğer bir deyişle ardışık olan iki paralel arasındaki mesafe dünyanın her yerinde aynıdır (111 km) Ardışık iki meridyen arasındaki uzaklık ise her yerde aynı değildir Ekvatorda en geniştir ve kutuplara yaklaşıldıkça daralır Nihayet kutuplarda “0 olur Bu nedenle iki paralel aralığı daha net olan belirgin bir uzaklığa ve bölgeye karşılık gelebilmektedir Bunun yanında, bir noktanın koordinatı verilirken ilk olarak paralel (x) değeri verilir Bu açıdan da paralel değerlerinin meridyenlere göre önceliği olduğu düşünülebilir










ANKEBUT SURESİ’NDE NEDEN PARALEL VE MERİDYENLERE DAİR ÇOK SAYIDA İŞARETLER VARDIR?

Ankebut örümcek anlamına gelir ve surenin 41 ayetinde örümceğin evinden bahsedilir Ankebut suresi adını bu ayetten alır Bilindiği gibi örümceğin evi örümcek ağındandır Örümcek, ağını hiçbir zaman bir satranç tahtasının kareleri gibi örmez

Örümcek ağındaki ilginç olan durum, doğada bulunan yapılardan hiçbirinin örümcek ağı kadar Yerküre’yi farazi olarak sardığı kabul edilen paralel ve meridyenlere benzememesidir Aşağıdaki örümcek ağı resmine dikkatlice bakıldığında, kutuplara doğru yaklaşıldıkça birbirine yaklaşan kutuplardaki meridyenlere ve kutuplara yaklaşıldıkça daralan paralellere çok benzeyen bir yapısının olduğu hemen fark edilebilir



Aşağıda verilen kaynaklardaki bilgilerde “ankebut kavramının “bir levhanın üzerindeki ağ şeklinde tanımlandığını görmekteyiz Bahsi geçen “levha kavramı da yerkabuğunu ya da haritaları çağrıştırabilmektedir

“El Ankebut: Levhaların üzerinde olan şebekeye denir MUSTAFA İbn ALİ ElMuvakkit’in USTURLAB Risalesi
Yüksek Lisans Tezi S Ertan Tağman
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

şebeke ~ Ar şabakat #şbk msd ağ, balık ağı, seyrek dokunmuş kumaş, örgü, ızgara
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız

Ayrıca dikkat çekici olan bir konu ise, Ankebut suresindeki bu ayetlerde örnek olarak verilen olayların çözümlemesini ancak ilim sahiplerinin anlayabileceğinin 43 ayette vurgulanmasıdır

İşte bu misaller var ya, Biz onları insanlar için getiriyoruz; fakat onlara ilim sahiplerinden başkasının aklı ermez
29 (Ankebut)43

Böyle bir ayet ilginçtir Çünkü bu ayette Yüce Allah’ın mesajını belirli bilgilere sahip olmayanların anlayamayacağı gibi bir anlam içermektedir Normal olarak bu ayeti ‘’verilen misallerin gerektiği gibi değerlendirilmesini ancak Allah’ın yüceliğini bilenler doğru bir şekilde yapabilirler ve gereken değeri verirler’’ şeklinde tefsir edebiliriz Ancak, ayetin Arapçasında doğrudan ‘’âlimlerden’’ bahsedilmesi, belli konularda ilim sahibi olan kişilerin anlayabileceğinin belirtilmesi, yukarıda belirtilen mucizevî bilgilerin gelecekte belli bir ilme sahip kişilerin anlayabileceği ve ortaya çıkarılabileceği şeklinde özel bir anlatıma işaret etmektedir

Ankebut suresindeki bu mucizevî işaretlerle ilgili eklenmesi gereken başka bir konu daha vardır Ankebut suresinin, sure ve ayet numaralarını esas alıp bunları ilahi vahyin geleceğe dönük olarak konulmuş işaretleri olarak belirtilmesi birçok kişiye ters gelebilir Ancak unutulmamalıdır ki, Kuranı Kerim iniş, yani nüzul sırasına göre düzenlenmiş haliyle bırakılmamış, Yüce Allah’ın emriyle vahiy meleği olan Cebrail tarafından peygamberimize bildirilmesi yoluyla, sure ve ayet sıraları yeniden belirlenmiştir Diğer bir deyişle sure ve ayetlerin sıralaması da ilahi vahyin bir parçasıdır ve bunların sıra ve numaraları geleceğe dönük, yani gelecekte anlaşılabilecek mucizelere de işaret edecek şekilde, Allah tarafından düzenlenmiş olduğu ortaya çıkmaktadır

Üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu ise, sure numarası gibi işaretlerden ‘’Yüce Allah’ın bizim o mucizeyi anlayıp tespit etmemizi mi murad ettiği’’ konusunda oluşabilecek değişik fikirlerdir Öncelikle, açıklanan ve Kuran ile bilim arasındaki mucizevî uyum olarak gösterilen bilimsel verilerin gerçekliği ile Kuran’daki anlamların doğruluğunun, Kuran’a göre uygunluğunun araştırılması gerekir Eğer ayetlerle bilimsel veriler arasındaki uyumun gerçekliği anlaşılıyorsa artık Yüce Allah’ın bunu kastedip etmediği ya da bizim çıkarımlarımızı murad edip etmediği yönünde bir şüpheye düşmemek gerekir Çünkü olağanüstü ve gerçek bir uyum varsa, bu uyumdan Yüce Allah’ın habersiz olduğu düşünülemez Aynı şekilde, gelecekte insanların bilimin ilerlemesiyle bu uyumları keşfettikten sonra bunları birer ilahi mucize olarak değerlendireceklerini bilemeyeceği de düşünülmemelidir

Bu konuda somut örnek olarak yukarıda geçen Ankebut suresi ile ilgili açıklamalar ortaya konulduğunda şöyle bir durum ortaya çıkar; AdSemud ve Medyen kavimlerinin yaşadığı bölgelerin coğrafi olarak merkezini işaret eden noktaların ve Hz Musa’nın denizi yardığı yerin hepsinin 29 paralel üzerinde bulunması mutlaka Yüce Allah’ın bilgisi dâhilindedir Aynı zamanda Ankebut suresinin 29 sure olmasını da yine Yüce Allah seçmiştir Böyle bir mucize iddiasıyla karşılaşıldığında ilk önce, yukarıda bahsedilen yerler gerçekten 29 paralel üzerinde midir? Buna bakmak gerekir Bu konuya olumlu cevap verdikten ve bu konuların geçtiği surenin de 29 sure olduğu tespit edildikten ve örümcek ağının da paralel ve meridyenlere benzerliğini fark ettikten sonra, ‘’Allah bunları biliyor muydu?’’, ’’acaba gerçekten bu mucizeyi keşfetmemizi mi murad etti?’’ diye düşünmemiz mantıklı düşünceye terstir Sonuç olarak, Yüce Allah bize ahirette, (hâşâ) ‘’ben hiç öyle düşünmemiştim ama siz ne kadar güzel ve doğruyu yansıtan bir uyum keşfetmişsiniz’’ mi diyecektir? Objektif bakış açısına sahip bir insan bu kadar net ortaya çıkan bu delillere rağmen ters bir durumu düşünebilir mi? …


(ALINTI)


 
858,496Konular
981,662Mesajlar
29,732Kullanıcılar
ozgurcexSon üye
Üst Alt